'İŞKUR annelere 2400 lira maaş verecek' sözlerinin ardındaki acı gerçek

İŞKUR annelere 2400 Lira maaş verilmesi projesini dün duyurdu. soL yazarı Sema Karadal büyük hizmet gibi görünen projenin görünmeyen yüzünü yazdı. Türkiye'de işgücüne dahil olmayan ev kadınları dışında 3 milyon 285 bin kadının daha işsiz durumda bulunduğunun altını çizen Karadal, anne projesiyle aslında emekçi halkın ağzına bir parmak bal çalınıp yine patronların kazandığını belirtti.

Sema Karadal

Dün pek çok haber kaynağı “İŞKUR Annelere 2400 Lira Maaş Verecek” başlığıyla İŞKUR’un yeni projesini duyurdu. İşsizler için umut kapısını aralayan bu haberlerin içeriğine baktığımızda ise iş bulmanın reklam edildiği kadar kolay olmadığını anlıyoruz.

Bahsi geçen İşte Anne Projesi’ne yönelik mevzuatta; “İşte Anne Projesi kapsamında sunulan destekten yararlanmak için Yönetmeliğin 32. maddesinde belirtilen mesleki eğitim kurslarına katılma şartlarına ve 52. maddesinde belirtilen işbaşı eğitim programlarına katılma şartlarına kurs/program süresince haiz olunması gerekmekte olup ayrıca projeden yararlanacak kadınların kurs ve programlara katılmadan önce iş ve meslek danışmanlığı hizmetinden yararlanması gerekmektedir” maddesi yer alıyor.

Kadınlara meslek eğitimi verilmesi ve bu hizmetin İŞKUR tarafından sağlanıyor olması ilk bakışta oldukça büyük bir hizmet gibi görünüyor. Geçtiğimiz ay soL Haber’de İŞKUR ve İşbaşı Eğitim Programı ayrıntılı bir şekilde analiz edilmişti. Böylelikle bir seferberlik olarak ilan edilen istihdam programında; işçilere sigorta primi yatmadığı, asgari ücretin altında ücret verildiği, deneme süresinin sonunda bu şekilde çalıştırılanların yarısının kapının önüne konulduğu ve programın parasının da işsizlik fonundan karşılandığı ortaya çıkmıştı.

İŞKUR’un daha önceki kuralarının AKP binalarında yapıldığını ve işe giren işçilerden zorla bağış toplandığını göz önünde bulundurursak, bugün şişirilerek duyurulan projenin kimin çıkarına hizmet edeceğini önceden kestirmek de zor değil. Kaldı ki bu projede de; kişilerin iş ve meslek danışmanlığı hizmetlerinden yararlandırılmasının ardından durumlarına uygun en az yüzde elli istihdam garantili mesleki eğitim kursları ile işbaşı eğitim programlarına yönlendirileceği açıkça belirtilmiş.

Patronlar İŞKUR’dan işçi talep edecek, İŞKUR işsizlik fonundan kaynak sağlayarak kadınları ucuza ve sigortasız çalıştıracak ve sonunda patron işine gelenleri çalıştırmaya devam edecek. Devlet, patronların işini kolaylaştıracak; işe alınmaya layık görülenler sömürülmeye devam edilirken, işe alınmayan diğer yüzde elli kimsenin umurunda olmayacak.

Haberlerde, sanayi sektöründeki işbaşı eğitim programına katılan ve 2-5 yaş arası çocuğu olan annelere verileceği iddia edilen yardım da “400 Lira Çocuk Bakım Parası da Veriliyor” başlığı ile müjdeleniyor. İşyerlerinde kreş hakkını yok sayan, doğum izinlerine bile göz diken, küçük çocuğu olan kadınlara hiçbir kolaylık sağlamayan patronlar için bir büyük hizmet de bu yolla verilmiş oluyor. Anneler, her tür çalışma koşuluna evine girecek fazladan üç kuruş için  boyun eğmek zorunda bırakılacak. Ve o üç kuruş, bırakın annesi çalışan bir çocuğun bakımının sağlanmasını, çocuğun temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayacak.

TKP Emek Merkezi, TÜİK verilerinin değerlendirildiği raporunda; iş arama sürelerine göre işsizlerin sayısına bakıldığında, 1 yıldan daha uzun süredir işsiz olanların sayısının tarihin en yüksek düzeyine ulaşarak 993 bin kişiye çıktığını belirtiyor. Türkiye'de yaklaşık her dört işsizden birisi, kadınlarda ise her üç işsiz kadından birisi bir yıldan uzun süredir işsiz durumda.

TKP Emek Merkezi’ne göre TÜİK tarafından işsiz kapsamında değerlendirilmeyen kesim de hesaplandığında işsizlik oranı belirtilen verilerin çok daha üstünde, yaklaşık 7 milyon kişinin işsiz olduğu düşünülüyor. Türkiye'de işgücüne dahil olmayan ev kadınları dışında 3 milyon 285 bin kadın işsiz durumda bulunuyor.

İşsizliğin bu boyutlarda yaşandığı, iş sahibi emekçilerin ise ailelerinin geçimlerini sağlayamadığı bu tabloda, sorumlular gerçekleri görmezden gelmeye devam ediyor. Her tür seslenme aracı kullanılarak kamuoyuna reklamı yapılan istihdam seferberliği ve anne projesi ise aslında emekçi halkın ağzına bir parmak bal çalıp yine patronlara kazandırıyor.  Zaten hakkı olanın lütfedercesine önüne atılmasına, işsizliğin sıradanlaştırılmasına ve yalanlara itirazı olan emekçilere de örgütlenmek dışında seçenek kalmıyor.