Spor basınının bir numaralı gündemi olmuştu: O taraftar soL'a konuştu

10 Eylül’de Trabzon'da oynanan Trabzonspor-Gençlerbirliği maçı 3-1'lik skorla ev sahibi takımın galibiyetiyle sonuçlanmıştı. Ancak maçın sonucundan çok Gençlerbirliği tribünündeki gol sevinci görüntüsü konuşuldu. Deplasmandaki Gençlerbirliği'ni tribünde tek başına destekleyen taraftar Fazlı Nas, soL'a o anları anlattı. Nas, aynı zamanda futbolun geldiği yer ve futbol-para…

Barış İplikçi

AKP, passolig uygulaması sonrası tribünlerde kendisine yönelen tepkileri törpülemeye çalışmış, futbolu bu uygulamayla birlikte tam olarak banka kartlarına bağlamıştı.

Futbol ve spor sevgisinin giderek paraya teslim edildiği Türkiye'de, pazar günü oynanan Trabzonspor-Gençlerbirliği maçındaki bir görüntü, sporseverlerin büyük ilgisini çekmişti.

Maçtaki skorun önüne geçen görüntü, tek başına Trabzon'a giderek Gençlerbirliği'ni destekleyen ve büyük bir gol sevinci yaşayan Fazlı Nas oldu.

FAZLI NAS, SOL'A ANLATTI

Nas, pazar günü yaşadıklarına ilişkin soL'a açıklamalarda bulunurken, statlarda sık sık rastlanan küfür ve kavgaların neredeyse hiç uğramadığı Gençlerbirliği tribününe ve futbol-para ilişkisine ilişkin sorularımıza da yanıt verdi.

Trabzonspor-Gençlerbirliği deplasmanına takımınızı desteklemek için tek başınıza stattaydınız. Sosyal medyada da bu görüntüler oldukça fazla ilgi gördü. Tribünde tek başına olmak nasıl bir histi?

Öncelikle, haklarını vermek gerek, ilk yarının sonuna doğru iki kişilik bir aile geldi ve maçı üç kişi tamamladık. Gol, ilk yarının başlarında geldiği için golde ve ilk yarı boyunca yalnız başınaydım.

40 bine yakın kişinin olduğu stadyumda tek başıma olmak, benim için çok enteresan ve gurur verici bir durumdu. Gol sevincimin, tabiri caizse ‘çılgınca’ olmasında, takımın geçirdiği zor günler ve bir Trabzonlu Gençlerbirliği taraftarı olarak tribününde yalnız oluşumun yarattığı baskının etkisi büyüktü.

Gençlerbirliği maçı kazanamadı ve bu sene işler de pek iyi gitmiyor. Ancak bu durum, pek çok Gençlerbirliği taraftarında olduğu gibi sizin de  takımınıza olan sevginizi pek etkilemiyor. Bu durumun sebebi nedir?

Biz Gençlerbirliği taraftarlarının ciddi çoğunluğu, hayata baktığı yerden futbolu anlamlandırıyor. Lüks kıyafetlere bürünmek, lüks araçlara binmek, cepte bulunan paranın miktarı, bunlar asla önemli değil bizim için. Bizim hayatlarımızda emek, sevgi, sadakat gibi duygular fazlasıyla ön plandadır ve bu sebeple gözle görülen, elle tutulan bazı somut şeylerin eksikliği bizim için hep gurur kaynağı olmuştur. Bu noktadan futbola baktığımızda, büründüğü mütevazı kimliği, tribün kültürüyle ve onurlu hikayesiyle üzerine titrediğimiz Gençlerbirliği Kulübü’nün, stadyumu uluslararası finans gruplarının büyük (!) hizmetleriyle yapılan, vergi borçları devlet büyükleri tarafından yapılandırılan, belediye ve kodaman destekli takımların bulunduğu sportif organizasyonlarda bizce en büyük başarısı, kendine has duruşudur.

Büyük bir rant alanına dönüştü futbol, pek çok diğer alan gibi… Sporda parası olmayanın galibiyet şansının giderek azaldığı alanlardan birisi haline geldi futbol. Gençlerbirliği’nin bu endüstride durduğu noktayı değerlendirebilir misiniz?

Gençlerbirliği, hikayesi bakımından oldukça özel bir kulüptür. Taraftarlarının aidiyet duygusu fazlasıyla yüksektir. Türkiye'de ilgi odağı olan takımlar, ya endüstriyel futbolun ekonomik ve görece siyasi amaçlarla empoze ettiği futbol kulüpleri ya da semt ve şehir takımları olmuştur. Bu futbol endüstrisinin temeli atılana dek ‘okul takımı’ olarak faal olan Gençlerbirliği, endüstriyel futbolun dönüşüm dinamikleri içerisinde ciddi hasarlar gördü. Bu çarkın dişlileri arasında ayakta kalabilmek için ekonomisi büyük olan takımların eksiklikleri üzerinden (altyapı, oyuncu gelişimi vb.)  pragmatist yaklaşımla ticari faaliyetlerde bulundu. 

Bu yüksek standartlar içinde Gençlerbirliği, varlığını korumak için elbette endüstri içerisinde kendine yer bulmuş fakat bunu bir mecburiyet olarak görmüş ve kuruluşuna vesile olan misyonunu korumaya devam etmiştir.

Son olarak, Gençlerbirliği tribününde tek başına takımını destekleyen bir sporsever olarak, ülkemizde olması gereken futbol ve tribün hakkında neler söylersiniz?

En büyük sorunların başında elektronik bilet uygulaması geliyor. Hala ne işe yaradığını anlayamadığımız elektronik bilet uygulamasından önce de tribünler, suçlu suçsuz gözetilmeksizin kapatılmıyor muydu?

Ayrıca bu ülke, bu oyunda ayrışmayı, kutuplaşmayı ve kavgayı seviyor. Öyle ki, tribünler kendi içinde ideolojik ve toplumsal sebeplerle gruplara ayrılmış durumda. Benim karamsarlığa büründüğüm için böyle söylediğimi düşünebilirsiniz, ama ülkenin bu anlamdaki gerçeklerini kabul etmek gerekir diye düşünüyorum.

Genel anlamda ise, futbola evrensel bakan biri olarak, renklerin birbirine karışması, futbolun sadece bütünleştirici ve ilham verici bir oyun olmasının önünü açacaktır ve yine maalesef ki bu bazılarının hoşuna gitmeyecektir.