Edirne'nin hastaneleri piyasacılık ve taşeronlaşma kıskacında!

Edirne'de faaliyet gösteren Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ile 1. Murat Devlet Hastanesi, AKP'nin "piyasacı sağlık politikaları" nedeniyle sağlık yerine sıkıntı, sorun, enfeksiyon üretiyor. Halk arasında "sağlam girilip hasta çıkılır" diye anılan bu hastanelerde taşeronlaşma, piyasacılık, yoğun mesai gibi nedenlerle sorunlar bitip tükenmiyor... Hastane…

soL-Edirne

Edirne, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ve 1. Murat Devlet Hastanesi ile "Balkanların sağlık merkezi" olmakla övünen bir kent. Biraz da Osmanlı başkenti olduğu dönemlerde kurulan sağlık merkezlerine de atıftır bu durum.

Gerçekten de gerek Trakya’nın diğer illeri ve İstanbul’dan, gerekse Balkan ülkelerinden gelen hastalar vardır şehre.

Bu iki hastanede toplam 4000 sağlık çalışanı istihdam görev yapmaktadır. Aynı zamanda Edirne’nin en büyük iş yeri olmakla övünmektedir bu kurumlar.

Peki bu hastanelerde çalışan sağlık emekçilerinin ve hastaların durumu ne?

soL olarak Edirneli sağlık emekçilerine sorduk, yanıtları okurlarımızla paylaşıyoruz...

Edirne için "Trakya ve Balkanların sağlık merkezi" deniyor. Peki sizce durum ne, hak ediyor mu bu unvanı?

Aslında hacmi ile hak ediyor. Bölgenin en büyük sağlık kurumu Edirne’de, personel ve hasta kapasitesi ortada. Fakat Türkiye’deki sağlık alanında piyasanın yarattığı tüm kirliliklerden fazlasıyla nasibi almış durumda bu iki hastane. Özellikle AKP döneminde hızlanan "sağlıkta piyasalaşma" arttıkça, sorunlar da artıyor.

Hastane nitelikli sağlık hizmeti veremiyor mu yurttaşlara?

Veremediği herkesin ortak fikri kentte. Örneğin Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi halk arasında "sağlam girilip hasta çıkılır" diye anılan bir yer. Bunun başlıca sebebi ise hastane enfeksiyonlarıdır. Ameliyat olan bir çok hastada, hastane enfeksiyonu görülmekte. Hastane temizliği, taşeron şirketin insafına kaldığı için de bu durum gayet normal. Yeni yapılan 1. Murat Devlet Hastanesi ise tam bir TOKİ işi olduğunu ilk yılından belli etti. Hastanenin belli bölümlerinde tavan çöktüğü için hastane hizmet veremedi. Tabi tüm bunlara KHK ihraçlarının boşluğu da eklenince işler iyice çığırından çıktı.

KHK’lerden dolayı personel sıkıntısı mı var?

Evet ve sadece KHK’ler değil, yoğun ve stresli mesailer sebebiyle istifa eden sağlık emekçileri de var. Geçen yıl Tıp Fakültesi Hastanesinde anestezi uzmanı kalmadı mesela KHK sebebiyle... Ameliyatlarda epey bir risk oluşturan bir durum bu. Yine son bir yıl içerisinde yoğun mesailer nedeniyle beş çocuk doktoru istifa etti. Zaten yeterli olmayan personel sayıları nedeniyle hastanelerde sıkıntı daha da büyüdü.

Sağlık emekçilerinin koşulları nedir peki bu iki hastanede? Sanırım fazla mesailer en büyük sorun? 

Fazla mesailerin en büyük nedeni yetersiz personel ve bu sebepten her geçen gün sağlık emekçileri daha da zor koşullarda çalışıyor. 48 saat gibi nöbet süreleri var bazı bölümlerde. Hatta yetersiz personelden dolayı daha da fazla olabiliyor nöbetler...  Hal böyle olunca yurttaşların  en temel haklarından biri olan sağlık hizmetinin kalitesi düşüyor. Bu da piyasalaşmanın getirdiği bir yıkım... 

Taşeronlaşma yoğun mu hastanelerde?

Evet ve her geçen gün artıyor. Daha önce de belirttik, taşeron şirketlerden dolayı hastanelerde hijyen sorunu oluşmuş durumda. Bunun yanı sıra sağlık personelinin yemekleri taşeronun elinde ve defalarca sağlıksız yiyeceklerden doğan sağlık sıkıntıları çekiyoruz. Geçen aylarda 30 sağlık çalışanı bu sebepten zehirlendi ve bu durum basına da yansıdı.

Sendikaların tavrı nedir bu yaşananlara? Sağlık emekçilerinin iyi bir sendikal mücadele geçmişi var çünkü...

Açık konuşmak gerekirse bu mazide kaldı... Sendikaların hastane üzerinde hiçbir çalışması yok. Buna niyeti de yok. En basiti taşeron sorunu. Taşeron işçiler çok düşük ücretlere çalışmalarına rağmen, o düşük ücreti bile alamadıkları zamanlar oluyor. Yaptıkları iş bırakma eylemine sendikalar tenezzül bile etmiyorlar. Sağlık emekçilerinin yarısından fazlasını oluşturan bu insanlara dair bir söylemi bile olmayan sendikalarla hiçbir şey yapılamaz.

Son olarak AKP "sağlıkta devrim yaptık" diyordu. Bu yaşananlar bu devrimin faturası mı sizce?

Kesinlikle öyle. Sağlık AKP döneminde tam anlamı ile piyasalaştı. Her adımında piyasaya ve sömürüye açılan bir sağlık sitemi var. Gelinen bu nokta, haliyle AKP’nin eseri. Fakat bu konuda da yüzsüzce çark ediyor AKP... Örneğin eğitim alanında TEOG'u kendileri getirmemiş gibi eleştirip kaldırdılar geçtiğimiz günlerde. Şimdi de devrim diye getirdikleri hastane CEO'ları projesi dikiş tutmayınca geriye, eski usule dönmeyi düşünüyorlar. Oysa ne eski ne de AKP dönemi sağlık politikaları doğru. Tüm yurttaşlara kaliteli, insanca ve ücretsiz sağlık hizmeti vermek devletin en temel görevlerinden biri. Bu da ancak sağlıktan piyasanın elinin çekilmesiyle olur.


İŞÇİLER soL'A KONUŞUYOR