Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi'nden 'Karanlığa arkamızı dönüyoruz' etkinliği

Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi'nin "Karanlığa Arkamızı Dönüyoruz" isimli etkinliği, soL Haber Portalı yazarı Mehmet Kuzulugil ve Odatv Haber Müdür Barış Terkoğlu'nun katılımıyla Kadıköy Acıbadem Parkı'nda gerçekleştirildi.

Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi'nin "Karanlığa Arkamızı Dönüyoruz" sloganıyla Acıbadem Parkı'nda gerçekleştirdiği etkinliğe konuşmacı olarak Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve soL Haber Portalı Yazarı Mehmet Kuzulugil katıldı.

Mahalle halkının da ilgi gösterdiği etkinlikte ilk sözü Barış Terkoğlu aldı.

Terkoğlu, konuşmasına Türkiye'deki aydınlanma ve laiklik mücadelesine en çok zararı AKP'nin din temelli siyaset zeminini kabul edip, dini argümanlar ile siyaset yapmayı meşru gören muhalefet partilerinin verdiğini ifade ederek başladı.

Din temelli siyaset pratiğine karşı, laiklik savunusunun terk edilmesini eleştiren Terkoğlu, dinci uygulamalara karşı tepkili olan halkın oylarını vererek temsil ettirdiği muhalefet partilerinin bu görevi yerine getiremediğini, laiklik mücadelesinin artık toplumsal muhalefeti oluşturan halkın bizzat kendisi tarafından yürütülmesi gerektiğini aktardı.

"Türkiye'de rejimle hesaplaşmanın yolu, dinin yumuşatılmış versiyonunu savunmak değil" diyen Terkoğlu, Aydınlanma Hareketi'nin laiklik kavramının sulandırmayı reddettiğini, dinin; yasalara, toplumsal ilişkilere kesinlikle karıştırılmaması gerektiğini, dinin ve inancın bireysel yaşamın sınırları içerisinde kalması gerektiğini ifade etti. Terkoğlu, Türkiye'de tüm kamusal kurumların, yargının, milli eğitimin, ordunun, polisin, bürokrasinin dinsel uygulamalardan mutlaka arındırılması gerektiği, bunun olmazsa olmazının eğitim kurumlarında bilimsel yöntemin hakim kılınması olduğunu aktardı.

AKP'nin toplumsal yaşama şiddetli saldırısının, lailklik mücadelesinde büyük bir meşruiyet alanı yarattığını ifade eden Terkoğlu, laikliğin tarihsel olarak Avrupa'da kilisenin ve din adamlarının oluşturduğu tahakkümden kurtulma amacıyla şekillendiğini; insanlığın bir kazanımı olan laikliğin, dini kurumların tekelinde bir toplumsal yaşamın tekrardan inşa edilme tehlikesi ile yeni bir mücadele başlığı olduğunu aktardı.

Aydınlanma Hareketi'nin bu mücadele için neler yaptığını ve yapacağını da aktaran Terkoğlu, hükümetin okullarda, sağlık kurumlarında ve diğer alanlarda laikliğe aykırı hamlelerini, Diyanetin fetvaları, yasalar ve uygulamalarını takip ederek, bu hamle ve uygulamaları anında teşhir edip önlemeye çalışmanın hareketin ilk amacı olduğunu aktardı.

"İmam hatipler açık bir toplum projesidir" diyen Terkoğlu, AKP'nin amacının dindar nesiller yetiştirmek olduğunu, her yıl 137 bin mezun veren imam hatiplerin amacının din görevlisi yetiştirmek olmadığını, tüm meslek gruplarının imamhatip kökenli olmasının amaçlandığını ifade etti. Tam da bu yüzden, "İmam yetiştirmeyen imamhatipler kapatılsın" sloganı ile, AKP'nin normal okulları imam hatiplere çevirmesinin önüne geçeceklerini ifade eden Terkoğlu, halihazırda dönüştürülmüş olan okulların da geri kazanılması yönünde mücadelenin büyüyeceği bilgisini de aktardı.

Aydınlanma Hareketi'nin bir diğer mücadele başlığı olan zorunlu din derslerinin kaldırılması hedefiyle ilgili dava sürecinin başlatılacağını aktaran Terkoğlu, bununlar ilgili dilekçelerin toplanmaya devam ettiğini aktararak, çocuğunun zorunlu din dersi almasını istemeyen velilerin bu dava sürecine katılmaları çağrısında bulundu. Laikliğin Meclis'teki muhalefet partileri ile değil, gerçek sahipleri olan halka birlikte yeniden kurulacağını ifade ederek konuşmasını noktaladı.

Etkinlikte ikinci sözü alan soL Haber Portalı yazarı Mehmet Kuzulugil, AKP'nin toplumsal yaşamı dinselleştirmesinin bir ayağının, Ortadoğu'da ve özellikle Suriye savaşında edinilen pozisyon bağlamında anlatarak, Ortadoğu'da Yeni Osmanlı projesi ile İslam sancağı adı altında yeni bir siyasal düzen tasarlandığını ifade ederek konuşmasına başladı. AKP'nin ülke içindeki müdahalelerinin bundan bağımsız olmadığını vurgulayan Kuzulugil AKP ve onun düzenini ortadan kaldırmadan sadece Tayyip Erdoğan'ın iktidardan düşmesini talep etmenin bir tuzak olduğunu belirtti. Kuzulugil, bu tuzağın AKP kitlesinin yine dini vaatlerle ikna edilmesini, seçimlerde taktik kullanılmasını salık verdiğini, laiklik mücadelesinin bu tuzaklara düşmemesi gerektiğini söyledi.

Zorunlu din dersleri ile yasaların, devletin din eğitimini laik ve bilimsel temelde vermesi gerektiğini aktaran Kuzulugil, zorunlu din derslerinin mezhepçi müfredatına açılan davalar sonucu verilen kararlar hep buna atıf yapıldığını, AKP döneminde ise bunun binbir yolla içeriksizleştirildiğini ifade etti. Eğitim bilimcilerin, çocukların belirli bir yaşa kadar din eğitimi almalarının bilimsel olmadığı tespitine rağmen, bugün anaokullarında bile "değerler eğitimi" adı altında din eğitimi verildiğini ifade eden Kuzulugil, devlet tarafından küçük yaşlarda verilen din eğitimi için " pedagojik cinayet" tanımını yaptı. Dinin emredici ve otorite temsili olduğunu ifade eden Kuzulugil, toplumsal yaşamı şekillendirme amacı taşıyan dinselliğin, farklı yaşam tarzları için asla özgürlük getirmeyeceğinin altını çizdi.

Zorunlu din derslerine karşı kazanılan davalarla yetinilmemesi gerektiğini ifade eden Kuzulugil, toplumsal yaşamın dinsel uygulamalar ile şekillendirildiği bir düzende tekil başarıların nihai kazanıma dönüşemeyeceğini, bu hukuki kazanımların mutlaka toplumsal mücadele ile birleştirilmesi gerektiğini ifade ederek konuşmasını noktaladı.

Soru ve katkılar ile zenginleşen etkinlikte ilk soru, zorunlu din derslerine karşı kazanılmış dava olup olmadığı ve kazanılan davalar ile ne yapılacağı yönünde oldu. Terkoğlu ve Kuzulugil'in ortak yanıtı ile en son Antalya'da bir ailenin çocuğunu zorunlu din dersinden muaf olmasını sağladığını, dava açıldıkça bu kazanımların devam edeceği bilgisi iletildi. Bu davalarda genel olarak din farklılığı ya da dinsizlik gibi sebepler sunulduğunu aktaran Kuzulugil, böyle bir gerekçe olmadan da zorunlu din derslerinin olmaması gerektiğini, Aydınlanma Hareketi'nin dava dilekçelerinin buna göre hazırlanmış olduğu bilgisini verdi. 

Din kapitalizm ilişkisi üzerine gelen ikinci soruyu yanıtlayan Terkoğlu, yöneten sınıfın dolayısıyla kapitalizmin din ile sömürü düzenini sürdürmek konusunda net bir bağı olduğunu ifade ederek, Türkiye özelinde Cumhuriyet ve onun taşıdığı aydınlanma kültürü ile hesaplaşmaya çalışan emperyalist kuvvetlerin, ülke içinde kendilerine din temelli siyasal grup ve partileri ittifak olarak seçtiklerini söyledi. Terkoğlu cevabına, Aydınlanma Hareketi ve laiklik mücadelesinin, dinin ve inancın yorumları üzerine tartışmakla işi olmadığını da ekledi.

Etkinlikte son katkı Ahmet Sani Gezici Lisesi mücadelesinin içinde yer alan bir katılımcıdan geldi. Ahmet Sani Gezici lisenin imam hatipleştirilmesi sürecinde toplanan binlerce imza ile mücadele edildiğini, imam hatipleştirilen okulun açılışını yapan Tayyip Erdoğan'ın mücadele eden Acıbadem halkına hakaret ettiğini anlatan katılımcı, mücadelenin hala devam ettiğini, okulun yanındaki arazinin AVM ve dini tesis yapılarak ranta açılmasının planlandığını aktardı.

Etkinlikte, Özdemiroğlu İmam Hatip Ortaokulu'nun normal okula dönüştürülmesi eylemleri ve Ahmet Sani Gezici mücadelelerine destek çağrısının yapıldı.