Çocuk istismarı, şiddet ve mülteci çocuklar: 2016 raporu diyecek söz bırakmıyor...

Son 4 yılda tüm dünyada çocuklara yönelik taciz ve şiddet olayları oranı yüzde 90 oranında arttı. İstismarcıların sadece yüzde 5'lik bir bölümü ortaya çıkarken, yüzde 95'i gizli kalıyor. 2016 yılına yönelik hazırlanan "Çocuk İstismarına Yönelik Rapor", çocuk istismarının geldiği boyutlara ilişkin oldukça çarpıcı veriler içeriyor....

Haber Merkezi

Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği ve Acıbadem Üniversitesi Suç ve Şiddetle Mücadele Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan "Çocuk İstismarına Yönelik Rapor", çocuklara yönelik istismarın geldiği boyutu gözler önüne seren çarpıcı veriler içeriyor.

Bir kısmı basına yansıyan Rapor, "Pedofili", "Ensest", "Çocuk Yaşta Evlendirilen Kız Çocukları" ve "Kurum İçi Cinsel İstismar" başlıklarını içeriyor.

İşte o rapordan bazı ayrıntılar:

ÇOCUKLARA YÖNELİK TACİZ YÜZDE 90 ARTTI

  • Verilere göre, Dünyada son 4 yılda çocuklara yönelik taciz veya şiddet uygulamaları yüzde 90 arttı. Tecavüzcülerin tahminen % 5'i ortaya çıkarken % 95'i gizli kalıyor. Ensest ilişkilerin ise binde biri ortaya çıkıyor.
  • Adliyelerdeki 4 tecavüz davasından biri çocuklarla ilgili. Adalet Bakanlığı’nın 2014 verilerine göre, her ay Adli Tıp Kurumuna 650 çocuk cinsel istismarı vakası gönderilmekte. 
  • Gerçekleşmiş vakalardan mahkemenin %50 zihinsen engelli çocuğa istismarda bulunan kişiye “erken boşalma” indirimi uyguladığına, iyi hal ve saygın tutum indirimlerinin devam ettiğine, 5 defa muayeneye gönderilen çocuğun travmatize edilmesine tanıklık etmekteyiz.
  • Adalet Bakanlığı’nın 2014 verilerine göre, her ay adli tıp kurumuna 650 çocuk cinsel istismarı vakası gönderiliyor.
  • Açılan toplam dava sayısı: 40.266
  • Karar çıkan dava sayısı: 24.825
  • Mahkumiyet Kararı: 13.968

İSTİSMARIN ÖTEKİ YÜZÜ: ÇOCUK EVLİLİĞİ

UNICEF’in 2014 verilerine göre Dünyada 700 milyondan fazla kız çocuğunun 18 yaşından önce evlendiği açıklanmıştır. Bu sayının da 3’te 1’i, yani yaklaşık olarak 250 milyonu, 15 yaşından önce evlenmiş olan kız çocuklarıdır. 2015 yılı verilerine göre; 15 yaşında evlendirilen kız çocuklarının oranı %3 iken, 18 yaşında evlenen kız çocuklarının oranı %14’tür. 15-19 yaş arasındaki kız çocuklarında hamile kalmaya veya doğuma bağlı ölümler çok sık ortaya çıkmakta olup, UNICEF raporlarına göre, her yıl 70,000 kız çocuğu hamile kalmaya veya doğuma bağlı olarak hayatlarını kaybetmektedirler. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2013 verileri ise 2011- 2020 yılları arasında 140 milyondan fazla kız çocuğun evlendirileceğini ve bunların da 50 milyonunun 15 yaşın altında olacağını öngörmektedir. 

UNFPA, Dünya Nüfusunun Durumu 2014 Raporu’na göre, her yıl 91 bin kız çocuğu anne oluyor.

SEKİZ YAŞINDA EVLENDİRİLEN ÇOCUKLAR VAR!

UNFPA (Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu) verilene göre ise Gelişmekte olan ülkelerde her gün 3 kızdan 1 tanesi 18 inden önce evlendiriliyor, 9 kızdan 1 tanesi 15 yaşından önce evlendiriliyor. Çocukların yaşları 8’e kadar düşebiliyor. Gelecek 10 yıl içinde her yıl 13.5 milyon kız çocuğunun 18 yaşından önce evlendirileceği öngörülmektedir. Bu durumda her gün 37,000 tane kız çocuğu evlenmiş olacaktır.

ÇOCUK EVLİLİĞİNDE TÜRKİYE İLK SIRADA

TÜİK verilerine göre Türkiye’deki tüm evlenmeler içindeki çocuk yaşta evlendirilen kız çocukları oranının %28-%35 olduğu ve mutlak sayısının 181.036 olduğu belirtilmektedir. Avrupa’daki en yüksek çocuk yaşta evlendirilen kız çocukları oranına sahip olan ülke Türkiye olup, dini evliliklerden dolayı bu sayı tam olarak saptanamamaktadır. TÜİK verilerine göre Türkiye’deki tüm evlenmeler içindeki çocuk yaşta evlendirilen kız çocukları oranının %28-%35 olduğu ve mutlak sayısının 181.036 olduğu yönünde ifadeler bulunmaktadır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre çocuk yaşta evlendirilen kız çocukları sayısı 2010 yılında 45 bin 738, 2011 yılında 42 bin 700, 2012 yılında 40 bin 428, 2013 yılında 37 bin 481, 2014 yılında 34 bin 629, 2015 yılında 31 bin 337 olarak açıklanmıştır. 

MÜLTECİ ÇOCUKLAR 

UNICEF verilerine göre mülteci kamplarında bulunan insanlar içinde %34'ü kamplarda ve %66'sı da kamp dışında olmak üzere 642.867 kayıtlı Suriyeli mülteci bulunmakta olup bu sayının %53'ü (341.362) çocuklardan oluşmaktadır. Buna ek olarak Türkiye'de yaşamakta olup kayıtlarda görünmeyen 150.000 Suriye vatandaşı olduğu tahmin edilmektedir. Son tahminlere göre kamplarda yaşayan okul çağındaki çocukların %20'si ve kampların dışında yaşayan çocukların ise yaklaşık %74'ü okula gitmemektedir. Kamplarda yaşayan toplam 75.000 okul çağındaki çocuk arasında okula kayıt oranı yaklaşık %80'dir (63.070). Kamp dışında yaşayan toplam 175.000 okul çağındaki çocuk arasındaki okula kayıt oranı ise yaklaşık %24'tür (46.000). Büyük şehirlerdeki çocuklar başta olmak üzere mültecilerin yoğun bulunduğu tüm yerlerde dilencilik yaptırılan çocuklar, kapkaç yaptırılan çocuklar, mendil satan Suriyeli çocukların yoğunluğu dikkat çekmektedir. 

ÇOCUKLUKLARINDA TACİZE UĞRAYANLAR...

Dünya Sağlık Örgütü ve Ankara Üniversitesi’nin hazırladığı Türkiye’de Üniversite Öğrencilerinde Çocukluk Çağı Olumsuz Yaşam Deneyimleri Araştırması Raporuna göre;

  • Erkeklerin yüzde 8,7’si; kadınların yüzde 7,2’si çocukluklarında cinsel tacize uğradı.
  • Kız çocukları, akrabaları tarafından cinsel tacize maruz kalıyor. İstismarcıların yüzde 9’u ise çocukla aynı evde yaşıyor.
  • Cinsel tacize uğrayan çocukların yüzde 37,1’i “tanıdığı ve evde yaşamayan biri”, yüzde 25,2’si “evde yaşamayan bir akraba”, yüzde 11,3’ü “evde yaşayan ve akraba olmayan biri”, yüzde 11,3’ü “çocuğun güvendiği biri”, yüzde 8,6’sı istismarcının “evde yaşayan bir akraba”, yüzde 7,9’u “çocuğun bakımından sorumlu olan biri (bebek bakıcısı vb.)” ve yüzde 33,8’i ise “bir yabancı” olduğunu söyledi. Cinsel tacize uğrayan erkek çocukların yüzde 44,9’u “tanıdığı evde yaşamayan biri” tarafından taciz edildiğini bildirmiş. Kız çocuklarında ise tacizi gerçekleştirenler arasında en yüksek oran yüzde 32,9 ile “evde yaşamayan bir akraba” oldu
  • -Katılımcıların yarısının sinirlilik ve panik sorunu var. Çocukluk çağında olumsuz deneyim yaşamış gençlerde ağlama nöbetleri, depresyon, kontrolsüz öfke, stres düzeyinin yüksekliği, sinirlilik ve hayır deme güçlüğü gibi sorunlar daha da artış gösteriyor. Duygusal sorunların ortaya çıkma riski, diğer gençlere göre 6-8 kat daha artıyor. Katılımcı erkeklerin yüzde 31,8’i kontrolsüz öfke; yüzde 47,5’i sinirlilik sorunu yaşadığını söyledi. Katılımcıların 36,3’ü depresyonda olduğunu kaydetti. Çocukluk çağı olumsuz yaşam deneyimi oranı, çekirdek aile üyesi katılımcılarda daha düşük.