38 yıl önceki Maraş katliamına imza atan düşünce bugün de iktidarda!

1978'in 19-26 Aralık günleri arasında Maraş’ta yaşanan olaylarda, resmi rakamlara göre 111 kişi katledildi. 800 civarında ev ve iş yeri yakılıp yıkıldı. Sol düşünceli ve Alevi kökenli yurttaşların yüzde 80’i Maraş’ı terk etti. MİT ve kontrgerillanın yürüttüğü, ABD ve NATO merkezli bu operasyonun failleri ise cezalandırılmadı, bazıları milletvekili yapıldı. Maraş katliamını gerçekleştiren…

Haber Merkezi

Bugün 19 Aralık... 

1978'de Maraş'ta yaşanan insanlık suçunun 38. yıl dönümü...

Tıpkı daha sonraki Çorum, Gazi, Sivas ve benzeri katliamlar gibi Maraş katliamı da aynı gerici ve sermaye iktidarının işbirliğiyle meydana gelen cankırımları... Emperyalizmin ve sermaye diktatörlüğünün yarattığı bu gerici, piyasacı, vahşi düşünce, Maraş katliamı sırasında da iktidardaydı, bugün de iktidarda... Türkiye tarihine kara lekeler olarak yapışan bu karanlık ve alçak katliamların gerçek failleri, aslında hepsi birbirinin devamı olan bu gerici ve sermaye yanlısı hükümetler... Yıllar içerisinde cumhuriyet düşüncesini kemiren, ülkeyi gericiliğin karanlığı ile piyasacılığın vahşetine teslim eden iktidarlar, aslında tüm bu katliamların asli sorumlusu... 

Maraş'taki katliamda rol alanlar hiçbir zaman cezalandırılmadı... "Yargılıyormuş gibi mahkemeye çıkarılıp ceza verilenlerin cezaları azaltıldı, sıkıyönetim mahkemesinin kararı Yargıtay tarafından bozuldu, yeniden yapılan yargılama sonucunda cezalar uygulanmadı. Ceza alanların cezaları da 1991'de çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu nedeniyle ertelendi ve daha sonra serbest birakıldılar. Bu kişilerden bazıları daha sonra milletvekili olarak TBMM çatısı altında yer aldılar. Olayın bir numaralı sanığı Ökkeş Kenger yargılanıp beraat etti ve soyadını Şendiller olarak değiştirdi. Daha sonra 1991 yılında Refah Partisinden 19. Dönem Kahramanmaraş milletvekili seçildi. 

KATLİAM NASIL TEZGAHLANDI?

Maraş Katliamı, devlet destekli ülkücü çetelerin ve dinci-gericilerin düzenledikleri komplolar sonucu, resmi rakamlara göre 111, Alevi kaynaklarda dile getirildiğine göre ise 500'e yakın insanın yaşamını yitirdiği, binlercesinin yaralandığı ve kalıcı sakatlıklara uğradığı, kadınlara tecavüz edilip çocuklar ve yaşlıların öldürüldüğü insanlık dışı olaylarla tarihe kazındı.

12 Eylül darbesinden iki yıl önce, 1978 yılının Aralık ayında tırmandırılan milliyetçi ve gerici hezeyan sonucu Maraş'ta yaşananlar, peşi sıra 11 kentte sıkıyönetim ilan edilmesine ve aynı senaryoların Sivas ve Çorum'da da sahnelenmesine bakılırsa, 12 Eylül'e giden yolu açmak amacı güdüldüğü anlaşılan provokasyonların öncüsü ve en kapsamlısıydı.

Dönemin yükselen ve Alevi yurttaşların da ciddi anlamda desteğini gören toplumsal muhalefetini geri çekip sindirmek hedefi de güdülen katliamın ardından sol içerikli dergiler kapatıldı.

MİT, MHP, Genelkurmay tarafından tezgahlanan oyun, 19 Aralık günü başladı. MHP üyesi ülkücüler, Sovyet karşıtı "Güneş Ne Zaman Doğacak" adlı filmi kente getirtti ve filmin gösterildiği Çiçek Sineması'nın bombalanmasıyla beraber, ülkücüler tarafından saldırıyı solcuların yaptığı söylentisi yayıldı. Oysa saldırının asıl failinin soyadı bugün Şendiller olan ülkücü Ökkeş Kenger idi. Patlamanın ardından sinemadan çıkanlar, ülkücüler tarafından kışkırtılarak, PTT ve CHP binalarına saldırmaları sağlandı.

20 Aralık günü, yoğun olarak Alevilerin yaşadığı bir mahalledeki kıraathaneye bombalı saldırı düzenlendi. 21 Aralık'ta da Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu adlı TÖB-DER (Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği) üyesi iki solcu öğretmen, okul çıkışında katledildi. İki öğretmenin cenaze töreni günü de yine ülkücüler meydandadır. Maraş Müftüsü, resmi araçla kent sokaklarında dolaşarak Alevilere karşı saldırıya geçilmesi yönünde kışkırtıcı çağrılar yaparken, çevre ilçe ve köylerden getirilen birtakım kişiler de cenaze alayına saldırır.

Alevilerin yoğun olarak yaşadığı mahallelere giren ülkücüler yaralama olaylarına karışırken ev ve işyerlerine de saldırdılar. DİSK, TÖB-DER, POL-DER, CHP, TİKP ve Tekstil Sendikası binaları özellikle hedef gözetilen yerler arasındadır.

DEVLET İZLEDİ

Katliamın asıl korkunç gelişmeleri 24 Aralık'ta, Alevilerin yaşadığı mahallelerde halka otomatik silahlarla saldırılması ile başlar, işaretlenen evlerde kadın, çocuk ve yaşlılar dahil pek çok insan kurşuna dizilir, onlarca kadın tecavüze uğrar, evler ve işyerleri ateşe verilir.

Dönemin İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı, olayların, solcuların tahrik etmesiyle ortaya çıktığını iddia ederken bir yandan da jandarmanın ilk üç gün boyunca, olayların önüne geçecek herhangi bir girişimde bulunmadığı gözlenir. Tam dört gün boyunca devam eden cinayetler, dönemin Bülent Ecevit başkanlığındaki hükümetinin kentte sıkıyönetim ilan etmesiyle sona erer. Olayların ardından kentte yaşayan Alevilerin neredeyse tamamına yakını göç etmek zorunda kalır.

1991 yılına dek süren Maraş Katliamı Davası'nda, 804 kişi yargılanır ve çeşitli cezalar verilir. Dosya, Yargıtay'ın bozma kararının ardından, 1991'de yeni çıkarılan Terörle Mücadele Yasası'na dayanarak kapatıldı. Katliamın tertipçileri ve failleri, böylece cezasız bırakıldı. Davanın bir numaralı sanığı Ökkeş Kenger beraat ettirilirken, beraatinin ardından Şendiller soyadını alır ve ilerleyen yıllarda da ANAP-BBP ittifakıyla Kahramanmaraş milletvekili seçilir, hatta Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyeliğine getirilir.

O dönemde Ülkü Ocakları Başkanı ve Başkan Yardımcısı da yargılanır, fakat Ökkeş Şendiller katliamın en bilinen ismidir. Olaylar Devrimci Savaş Örgütü'nün üstüne yıkılır, ülkücü sanıkların hepsi serbest bırakılırken solcular cezalandırılır.

KATLİAMDA DEVLET KANITI

Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in ölümünün ardından, özel arşivinden çıkan 3 Ocak 1979 tarihli bir raporda, Maraş Katliamının MİT tarafından organize edildiğinin belirtildiği, katliamı örgütleyen dört MİT şefinin isimlerinin açıkça ifade edildiği ortaya çıktı. Bu raporda, MHP'nin ve Alparslan Türkeş'in katliamdaki sorumluluğu da açıkça belirtiliyordu. Katliamın ardından İçişleri Bakanlığının gönderdiği özel araştırma ekibinin hazırladığı rapor ise kamuoyuna açıklanmadı.

CIA ajanı Paul Henze'nin Maraş Katliamından bir hafta önce Maraş'ta görüşmeler yaptığı, katliamın bu görüşmelerde planlandığı da iddialar arasında yer alıyor. Katliamda kullanılan bazı silahların İskenderun'daki NATO cephaneliğinin envanterinde yer aldığı da iyi biliniyor.

Maraş Katliamını başlatan Çiçek Sineması'na bomba atılması olayının faili ve sonradan açılan davanın bir numaralı sanığı Ökkeş Şendiller ise, devlet televizyonu TRT'nin 12 Eylül'ü konu alan "Şahların Labirenti" adlı belgeselinin Maraş katliamından bahsedilen bölümüne, dönemin ülkü ocakları başkanı, BBP'nin helikopter kazasında ölen Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte katılmış ve ikisi de "tanık" olarak adlandırılmıştı. İkili, Maraş Katliamını, "aralarında Hrant Dink'in de bulunduğu komünist militanların gerçekleştirdiği"ni iddia etme cüreti sergileyebilmişlerdi.

Ökkeş Şendiller hâlâ katliamın sanığı değil, tanığı olarak belletilmeye çalışılarak, ülke sağının aklanması operasyonunda önemli bir figür olarak varlığını koruyor.

Bugün Maraş Katliamı dosyası sessizce kapatılmış bulunuyor.

Tıpkı Sivas Katliamı davasının zaman aşımından düşürülmesi gibi...