'GSS borçlarını silmenin tam zamanı!'

Genel Sağlık Sigortası gerekçesiyle borçlandırılan gençler devlet hastanelerine gitmekten kaçınıyor. Kronik hastalığı olan bir GSS borçlusu koronavirüs salgınının GSS borçlarını silmek için değerlendirilmesi gerektiğini öne sürüyor.

soL - Haber Merkezi

Yasaya göre Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) 60 günden fazla prim borcu bulunanlar SGK anlaşmalı kurumlardan sağlık hizmeti alamıyor. Borcunu yapılandıranlarsa bu hizmeti ödemelerini aksatmadıkları sürece alabiliyor. Borçlulara verilecek sağlık hizmetinin 2020 sonuna dek uzatıldığı açıklansa da Genel Sağlık Sigortası (GSS) özellikle genç işsizlerin yaşamlarını zorlaştırmayı sürdürüyor. 5 milyon vatandaşın GSS borcu bulunuyor. 2019'da 76.75 lira olan aylık GSS primi 2020'de 88.29 liraya çıkarıldı.

Kronik astımı olan GSS borçlusu İsmet Can'la görüştük

Kendini tanıtabilir misin? Ne zamandır GSS borçlususun?

26 yaşındayım. Doktora öğrencisiyim ve aynı zamanda bir vakıf üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalışıyorum. Geçen ay işe başlarken merak edip e-devlet'ten sigorta durumuma baktığımda devlete 1800 lira borcum olduğunu gördüm.

2016 bahar döneminde üniversiteden mezun olup 2016 güz döneminde bir yüksek lisans programına başladım. 2016 yazında bir ay boyunca bir kafede çalıştım. İşletmecilere ısrarım sonucunda, sağ olsunlar, sigorta başlangıcımı da başlatmış oldular. Geçen yaz yüksek lisans tezimi savunup doktoraya başladım.

Çevirmenlik, rehberlik, özel ders, sokak müziği gibi geçici işleri bir yana bırakırsam ben kesintisiz olarak 2012'den beri aktif üniversite öğrencisiyim. Üstelik lisanstan doktoraya hep devlet üniversitelerinde okudum. Ama devletim 2016 yazındaki sigorta başlangıcımdan itibaren her ay bana 60 liralık 70 liralık borçlar yazmış. Öğrenciliğimi kanıtlayıp bunu sildirebileceğime inanıyorum ama diyelim ki öğrenci değil de işsiz bir genç olsaydım ne yapacaktım? Karşılığında bir hizmet almıyorsun, ne olduğunu bile bilmiyorsun, haberin bile yok ama develete borçlu oluyorsun! Gençlere el uzatacaklarına onları soymaya çalışanlar utansın...

Bu durum seni nasıl etkiliyor?

Geçen yaz art arda çeşitli sağlık sorunları yaşadım. Durmak bilmeyen nedensiz öksürüklerimin altında kronik astım hastalığının yattığı ortaya çıktı. Yaşamım boyunca kortizonlu ilaçlar kullanacağım gibi görünüyor. Babamın emekliliğe ayrılmadan önce çalıştığı şirketin anlaşmalı olduğu bir özel hastane ve bir özel sağlık sigortası var. Ben bu süreçte bunlardan yararlanabildiğim için şanslıyım. Bu olanağım olmasaydı herhalde GSS borcumu da çok daha erken fark edecektim. Sözünü ettiğim hastane oturduğum yere çok uzak. Aylardır yazdırdığım her reçetenin ayrı bir hikayesi var. Oradan oraya gönderenler, bana dolandırıcı muamelesi yapanlar, doğru çalışmayan ya da bir saat bekledikten sonra büsbütün çöken sistemler, sabit kur oranını bekleyen firmalar nedeniyle piyasada bulunmayan ilaçlar... Sonunda bir devlet kuruluşunda solunum testi yaptırıp rapor çıkartınca ilaçlarımı iki ay boyunca yalnızca raporu göstererek alabileceğimi öğrendim.

İki hafta önce ilaçlarım azalınca bir devlet hastanesinden randevu aldım. Virüs Türkiye'ye daha yeni giriyordu. Doktorun kapısının önünde bir süre bekledim. İnternetten randevu almıştım ama kapıdaki ekranda adımı göremeyince kuşkulandım. Kapının önünde beni görünce doktor da kuşkulandı, "Benim elimdeki listede önümüzdeki bir saat boyunca erkek hasta görünmüyor" dedi. Meğer GSS borçlusu olduğum için randevum geçerli olmamış. 50 lira muayene ücreti ödedim. Bunun için iki ayrı bankoda sıra bekledikten ve parayı ödedikten sonra muayene olabildim. Doktor sigortam olmadığı için bana solunum testi yazamayacağını söyledi. Elle yazılmış bir reçete alabildim ama o gün rapor falan çıkartamadım. Reçetenin tek nüshasını da eczaneye verdim.

Şu an yeterli ilacın var mı? Bir dahaki reçeteni yine özel hastaneden mi yazdırmayı düşünüyorsun?

Şu an elimdeki ilaçlar beni iki hafta daha idare edecek. Ama bundan sonraki adımlar açıkçası gözümde büyüyor. Sokakta tüttürülen sigaranın dumanı ya da yanımdan geçen minibüsün egzozu bile benim solunum yollarımı anında etkilerken şu günlere risk alıp evden çıkmak ve SGK dairelerinde ya da hastanelerde koşturmak beni ister istemez tedirgin ediyor.

Bir yandan da düşünüyorum, geçen aylarda aile sağlık merkezinde ya da belediyenin doktorunun kapısında ilaç yazdırmak için birlikte beklediğim amcalar teyzeler vardı, şimdi onlar ne yapıyordur diye. Geçen hafta kronik hastaların raporlarının geçerlilik süresinin uzatıldığı açıklandı. Mağduriyetleri önlemek için umarım bu yeterli olur. Ama benim kendi tanık olduğum manzara bana bunun tersini söylüyor.

GSS'ye dönersek, son olarak bununla ilgili ne söylemek istersin?

"GSS borcu" baştan aşağı bir saçmalık. Bu işin böyle işlemediği ve işlemeyeceği çok açık. Kendi içinde bile bir tutarlılığı yok, kimine borç çıkıyor kimine çıkmıyor. Öğrenci belgesiyle ayda bir SGK'ye gidenler olduğunu duydum. Onlar sildirdikçe SGK her ay yeniden borç yazıyormuş. Özellikle gençler bu uygulamadan şikayetçi. Onu bırak, yurttaşlık hakkını ayaklar altına alıyor bu uygulama. Bu borç, yaşam savaşımında zorlanan gençlere bir tekme de devletin atması anlamına geliyor. GSS'den kaçanlar özel hastanelere, özel sigortalara sarılıyor.

Tıpkı KYK borçları gibi GSS borçları da sayısız genci ilgilendiren ve "kadük", işlemeyen, anlamsız bir inadın sonucu olarak bu noktaya getirildi. Bu son virüs salgını hazır birçok şeyi sorgulamamızı sağlamışken bence bu borçları da bir çırpıda silmenin tam zamanı! Yoksa bu uydurma borçlar her birimizin omzunda "kendi IMF'miz" olarak oturmaya devam edecek ve kim bilir belki de şu günlerde bazılarımızın "kendi moratoryumunu" ilan etmesine neden olacak.