Tuzla cinayetleri: Tepki ve yüzsüzlük!

Emekten yana olanlar cinayetlerin arkasında kâr hırsı olduğunu vurgularken, bakanlık müsteşarı "şaşkınlık" ifade etti.

soL (HABER MERKEZİ) Tuzla Tersaneler Bölgesi'ndeki Gisan tersanesinde önceki gün 3 işçinin öldüğü iş cinayetiyle Tuzla tersanelerindeki iş cinayetlerinin sayısı 104'e ulaşırken, son yaşanan ölümler bu kez "kaza" eseri değil, işçilerin kum torbasından farksız görülmesi sonucunda göz göre gerçekleşti. Filikanın içine test amacıyla kobay olarak yerleştirilen 19 işçi, zarar görmemesi beklenen filikanın camlarının patlaması ve işçilerin "emniyet kemerinin açılmaması" nedeniyle yaşamını yitirdi. Sendikalar, meslek odaları ve siyasi partiler dün gerçekleştirdikleri eylemler ve basın açıklamalarıyla yaşanan yaşam hakkı ihlalini ve işçilerin hayatlarının kâr uğruna hiçe sayılmasını protesto etti.

Dün Gisan Tersanesi'nin önünde eylem gerçekleştiren Yurtsever Cephe İşi Birliği, Tersane İşçileri Birliği ve ESP ölümleri protesto ederken, TMMOB, Türk-İş, Limter İş, KESK de yazılı açıklama ile değerlendirmede bulundu.

Cinayetlerin sorumlusu gösterildi: "AKP hükümeti ve tersane patronları"
Yurtsever Cephe İşçi Birliği, Tuzla Gisan Tersanesi önünde gerçekleştirdiği basın açıklamasında, Tuzla tersanelerindeki işçi cinayetlerinden tersane patronları ve AKP'nin sorumlu olduğunu vurgularken, AKP'nin işçi düşmanı politikaları sonucunda, kendi iktidar döneminde sadece Tuzla tersanelerinde 61 işçinin öldüğü belirtildi. AKP hükümetinin göstermelik tedbirlerle, komisyon kurarak, yönetmelik hazırlayarak işçilerin ölümüne seyirci kaldığı ifade edilirken, açıklamada, iş güvenliğinin sağlanmasının tek yolu olarak "tersanelerin devletleştirilmesi gerektiği" vurgulandı.

Tersane İşçileri Birliği (TİBDER) de dün Gisan tersanesi önünde bir eylem gerçekleştirdi. Yapılan basın açıklamasında patronların yargılanması, tersanelerde taşeron sisteminin kaldırılması, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin alınması istendi. Açıklamada işçilerin haksızlıklara karşı birleşmesi gerektiğine dikkat çekildi.

KESK Genel Başkanı Sami Evren de bir yazılı açıklama yaparak, yaşanan işçi cinayetini kınarken, olayın bardağı taşıran son damla olduğunu belirtti. Evren, iş cinayetlerinin tüm sorumlularının yargı önüne çıkartılması gerektiğini vurgulayarak, "konuya duyarsız kalan ve gereken tedbirleri almayan" Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'i istifaya davet etti. Türk İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu ise cinayetin kimi iş yerlerinde insan hayatının hiçe sayılabildiğinin en çarpıcı göstergesi olduğunu söylerken, "Tuzla'da dün yaşanan trajedi, yeni ölümlerin yaşanmaması için başta işverenler olmak üzere ilgili her kesime son bir ders olmalıdır" diye konuştu. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, yaptığı açıklamada, sosyal tarafların ve konunun uzmanı akademisyenlerin bulunduğu bir sektörel "izleme kurulu" oluşturulması konusunda çaba sarf edilmesi gerektiğini vurguladı. Çelebi, Başbakan Tayyip Erdoğan'ı işaret ederek "...'Gözleri vardır görmeyen, kulakları vardır duymayanların görmesi ve duyması için daha kaç işçinin yaşamını yitirmesi, kaç ailenin yasa boğulması, kaç çocuğun öksüz kalması, kaç eşin dul kalması gerekmektedir" diye sordu.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı yaptığı yazılı açıklamada "Siyasal iktidar Tuzla'yı ne zaman görecek?" diye sorarken, açıklamasında "Tuzla tersanelerinde dün bir facia daha yaşandı. Dünyada farelerin bile kobay olarak kullanılması belli kurallara bağlıyken, tersane çalışanları hiçbir bilimsel kurala uymayacak şekilde kobay olarak kullanıldı. 3 kişinin ölümüyle, 15 kişinin yaralanması ile sonuçlanan bu olaya nasıl 'kaza' diyebiliriz?" dedi.

Patron tarafı işçilerin kobay olmasına şaşırdı!
Diğer yandan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Erdem ve patron yanlılığıyla dikkat çeken Dok Gemi-İş Sendikası Genel Başkanı Necip Nalbantoğlu, Gisan Tersanesi'nde incelemelerde bulundu. Nalbantoğlu, olayın alan darlığı ile ilgili değil, insan haklarıyla ilgili olduğunu söylerken, "Kum torbası konulması gerekiyordu, insan koydular" diye konuşarak konuyu teknik bir soruna indirgedi.

Daha önce patron tarafıyla birlikte "Türkiye denizciliğini nasıl geliştireceklerine ilişkin" seminerlere katılmış olan Nalbantoğlu, "Bu, dünyanın hiçbir yerinde olmaz. Çalışma Bakanlığı Müsteşarı içeride. Onlara ve yetkililere sesleniyorum ne yapılacaksa en ağır şekilde yapılması lazım'' diye konuştu. Dok Gemi-İş Sendikası Genel Başkanı olmasına ve işçilerin kendisini tanımasına rağmen sorularına cevap verilmediğini öne süren Nalbantoğlu, ''Testi gerçekleştiren Fransız firması yetkililerinin savunması, 'Biz bunu her zaman yapıyoruz' şeklinde. Akıllı insanlar bunu yapmaz'' dedi.

Tuzla Tersaneler Bölgesi'nde bulunan filika üretim firması Gepa'nın Üretim Müdürü Mehmet Çatal'ın konuya ilişkin değerlendirmesinde ise "Ağırlık bulamadıkları için insan koydular sanırım. Biz her zaman 'filika testlerini ağırlık kullanarak yapın' diyoruz'' diyerek sorumluluğu üzerinden attığı gözlemlendi. Gisan Tersanesi ise açıklamasının özetinde "Biz sorumlu değiliz Taşeron ve filika deneyini yapan sorumlu" dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ise Tuzla tersanelerine ilişkin değerlendirmesinde, konuya sermaye tarafından yaklaşmayı seçti. Bölgede hızla artan tersane sayısının 2002 yılına gelindiğinde üretime bağlı olarak büyük bir istihdam kapısına dönüştüğüne işaret eden Çelik, ''Ne var ki üretim ve istihdamdaki bu artış, işverenlerce alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine aynı oranda yansımamıştır'' dedi. Tersanelerin kârlarına kâr katmasını başarı olarak değerlendirirken, işçi ölümlerini "acı" olarak betimleyen Çelik, Tuzla Tersaneleri konusuna çok yönlü yaklaşmak gerektiğini söylerken, ''Bu durumda işverenlerin, en başta yasal yükümlülükleri olmak üzere, sorumlu davranıp, çalışanlarının iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini azami düzeye çıkarmaları hayati önem taşımaktadır" diye konuştu. Çelik "denetimler neticesinde idari para cezalarından kapatmalara kadar her türlü cezai müeyyideyi uygulamaktaki kararlılığımız bundan sonra da devam edecektir'' dedi.

Tersane işçileri, ölüm, patron ve ekmek kavgası kıskacında
Tuzla'da yaşanan iş cinayetlerinin asıl olarak işçi tarafını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bir tersane işçisinin Gisan tersanesindeki katliamla ilgili gazetelere yansıyan açıklamasında filikaya, bota binmeyen işçilerin daha sonra işten çıkarıldığını söylemesi, tersanelerdeki işçi-patron ilişkisini gözler önüne seriyor. İşçi, inceleme ve denetleme zamanları tersanede aşırı güvenlik önlemleri alındığını ve şartların iyileştirildiğini belirtirken, daha sonra yeniden işçilerin elverişsiz ortamlarda çalıştırıldığını ifade ediyor. Diğer yandan olayın canlı tanıklarının açıklamaları, yaşamlarını ücret karşılığında devam ettirmeye çalışırken maruz kaldıkları kuralsızlıkları ve ihmalleri gözler önüne seriyor. GİSAN Tersanesinde çalışan Ramazan Savaşkan adlı işçi, bir gazeteye yaptığı açıklamada ''Testler sırasında filikaya binmeyeceğimi daha önce söylemiştim. Dün de binmedim. Çünkü filika su alırsa, emniyet kemerini çıkarıp dışarı çıkmak çok zor görünüyordu. Olay anını gördüm, insanların çırpınışını gördüm, çok kötüydü. Ben haklı çıktım, çünkü testin kum torbalarıyla yapılması gerekiyordu'' ifadelerine yer veriyor.

Dün Gisan Tersanesi önünde gerçekleştirilen eylemde soL'a görüş bildiren ve babası tersane işçisi olan Sadık ise yaşanan cinayetlerin devam etmesiyle, sıranın babasına gelmesinde korktuğunu söylüyor. Sadık, yaşanan işçi cinayetleri sorununun sitem sorunu olarak görürken, iş cinayetlerinin son bulması için mücadele edeceğini de ekliyor. Tersane işçisi Ercan da dünkü olayda yaşamını yitiren Ramazan Çetinkaya'nın arkadaşı olduğunu ve bir sene beraber çalıştıklarını ifade ederken, yaşanan ölümlerin kendilerini etkilediğini, "ölüm sırasının kendilerine ne zaman geleceğini beklediklerini" söylüyor. Ercan, ölümlerin sonlandırılması gerektiğini söylerken, durumun sanıldığından daha vahim olduğunu da sözlerine ekliyor.