Nâzım Hikmet ve futbol

'Meydana, teker teker saydım, yirmi iki delikanlı çıkarılıyor. On birinin üstünde sarı kırmızılı yollu yollu gömlekler, öteki on birindeyse lacivert sarı fanilalar...'

İsmail Sarp Aykurt

Memleket şairi komünist Nazım Hikmet ve futbol… Birbirine içkin ve ilişkili durmuyormuş gibi gözüken,  birbirinden uzak ve kopuk, bir o kadar da ‘yabancı’ !

Aslında pek de öyle olmasa gerek. Nazım Hikmet; kim bilir belki ‘bilmeden ya da tesadüfen de olsa’ o insanın ağzında hoş bir tat bıraktığına emin olduğum, dostluk ve birlikteliğin henüz iğdiş edilmediği ilk dönemlerde bir ‘derbiye’ tanıklık ediyor. Derbi derken, dostluk maçı demek daha doğru olur sanırım, o dönemler veri alınırsa.

Bu tanıklığı da üstadın şu satırlarından anlayabiliyoruz.

“Futbol maçı denilen şey dört bir yanında binlerce insanın toplandığı bir meydanda yapılıyor. Meydana, teker teker saydım, yirmi iki delikanlı çıkarılıyor. On birinin üstünde sarı kırmızılı yollu yollu gömlekler, öteki on birindeyse lacivert sarı fanilalar. Ama yirmi ikisi de kısa pantolonlu ve kocaman ayakkabılı.”

Sarı kırmızılı gömlekliler ile lacivert sarı fanilalıları, Nisan 1936’da ve şimdi olmayan Taksim Stadyumu’nda izleme şansını bulan Nazım Hikmet, bununla ilgili izlenimlerini aktardığı yazısını demokrasi vurgusu ile bitirir. “Yazının sonunda demokrasiyi anlamak isteyenlere Taksim Stadyumu’na gitmeyi önerir”.

Stadyumun, maçın ve tribünlerin ikliminin kattığı demokratik hava Nazım’ı da etkilemiştir belli ki.

Ancak, günümüz spor dünyasında ve özel olarak Türkiye’de ne böylesine ‘içten’ stadyumlar, ne ‘özgür bir havada’ maç izleyebilen taraftarlar, ne de sadece taptaze renklere bulanmış, reklamsız, isimsiz formalar var…

Stadyumlar arenalara, tribünler koltuklaştırılmış localara, taraftarlar ise yeni nesil ‘taraftara’ yani müşterilere dönüştürülmüş durumda.

Komünist Nazım Hikmet o kadar da ilgisiz kalmamış anlayacağınız futbola. Hatta 1936 senesinde Hitler Almanya’sında, Berlin’de düzenlenen olimpiyatlar için de kimi yorumlar yapar. Bunlardan birisi de şu şekildedir:

“Berlin Olimpiyatları’na gitmemek lazım. Bu gidenler için yolda eğlenceli, oynayanlar için futbol sahasında acı olacak yolculuğa çıkmamak lazım. Bu işe harcanacak parayla sporun birçok delik deşikleri kapatılabilinir. Hiçbir şey yapılmazsa, fakir ve yardımsız kulüplere yardım edilebilinir.”

Nazım Hikmet, bir şair, bir aydın, bir mücadele insanı ve bir komünist olarak her konuya eğildi, hep söyleyecek bir sözü bulundu ve bunların hiçbirisini sakınarak, eğilip bükülerek yapmadı.

Sakınmadı ve bunu örgütlülüğüne güvenerek, partisi ile her fırsatta övünerek yaptı.

O yüzden Nazım olmak, düzeni ve tüm kirini karşıya almak, ona meydan okumak demek…

Nazım ile başlayıp, Can Yücel ile de bitirelim o halde;

“Öyle bir gül atıcam ki size gelecek maçta

Adem abim bilem tutamaz elleri yanar”

Yeni yaşın kutlu olsun Nazım Hikmet…


Akın, Sunay (2015). İstanbul’un Nazım Planı. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.