Fatma Şengül'ün kızı ve avukatı soL'a konuştu: Evde oturmayacağım, mücadele edeceğim

Fatma Şengül, 30 Mart günü evinden işe gittiği sırada iş arkadaşı Zeynel Akbaş tarafından kurşunlandı ve yaşamını yitirdi. Şengül'ün kızı Açelya Şengül herkesi 28 Ekim'de görülecek duruşmaya ve dayanışmayı büyütmeye çağırdı. Açelya Şengül ve Avukat Aylin Mert, yaşadıklarını, Türkiye'de kadın cinayetlerini ve dava sürecini soL'a değerlendirdi.

soL- Neslihan Koçaslan

Fatme Şengül İstanbul’un Maltepe ilçesi Gülensu Mahallesi'nde 30 Mart sabahı işe gitmek için çıktığı evinin önünde, işyerinde tartışma yaşadığı Zeynel Akbaş tarafından vurularak öldürüldü.

Şengül'ün hayat mücadelesi, yirmi yıl önce eşini kaybettikten sonra başlıyor. Üç çocuğuna hem anne hem baba olan, beş yıl kanseri atlatma mücadelesi veren Şengül, hayata tutunmaya çalışan, ekmeğinin peşinde olan emekçi bir kadın. İş yerinde kendini kovdurtmaya çalışan, iş yükünü arttıran ve tartışmaya girdiği "iş arkadaşı" tarafından evinin önünde katledildi.  

Şengül en küçük çocuğu Açelya Şengül'ün kollarında yaşamını yitirdi. Açelya annesi yaşamını yitirdikten sonra kendisinden evde oturup dava gününü beklemesinin istendiğini, ancak kendisinin evde oturmayacağını, dava sürecinin takipçisi olduğunu ve kadın dayanışması için mücadele ettiğini aktardı. 

Davanın avukatı Aylin Mert ise, 28 Ekim'de görülecek duruşmaya herkesi davet ederken, kadın cinayetlerinin politik içeriğinden ayrıştırılmaya çalıştığına değindi. 

Açelye Şengül ve Avukat Aylin Mert ile Fatma Şengül cinayetini, kadınların Türkiye'de yaşadıklarını ve dayanışmayı konuştuk.

'ANNEM İŞ ARKADAŞINDAN YAKINIYORDU, RAHAT DEĞİLDİ'

Yaşadıklarınızı anlatabilir misiniz? Anneniz iş arkadaşının saldırısına uğradı, nasıl bir iş hayatı vardı?

Açelya Şengül:  Benim annem uzun bir süre kanser tedavesi gördü, beş yıl öncesinde. Çok zorlu bir kanser tedavesi döneminden geçti, atlattı.  O süre boyunca çalışmıyordu. Kanseri yendikten sonra, 'Ben çalışmak istiyorum, evde duramıyorum' dedi. Biz de ona çok yorulmayacağı, hafif iş yapacağı bir iş bulduk. İş Bankası Emekliler Derneği'nde sadece çay ve çorba yapacağı bir işti bu. Katil de orada çalıyor, farklı bir birimden annemin çalıştığı birime alınıyor. Annem işe başladıktan sonra şikayetleri başladı. Bana adamı şu şekilde şikayet etti: 'İş yerinde bir adam var, kendini kovdurtmaya çalışıyor, tazminatını almaya çalışıyor. Çalışmadığı için iş yüküm çok artıyor, onun işini de ben yapıyorum. Müdürlerime şikayet ettim. Onu orada koruyorlar kızım'

30 Mart sabahı 8:10'da iki kurşun sesi duydum. Balkona koştum. Komşumuz bana 'Koş annen düştü' dedi. İki kurşun sesi daha duydum. Katil o sırada aşağıya doğru yürüyordu. Bilincim o kadar açık değildi. Merdivenlerden inerken 'Anne silah patladı, kalk bir şey yok dedim. Bayıldığını düşündüm. Sonra yanına gittimde kanlar içindeydi, elimi tuttu. Son nefesini verdi. Vefat etti. 

'O EVDE DAHA FAZLA YAŞAYAMADIK, TAŞINDIK. BİRBİRİMİZE DAYANIYORUZ, AYAKTA DURMAYA ÇALIŞIYORUZ'

Anneniz yaşamınızı yitirdikten sonra nasıl bir süreç başladı? Kardeşleriniz nasıl? Nasıl geçiniyorsunuz? Çalışıyor musunuz?

Açelya: Annem, ben ve ağabeyim Gülsuyun'ndaki evimizde yaşıyorduk. Diğer abim eşiyle birlikte üst katımızda bir evde yaşıyordu. Bu olay olduktan sonra, olay kapımıızn önünde ve hepimizin gözü önünde olunca o evde daha fazla duramadık taşındık. Ayakta durmaya çabalıyoruz. 

Anaokulu öğretmeniyim, restoranda çalışıyorum, orada çocuklarla ilgileniyorum. Çocuklarla vakit geçirmek bana çok iyi geliyor. Abimler de çalışıyor, hepimiz aynı evdeyiz birbirimize dayanıyoruz.

'ANNEMİN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ SOKAĞA İSMİ VERİLSİN DİYE İMZA KAMPANYASI BAŞLATTIM'

Annemin öldürüldüğü sokağa ismi verilsin diye bir imza kampanyası başlattım. Fatma Şengül'ü yitirdiğimiz sokağı onun ismiyle, kahkalarıyla yaşatalım diye.

'ANNEM ÖLDÜRÜLDÜKTEN SONRA EVDE OTURUP DAVA GÜNÜNÜ BEKLEMEMİ İSTEDİLER'

Türkiye'de kadınlar iş yerinde, evde ve toplumsal yaşamda baskı ve taciz görüyorlar. Sizce bu neden kaynaklanıyor?  Son 17 yıldır iktidarda olan AKP'nin bu duruma katkısı nedir sizce?

Açelya: Dünyada 6284 yasasını imzalayan ilk ülke biziz, fakat uygulamayan ülke de biziz. Erkekler bizleri sokakta görmeye tahammül edemiyor. Kadının yeri evidir, çocuk yapsın, çocuk baksın. Bu düşüncede insanlar, fakat bizi artık sokakta görmeliler. Her gün 5 kadın öldürülüyor. Bunun önüne geçmek için Türkiye'de yasaların daha ağır, caydırıcı şekilde olması lazım. Devletin bunun için bir şey yapabiliyor olması lazım. Bu olay olduktan sonra bizim susup evde oturup davanın gününü beklememizi talep ediyorlar. Fakat kamuoyu baskısı oluşmadığı sürecek bu davalara maalesef ki ağır şekilde yargılanmasına sebep olamıyoruz. Ben susup evde otursam belki bu adam sadece 10 yıl yatıp çıkacak. Ama kamuoyu baskısıyla en ağır şekilde cezalandırılmalarını sağlayabiliriz.

'KADIN DAYANIŞMASI GERÇEKTEN ÖNEMLİ, ORADAN ALDIĞIM GÜÇLE AYAKTA DURABİLİYORUM' 

Ben annem öldüğünde kendi yasımı tutamadan direk bir kaosun içinde buldum kendimi. Emine Bulut videosunu izledi herkes, kahroldu, ben aslında orada küçük kızın yaşadığını yaşadım. Kadın dayanışması bu anlamda gerçekten çok önemli çünkü oradan gelen güçle ben şu an ayakta durabiliyorum.

Sosyal medyada annem adına hesaplar açıldı. Aldığım "yanındayız" mesajları bile bana güç veriyor. Annem kadın cinayetleri, çocuk istismarı olduğunda sokağa ilk çıkanlardan biriydi. Güçlü bir kadındı. 

'KADINLARIN TOPLUMSAL VE İŞ YAŞAMINDA YAŞADIĞI BASKILAR SİSTEMİN ÜRÜNÜ'

Davanın Avukatı Aylin Mert: Kadınların kamusal alanda, iş yaşamında, toplumsal hayatta yaşadığı baskılar bütünlüklü bir sistemin ürünü. Günümüzde kadınların iş yaşamında kendini var edebilmesi, erkeklere nazaran beş on kat daha güç. Fatma Şengül davası bunun bir örneği. Fatma Şengül eşi daha önce vefat etmiş, üç tane çocuğu tek başına büyütmeye çalışan, bir şekidle hayata tutunmaya çalışan, dişi ile tırnağı tutunmaya çalışan bir kadın örneği. 

Kadınların bir arada olması artık çok hayati bir şey. Sadece iş yaşamında değil, bulunduğumuz tüm sosyal ortamlarda birbirimizden güç alıyoruz. Bu bir ihtiyaç ve gerçek. Mücadele kendini dayatan bir zorunluluk. En büyük silahımız da dayanışmamız, bir arada olmamız. Bir arada olduğumuzda ancak güçlenebiliyoruz ve o gücümüz bir etki yaratabiliyor. 

Kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet dosyaları, indirimler vs. bir yandan teşvik anlamına geliyor. Erkek egemen sistemi güçlendiren şeyler oluyor. 

'KADINLARIN HAKLARINA KOLEKTİF BİR SALDIRI VAR, ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE BU GÜNDEMLER BÜYÜYECEK'

Diğer yandan da 6284 numaralı yasaya bir saldırı var. Bu bahsettiğimiz yasa kadınların korunmasıyla ilgili herhangi bir ihtiyaç duyduğunda, tehdit duyduğunda, hiçbir delil aranmaksızın kendinisini koruma kararı kazandıran bir yasa. Ve bu yasa kadınların kolektif mücadelesiyle kazanılmış bir yasa. Tüm bunlara saldırı var. Siyasi iktidarın uzun süren bir iktidar dönenemi var, bu dönem saldırılar arttı ancak zaten sistem, kapitalizm bunu yaratıyor. Güncel durumda siyasi iktidar da bunu perçinleyerek devam ediyor. Müftülere nikah yetkisinin verilmesi, boşanma davaları. Meclis görüşmeleri, yoğunlaştığında boşanma davaları tekrar karşımıza gelecek çünkü arabuculuk geldi. Kadınları, sanki ticari bir uyuşmazlık varmış gibi, şiddet gösteren adamla aynı masaya oturtuyorsun. Biz bırakın aynı odaya gelmesini, yakınına yaklaşmasın diye uzaklaştırma kararı çıkarıyoruz. Koruma kararı çıkarttığımız kadınlarla, eşini yan yana getirmek demek; cinayete, şiddete açık davet demek. Kürtaj meselesi tekrar gündemde, kürtaj fiilen devlet hastanelerinde uygulanmıyor. Tüm bunlar hukuki ayağından ziyade siyaseten önemli toplumsal mücadele başlıkları. Son dönemlerde kadın hareketi, diri olan birkaç hareketten biri. O yüzden önümüzdeki süreçte bizim için bu mücadele başlıklarının daha da öne cıkacağına dair önemli işaretler var. 

'KADIN CİNAYETLERİNİ POLİTİK İÇERİĞİNDEN BAĞIMSIZ BİR HALE GETİRMEYE ÇALIŞIYORLAR'

Dava sürecinden bahsedebilir misiniz?

Aylin: Dosya için şunları söyleyebiliriz. Özellikle aile içi şiddette, kadın cinayetlerinde meselenin görünmez kılınması sık sık karşımıza çıkan bir durum. Şule Çet davasında görüldüğü gibi. Dertleri üstlerini kapatmak ve cinayeti olduğundan, işin siyasi ve politik içeriğinden bağımsız hale getirip sıradan bir cinayetmiş gibi göstermek. Uç örneklerde cinayet açık olmasına rağmen, intiharmış gibi gösterip, üstünü kapatmaya çalışıyorlar.

Bizim dosyamızda gündüz vakti işlenen bir cinayet söz konusu, tanıklar var. Üstü kapatılması pek mümkün değil zaten. Ama elbetteki Açelya'nın söylediği şey önemli o konuda, üzerine düşmek, peşinde durmak, takipçisi olmak. Mevcut kanunlar var, hak edilen adalet bir şekilde tecelli edebilir. Ancak bu kanunların uygulanması için bile insanlar hem acılarını yaşamak hem de bir yandan bunun takipçisi olmak zorunda kalıyor. Katiller ya da suçlular hakettikleri cezayı alabilsinler diye... Ağır bir süreç bu.

Bizim dosyamızda da mesela kasten öldürmenin ceza kanununda düzenlenmiş basit hali var, nitelikli hali var. Nitelikli halleri eşe karşı olması, alt soy, üst soy olması, kendini savunacak şekilde olmaması, küçük birine olması, tasarlayarak öldürmek. Bizim dosyamızda tasarlayarak öldürmek suçundan yargılanıyor suçlu. Biz başından beri bunun olmasını istiyorduk. Çünkü sanık planlamış bariz bir şekilde. Cinayet işledikten sonra birkaç adım sonra kendini de vuruyor. Biz bunun daha sonra kendi lehine pişmanlık hükmü uygulansın diye yine planlamış bir hareket olarak düşünüyoruz. Çünkü olayın yaşandığı yer Gülsuyu gibi dayanışmanın yüksek olduğu bir yer. İnsanların birbirlerini tanıdığı, bildiği bir yer.  

İnsanlar ana haberde izliyor, birini öldürdü, 5-10 sene yattı çıktı. Nasıl yatıp çıkıyor, kravatla duruşmaları takip ediyor diye iyi hal indirimi alıyor, 'yaptım ama pişman oldum, bir anlık delilikti' diyor. Bu gerçekten indirim olarak kabul ediliyor mahkeme tarafından. Bunlar aslında erkeklere teşvik, kadın cinayetlerine teşvik niteliğinde oluyor. Bu örnekte de aslında bu karşımıza çıkyor. 

'CİNAYET PLANLI, EV TESPİT EDİLİP GÖZETLENİYOR'

Sanık evi daha önceden tespit ediyor. Bekliyor giriş çıkışları kontrol ediyor. Sokağın boş olduğu saatleri tespit ediyor. İşe gitme saatinden, işten eve gelme saatini takip ediyor. Kimsenin göremeyeceği bir saati seçiyor. Sabahın 8'inde herkesin işe gittiği, sokakların boş olduğu bir saati seçiyor. Kapının önünde tam karşısında bekliyor. Beklediğine dair tanıklarda var. Üzerinden silah ve kağıt para dışında bir şey çıkmıyor. Normal bir durum değil bu belli. İlk ifadesi çok açıkça tasarlayarak yaptığını anlatıyor. 

Normalde ne  azık ki takip edilmeyen dosyalar kapatılyıor. Yargı sistemi de savcısından, hakimine bir bütün. Erkler sisteminin bir parçacı. Savcılar ya olayı kapatmaya çalışıyor, ya da en kolayından iddianame oluşturmaya çalışıyor. Bizim davamızda nitelikli halden dava açıyorlar. Bu önemli bir şey. Basit halden yargılansa sadece müebbet alıp, iyi hal indirimi alacaktı. İndirim alma ihtimali hala var maalesef. Kadın dayanışmasının, basının gündem ettiği büyük olay olmadığı durumlarda genelde indirim oluyor.

Dava öncesinde çağrınız nedir?

Açelya: Duruşma 28 Ekim'de İstanbul Anadolu Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde saat 09:00'da görülecek. Herkesi duruşmaya bekliyorum. Annem ve öldürülen bütün kadınların nezdinde bir tiyatro oyunu düzenlensin istiyorum. Belediyelerle görüşürüyoruz. Bu da yakın zamanda olacak. Ne kadar ses getirirse, o kadar farkındalık yaratır.

Okul çıkışı silahla öldürülen Helin Palandöken'in babası Nihat Palandaköken'le birlikte Kadıköy'de bulunan Beşiktaş iskelesinin önünde bireysel silahlanmaya karşı imza kampanyası yürütüyoruz. Silah almak artık çok kolaylaştı bunada dur denilmeli. Ecem Balcı, Şule Çet ve daha niceleri, öldürülen bütün kadınların davasının takipçisiyiz. 

Aylin: Bir sürü mücadele başlığında görünür olmak için yargı önemli bir uğrak. Bazı davaların simge olması diğer davalar açısından da önemli. Fatma Şengül davası da bizim simge bir davadır. Gelebilen herkesi 28 Ekim'de duruşmaya bekliyoruz.