Fenerbahçe taraftarı şike soruşturması karşısında ne hissediyor?

Şike operasyonunda birçok kulübün adı geçmesine rağmen, mesele Fenerbahçe'nin büyük tezgâhlar çevirdiği şeklinde yansıyor. Bu durum, Fenerbahçe taraftarları arasında da tartışma, hatta infial yaratmış durumda. Futbol, solcular arasında eskiden beri çok tartışılan bir konudur, şimdi bir takıma dair sistemin pislikleriyle alakalı böyle ağır bir suçlamayla birlikte önemli adımlar atılınca, tartışma daha da hararetlendi. Fenerbahçe taraftarlarının ne hissettiğini, soruşturmayı nasıl karşıladığını anlayabilmek için, bir Fenerbahçe taraftarıyla röportaj yaptık. Hissiyatı daha iyi anlayabilmek için, doğma büyüme Kadıköylü, sıkı bir Fenerbahçe taraftarını, Fırat Koç'u bulduk.

"ÖLÜM DÖŞEĞİNDE HASTAMI BEKLER GİBİ..."

soL: İlk olarak, şike operasyonunu ilk duyduğundan bu yana, ne hissediyorsun bir Fenerbahçe taraftarı olarak?
Fırat Koç: Açıkçası ilk duyduğumda yutkundum, aldatılmış gibi hissettim kendimi, sezon içinde yaşadıklarımız, sevinçlerimiz, üzüntülerimiz, bir taraftar olarak sezon boyunca verdiğim emek, hepsi gözümün önünden geçti. Ve günlerce ölüm döşeğindeki hastamı bekler gibi haberleri takip ettim.

soL: Ve haberler sonucunda bu hissiyatın değişti mi?
FK: Haberler çoğaldıkça ve özellikle emniyet, savcı ve medyanın taraftarı provoke etmeye başlamasıyla bunda bir gariplik var dedim. Ama sonuçta işin içinde ahlaki değerler olunca net olamıyorsunuz.

"BU BİR ŞİKE OPERASYONU DEĞİL"

soL: Ahlaki değerler derken?
FK: Ortada şike, sahtekarlık, dolandırıcılık gibi doğrudan karşınıza alamayacağınız suçlamalardan bahsediyorum. Hangimiz şikeyi savunabilir ki?

soL: Ama galiba ortada sadece bir şike operasyonu olmadığını düşünüyorsun?
FK: Operasyonun geldiği bu noktadan sonra düşünmüyorum. Hatta çok net konuşabilirim: bu bir şike operasyonu değil.

soL: Niye?
FK: Öncelikle bir Fenerbahçe taraftarıyım, işin içinde duygularımız var, doğal olarak bir takım rezervler koyarak yaklaşıyorsunuz iddialara. Ama bundan çok daha önemli somut veriler var. Bunun bir şike operasyonu olabilmesi için öncelikle şike yapan oyuncuların gözaltına alınması gerekmez mi? Emniyet 19 maçta şike var diyor, ama şu anda tutuklanan sadece bir tane futbolcu var. Onun da hangi delillerle tutuklandığını bilmiyoruz. Sonuçta futbol sahada oynanıyor ve şike hangi düzeyde yapılırsa yapılsın sonuç olarak sahada bu işi icra edenlerin bir kazanç sağlaması gerekir. Yine ortaya bir sürü kulüp ve futbolcunun ismi atıldı. Ancak bu kulüplerden bir tane bile oyuncu ya da yönetici yok. Bu nasıl şike ki Fenerbahçe tek başına aktör?

"ORTADA BU KADAR FAİL VARSA, NİYE SADECE FENERBAHÇE?"

soL: Ama bu soruşturmanın ilk adımı, belki ilk sorguların ardından sıra futbolculara gelecekti?
FK: Birilerine sıra gelecekse neden şimdi değil? Ve ayrıca sorulması gereken bir soru da federasyonun acilen karar vereceği söyleniyor. Ortada bu kadar "fail" varken sadece Fenerbahçe için karar verilmesi komik değil mi?

soL: Evet, galiba soruşturmada aralarında Avrupa kupalarına katılacak olanların da bulunduğu başka takımlar olmasına rağmen meselenin sadece Fenerbahçe odaklı hale getirilmesi de Fenerbahçe taraftarının tepkisini çekiyor...
FK: Sadece bu değil tabi ki, sorgulama sürecinde yaşananlar da... Emniyet daha sorgulama bitmeden, ifade vermemiş zanlılar olmasına rağmen 19 maçta şike kanıtlandı diye açıklama yapıyor. Seversiniz, sevmezsiniz bu kulübün başkanının eşkâl fotoğraflarını basına servis ediyor. Bunu Ergenekon sürecinde bile yapmadılar. Provoke ediyorlar ve sindirmeye çalışıyorlar.

"SU BAŞLARINI TUTMA ARZUSU"

soL: Ergenekon demişken, soruşturmanın başında Zekeriya Öz'ün bulunması da, insanların sürece çok temkinli yaklaşmasının bir başka sebebi. Sonuçta Ergenekon ve diğer benzeri davalar düşünüldüğünde, işin içinde "başka bir mesele" olabileceği, hatta "cemaat parmağı" olabileceği iddiaları hemen dile getirildi. Masumiyet karinesinin ayaklar altına alınacağı şekilde sürekli haber yapılması ise, artık maalesef Türkiye kamuoyunun alıştığı bir olay. Öte yandan bu kadar büyük paraların döndüğü bir ortamda, şike yapılıyor olması çok büyük olasılık değil mi? Üstelik Aziz Yıldırım da hastanede yakınlarına "Gördüğüm kadarıyla ihale üzerime kaldı. Beni harcamak istiyorlar ama konuşursam herkes yanar" dedi. Demek ki herkesin yanacağı kadar suç dönüyor ortamda.
FK: Bakın kimse bu kadar paranın döndüğü bir yerde temiz bir oyun olabileceğini iddia etmiyor zaten. Kapitalizm içinde ne temiz kalabiliyor ki futbol temiz kalsın? Sadece bahis sektöründe dönen paraları düşünün. Ancak hiçbiri bu operasyonun mevcut halini aklamaya yetmez. Temizlik yapılacaksa toptan yapılır, kaldı ki bu düzenin içerisinde böyle bir temizliğin yapılamayacağını tartışmaya bile gerek yok. Ergenekon ve cemaat meselesine gelince… Biz alıştık bunlara diye kestirip atabiliriz. Ancak ortada başka türlü bir hesaplaşmanın ve operasyonun yaşandığı çok açık. Çünkü Ergenekon sürecinde bir siyasi hesaplaşmaya girildi ve ideolojik savaş ön plana çıktı. Ancak bu meselenin arka planında böyle bir hesaplaşmadan çok AKP'nin ya da cemaatin su başlarını tutma arzusunun olduğunu ve kaba tabiriyle futbola en tepesinden ayar verildiğini düşünüyorum.

soL: Siyasi ve ideolojik hesaplaşma derken, Aziz Yıldırım ya da diğerlerinin AKP'yle arasında bir siyasi veya ideolojik açı mı vardı ki? Yoksa kastettiğin daha ekonomik ve kişisel bir hesap mı?
FK: Ben siyasi bir açı olabileceğini çok düşünmüyorum, çünkü sonuç olarak Türkiye'de geleneksel burjuvazi AKP'yle uzlaşmayı ve yeni düzende kendine yer edinmeyi seçti. Ancak açık konuşmak gerekirse hangi hesaplarla AKP'nin bu kadar cesur bir hamle yapabildiğini bilmiyorum. Süreç içinde ortaya çıkacaktır. Ama duvara toslayacakları son ik üç gündür ortaya çıkmaya başlayan kinetik enerjiden belli oluyor.

"FENERBAHÇEMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ"

soL: Peki birileri "ortada bu kadar somut veri yokken Aziz Yıldırım'ı koruyorsunuz, bir tarafta NATO müteahhiti ve silah kaçakçısı bir adam, öte yanda cemaat ve AKP varsa bile, bırakın birbirlerini yesinler" derse ne dersin?
FK: Tam da bu yüzden cesaret ettiler bu operasyona. Bir kere toplumda, özellikle futbolla ilgilenenlerde Aziz Yıldırım'a karşı oluşmuş yargı var. Bu Fenerbahçe taraftarının bir kısmında bile var. Ve zaten bu yüzden herkes balıklama atladı iddialara, meselenin içinde Aziz Yıldırım varsa doğrudur dediler. Fenerbahçe'ye toplum nezdinde en zayıf halkasından saldırdılar. Ama bakın, insanlar niyeti anlamaya başladı. Pazar günü Fenerbahçe taraftarları "kulübü cemaatlere bırakmayacağız" diyecekler.  Kimse kızmasın Fenerbahçemize sahip çıkacağız, ellerimizle bugünlere getirdiğimiz kulübümüzü AKP'nin ve cemaatin eline bırakmayacağız.

soL: Kulübün şu an ellerinde olduğu kişilere niye tepki yok? Aziz Yıldırım'ın işleri bir "yargı" değil ki, bir gerçek.
FK: E bu yüzden "yargı" zaten, gerçek olduğu için. Bakın burda şunu söyleyeyim, Aziz Yıldırım'ı günahım kadar sevmem. Ama bugün Aziz Yıldırım üzerinden milyonların gönül verdiği ve biraz abartılı da olsa ölümüne peşinden koştuğu bir kulübe saldırılıyor. Milyonlarca insana şu anda işkence yapılıyor devlet ve medya tarafından.

soL: Belki de kapitalizm altında bir takıma gönül vermiş taraftarların kaçınılmaz çelişkisi bu, karşısında durduğun bir sistemin parçası olan takımını, her şeye rağmen desteklemeye çalışmak...
FK: Evet belki bu doğru olabilir. Ben doğma büyüme Kadıköylüyüm, açıkçası Fenerbahçe'den başka bir şey de görmedim ve o yıllarda her şey masumdu bizim için. Bir yeni açık bileti alabilmek için iki hafta para biriktiridik, maç günü sabah 6'da kuyruğa girerdik Aykut'u, Rıdvan'ı, Oğuz'u seyretmek için. Biz ne bilirdik o zaman kapitalizmi?

soL: Gelecek sezon ne yapacaksın peki, devam edecek mi aynı duygular?
FK: Biz Fenerliler iflah olmayız, ne kadar darbe yersek o kadar bağlanırız işte. Bu başka birşey, bazen kendime bile anlatamıyorum. Deli miyim ben neyim diye soruyorum, ama yine de her maça gidiyorum. Şimdi ise duygular biraz daha farklı, sahip çıkma duygusu. Bunu Fenerbahçeli ve sosyalist kimliğimle söylüyorum: Bu takıma sahip çıkacağız, bu kulübe yobazları, gericileri sokmayacağız.

(soL - Spor)