Çocuk Bilim Kampı’nda böcek yenir mi?

İzmir'in Karaburun ilçesinde Nâzım Hikmet Kültür Merkezi Çocuk Bilim Atölyesi tarafından düzenlenen dört günlük Çocuk Bilim Kampı'na kızı Sarya ile birlikte katılan Av. Müjde Tozbey Erden, kampı, kampta geçen dört günü, örgütlü aklın nasıl işler başarabileceğini, çocukların tablet ve telefon olmadan da nasıl eğlenip öğrenebileceğini soL okurları için yazdı...

Müjde Tozbey Erden

(İzmir'in Karaburun ilçesinde Nâzım Hikmet Kültür Merkezi Çocuk Bilim Atölyesi tarafından düzenlenen dört günlük Çocuk Bilim Kampı'na kızı Sarya ile birlikte katılan Av. Müjde Tozbey Erden, kampı, kampta geçen dört günü, örgütlü aklın nasıl işler başarabileceğini, çocukların tablet ve telefon olmadan da nasıl eğlenip öğrenebileceğini soL okurları için yazdı...) 

Sabahleyin uyandığımda çok heyecanlıydım. Ne de olsa kızım Sarya’yı aklı başında her anne ve babanın gitmek isteyebileceği bir kampa götürecektim: Nâzım Hikmet Kültür Merkezi İzmir Çocuk Bilim Atölyesi tarafından düzenlenen çocuk bilim kampı…

Ancak Sarya benim kadar heyecanlı değil, hatta "bezgin bekir" havasında uyanmış, acaba gitmesek mi, acaba hasta olduğumu mu söylesen, acaba sıkılır mıyım büyük yaşta çocuklarla, acaba ne işimize yarayacak ki, acaba tabletimi götürsem mi, bu kamp yenir mi içilir mi, acaba böcek mi yiyeceğiz, acaba, acaba... 

Sarya’nın mızırdanmaları ve üç saatlik araba yolculuğumuzun sonunda kamp yerini bulduk. Kamp alanına girer girmez bizi matematik öğretmeni Selçuk Hoca karşıladı. Biz şaşkınız, neler yapacağımızı ve nasıl yerleşeceğimizi bilmiyoruz. Ama Nâzım Hikmet Kültür Merkezi emekçileri her şeyi hazırlamış.

Güler yüzleri ile bize dört günümüzü özetliyorlar, ama bizim korkumuz halen geçmedi. Çadırımıza yerleştik, matımız, yastıklarımız, çarşaf takımımız derken, çok hızlı şirin bir çadıra yerleştik bile.

İlk günümüzü el değmemiş bir koyda geçiriyoruz kızım ile. Deniz muhteşem.

Program hemen ertesi gün başlıyor, Sarya isteksiz ama bir o kadar heyecanlı ne olacak diye. Sabah saat 7.30’da başlayan kamp dört gün boyunca nasıl bitti şaşırıyoruz. Çünkü Sarya ile birlikte bu kadar hızlı ve eğlenceli başka bir an yaşadığımızı hatırlamıyoruz. Sarya dördüncü günün sonunda öğretmenlerinden ve arkadaşlarından ayrılacağı için uzun süre ağladı. Bir sonraki kampı heyecanla bekliyor.

İzmir Karaburun’da 29 Ağustos–2 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen Çocuk Bilim Kampı, 28 veli ve 27 çocuğun katılımıyla gerçekleşti. Kamp programı Gökyüzü ve Yıldızlar Atölyesi, Evrim Atölyesi, Doğa Atölyesi, Arkeoloji Atölyesi, Fizik ve Kimya Atölyesi olarak belirlenmişti.

Biz veliler plajda güneşlenirken, kitabımızı okurken, sohbetler ederken; çocuklarımız sabah sporlarını yapıp, doğa yürüyüşüne çıkıp, oyunlar eşliğinde canlı ve cansız organizmaları öğrenip; iki litrelik plastik şişeleri basınç makinesi ile füze gibi fırlatma deneylerini gerçekleştirdiler. Kanatları ve gözleri olan dürbünler yaptılar. Uğur böceğinin ve b.k böceğinin doğaya katkılarını yarışlar yaparak öğrendiler. Geceleri de gitar eşliğinde şarkılar söyleyip dans ettiler, Gökyüzü ve Yıldızlar Atölyesi sırasında teleskop ile yıldızlara, aya, Mars’a bakıp hayaller kurdular.

Peki ben ne öğrendim bu dört günden?

Çocukların tablet, telefon ve televizyon olmadan yaşamalarının ancak onlara sunulan bilgi, sevgi ve emek ile mümkün olduğunu; çocukla ilgili bir sürü bireysel kaygımın kolektif ortamlarda ne kadar azaldığını ve çocuk büyütmenin tek başına değil, hep birlikte yapmamız gereken bir şey olduğunu, ebeveyn yalnızlığımızı aşmak için örgütlenmemiz gerektiğini....

Bir de yeniden hatırladıklarım var tabi, ancak örgütlü bir aklın böylesine muhteşem işler başarabileceğini, tek bir kadının (burada bu kadın sevgili Yasemin Hanım oluyor) tüm zorluklara rağmen öncülük edebileceğini, örgütlenmenin ve topluma kök salmanın iz bırakmanın ancak böylesine nitelikli işlerle sağlanabileceği…

Bu dört gün için gönüllü olan NHKM emekçilerine, astronom Tuncay Bey ve Ece Hanıma, biyologlar Tülin Hanım ve Emir Beye, mikrobiyolog Hürsel Beye, avukat Ece Hanıma, tarihçi Demet Hanım ve öğretmenlerimiz Nurhayat Hanım ve Selçuk Bey'e, bu örgütlü aklı yaratan hepimize teşekkür ederim.