Binali Yıldırım yurt faciasını böyle savundu: İnsanın olduğu yerde hata eksik olmuyor

Adana'da Süleymancılara ait yurtta çıkan ve 11'i öğrenci 12 kişinin yaşamını yitirdiği yangına ilişkin konuşan Başbakan Binali Yıldırım "Ne yaparsanız yapın, ama insan hatasını ortadan kaldıracak makineyi geliştirmedik" diyerek savundu.

Başbakan Binali Yıldırım, Adana'daki yurtta 11'i kız öğrenci 12 kişinin hayatını kaybettiği faciaya ilişkin olarak, "Meclis'te araştırma komisyonu kurulacak. Olay aydınlanacak, sorumlular cezalandırılacaktır" dedi. "Ümidimiz ve emelimiz bu ve buna benzer acıları yaşamamak, ama insanın olduğu yerde hata eksik olmuyor" diyen Yıldırım, "Ne yaparsanız yapın, ama insan hatasını ortadan kaldıracak makineyi geliştirmedik" diye konuştu.

Binali Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle: 

Hepinize en derin sevgililerimi, saygılarımı sunuyorum. Sözlerimin başında dün maalesef Adana'da hepimizi üzen bir olay yaşadık. 11 yavrumuz, 1 eğitici hayatını kaybetti. Sorumlular en ağır şekilde hesabını verecek. Bu durum araştırılmaya, soruşturulmaya başlanmıştır. TBMM'de bir araştırma komisyonu oluşturmak suretiyle konunun bütün yönleriyle değerlendirilmesi ve bu ve buna benzer yurtlarda alınması gereken tedbirleri tespit edecekler. Ümidimiz ve emelimiz bu ve buna benzer acıları yaşamamak, ama insanın olduğu yerde hata eksik olmuyor. Ne yaparsanız yapın, ama insan hatasını ortadan kaldıracak makineyi geliştirmedik.

TÜSİAD 45 yıllık tarihi var, gerek kapasitesiyle, iş dünyasındaki temsiliyle, Türk iş dünyası için çok önemli bir STK'mız. TÜSİAD camiasının küresel ölçekte varlık gösterip Türkiye'yi başarılı bir şekilde temsil ediyor olması hepimiz için şüphesiz bir iftihar meselesidir. Vatandaşlarımıza iş kapısı aştığınız için müteşekkiriz. Biz, çalışanları, çalıştıranları, fabrikaları birbirinden ayrı tutmuyoruz. Bu fabrikaların bacaları tütmezse, burada çalışanlar olmazsa, bu fırsatı vermeyen işverenlerimiz olmasa ülkemizde gelecekten de bahsedemeyiz, genişlemeden de bahsedemeyiz, toplumsal barış ve kardeşlikten de bahsedemeyiz. Demokrasiye ve hukukun üstünlüğünden de bahsedemeyiz. Sizler bir yandan ülkemiz için üretiyorsunuz, bir yandan da halkımızın refahına katkı sağlıyorsunuz. 15 Temmuz'da bir felaket yaşadık, daha doğrusu büyük bir felaketin eşiğinden döndük, alçak bir darbe girişimi oldu. Bu darbe girişiminin başarısız olmasının arkasındaki en önemli sebep vatandaşımızın Türk milletinin, demokrasi bilincinin gelişmiş olmasıdır. Vesayet anlayışına karşı kafasının net olmasıdır. Hatırlayın, sayın cumhurbaşkanımız daha ilk saatlerde dedi ki "Bu bir kalkışmadır, asla buna izin verilmeyecek, demokrasi korunacak, vatandaşlarımız müsterih olsun" Ve milleti meydanlara çağırdı. Bayrağını alan herkes meydanlara indi ve tanka, topa, tüfeğe göğsünü siper etti. Bu alçak hain darbe girişimini başarısız kıldı. Bunun için önce bu darbenin defedilmesinde en büyük kaynak aziz milletimizdir, Türkiye Cumhuriyeti'nin 79 milyon vatandaşıdır. Aynı zamanda ülkemizin demokrasisini korumakve geleceğini kurtarmak için çağrı yapan Cumhurbaşkanımızdır. Bu demokrasi dışı girişime en kararlı şekilde karşı duran hükümetimizdir. Böylece uygar dünyada emsali görülmemiş bir işi başardık. Bunu Avrupalılar da anlayamıyor, ABD'liler de anlayamıyor. Biz anlayamadık diyorlar, bir yandan bombalar atılıyor gözünü kırpmadan karşı koyuyorsunuz diyorlar. Bunun ne anlama geldiğini uzun süre anlayamadık dediler. Biz de anlayamazsınız, çünkü bu milletin adı Türk milletidir. Türk milleti, "Bağımsızlık bizim karakterimizdir" derler. Gerek 15 Temmuz FETÖ kalkışmasında gerek milletin beka mücadelesinde hayatını kaybeden tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.

Değerli dostlar, gerek Tuncay Bey, gerek Cansen Hanım, hakikaten büyük samimiyetle ülkemizdeki, ekonomideki gelişmeler, dünyadaki belirsizlikleri anlattılar. Ortaya koydular, endişelerini haklı olarak ifade ettiler. Burada hatta Tuncay Bey iki senaryo çizdi, biri iyi, biri kötü senaryo. Kötümser olmak için şu günleri baz alırsak çok sebebiniz olabilir, uzun vadeli, vizyoner düşürsek o zaman kötümser olmamız için bir sebep yok. Tedbirlerimizi alırken kötümser düşünelim de gelecek beklentilerimiz için kötümser olmaya ihtiyaç yok diye düşünüyorum. Her şeyden önce özellikle kısa vadeli bir, şu yaşadığımız ortamı değerlendirmekte fayda var. Doğru teşhis koyamazsak çözümü de doğru geliştiremeyiz. 8 Kasım'dan sonra piyasalarda bir hareketlenme yaşanıyor. Kurlarda oynamalar var, efendim ekonomik belirsizlik söylentiler had safhada, bunun arka planına baktığımızda özellikle 8 Kasım'daki ABD seçimlerinin tahminlerin dışında, Cumhuriyetçi adayın kazanması yatıyor. Sayın Trump, seçim kampanyasında sürekli ABD'nin daha çok kendi içine yoğunlaşacağını, dış dünya ile olan ilgilerini azaltacağını ifade etti. Çin ile gerekirse ticareti kısıtlayacağım, göçmenlerin ülkeye girişine izin vermeyeceğim gibi söylemleri ifade etti. ABD'nin son 50 yıldır ihmal ettiği alt yapıyı geliştireceğini söyledi. Burada ifade edilmeye çalışılan küresel bakış açısından daha lokal, memleketine yoğunlaşan bakış açısı. Bu söylem, tüm dünyada ekonomi üzerinde olumsuz etki yaptı. Türkiye'de bundan nasibini aldı. Bu olayları sadece Türkiye'ye mahsus görürsek bir kere yanlış yapmış oluruz. Bu küresel bir gelişmedir, Türkiye'de bundan nasibini almıştır. Meksika birinci, bizim para birimimiz de ikinci sırada geliyor. Bütün ülkelerde değer kaybı var, bir tek İngiliz parasında değer kaybı yok.

Bizim bir ayrışmamız olduğu doğru, genel olarak bütün para birimleri yüzde 5 sapma yaptıysa bizimki yüzde 10 yaptı. Bunu da, bunun sebeplerini de biliyoruz. Unutmayım Türkiye geçtiğimiz dört ay içerisinde uçurumun eşiğinden döndü. Büyük bir tehlikeden kurtarıldı. 15 Temmuz darbe girişimi. Sadece bir kıyas olsun diye söylüyorum, 60 darbesi öncesi Türkiye'nin kişi başı milli geliri 585 dolar. 1959'da, 61'de 194 dolara düşmüş. 80 ihtilalinden önce 1863 dolar, ihtilal olmuş 1195'e düşmüş. Nereden nereye. İhtilaller ülkeyi fakirleştiriyor, kazanımları kaybettiriyorlar. 15 Temmuz darbesinde biz ciddi bir sarsıntı yaşamadık, niye? Darbe başarılı olamadı üstüne üstlük vatandaşlarımız da hemen biz bir şey söylemeden ilk gün 2.5 milyar dolar bozdurarak bankalarda sıkıntı yaşanmamasını temenni etti.

Öyle güzel bir millete sahibiz ki hem darbeyi önlüyor hem ekonomiyi düşünüyor. Ne olur ne olmaz ele güne karşı geliyor bankalarda para bozduruyor. Bu da bizim başka ülkelerde olmayan bir avantajımız. Türkiye, bu yaşadığımız olayın benzerini AK Parti iktidarında 4 sefer daha yaşadı. 2006'da böyle bir dalgalanma yaşadık, 2008-2009 küresel krizinde yaşadık, atlattık. Gezi olayları sonrası yaşadık, yine atlattık. Bunu da atlatacağız, endişeye gerek yok, sizin hoşunuza gitsin diye de söylemiyorum bunun da üstesinden geleceğiz, bunu siz de iyi biliyorsunuz. 

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısında konuşan Başbakan Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Hepinize en derin sevgililerimi, saygılarımı sunuyorum. Sözlerimin başında dün maalesef Adana'da hepimizi üzen bir olay yaşadık. 11 yavrumuz, 1 eğitici hayatını kaybetti. Sorumlular en ağır şekilde hesabını verecek. Bu durum araştırılmaya, soruşturulmaya başlanmıştır. TBMM'de bir araştırma komisyonu oluşturmak suretiyle konunun bütün yönleriyle değerlendirilmesi ve bu ve buna benzer yurtlarda alınması gereken tedbirleri tespit edecekler. Ümidimiz ve emelimiz bu ve buna benzer acıları yaşamamak, ama insanın olduğu yerde hata eksik olmuyor. Ne yaparsanız yapın, ama insan hatasını ortadan kaldıracak makineyi geliştirmedik.