Erman Çete yazdı: Geniş oyun sahasında Kürtler

Ortadoğu'da Kürtlere dönük ilgi, her durumda odakların birbirlerine karşı kurdukları oyunlara bağlı olarak belirleniyor. Türkiye'den vazgeçemeyen ABD, tutuklaşırken, Rusya Kürtlerle yakınlaşıyor. Bu durumu yarın değiştirecek farklı alışverişler olması ise hep mümkün.

Erman Çete

Son haftalarda, artık Türkiye ve Suriye’de beraber düşünülmesi gereken Kürt sorununda iki önemli gelişme yaşandı: Bir tanesi, PKK’nin Hakkari’de TSK’ya ait bir helikopteri omuzdan fırlatılan Rus yapımı bir füzeyle düşürmesiydi. Diğeri ise, ABD destekli, YPG öncülüğündeki Suriye Demokratik Kuvvetleri’nin (QSD) Rakka’nın kuzeyine başlattığı operasyon.

Bir klişe haline gelmesine rağmen, hâlâ yerinde bir klişe olan “uluslararası bir sorun olarak Kürt sorunu”, bir süredir bölge devletleri içinde Kürt halkının ulusal-demokratik haklarını kazanma sorunundan çıkıp önce “statü” sorununa, şimdilerde ise daha büyük bir bölgesel tasarımın bazen uyumlu, bazen uyumsuz bir parçasına dönüşmüş durumda. Kürtler, Suriye’nin geleceğinden tutulsun da Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) ile mücadeleye kadar, bir dizi daha büyük sorunun kesişim noktasında yer alıyor.

Doğal olarak, ABD ile Rusya arasında büyük, Suudi Arabistan ile İran arasında da orta karar bir bilek güreşine sahne olan bölgede Kürtlerin pozisyonu da bir salınım gösteriyor. Suriye’de Washington ve Moskova’nın savaşı yumuşatma planı hususunda teoride mutabık kalmaları da, YPG’nin “ılımlı” cihatçılardan fersah fersah daha verimli bir “yerel güç” olduğunun tescil edilmesi de, Kürt siyasetinin ülkedeki askeri ve siyasi gücünü artıran unsurlardan.

AKP’nin bölgesel ve uluslararası dostlarını azaltması da, PKK’nin bölgesel vizyonunun önünü açmaya yarayan bir itki. Özellikle Rusya’ya ait uçağın düşürülmesinin ardından Erdoğan ve omuzdaşlarına yönelik öfkesini dizginlemeyen Rusya, Kürtlerin siyasi hamiliğine yönelik önemli adımlar attı. Cenevre görüşmelerinin her aşamasında, Putin yönetimi PYD’nin de müzakerelere dahil edilmesi gerektiğini, Kürtler olmadan Cenevre’nin güdük kalacağını tekrarladı. Afrin’in doğusu Azez’in batısındaki kısa süren QSD ilerleyişinde Rusya’nın fiili bir hava desteğinin de olduğu görülmüştü. Rus Dışişleri, Türkiye’deki Kürt illerinde süregiden savaşı hemen hemen bir “iç savaş” seviyesinde görürken, Ankara’ya da Kürtlerle arasındaki sorunu barışçıl yollardan çözmesini tavsiye etti. Son olarak Moskova’da açılan PYD ofisi de, Suriye Kürtleri ile Rusya arasındaki ilişkilerin niteliğine dair önemli bir gösterge.

Terazinin ABD kefesinde ise bir karmaşa var. Washington’un Suriye’de IŞİD’e karşı tek gerçek kara gücü olarak gördüğü Kürtlerle kurduğu ilişki, Türkiye’nin şiddetli tepkilerine neden oluyor. Bu çekişme esas olarak, Afrin-Kobani hattının kapatılmasında gündeme geliyor. ABD ve Rusya’nın IŞİD’den arındırılması konusunda anlaştığı “Menbic cebi”, Türkiye itirazları nedeniyle QSD tarafından alınamıyor. Ankara, bölgeyi IŞİD’den Arap ve Türkmen cihatçıların temizlemesini önermiş, bu öneri ABD’de kabul görmüş, hatta cihatçılar bir süreliğine bazı bölgeleri IŞİD’den kurtarmıştı. Ancak IŞİD’in hemen gelen karşı saldırısı sonucunda, ABD’nin havadan, Türkiye’nin karadan desteklediği cihatçılar pılılarını pırtılarını toplayıp kaçmışlardı. Şimdi, IŞİD, cihatçıların Kuzey Halep’teki son kaleleri Azez ve Mare’ye dayanmış durumda. Vice News’de yayımlanan bir habere bakılırsa, bölgedeki “ılımlılar”, Azez ve Mare’nin IŞİD’e bilerek kaptırılmak istendiğini, bu sayede “ılımlıların” beceriksizliğinin gündeme getirileceğini ve ardından bölgenin YPG’ye teslim edileceğini düşünüyor. QSD de, IŞİD’in Azez’e girmesi durumunda “ellerinin kollarının bağlı durmayacağını” söylüyor.

ABD’deki bazı düşünce kuruluşlarının “alarm zilleri” çaldığı durum, PYD’nin ve PKK’nin Rusya’ya daha fazla yakınlaşma ihtimali. Türkiye’nin Kürtlere yönelik savaşının sürmesi ve sınırın IŞİD’e kapatılmaması, ABD’nin elini de zayıflatıyor. İddiaya göre, Türkiye ve Körfez ülkeleri Suriye’de cihatçıları silahlandırmaya devam ederse, Rusya da PKK’ye silah vermeyi düşünebilir. Bu fazla abartılı bir iddia olsa da, Türkiye’deki Kürt sorununda AKP’nin “vurucu” tavrının Rusya’yı da Kürtler üzerinde nüfuz sahibi olmaya doğru yönelttiği söylenebilir. ABD yönetimi ise, kadim müttefiki Türkiye ile yeni aktör Kürt siyaseti arasında bir denge tutturmaya gayret ediyor. Rusya’nın şimdilik böyle bir kaygısı bulunmuyor; ancak AKP hükümetinin Rusya’ya “zeytin dalı” uzatmasının ardından, Putin yönetiminin bu pozisyonunu değiştirip değiştirmeyeceği bir soru işareti olarak duruyor.