Ezilenlerin sol yanı Çizgi Metin

Futbolun Spartaküs'ü Metin Kurt'un aramızdan ayrılışının 2. yıldönümü. Sırtımızda bir miras var. Bu miras tek başına taşınamayacak kadar ağır ve değerli... Hayatını sporun daha temiz kalabilmesi için harcamış Metin Abimizin mirası.

Vedat Altun

Son dönemde Metin Kurt’a birşeyler yazma cesareti gösterebilecek kişilerden birisi olarak görüyorum kendimi. Belki en başında değilim listenin ama dışında da olmadım. Cesaret diyorum çünkü herkes kolay kolay cesaret edemez yazmaya. Hayatı boyunca sporun daha temiz olabilmesi için yaptığı mücadelede onu yalnız bırakanların, ölümünden sonra nasıl pişman olduklarını gözlerimle gördüm. Belki onlar da Metin Abi'nin gördüklerini görüyorlardı, ama susuyorlardı çünkü kaybedecekleri çok şey vardı biliyorum!

Son dönemlerinde birlikteydik, titreyen elleri, uzamış sakalıyla bir zamanların Çizgi Metin’i. Babalarımızdan adını öğrendiğimiz, futbolun asi çocuğu, sahaların uslanmazı, ezilenlerin sol yanı Çizgi Metin.

Seni tanımayanlar sanar ki yüzündeki çizgiler vermiştir sana o lakabı. Oysa sen her zaman sahanın en ötesinde, taraftara yani senin deyiminle halka en yakın yerde topla oynamayı tercih etmişsindir. Yani çizgide. Bu yüzdendir ki futbolu bıraktın ama yıllarca birlikte oynadığın halkını bırakmadın, bırakamadın. Hayatını, ömrünü onlara adadın.

'Devrimci adamlarız biz, yaparız'
Tanıştığımızda, heyecanlıydı. Ekibi yavaş yavaş toplamaya başlamıştık. Spor alanında birşeyler yapmalı artık diyorduk. Sendika, dergi, dernek, akıllıca planlamalı ve başlamalıydık bir an önce. Nasıl yapacaktık, kolay mıydı bu kadar, işin hukuksal boyutunu geçtik ama peki ya insanları nasıl etrafımıza toplayacaktık? Üstelik homojen bir toplam da yoktu ki karşımızda. Ne yana baksak renklerin kutsallığı vardı kardeşlikten, sportmenlikten bahseden çok azdı. Onun yanıtı her zor soruya olduğu gibi hep aynıydı “Devrimci adamlarız biz, yaparız”

Yaparız Metin Abi, elbette yaparız. Sen gideli emin ol çok şey yapmaya çalıştık. Elimize yüzümüze bulaştırdığımız da oldu, hakkını verdiğimiz işler de oldu. O küçük sendika binamızda bazı taraftar temsilcilerini toplayıp kışın ortasında bir toplantı yapmıştık hatırlarsan. Sen toplantı boyunca bizi dinlemiştin de sonrasında yine son sözü alıp noktaya koymuştun. “Artık ise başlayalım, konuşmak yeter” demiştin. İşte o taraftarlar, senin öğrencilerin, haziranda formalarıyla yan yana, omuz omuza sokağa çıktılar Metin abi. Konuşmayı bıraktılar, nasıl mücadele edilirmiş cümle aleme gösterdiler. Kutsal renkli formalarını kavganın neferi yaptılar. Stadları dar ettiler yandaşlara, korkaklara, hırsızlara. Kale gibi koruduk Metin abi yuvalarımızı, toz kondurmadık.

Ama ne yazık ki ülkede çok değişen bir şey yok yine de, sporda ter hala parayla siliniyor. Terin ne değeri kaldı ne de temizi. Toplumsal değerler erozyona uğrarken, spor da her alanda çürümüşlüğe terk ediliyor. Gericiler lobiler kuruyor, patron bozuntuları kulüpleri kasaları haline getiriyor, sporda hak arama kontratlarda yazılanlara dayanıyor, spor her geçen gün piyasalaşırken, sporun en temiz hali kendini okul sıralarındaki beden eğitimi derslerine bırakıyor. Bu ülkede paran varsa iyi bir sağlık hizmeti alırsın, paran varsa iyi bir eğitim alırsın, paran varsa toplumda kabul görürsün gerçeklerinin yanına bir de paran varsa spor yapabilirsin ekleniyor. Spor kirleniyor, kirletiliyor, birilerinin oyun yuvaları haline geliyor.

Başbakan'ın emriyle stadlar açılıyor. İçlerine taraftar bozuntuları dolduruluyor. Stadlarda yuhalanmasını içlerine sindiremeyenler, bizim paralarımızla yapılan stadlarda, kendi yandaşlarına, kendilerini alkışlatıyorlar. Gösteri maçlarına çıkıyorlar, biz futbolu da sizden öğrenecek değiliz dercesine. Oysa Başbakan gole giderken kimse dokunmuyor, dokunmaya cesaret edemiyor, ama bizim attığımız her gol hep geçersiz sayılıyor.

Hiç durmuyorlar Metin Abi, bilirsin güçlüler, ellerinde her imkan var. Ama Haziran’da çok korktular Metin Abi, sokağa çıkan taraftarları tekrar tribünlere sokabilmek için ellerinden geleni yaptılar, baktılar tribünde de olmuyor, önce gözaltına aldılar bir bir. Korkutmaya çalıştılar, yıldırmaya çalıştılar. Baktılar olmuyor, bir kart çıkardılar adına passolig dediler. Bununla gireceksiniz artık stadlara, bağırmayacaksınız, itiraz etmeyeceksiniz yoksa yakarız canınızı dediler. Fişlediler Metin Abi, bir bir...

Burada mücadele bitmez Metin Abi. Evet hala AKP iktidarda, evet hala her alanda olduğu gibi gericilik sporu da kuşatmış durumda. Ama umut hep var, kavga hep var Metin abi. Tribünde, mahallede, sokakta. Biz, uslanmaz Metin’in talebeleri, bırakmayız sporu kolay kolay onlara. Biz sporu kendini halktan tecrit etmiş kulüplerin üyelikleri üzerinden değil, mahalle aralarında oynanan şekliyle sevdik. Biz milyarlık kramponları değil, nasırlı elleri, ayaklarıyla dolaşan çocukların saflığıyla sporu sevdik. Biz, senden ayakkabı bağını isteyen ama o bağı takacak bir ayakkabısı olmayan çocuğun yüreğiyle sporu sevdik.

Sırtımızda bir miras var. Bu miras tek başına taşınamayacak kadar ağır ve değerli. Bu miras senin mirasın. Hayatını sporun daha temiz kalabilmesi için harcamış Metin Abimizin mirası. Sen hiç korkmadın, merak etme biz de hiç korkmuyoruz. Seni hatırladıkça daha bir büyüyor öfkemiz. Özlüyoruz seni Metin Abi, 90 + da hala yüreğimizde taşıdığımız umut kadar, üzerimizdeki formaların kutsallığı kadar, sokağın tavanı kadar, boğazımız yırtılıncaya kadar bağırır gibi özlüyoruz seni.

Varsın saymasınlar attığımız golleri, bilmiyorlar o golü atmadan terketmeyiz sahadaki mücadeleyi.

Öperim titreyen ellerinden...