İzmir, Kübalı konuklarını ağırladı. Jose Marti Küba Dostluk Derneği tarafından İzmir Nâzım Hikmet Kültür Merkezi'nde düzenlenen söyleşide, Uluslararası Küba Dayanışma Komitesi üyeleri konuk edildi. "Küba'yla Dayanışmanın Önemi" başlıklı söyleşiye Komite Başkan Yardımcısı Javier Salado Villacin, Komite Üyesi Beatriz Santamaria ve Küba Büyükelçisi Alberto Gonzales Casals katıldı.

Son dönemde dünya kamuoyunda tartışılan Küba-ABD ilişkileri ve ABD'nin Küba'ya uyguladığı ablukanın konuşulduğu söyleşi, İzmirlilerin yoğun ilgisiyle gerçekleştirildi.

"ABLUKA GİDEREK KATILAŞAN UYGULAMALARLA SÜRÜYOR"

Uluslararası Küba Dayanışma Komitesi üyeleri, yaptıkları açıklamalarda abluka ve Küba-ABD ilişkilerinin yakın geçmişteki gelişimini şu cümlelerle anlattı: 

"17 Aralık 2014'te Küba ve ABD başkanlarının diplomatik ilişkilerin yeniden düzenlenmesi kararına bağlı olarak yaptıkları eş zamanlı açıklamalar ile iki devlet arasındaki ilişkilerin normalleşmesi doğrultusunda uzun ve karmaşık bir sürecin ilk adımı atılmıştı. Barack Obama ablukanın bazı uygulamalarının değiştirilmesi için önlem almak ve ABD kongresine ablukanın kaldırılması için talepte bulunacağı yönündeki niyetini açıklamıştı. Fakat buna rağmen soykırım politikası devam etmekte ve 17 Aralık 2014 tarihinden sonra abluka giderek katılaşan uygulamalarla sürdürülmektedir. Yasal olarak Küba'nın ABD ile ürün ithalatı ve ihracatı yapması hala engellenmekte, Küba uluslararası ticari aktivitelerde Amerikan doları kullanamadığı gibi, üçüncü ülkelerin bankalarında dolar hesabı açamamaktadır. Bunlar gibi diğer engeller ile birlikte Küba'nın kalkınma hakkı sınırlandırılarak Küba ekonomisine ciddi zararlar verilmeye devam edilmektedir."

"SOSYALİST İLKELERİMİZDEN ÖDÜN VERMİYORUZ"

Küba'nın Türkiye  Büyükelçisi  Alberto Gonzalez Casals, "Ülkemize yabancı sermayeyi haklımızın refahı ve iş alanı için davet ediyoruz. Ancak karşılığında topraklarımızı satmıyor, sosyalist ilkelerimizden ödün vermiyoruz" dedi. 

Büyükelçi Casals, "Bir komşunuz var. Size yıllardan beri amborgo,uyguluyor, suikastlar yapıyor, sizi tehdit ediyor, sizi dünyadan soyutlamak için uğraşıyor. Günün birinde geliyor ve sizinle barışmak istiyor. Siz iyi bir insan olarak buna 'hayır' der misiniz? İyi bir insan olarak olumsuz karşılar mısınız? Evet dersiniz. Ancak arka planda sizi ele geçirme planı da olduğunu bilirsiniz. Bizim bakış açımız da bu. ABD ile ilişkilerin güncelleştirilmesi ve normalleşmesi arasında fark var. İlişkilerin normalleşmesi için 4 temel kıstasımız var. Birinci olarak ilişkilerin normalleştirilmesi için ilişkilerin önündeki siyasi, okonomik ve sosyal engellerin ortadan kaldırılması gerekiyor. İkincisi ABD'nin Guantanoma üssünü kapatması, üçüncüsü Küba halkı ve devletine karşı tezgahlara son verilmesi ve 56 yılı aşkın amborga nedeniyle 50 bine yakın yurttaşımız yaşamını yitirdi. Fidel Castro'ya karşı 600 üzerinde suikast girişimi oldu. Ambargodan zarar gören Küba halkına tazminat ödenmesi gerekiyor. Yasal olarak Küba'nın ABD ile ürün ithalatı ve ihracatı yapması hala engellenmekte, Küba uluslararası ticari aktivitelerde Amerikan doları kullanamadığı gibi, üçüncü ülkelerin bankalarında dolar hesabı açamamaktadır. Bunlar gibi diğer engeller ile birlikte Küba'nın kalkınma hakkı sınırlandırılarak Küba ekonomisine ciddi zararlar verilmeye devam edilmektedir” dedi.

"KÜBA DEVRİMİ SÜRÜYOR"

Yeni dönem olarak adlandırılan açılımlara da değinen Casals, bu yeni dönemin kapitalizme geçiş veya dönüş değil, Küba Devrimi'nin yeni bir aşaması olduğunu belirtti. Günümüzün küreselleşen dünyasında yabancı sermayenin Kübalıların yaşam standardlarını yükseltme ve mutluluğu için gereksinme duyduklarını belirten Cabas konuşmasını şöyle sürdürdü: Turizm ülkemizin can damarlarından biri. Dünyada neredeyse 'kapitalizm gelmeden Küba'yı gören' deyimi yerleşti. Her iki kişiden neredeyse birisinin turist olduğu ülkemizde turistlere yönelik yatacak yerlerimiz, otellerimiz yok. Diğer küreselleşme politikalarından farklı olarak ülkemizin toprağını satmıyoruz, insanımızı köle durumuna düşürttürmüyoruz. Yabancı sermayeye diyoruz ki gelin oteller kurun 5-10-15 yıl süreyle işletin, ancak sonra bizim olacak. Bu süre içinde de bu işletmelerde yüzde 51 devletin payı olacak. Bu konuda aralarında Türklerin de bulunduğu bir çok yabancı inşaat sektör temsilcileriyle görüşüyoruz. Ülkemizdeki modern olmayan teknoloji nedeniyle turizm, bioteknoloji, tarım, elektronik alanında gerekli atılımları yapamıyoruz, pek çok ürünü üretemiyoruz. Bu alanda yeni teknolojiye gereksinimimiz var. İşte bu nedenle yabancı sermaye gelsin diyoruz. Yoksa ülkemizi,  topraklarını, emeğimizi gelip sömürsünler diye değil."

"HALKLARIN DAYANIŞMASI OLMASAYDI 56 YILDIR KÜBA OLMAZDI"

İzmirlilere hitap eden Komite üyeleri, "Bugün ilişkilerin normalleştiğini düşünmüyoruz. 2 milyon-milyon doları aşan zarar Küba'ya iade edilmelidir. İki devletin ilişkileri ele alınırken, Küba halkının onurlu duruşu ve devrimin özellikleri göz ardı edilmemelidir. Ve tabi ki dünya halklarının dayanışması olmasaydı 56 yıldır Küba da olmazdı. Ablukayı aşmak dayanışma ağının ödevidir. Küba'nın doktorlarının ve eğitmenlerinin dünya halklarına yardım ettiği gibi, dünya halklarının dayanışması da Küba'yla birlikte olmalıdır" dedi. 

ABLUKA SONLANDIRILMALI

Dinleyicilerin Küba'ya dair çeşitli sorularının yanıtlandığı etkinlik, İnsanlığı Savunma Ağı tarafından yayımlanan "Küba Deklarasyonu: Abluka Sonlandırılmalı" çağrısı ile sona erdi.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da Küba tarafından Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na, "ABD'nin Küba'ya karşı uyguladığı ekonomik, ticari ve finansal  ablukanın sonlandırılması gerektiği" kararı sunulacak. Kararda, "Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerin salt çoğunluğu tarafından 23 yıldır kınanan bu abluka politikasının sürdürülmesi akıl almazdır" denilecek. ABD Başkanı, beyanına sadık kalmaya ve iki devlet arasındaki yeni bir ilişkinin başlatılması için geniş idari yetkilerini kullanmaya davet edilecek.

İzmir Nâzım Hikmet Kültür Merkezi'nden etkinlikte bir kez daha, tüm Küba dostlarına bu bildiriye destek verme ve Küba'ya uygulanan ablukaya karşı mücadeleyi güçlendirme çağrısı yapıldı.