Türkiye Komünist Partisi Çanakkale il örgütü adına açılış konuşmasını yapan Nurdan Yıldırım, kapitalizmin emekçi kadınlar gününün içini boşaltma çabalarına rağmen 8 Mart' ın 100 yıl önce düzene karşı mücadele eden sosyalist kadınların mirası, emekçi kadınların özgürlük mücadelesi anlamına geldiğine dikkat çekti.
"Bugün savaştan, zorunlu göçten, yoksulluktan, işsizlikten en çok etkilenen emekçi kadınlardır. Bugün ülkemiz sınırlarında insanlık suçu işleyen kapitalizm, yine 100 yıl önce olduğu gibi emekçi halka savaşı, krizi, açlığı, ölümü reva görürken bir yandan Suriyeli göçmenleri yıllardır ucuz iş gücü ihtiyacını karşılamak için kullanıyor. Kadın emeği de aynı şekilde patronlar için ucuz iş gücü demek, kadın emekçiler sermaye için vazgeçilmezdir. Gericilik bir yandan kadını toplumsal alanın dışına iterken, baskılarken, dini referanslarla tanımlarken yalnız değil elbette. Gericilik varlığını kapitalizme borçlu, kapitalizm de varlığını sürdürmek için gericiliğe muhtaç. Çünkü "normal olan kadının toplumsal konumu gereği evde kalması, çocuklara bakması, ev işlerini yerine getirmesi, erkeğin de eve para getirmesi" gibi söylemler kadın emeğini değersizleştirir, dolayısıyla değersizleşen emek ücretlendirildiğinde de ucuzlaşır. Tüm bunlar toplumsal eşitsizliği her gün yeniden üretmekle kalmaz, bir süre sonra görülmez kılar. Sömürü düzeninde mutlaka ezilenler ve güçsüzler olmak zorundadır. Ezenler ve güç sahipleri kendi konumlarını sürdürebilmek için biat eden bir topluma ihtiyaç duyar. Bizim bugün kentimizdeki emek sömürüsünün en yoğun yaşandığı yer olan Dardanel'in 8 Mart'ı kutlama ikiyüzlülüğüne izin vermemek için örgütlenmemiz gerekir. Kapitalizmin bize vaad edebileceği hiçbir şey yok, aksine bizden götürdüğü çok şey var. Emek sermaye eksenine oturtulmayan hiçbir mücadele, bu düzen içi hiçbir çözüm üretim ilişkilerini değiştirmeden kadınları tam olarak kapsayamayacaktır."
