Şehir Plancıları: Kızılay Meydanı'na dokunma, parsel parsel satışı açıkla!

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek'in "Kızılay Meydanı'nın adını 15 Temmuz Demokrasi Meydanı olarak değiştirme" önerisine Şehir Plancıları Odası'ndan sert tepki geldi. Yapılan açıklamada, Gökçek'e "Kızılay Meydanı'na dokunma, parsel parsel satışı açıkla" denildi.

Haber Merkezi

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek'in "Kızılay Meydanı'nın adını 15 Temmuz Demokrasi Meydanı olarak değiştirme" önerisine Şehir Plancıları Odası'ndan sert tepki geldi. Yapılan açıklamada, Gökçek'e "Kızılay Meydanı'na dokunma, parsel parsel satışı açıkla" denildi. 

Meydanların, kentlerde ideolojilerin mekânsallaştırılması noktasında en güçlü öğeler olduğunun vurgulandığı açıklamada, "Bu mekânsallaşma sabit olmayıp, farklı ideolojilerin çatışmaları ile tekrar tekrar dönüşmekte, meydanlara farklı anlamlar yüklenmekte, farklı isimler verilmekte ve kimi zaman da fiziksel olarak yeni ideolojik kimlik doğrultusunda yeniden düzenlenmektedirler. Meydanların ideolojik kaygılarla fiziksel organizasyonlarının yanı sıra isimlerinin de sık sık değiştirilmesi, kent belleğinin sürdürülebilir kılınmasını engellemekte, toplumsal hafızada boşluklar yaratmakta ve kentlileri yaşadıkları çevrelere yabancılaştırmaktadır" denildi. 

"KIZILAY MEYDANI, CUMHURİYET DEVRİMİNİN MEKANSAL KURGUSUDUR"

Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi tarafındna yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi: 

"Melih Gökçek‘in duyurusu basit bir isim değişikliği değildir!

Kızılay Meydanı, Jansen Planı öncesinde 1920‘lerin ortalarında yeni yaşamın mekânsal sembollerinden birisi olan Havuzbaşı Parkı ile birlikte Kurtuluş Meydanı adıyla hayata geçirilmiştir. Kurtuluş Meydanı, ulusal dayanışmanın sembolü olarak 1929 yılında inşa edilen Kızılay Genel Merkezi binasıyla birlikte Kızılay Meydanı olarak anılmaya başlanmış, Havuzbaşı Parkı‘nın adı Kızılay Parkı‘na, Jansen Planı‘ndaki Yenişehir semtinin adı da Kızılay semtine dönüşmüştür.

Atatürk Bulvarı, Güvenpark, Hükümet Kartiyesi gibi alanlarla birlikte bir bütünlük arz eden Kızılay Meydanı ve Kızılay Parkı; cumhuriyet devriminin başkenti Ankara‘nın mekânsal kurgusunun kamusal parçaları, başlıca sembolleridir. Ancak yıllar içinde Kızılay Binası‘nın ve Kızılay Parkı‘nın yıkılıp AVM yapılmasıyla, Güvenpark'ın dolmuş, otobüs durakları, çevik kuvvet ekipleri tarafından işgal edilmesiyle ve Kızılay Meydanı‘nın otoyol kavşağı halini almasıyla bu semboller ve kamusal alanlarımızın bütünselliği aşındırılıp yok edilmiştir.

Kızılay Meydanı‘nın bir başka özelliği de 1960 İhtilali öncesinde Demokrat Parti karşıtı mitinglere ev sahipliği yapmaya başlamasından 2001 yılında mitinglere kapatılmasına kadar geçen sürede Ankara‘nın tek miting alanı olmasıdır. 2001 yılı sonrasında toplumsal gruplar Sıhhiye, Kolej gibi  mekânsal ve tarihsel anlamda politik niteliği oluşmamış alanlara yönlendirilmiştir. Bu siyasi müdahale de meydana ilişkin farklı ideolojilerin çatışmasına örnek gösterilebilir. Kızılay ise bu yasaklı dönemde yine toplumsal grupların gündeminde olmuş ve bazı eylemlerin mekânı olmuştur. Hatırlatmak gerekir ki, Kızılay Meydanı 2013 yılı Gezi döneminde toplumsal hareketlerin gerçekleştiği, politik yoğunluğun en fazla yaşandığı mekân olmuştur.

Bu çerçevede, Cumhuriyetin devrimci başkenti Ankara‘nın en önemli mekânlarından birisi olan ‘yasaklı‘ Kızılay Meydanı‘nın 15 Temmuz anti-demokratik darbe girişimi sonrası yurttaşlara toplanma alanı olarak gösterilmesi ve ardından meydanın isminin değiştirileceğinin beyanı; basit bir yerel yönetim faaliyeti veya isim değiştirme olayı olarak ele alınamaz. Bu müdahale, siyasi bir çıkarcılık ve fırsatçılıktan başka bir şey değildir. Nitekim Olağanüstü Hal ve Sivil diktanın sürdüğü bu günlerde yaşadığımız hiçbir şeyin demokrasi olmadığını ifade etmek isteriz."

GÖKÇEK'E ZOR SORULAR

İsim değişikliği kararının, Kızılay‘ın mekânsal kimliğine indirilen en büyük darbe olacağının ifade edildiği açıklamada şöyle denildi: 

"Ankara Büyükşehir Belediyesi isim değiştirmekle sorumluluğunu örtbas edemez!

15 Temmuz bir darbe teşebbüsünün tarihidir. Bu darbenin sebebi her ne kadar askeriye içindeki örgütlü yapı olsa da, bu örgütlülüğün 2013 yılına kadar siyasi ortağının AKP olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Dolayısıyla bu süreçte AKP iktidarının sorumluluğunun isim değişiklikleri ile örtbas edilemeyeceği de aşikardır. Bu bağlamda Bülent Arınç ile arasındaki polemiği de hatırlatarak Melih Gökçek‘e soruyoruz;

1. Bu darbe teşebbüsünün ardındaki örgütsel yapının ekonomik kaynağının ne kadarı Ankara Büyükşehir Belediyesi‘nin planlama yetkileri ve kamu kaynağı çerçevesinde sağlanmıştır? Parsel parsel satılan alanlar nerelerdir?

2. Kentsel kamusal alanların el değiştirmesi suretiyle bu örgütlenmeye yapılan yardımlar nelerdir, nerelerdedir?

3. Ayrıcalıklı imar plan değişikliklerinin hangileri darbe teşebbüsünde bulunan örgütlenmeye aittir?"