Hakan Atilla davası devam ediyor

Eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın yargılandığı dava devam ediyor.

Haber Merkezi

Eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın tek tutuklu sanık olarak yargılandığı dava devam ediyor. 

Hakan Atilla, bugünkü davaya "V" yaka kazak içine açık renkli bir gömlek giymiş şekilde katıldı. 

Jüri üyelerinin salona girmesinin ardından yargıç Berman, "Hepinizi gördüğüme sevindim. Lütfen oturun. Hakan Atilla'nın doğrudan sorgusuna devam edeceğiz" dedi. 

Hakan Atilla'nın avukatı Fleming, Türkçe bir telefon görüşmesinin ses kaydını dinletti. 

Fleming'in dinlettiği kaydın ardından mahkemeden Hakan Atilla'ya "Atlantis'in Rıza Sarraf ile bağlantılı bir şirket olduğuna dair bir fikriniz var mıydı?" sorusu geldi. Atilla bu soruyu, "Bu konuda hiçbir bilgim yok" diyerek cevapladı. 

Fleming, Hakan Atilla'ya, belgelerde varış yeri olarak ne yazacağı konusunda Sarraf'a talimat verip vermediğini sordu. Atilla bu soruyu "Rıza Sarraf veya başka herhangi bir müşteriye herhangi bir talimat vermedim" şeklinde yanıtladı. Fleming'in, Atilla'ya Sarraf'la konuşup konuşmadığını, konuşmalarında "şifreli kelimeler" kullanıp kullanmadığını sorması üzerine Atilla, Sarraf'la konuştuklarını ancak hiçbir zaman "şifreli kelime" kullanmadıklarını yanıtını verdi. 

Fleming, Atilla'ya, Sarraf'ın, kendisinin ve şirketlerinin Halkbank'tan avro ve TL cinsinden 'birkaç milyar' para çektiği yönündeki ifadesini sordu. Atilla "Evet, bunu yaptığını söyledi. O ifadesini hatırlıyorum" yanıtını verdi. 

''SARRAF'I SEVERDİM' DİYEMEM'

Atilla, Sarraf'ı kastederek, "Onunla hiç yemek yemedim, çay-kahve içmedim" dedi. Avukat Fleming'in, "Sarraf'ı sever miydiniz?" sorusuna Atilla'dan "Severdim diyemem ama ona bu yüzden farklı davranamazdım çünkü bankanın müşterisiydi" yanıtını verdi. Atilla, yine Sarraf'ı kastederek, "O, ünlü bir şarkıcıyla evliydi" dedi ve Sarraf'ın zenginliğinin çok bariz olduğunu belirtti. Sarraf için, İranlılarla yakın ilişkisi bulunduğunu söyleyen Atilla, Sarraf'ın Kapalıçarşı'da iş yaptığını bildiğini de ifade etti.

Atilla, Sarraf hakkında "Şimdikinden farklı bir namı vardı. Birkaç bankada bir konsorsiyum tarafından mali kaynak sağlanması gereken bir proje olduğunda, kendi bankamızla diğer bankalar arasındaki görüşmelere destek veriyordum" dedi.

Fleming, Atilla'ya, Abdullah Happani, Rüçhan Bayar, Muhammed Sarraf veya Camelia Jamshidy adlı kişilerle hiç tanışıp tanışmadığını sordu. Atilla, her bir isim için "Hayır" cevabını verdi. Atilla, Hüseyin Necefzade ile de hiç tanışmadığını söyledi. Atilla, Ahmet Alçacı'yı tanıdığını ancak sadece banka müşterisi olarak tanıdığını ifade etti.

"Süleyman Aslan sizden, Alçacı'ya, diğer müşterilerden farklı muamele etmenizi hiç istedi mi?" sorusuna Atilla, "Hayır" yanıtını verdi. Atilla, bu hususta herhangi bir toplantı yapmadıklarını belirtti.

"Sarraf ile olan ilişkisi konusunda Süleyman Aslan'la hiç konuştunuz mu?" sorusuna "Onunla, hakkında konuşabileceğimiz bir ilişkisi olduğunu bile bilmiyordum" cevabını veren Atilla, Yargıç Berman'ın "Süleyman Aslan'ın şu anda ne yaptığını biliyor musunuz?" şeklindeki sorusunu da Danışmanlık işine girdiğini biliyorum ama ayrıntılarını bilmiyorum. Kimlerle çalıştığını bilmiyorum" diyerek cevapladı. 

'ÜNİVERSİTE İÇİN BAĞIŞ' 

Yargıç Berman, Süleyman Aslan'ın "danışmanlık işinde" bankalarla çalışıp çalışmadığını sordu. 'Sanmıyorum" cevabını veren Atilla, Aslan'ın bankalarla çalışmasından kendisinin haberi olduğunu ifade etti. Atilla, Halkbank'ta ve tüm Türk bankalarında, yaptırımların uygulanmasını izleyen bir "uyum" departmanı olduğunu belirtti. Fleming, bu işlerde bilgisayar programı kullanılıp kullanılmadığını sordu. Atilla, "Evet, o tür şeyler kullanıyorlar" dedi. Atilla, sözü edilen bilgisayar programının nasıl çalıştığını "bankacı dilinde", yani bankacılık terimleri kullanarak anlattı.

Atilla, Süleyman Aslan tutuklanıp serbest bırakıldıktan sonra kendisine, Sarraf'tan aldığı paraların üniversite için "bağış" olduğunu söylediğini aktardı. Atilla, Aslan'ın ailesiyle, Aslan serbest bırakıldıktan sonra tanıştığını söyledi.

Genellikle OFAC (Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi), Hazine Bakanlığı ve elçilik yetkilileriyle bir araya geldiğini söyleyen Atilla, "O kadar çok isim var ki hepsini hatırlayamıyorum" dedi.

Fleming, Atilla'ya Türkiye'deki bankaların gizlilik düzenlemelerini sordu. Atilla, müşteri bilgilerinin gizliliği nedeniyle bilgilerin açıklanmasında kısıtlamalar olduğunu ancak bir kişinin bir banka ile çalışıp çalışmadığı konusunda belli bilgileri paylaşabileceğini söyledi. Fleming, OFAC'tan veya başka bir kurumdan birisinin, Atilla'ya Rıza Sarraf'la iş yapmamasını söyleyip söylemediğini sordu. Bu soruya Atilla "Hayır" yanıtını verdi. "O şekilde bir uyarı yoktu. Nitekim 2012 civarında altın ihracatı yükselirken, ABD Hazine Bakanlığı durumun farkındaydı" diyen Atilla, "Yaptırım listesine o ismin eklenmesi yönünde bir karar almadıklarını söylediler" ifadelerini kullandı. 

Fleming'in "Hangi ismin?" sorusunu Atilla "Rıza Sarraf'ın isminin" diyerek yanıtladı. Hükümetin sunduğu bir delilden bahseden Fleming, Atilla'nın ifadesine göre, sözü edilen delilde, Süleyman Aslan, David Cohen'e, bankanın petrol şirketlerine yönelik işlemlere aracılık ettiğini anlattı.

Fleming, Szubin'in Atilla'yı "kenara çekerek" özel bir görüşme yaptığı yönündeki ifadesini sordu. Atilla, "Öyle bir şey olmadı" dedi.

Hatırlatma: (OFAC'ın eski direktörü) Szubin ifadesinde Atilla'yı "kenara çektiğini" söylemiş, "Atilla çok şaşırmış görünüyordu" demişti. Szubin "Atilla terliyordu" diye konuşmuş, Atilla'nın avukatları ise müvekkillerinin genel olarak gergin biri olduğunu savunmuştu.

"Bu duruşmada ifade verirken kendinizi gergin hissediyor musunuz?" sorusuna Atilla'dan "Evet, çok gergin hissediyorum" yanıtı geldi. 

Yargıç Berman: Türkiye'de hükümette bankacılık bölümü var mı? Atilla: Bankacılık mevzuatını [denetleyen] bir kurum var. Yargıç sorusunu detaylandırıyor. Atilla, Hazine Müsteşarlığı ile BDDK. Atilla, ABD'li bir şirketin Halkbank üzerinden İran'a gıda satması durumunda, bunu yaptırımlar kapsamındaki muafiyetler çerçevesinde yapabileceğini söylüyor. Atilla, Hazine bonolarıyla ilgili karmaşık işlemleri izah ediyor. Bu konuya daha sonra döneceğiz. Bu aynı zamanda, İran'a yönelik yaptırımlara uyma konusunda Adam Szubin'in verdiği talimatlarla da ilgili bir konu.

Fleming, dosyadaki bir delilden bahsediyor. Atilla, İtalya'daki "SACE" adlı bir kurumdan bahsediyor. 

Atilla: David Cohen ile birçok toplantı yaptık. Hatırlatma: Cohen davada tanıklık etmişti. Daha önce ABD Hazine Bakanlığı'nda Terör ve Mali İstihbarat Müsteşarı olarak görev yapmıştı. Atilla ile de o dönem görüşmüştü. Cohen daha sonra 2015 başında CIA'de direktör yardımcısı oldu. Atilla, 2010'da OFAC'ın kendilerini bazı bankalar konusunda uyardığını ve o bankalarla çalışmayı bıraktıklarını söylüyor. Atilla, geçen hafta tanık olarak ifade veren Adam Szubin'in imzasını taşıyan bir delili inceliyor. Atilla, İran'a yönelik yaptırımlarla ilgili düzenlemelerdeki değişiklikleri ve bunların Halkbank üzerindeki etkilerini ayrıntılı şekilde anlatıyor. Atilla, İran'a yönelik yaptırımlara uyum için uygulanması gereken prosedürleri ayrıntılı şekilde anlatıyor. İfadesi teknik detaylarla dolu.

Fleming yine Sarraf'ın ifadesiyle ilgili sorular soruyor. Atilla: Hintli petrol şirketleri ödemelerinde Euro para birimini kullanmak istiyorlardı ve ödemelerde Halkbank'ı kullanmak istiyorlardı. Atilla, İran tarafının Hindistan'ın para birimi olan "rupi"yi kullanmak istemediği için Hintli şirketlerin böyle bir şey istediğini tahmin ediyor. Fleming, jüri üyelerine yeni bir delil sunuyor: Atilla'nın Szubin'e Kasım 2013'te gönderdiği bir e-posta. Fleming, Halkbank'ın bu işlemlerden nasıl para kazandığını soruyor. Atilla, Halkbank'ın iki tür geliri olduğunu söylüyor: Bu petrol şirketleri komisyon ödüyor... Çünkü Türk petrol şirketleri de komisyon ödüyor. Bu birinci seçenek. Atilla'ya göre, ikinci seçenekte, Halkbank'ta tutulan bu paralar uygun maliyetli bir fon kaynağı olarak kullanılıyor. Fleming, ABD'de buna "float" dendiğini söylüyor. Atilla: Bankacılık böyle bir şey ancak bir Türkiye'de müşterilerimize faiz ödüyoruz. Atilla, ABD'de bu işlerin nasıl olduğunu bilmediğini ekliyor. Atilla, İran'ın yurt dışına sattığı petrol ve doğalgaz ile ilgili düzenlemeler hakkında ifade veriyor. 

Soru: Düzenlemelerde bir yasa boşluğu bulup bunu Süleyman Aslan'la görüştünüz mü? Atilla: Bir yasa boşluğu bulmak için özel bir inceleme yapmadım. Sadece düzenlemelerde ne deniyorsa onu uyguladık. Fleming, Atilla'ya "Halkbank üzerinden altın ticaretinin nasıl yapıldığını biliyor musunuz?" diye soruyor. Atilla, ödemelerin nasıl yapıldığını kabaca bildiğini söylüyor. İranlı alıcı, İran'daki banka üzerinden talimat gönderiyor, ilgili taraf da talimatları Halkbank'a iletiyor. Atilla'nın ifadesine göre, ödeme, ihracatçı firmanın hesabına belli bir süre içinde geçiriliyor, ardından ihracatçı firma satış belgelerini ve bu işlemle ilgili elindeki sevkıyat belgelerini bankaya gönderiyor. Atilla, bu prosedürün sadece altın ticaretindedeğil, diğer her tüm mal satışında uygulandığını söylüyor.

Fleming, Atilla'ya savunmaya ait bir delili gösteriyor. Belgenin henüz delil dosyasına eklenmediğini belirtiyor.

Mehmet Hakan Atilla, geçen hafta Amerikan hükümeti lehine tanıklık yapan David Cohen ve Adam Szubin’in ifadelerini yalanladı.

Atilla, kendisini kenara çekip yaptırımların ihlal edildiğini söylediğini, bu sırada Atilla’nın da ‘gerginlikten terlediğini’ iddia eden Szubib’in dedikleri hakkında, “Böyle bir şey olmadı” ifadelerini kullandı.

Atilla, geçen hafta savcılık lehine ifade veren eski CIA başkan yardımcısı ve dönemin Hazine Bakanlığı Müsteşarı Cohen’le birçok defa görüştüğünü söyledi.

Atilla, OFAC’ın kendilerini 2010’da İranlı bazı bankalar konusunda uyardığını ve bu bankalarla çalışmayı kestiklerini de söyledi.

Atilla, İran’a yönelik yaptırımların delinmemesi için izlenecek yöntemlere ilişkin teknik ayrıntılar verdi.

Ardından, avukatı Fleming Sarraf'ın ifadeleriyle sorular sormaya başladı.

Atilla, Rıza Sarraf'ın kendisine yönelttiği bir suçlamayı daha reddetti. Sarraf, Atilla’nın yaptırım düzenlemelerinde bir boşluk tespt ettiğini ve bu boşluktan yararlandıklarını savunmuştu. Atilla ise “Bir boşluk bulmak özel bir çalışma yapmadım. Düzenlemelerin öngördüğü gibi hareket ettik” dedi.

Bugünkü oturumda ‘sürpriz’ bir gelişme yaşandı. Davanın eski savcısı olan ve Rıza Sarraf hakkındaki iddianameyi hazırlayan eski New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara, Atilla’nın ifade verdiği sırada duruşma salonuna girdi. Hürriyet’in New York muhabiri Razi Canikligil’in aktardığına göre, Bharara duruşmaya neden katıldığı konusunda açıklama yapmadı. Gazetecilerin ısrarlı soruları üzerine ‘duruşmayı izlemeye geldiğini’ söylemekle yetinip beş dakika sonra salondan ayrıldı.

Duruşmaya öğle yemeği için ara verilirken Yargıç Richard Berman, salondaki herkesi dışarı çıkardı.Savcı yardımcılarının yanı giderek sohbet eden Bharara, salon boşaltıldıktan sonra, kapalı kapılar ardından Yargıç Berman ve savcılık ekibiyle birlikte gizli bir toplantı yaptı. Şu anda gizli oturum sürüyor.

Fleming müvekkiline, Barselona ziyaretini soruyor (Sarraf, Atilla ile Aslan’ın yaptırımların delinmesi hakkında konuştuğunu öne sürmüş, Atilla ise o tarihte Barselona uçağında olduğunu söylemişti.)

Fleming, bu ziyaretten döndükten sonra Sarraf'la hayali gıda ticareti hakkında konuşup konuşmadığını sordu. Atilla, “Sarraf'la ne döndükten sonra ne de herhangi bir zamanda böyle bir konuşmam olmadı” dedi.

Duruşmayı salondan izleyen gazetecilerden Pete Brush, Sarraf'ın cezaevinde bir telefon konuşmasında ‘yapmadığın bir şeyi itiraf etmelisin’ dediği belirtilen ses kaydını yorumladı.

Atilla’nın avukatlarının kaydı jüriye dinletmek istediğini yazan Brush, “Ses kaydının dökümü bana, Rıza Sarraf’ın ailesinin, Amerikan hükümeti ile işbirliği yapmayı düşündüğünden haberdar olmadığı hissi veriyor. Bana öyle geliyor ki, Reza burada, kendi suçunu kısmen hafifleterek ailesini alacakları haberler [itirafçı olacak olmasına] hazırlamaya çalışıyor” yorumunu yaptı.

Atilla, Sarraf'ın 17 Aralık’ta gözaltına alındığını önce eşiyle kahvaltı ederken duyduğunu söyledi. Ardından, gözaltıları sabah duyduğunu ve başta bir vergi meselesi olduğunu düşündüğünü söyledi.

Soru: Sarraf'ın ABD’de tutuklandığını ne zaman duydunuz?

Yanıt: Sanırım hemen ya da ertesi gün. Halkbank’ın hisseleri çakıldığı için haber hızlı duyuldu.

Atilla, “Sarraf'ın ABD’de tutuklanması Türkiye medyasında geniş yer buldu mu?” sorusuna, “Tabii ki, herkes biliyordu. Tabii ki” yanıtını verdi.

Atilla’ya, “Yaptırımları delmek için Sarraf ya da bir başkasıyla çalıştınız mı?” sorusu soruldu.

Atilla, “Hayatımın hiçbir döneminde bu konuda hiç kimseyle çalışmadım” dedi.

“Yasaları delme niyetiniz var mıydı?” sorusuna, “Asla” yanıtını verdi.

Son olarak, “Bu iddianamedeki suçların herhangi birinden suçlu musunuz?” sorusu soruldu, Atilla “Kesinlikle hayır” yanıtını verdi.

Bu soruyla savunmanın sorgusu bitti. Sıra savcılıkta.

Atilla’nın savcılık sorgusu başladı.

Eski Halkbank genel müdür yardımcısına, eski genel müdür Aslan’a gönderdiği bir e-mail soruluyor. Konu, “İran’daki dış ticaret operasyonları.”

Savcı, Atilla’ya Halkbank’taki işini sordu ve yaptırımların, daha fazla para kazanılması için delindiği tezini savundu.

Soru: Daha fazla para kazanmak istiyordunuz değil mi?

Yanıt: Banka olarak, evet.

Soru: Ve bunu yapmanızı sağlayan şeylerden biri de yaptırımlardı, değil mi?

Yanıt: Bununla yaptırımlar arasında bir bağlantı kuramıyorum. Daha yüksek komisyon almamızı mı kast ediyorsunuz?

Savcı, yaptırımların delinmesiyle daha yüksek komisyon alınması arasında bir bağlantı olduğunu savundu; Atilla ise fiyatlandırma ve riskli işlemler arasında bir bağlantı olduğunu, riskli işlemlerin daha fazla eleman çalıştırılmasına ve daha yüksek komisyon verilmesine yol açtığını söyledi.

Bugünkü oturum sona erdi. Yarın savcılık sorgusu devam edecek.