Taraftar Hırvatistan yenilgisine aslında sevindi mi?

Şike operasyonundan bu yana Türkiye'de taraftarlık başkalaşım geçirdi. O.Gün Ünal, Türkiye-Hırvatistan maçına dair analizinde Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarlarının çoğunun yenilgiye "dudaklarının kenarında pis bir gülümsemeyle" sevindiklerini yazdı.

Şike operasyonunun Türkiye Hırvatistan maçına bu kadar açık seçik yansıyacağını kim bilebilirdi ki? Ya da şöyle diyelim: Başkanı, yöneticisi, teknik direktörü cezaevinde yatan ve takımının akıbetinin ne olacağı bilinmeyen bir kaos ortamında, futbolcunun milli maç psikolojisi nasıl olabilir ki?

Aydınlar başkanlığındaki federasyonun, Fenerbahçe'nin ipini çekip, Beşiktaş'ı idam sehpasını göstererek terbiye ettiği bir ortamda Volkan'a, Gökhan'a, Egemen'e, Emre'ye, Arda'ya... ve aslında sahadaki ve kulübedeki tüm futbolculara kim “milli ve manevi” motivasyon ve konsantrasyon eksikliği suçlaması yapabilir ki?

Türkiye'de futbol, hâlâ cemaatin operasyonunu sürdürdüğü bir ortamda devam etmektedir. Kimse, operasyonun bittiğini sanmasın.

Bu sürmekte olan operasyonun bir ayağını hakemler, diğer ayağını milli takım örgütlenmesi oluşturmaktadır.

Son bir yıl içinde hakemliği bırakan ve yorumculuğa kapağı atan hakemlere dikkat edin! Kimdirler? Bugün hangi kanallarda yorumculuk yapmaktadırlar? Şike operasyonu başlamadan önce hakemliği bırakanlarla, operasyon sonrası bırakanlara bakın!

Cemaatin kalesi Merkez Hakem Komitesi, adı şike soruşturması kapsamının kenarlarında gezen ama dokunulduğunda ve ifade verdiğinde Meclis'e kadar uzanacak bombayı kulüplerin kucağına bırakarak soyunma odasının yolunu tutmuştur.

Cemaate biat edenler AKP'nin kanallarında, topa düdükten sonra vuranlarsa özel kanallarda yorumculuğa devam etmektedir.

Sürmekte olan cemaat operasyonunun diğer ayağıysa Milli Takımlardır. Ne yani koskoca ve trilyonluk kulüplere kırmızı kart gösteren cemaat, milli takımlara bir sarı kart mı gösteremeyecekti? Bazı “zamansız” kartların bedeli ağır oluyor. Olsun! Cemaat uzun vadeli düşünüyor on yıl sonraya yatırım yapıyor, hatta yirmi...

Televizyon kanalları ve gazetelerde Hiddink'in, yardımcısının, antrenörlerin, menajerinin, malzemecinin, masörün... maaşları, primleri dillere dolanmış durumda. Milyon dolarlar, avrolar dudak uçuklatıyor. Hepsi bilinçli bir planın parçaları. Kamuoyunda planlarını meşrulaştırıyorlar. Manevi yönü zayıf Hidding'le olmuyor çünkü ve çünkü “bizim çocuklar” çok duygusal, hemen incinip kırılıyorlar ve hep sevilmek, şımartılmak istiyorlar “gavursa” dil bilmiyor ki, yol bilmiyor, iz bilmiyor...

Şaka değil, yukarıdaki sözcükler tamı tamına böyle kullanılıyor kanallardaki açık oturumlarda, Erman Toroğlu'nun yorumlarınaysa burada örnek veremeyeceğiz malum(!) nedenlerden ötürü.

Şimdi sırada, bizim çocukların manevi dünyasına girebilecek bir antrenör arayışı var. En uygunu milli takımı Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlamak olacak ama...

Milli maçları anadolu statlarına İzmir'e, Ankara'ya, Bursa'ya, Eskişehir'e, Kayseri'ye, Gaziantep'e taşıma tartışmalarıysa, cemaatin İstanbul Dükalığı'na bir ders daha verme ihtiyacından ve “taraftardan” kaçma eğiliminden kaynaklanıyor. Çünkü malum ekilen neyse o biçiliyor, başka şey değil.

Gelelim bu yazının başlığına.

Evet! Cemaatin futbolu ele geçirme operasyonu çerçevesinde Aziz Yıldırım, Serdar Adalı, Tayfur Havutçu'yu tutuklamasının Türkiye Hırvatistan maçına etkisi vardır.

Volkan'ın, Gökhan Gönül'ün, Emre'nin ve hatta diğer tüm takım arkadaşlarının aklı yakında açıklanacak iddianamededir.

Diyeceksiniz ki, “ama kulüplerinde canavar gibi oynuyorlar”.

Oynarlar elbette! Aykut Kocaman her maça Savunma Avukatı olarak çıkıyor ve oynanan maç değil bir duruşmadır adeta.

Ama Sivas maçı bir milattır! Dikkat edilmesi gereken bir milat! Çünkü ilk haftalar geçmiş, taraftarın öfkesi Fenerbahçe'nin peşpeşe aldığı galibiyetlerle yatışmıştır. Şimdi devreye MHK girmiştir. Yeri gelmişken artık ve bundan böyle orta hakemlerden çok yan hakemler önemli birer aktördür. İzleyelim...

Maç öncesi Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarlarının çoğunun, içinden geçenin “Aydınlar'ın milli takımının yenilmesi” olduğu biliniyordu.

İçten geçenler tuttu. Tuttu çünkü taraftarın gözünde:

Aslında kalede Volkan değil Aydınlar vardı o gün.

Ve Hırvatistan'ın golleri de Aziz Yldırım'dan, Serdar Adalı'dan ve Tayfur Havutçu'dan geldi.

Bugün hem “Çarşı”da hem de Dereağzı'nda taraftar dudağının kenarında pis bir gülümsemeyle geziniyor.

O.Gün Ünal (soL)