CHP'den bir erken seçim açıklaması daha

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Altıok, AKP'li belediye başkanlarının görevinden istifa etmesiyle ilgili açıklamalarda bulundu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok, "Balıkesir Belediye Başkanı Edip Uğur'un açıklamaları kabul edilebilir değildir. 1,5 milyonluk kentin belediye başkanı, canlı yayında partisi tarafından tehdit edildiğini söyleyerek, istifa etti. Yaşanan süreç, demokrasi açısından sürdürülebilir değil ve bu koşullar, erken yerel seçim yapılmasını zorunlu hale getirmiştir" dedi.

Eski başkanların istifa nedenlerinin açıklanması gerektiğini savunan Altıok, "'Genel başkanım, emretti; ben de istifa ettim' anlayışı, kabile devletlerinde olabilir; fakat demokratik bir sistemde göreve gelen kişi, istifa gerekçelerini somut olarak açıklamak zorundadır. Demokratik, siyasi işleyiş ve demokratik anlayış bunu gerektirir. FETÖ ilişikleri mi, yolsuzluk mu, rant paylaşım kavgası mı, parti içi siyasi çatışma mı veya baskı ve tehdit mi? Seçmenin bunu bilmeye hakkı vardır" dedi.

Konunun, AKP'nin iç siyasi tartışması olmaktan çıkıp, Türkiye'nin demokrasi sorunu haline geldiğini ileri süren CHP'li Altıok, şöyle devam etti:

"Seçilmiş bir belediye başkanı, tehdit ve şantajla görevinden ayrılmak zorunda kaldığını söylüyor. Muhtemelen, diğer belediye başkanları için de aynı yöntem uygulandı. Bu durum, AKP'nin iç siyasi tartışması olmaktan çıkıp, temel bir demokrasi ve insan hakları sorunu olmuştur. Milyonlarca seçmenin iradesi, hiçe sayılmıştır. İstanbul'da Kadir Topbaş'ın aldığı oy, 4 milyon 100 bin, istifa ettirilip, yerine atanan Başakşehir Belediye Başkanı'nın aldığı oy, 90 bin. 10 milyon seçmeni bulunan İstanbul gibi dev bir metropolü, toplam seçmenin yüzde 1'inin bile oyunu alamamış biri yönetiyor. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz; ama Kadir Topbaş'ın Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nda aldığı oy, İl Genel Meclisi'nde AKP'ye verilen oydan 3 puan daha fazla. Aynı şekilde Melih Gökçek, Ankara'da AKP'den 2 buçuk puan, Bursa Belediye Başkanı ise 4 puan fazla oy almış. Bu sonuçlara göre, metal yorgunluğu belediye başkanlarında değil; AKP yönetiminde var gibi görünüyor."

'METAL YORGUNLUĞU, BAŞKANLARDA DEĞİL, AKP'DE'

CHP'li Altıok, Türkiye'de her 3 kişiden birinin, kendi seçtiği belediye başkanı tarafından yönetilmediğini; İstanbul, Ankara, Bursa gibi büyük kentleri halkın değil, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın seçtiği kişilerin yönettiğini ve yerel seçimin erken yapılmasının zorunlu hale geldiğini savundu. Altıok, "AKP, kendi adaylarından memnun değil ve 'Halk, değişim istiyor' diyorsa yapılması gereken, yeniden halkın demokratik tercihlerine başvurmaktır. Demokrasilerde kurallar, nettir. Kişinin metal yorgunu olup, olmadığına yönetici olarak başarı endeksine tek bir kişi değil; halk karar verir. Biz, parti olarak bunu savunuyor; erken yerel seçimlerin yapılmasını istiyor ve 'Hodri meydan' diyoruz" dedi.

'BAŞKANLAR, SEÇİM SONUCUYLA DEĞİL, ANKET SONUCUYLA DEĞİŞİYOR'

Anket sonuçlarının, AKP'de ciddi bir erime olduğunu gösterdiğini ileri süren CHP Genel Başkan Yardımcısı Altıok, şunları söyledi:

"Cumhurbaşkanı, ülkeyi anket sonuçlarına göre yönetiyor. Parası örtülü ödenekten karşılanan ve kamuoyuyla paylaşılmayan anket sonuçlarına göre politikalar belirleniyor. Çıkan sonuçlara göre siyasi söylemler değiştiriliyor, kanun tasarıları geri çekiliyor, duruma göre bazı kişilere görevden el çektiriliyor. Belediye başkanlarının istifa süreci de anket sonuçlarında görülen oy kaybının, gerilemenin ve erimenin sonucudur. İktidar partisinin genel başkanı cumhurbaşkanlığı sistemini benimsenmediği ve ilk seçimde yerini kaybedeceği endişesiyle değişim havası yaratarak, tabandaki erimeyi durdurma ve güç kazanma çabasında. OHAL baskısında gerçekleşen mühürsüz ve müdahale edilmiş seçimle bile yüzde 50'yi aşamayan cumhurbaşkanlığı sistemini AKP'nin iç çözülme ve rant kavgaları, güç savaşları tehdit ediyor. Bu kararlar, AKP'lilerin ortaklaşa aldığı kararlar değil; Cumhurbaşkanı'nın tercihidir. AKP'nin ne kurumsal olarak işleyen bir yönetim anlayışı, ne de siyasi bir parti olarak ilkeleri ve ideolojisi kalmıştır. Tek adam vesayeti altında, saray oligarşisinin yönettiği kitlesel bir yığına dönüşmüştür. Mesele tek adam iktidarını koruma düzeyine indirgenmiştir. Bu nedenle parti içinde kurban vermekten bile çekinmiyorlar. Görevden el çektirilmek istenen kişi, eğer direnirse Edip Uğur örneğinde olduğu gibi 'Gereği yapılır' denilerek, tehdit ve şantajla istifa ettiriliyor. AKP için bu dönem 'şantaj demokrasi' dönemidir."