Polonya, Arjantin, Türkiye: Kadınlar ne zaman kazanır?

Polonya, Arjantin ve Türkiye... Üretimden gelen gücünü kullanan kadınlar, paranın, gericiliğin iktidarına karşı kazanabilecek yegane eksene işaret ediyor.

Feride E. Tetik

3 Ekim’de Polonya’da kadınların kürtaj yasasına karşı greve gitmesinin ardından yasa tasarısı geri çekildi. 

Polonya’yı Katolik köklerine döndürme iddiasındaki sağcı iktidar partisi ile kilisenin hazırladığı yasa, kürtaj yapan doktor ve yaptıran kadına beş yıla kadar hapis cezası öngörüyordu. Kilise ve iktidar partisinin işbirliği ya da bir başka deyişle dinci gericilik ve piyasacı iktidarın kadın düşmanlığı, karşılarında kadınların üretimden gelen gücünü buldular. Polonyalı kadınların üç günlük grevinin ardından, yasa geri çekildi. 

Polonya’nın ardından, her 21 saatte bir kadının öldüğü, her 36 saatte bir kadının aile içi şiddete kurban gittiği Arjantin’de, 16 yaşındaki kız çocuğu Lucia Perez’in tecavüz edilerek öldürülmesinin ardından, Arjantinli kadınlar 20 Ekim günü 1 saatlik grev ilan etti. Arjantin 2008 yılından bu yana kadın cinayetlerinin yüzde 78 artış gösterdiği bir ülke. Hatta Perez’in katledilmesinden bir kaç gün once başka bir kadın cinayeti için kadınlar kitlesel bir gösteri güzenlemişti. Ülkede kadına yönelik şiddeti önlemek için yapılan birkaç göstermelik yasal düzenleme dışında herhangi bir önlem alınmayışı, kadınları ‘fıtratları gereği’ durumu kabullenip kaderlerine boyun eğmeye değil önce kitlesel gösterilere, ardından üretimden gelen güçlerini kullanmaya itti. Arjantinli kadınların, Polonyalı dostlarının grev sloganından esinlenerek ‘Kara Çarşamba’ olarak adlandırdıkları ve siyahlar giyerek katıldığı protestolarda talepleri de, muhattapları da netti. Kadınların ekonomik olarak güçlendirilmeleri gerektiğine odaklanan grev talepleri; işsizlik, doğum izni, gelir eşitsizliği ve cinsellik eğitimi gibi başlıkları da kapsıyordu.

SINIFIN KADINLARININ MÜCADELESİ

Ekim ayı başlarında, İstanbul’da faaliyet gösteren Valfsan adlı işyerinde kadın işçiler, toplu iş sözleşmelerinde 1 günlük regl izni ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde ücretli izinli sayılma hakkını kazandılar. Sınıf mücadelesinin, sınıfın kadınlarının talepleri ile zenginleşmesinin, kadın mücadelesinin sınıf dayanışması ile gerçekleşmesinin bu güzel örneği önemli görünüyor.

1975 yılında İzlanda’da kadınların ekonomik eşitsizliği protesto için düzenlediği grevden sonra bir ilk olan Polonya’daki kadınların kürtaj grevi, Arjantin’de kadınların, kadına yönelik şiddetle mücadele için, kadının ekonomik olarak güçlendirilmesine odaklanan 1 saatlik iş bırakma eylemi ve Türkiye’de Valfsan’da TİS maddesi olarak yer alan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve regl izni kazanımı: Üç farklı ülkeden kadınların mücadelesi, ortak bir noktada buluşuyor. 

Görünen o ki Meclis kapısı aşındırmak, kulisler, heyetler, 5 yıldızlı paneller çözüm değil. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı'nın kadınları yaşatmak için değil ‘erkek’ gibi ölmeyi öğretmek için görev yaptığı bir ülkede, 'özsavunma güçleri' yetmiyor.

Ne sosyal medya hashtaglari, slogan-fotoğraflar ne ünlülerin attığı tweetler kar ediyor. Sınıfın kadınlarına kulak verilmediğinde, ‘kadın olmak çok zor bu ülkede’ dedi diye alkışlanan bir kadın starın, kadın işçilerini işten atan markanın reklam yüzü olduğu izlemek zorunda kalınıyor.

Kapitalizm, erkek egemen sistemin kendisine sunduğu olanaklarla da sınıf iktidarını sürdürüyor ise, demek ki iktidarın el değiştirmesi gerekiyor. 

Polonya ve Arjantin'de sokakta; Türkiye'de bir işyerinde başarılanlar; kazanabilecek yegane özneye işaret ediyor; sınıfın kadınları...