'Fırat Kalkanı' fiyaskosu sürüyor

TSK'nın "Fırat Kalkanı" adını verdiği operasyon, üzerinden bir buçuk ay geçmesine rağmen hem hedefleri, hem de kullanılan araçlar bakımından başarısızlıkla sürüyor.

Erman Çete

24 Ağustos 2016 günü sabaha karşı Cerablus'a yönelik saldırıyla başlayan "Fırat Kalkanı" operasyonu 43. gününe girdi.

Operasyonu duyuran Başbakanlık açıklamasında, "Türk Silahlı Kuvvetleri, koalisyon hava kuvvetleri tarafından Suriye'nin Halep kentine bağlı Cerablus bölgesine terör örgütü IŞİD'den temizlenmesi amacıyla askeri harekat başlatılmıştır" denilerek, Cerablus'a girişin ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı uluslararası koalisyonun bilgisi ve katılımı dahilinde gerçekleştiğine dikkat çekiliyordu.

Açıklanan hedef IŞİD olsa da, Ankara'nın esas niyetinin, Afrin ile Kobani'yi birleştirme niyetini ilân eden YPG'yi engellemek olduğu biliniyordu. ABD desteğiyle Menbic'i ele geçiren Suriye Demokratik Kuvvetleri (SDK), bir sonraki hedefinin Cerablus olduğunu duyurmuştu.

"Sınırı IŞİD'den temizleme" bahanesiyle Suriye topraklarına hukuksuz bir biçimde giren TSK'nın operasyonu, birkaç kez bölgesel ve uluslararası yönlendirmelerle makas değiştirdi.

SON DURUM

3 Ekim itibariyle, Halep'in kuzeyindeki son durum aşağıdaki haritada olduğu gibiydi:


Yeşil: TSK-ÖSO-cihatçılar; kırmızı: Suriye ordusu ve müttefikleri; sarı: YPG; siyah: IŞİD

Fırat'ın hemen kıyısında yer alan Cerablus'u IŞİD'in bir direniş göstermemesi üzerine hızla ele geçiren TSK-cihatçı ortaklığı, ilk etapta IŞİD'in üstüne gitmeye devam etmek yerine, güneye doğru Sacur Çayı'na inmiş ve YPG-SDK birlikleri ile karşı karşıya gelmişti.

Bu, TSK-cihatçı koalisyonunun ABD desteğiyle ele geçirilen Menbic'e doğru yöneldiği anlamına geliyordu. ABD'nin müdahalesi sonrası, TSK ile YPG arasında adı konmamış bir "çatışmasızlık" gündeme geldi.

Tam bu sıralarda, "Fırat Kalkanı" operasyonu da makas değiştirmeye başladı. Türk Hava Kuvvetleri ve IŞİD karşıtı koalisyon, Cerablus-Azez hattına yoğunlaşırken, esas olarak Dabık ve Bab çevresini bombalamaya başladı.

Örneğin, operasyon hakkında bilgi veren infografikler incelendiğinde, saldırıların ve operasyonların çoğunlukla Kilis-Elbeyli'nin karşısındaki Er-Rai çevresine odaklandığı görülüyor

"Ilımlıların" elindeki Mare'nin kuzeydoğusunda, Er-Rai'nin ise güneybatısında bulunan Dabık'ın odak noktası olduğu bir süredir açık. Son olarak TSK destekli cihatçıların Türkmen Bare'yi ele geçirmesi, Dabık'ın "kapılarına" varıldığını gösteriyor.

Türkiye'nin açıkladığı ve ABD'nin de destek verir göründüğü diğer hedefse, El Bab. Halep merkezin kuzeydoğusunda bulunan ve Rakka'yı Halep'in kuzeyine bağlayan kavşak olduğundan stratejik önemi haiz bu kasaba, yalnızca Türkiye'nin değil, YPG ve Suriye ordusunun da hedefinde.

YPG öncülüğündeki SDK, batıdaki Tel Rıfat tarafından Bab'a yaklaşmaya ve kantonları alttan birleştirmeye çalışırken, Suriye ordusu da Kuveyres Üssü'ne yığınak yaparak Bab'a yönelmeye hazırlanıyor.

Bab'ın, Rusya'nın "kırmızı çizgisi" olduğuna ilişkin haberler yayımlanıyor. Türkiye'nin Bab'a yönelmesi durumunda, Rusya ile karşı karşıya gelme ihtimali de var.

ARTIK CİHATÇILAR DA 'ŞEHİT'

TSK'nın bilgi notlarında, IŞİD'e ait olduğu söylenen motosikletlerin vurulduğunun dahi açıklanması, operasyonun "ciddiyeti" hakkında soru işaretleri doğuruyor.

Öte yandan, bugüne kadarki çatışmalarda toplamda 11 Türk askeri hayatını kaybederken, 31 asker yaralandı. TSK'ya ait en az 9 tank ise imha edildi.

Türkiye'nin iddiasına göre IŞİD'in toplam kaybı 200 civarında.

TSK'nın verdiği bilgilere göre, bugüne kadar 1.800 hedefe toplam 8 bin 133 atış yapıldı. Yine TSK'nın iddiasına göre, 960 kilometre kare alanda 111 yerleşim yeri IŞİD'den geri alındı.

Ancak IŞİD'in, bir taktik olarak geri çekilip sonra karşı saldırıya geçtiği bölgeyi takip edenler tarafından biliniyor. Türkiye, daha önce de "ılımlılar" eliyle sınırı kapatmaya çalışmış, ancak her seferinde IŞİD'in karşı saldırısı "ılımlıların" geri adım atmasına yol açmıştı.

Operasyon konusundaki bir başka sorun da ABD'nin varlığı. Azez ve Mare'ye özel kuvvetlerini gönderen ABD, Azez-Cerablus hattında da Ankara'nın isteği doğrultusunda operasyona dahil oldu. Ancak bazı cihatçı gruplar, ABD askerlerini protesto etti.

Ancak operasyona katılan cihatçılara bakıldığında, ABD destekli cihatçıların da bulunduğu görülüyor. Bunlar arasında El Mutasım Tugayı, 13. Birlik, Nureddin Zengi gibi gruplar yer alıyor.

Bunun yanı sıra, El Kaide bağlantılı Ahrar'uş Şam da operasyona destek açıklaması yaptı. Ancak bu açıklama, örgütün kendi içerisinde tartışmalara ve istifalara yol açtı.

ÖSO etiketli cihatçılar içinse, özellikle iki gün önceki karşı saldırıdan sonra durum pek parlak değil. Bare köyündeki mayınlı saldırıda 50'nin üzerinde TSK destekli cihatçının öldürüldüğü, "muhaliflere" yakın Suriye İnsan Hakları Gözlemevi tarafından duyurulmuştu.

Öte yandan, TSK'nın ve bağlantılı olarak Türk medyasının, artık Suriye'de ölen cihatçılara da "şehit" dediği görülüyor.