Türk-İş’te ince hesaplar

Türk-İş içindeki dengeleri, uzun süre Türk-İş ve Yol-İş'te uzman olarak çalışan Yıldırım Koç <em>soL Gazetesi’nden Hatice İkinci’ye</em> anlattı.

Türk-İş'in Olağanüstü Genel Kurul toplayacağı haberleri bir süredir gündemde. Türk-İş Genel Başkanlığı için ise pazarlıklar ve sendikal hesaplar sürüyor.

Koç, "Türk-İş bu isimlerle ayağa kalkamaz. Sendikalar Türk-İş'in genel kurulunda gerçek üye sayılarına göre değil, ödedikleri paraya göre temsil edildi. Genel kurulda delegelikler parayla satıldı” dedi.

Birkaç ay önce Türk-iş'te genel kurul gündeminin açıldığı ifade edildi. Bu dönemde Türk-İş'in mevcut Genel Başkanı Mustafa Kumlu ile Genel Sekreter Pevrul Kavlak arasında bir saflaşma oluştu. Aradan geçen süreçte, tartışmalar unutuldu, yola birlikte devam edildi. Son günlerde ise, Genel Kurul’un iptaline ilişkin açılan davanın da sonuçlanma aşamasına gelmesiyle birlikte, yeniden genel kurul çanları çalmaya başladı. Bu sefer ismi geçenlerden biri de Türk-İş Eğitim Sekreteri Ramazan Ağar oldu. Türk-İş'in olağanüstü gündemi ve olası hesaplar üzerinde durulurken, DİSK'ten de olağanüstü genel kurul haberi geldi. Tüm bu gelişmeleri, Türk-İş'te adı geçen isimleri ve sendikal hesapları, sendika uzmanı ve akademisyen Yıldırım Koç soL Gazetesi’ne değerlendirdi.

Türk-İş Genel Kurulu'nun iptal edilmesi gündemde mi? İptale ilişkin açılan dava hangi aşamada?
Türk-İş genel kurullarının oluşumu genel olarak anti-demokratiktir. Açılan dava ve gündemdeki yargı kararları bu konuyu düzeltmeye yönelik. Türk-İş genel kurul delegelikleri Konfederasyon Tüzüğü'nün 7. maddesinde düzenleniyor. Buna göre, sendikaların üye sayılarına göre delege sayıları belirleniyor Ancak sendikaların üye sayıları, bildirimlerine ve ödedikleri aidata bağlıdır. Dolayısıyla iki genel kurul arasındaki dönemde ödenen aidat ortalamasına göre delege sayısı belirlenir.

Bu uygulama nedeniyle, son Genel Kurul'da parayla delegelik satın alındı. Örneğin Yol-Iş Sendikası, 117 bin 600 üye üzerinden aidat ödedi ve delege götürdü. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın Kasım 2011 verilerine göre, Yol-İş'in gerçek üye sayısı 35 bin 014 idi Ocak 2013 istatistiklerinde 32 bin 385 oldu. Tes-İş Sendikası, 117 bin 600 üye üzerinden aidat ödedi ve delege götürdü. 2011 yılı Kasım ayında, sendikanın gerçek üye sayısı 38 bin 500 idi Ocak 2013 istatistiklerinde 45 bin 882 oldu.

Demiryol-İş ve Haber-İş'e ilişkin de benzer bir durum söz konusu. Dolayısıyla sendikalar, Türk-İş'in genel kurulunda gerçek üye sayılarına göre değil, ödedikleri paraya göre temsil edildi. Diğer bir deyişle, Türk-İş Genel Kurulu'nda delegelikler parayla satıldı.

Bu uygulamaya karşı 5 Ocak 2012 tarihinde Tekgıda-İş Genel Merkezi, Toleyis Genel Merkezi i ve Cemail Bakındı adına Av. Akın Yılmaz tarafından Ankara Mahkemesi'nde dava açıldı. Mahkeme, 2012 yılı Haziran ayında bu başvuruyu reddetti. Yargıtay ise 21 Ocak 2013 tarihli kararıyla bu kararı bozdu. Gerekçeli karar ise ancak geçen gün yerel mahkemeye iletildi. Şimdi yerel mahkeme, 10 Nisan'da yapacağı duruşmada genel kurulun iptali istemiyle açılan davaya bakacak.

Ramazan Ağar Saf Değiştirdi
Olağanüstü Genel Kurul gündemde mi?
Olabilir. Hatırlarsanız geçtiğimiz aylarda Türk-iş Yönetimi ikiye bölündü. Önce bir tarafta Mustafa Kumlu, diğer tarafta dört yönetici yer aldı. Türk-iş'i olağanüstü genel kurula götürme kararı gündeme geldi. Ancak Yol-iş Genel Başkanı ve Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri Ramazan Ağar saf değiştirdi. Bu gelişme ve ardından Yargıtay'ın demin sözünü ettiğim kararı, olağanüstü genel kurulu gündemden kaldırdı. Şimdi herkes yerel mahkemenin tavrını bekliyor. Ancak bu arada Türk-İş yönetimi içindeki mücadele yeniden sertleşti. Ramazan Ağar birdenbire Türk-İş'i eleştirmeye başladı. Ayrıca yerel mahkemenin kararı beklenmeden Türk-İş'in kendi inisiyatifiyle genel kurulu olağanüstü olarak toplaması eğilimi de güçlendi. Ancak bu Yargıtay kararından sonra böyle bir girişim, yapılacak başvuru üzerine, mahkeme tarafından durdurulabilir.

Yol-İş hızla küçülüyor
Ramazan Ağar'ın bu tavrını nasıl yorumluyorsunuz?
2011 Aralık Genel Kurulu'nda, Türk-İş'te Sendikal Güç Birliği Platformu ayrı liste çıkarmış ve kaybetmişti. Türk-İş Yönetimi içindeki son bölünmede Mustafa Kumlu'nun karşısına, Genel Mali Sekreter Ergün Atalay'ın çıkarılması düşünülüyordu. Ancak Ergün Atalay, AKP'ye çok yalcın bir isim. Sendikal Güç Birliği grubu, Ergün Atalay'a karşı tavır aldı. Şu anda Türk-İş içinde en fazla üyeye sahip örgüt, Türk Metal. Son istatistiklere göre, Türk Metal'in üye sayısı 151 bin 734. Türk-İş'e bağlı sendikaların toplam üye sayısı ise 712 bin. Türk-İş'in temsil ettiği işçilerin yüzde 21'inden fazlası Türk Metal'de. Ancak Türk Metal Genel Başkanı ve Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak'ın, Türk-İş Genel Başkanlığı konusundaki tavrı net değildi.

Eğer Mustafa Kumlu ile Ergün Atalay karşı karşıya gelirse, Kumlu'nun şansı yüksekti. Bu durumda Ramazan Ağar ortaya çıktı. Ağar'ın sendikası Yol-Iş hızla küçülüyor. Bugünkü üye sayısı 32 bin 385. Ancak Karayolları'nda çalışan 9 bin civarındaki işçinin önemli bölümü, şube şefliklerinin işlerinin taşerona devredilmesi nedeniyle, önümüzdeki aylarda emekliye ayrılacak. İl özel idarelerindeki 21 bini aşkın üyenin büyük bölümü ise bir süre sonra belediyelere devredilecek. Ramazan Ağar, Yol-İş'in üye sayısı 10 bin civarına inmeden önce, Türk-İş'te daha üst bir göreve geçmeye heveslendi.

DİSK yeniden siyasi tavır alabilmeli
DİSK'in de olağanüstü genel kurula gitmesi söz konusu. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
DlSK'in 1991 yılında açılmasından sonra izlediği çizgi, 12 Eylül öncesindekinden tamamıyla farklı. Yeni DİSK, özellikle 1975-1980 döneminde DlSK'in sahip olduğu güç ve itibarı kullandı ancak o dönemki ideolojik ve siyasal tavrı ne yazık ki gösteremedi. Özellikle Avrupa Birliği konusundaki uzlaşmacı tavrı, geçmiş DİSK'in antiemperyalist tavrından çok farklı. Son genel kurulda DÎSK yönetiminde yaşanan değişimin, sendikal politikalarda da bir değişime yol açabileceğini düşünmüştük. Ancak anlaşıldığı kadarıyla görüş farklılıkları devam ediyor. Bu konuda değerlendirme yapmak için henüz erken.

Ramazan Ağar boşa mı kürek çekiyor?Türk-İş Genel Başkanlığı için son dönemde adı geçen ya da mevcut boşluktan yararlanmayı düşünen Ramazan Ağar'ın şansı var mı?
Türk-İş yönetiminde daha üst bir yeri hedefleyen Ramazan Ağar'ın, sendikacılık deneyimi ve birikimi yoktur. Çalışma mevzuatıyla filan da pek ilgilenmemiştir. Geçmişte aklı fikri politikadaydı. Doğru Yol Partisi'nden Adana'da milletvekili adayı oldu. DYP barajı geçseydi, milletvekili bile seçilecekti. Şartlar denk geldi, Yol-iş'in başına geçti. Ben kendisini 2728 yıldır tanıyorum. Sendikacılığı pek bilmez ilgi ve uzmanlık alanı sendikacılık dışındadır. Türk-İş Genel Başkanlığını Ramazan Ağar'a da bırakmazlar. Benim tahminim, Ergün Atalay'ın bir sonraki olağan genel kurula kadar genel başkanlığı projesinin tutmaması durumunda, Türk Metal Sendikası Genel Başkanı ve Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak'ın genel başkanlığa aday olacağı.

Kavlak'ın sendikacılık anlayışı belli
Pevrul Kavlak'ın genel başkanlığındaki bir Türk-İş sendikal görevleri yerine getirebilir mi?
Zannetmiyorum. Pevrul Kavlak'ın sendikacılık anlayışı ve uygulaması, Bursa'da Bosch işyerindeki örgütlenme sürecinde de açık bir biçimde görüldü. Türk Metal, hükümetle ve işverenlerle çok yakın bir işbirliği anlayışıyla hareket ediyor. Ekonomik krizin giderek derinleştiği ve sendikal haklara yönelik çok kapsamlı saldırıların olduğu bir dönemde, Türk Metal'den hükümete ve genel olarak sermayedar sınıfa yönelik herhangi bir eleştiri gelmedi. BMC eylemi önemli. Bu eylemde işçilerin mücadelesinin desteklenmesi gerektiği konusunda kuşku olmamasına karşın, Türk Metal'in öncelikleri ve hedefleri konusunda kaygı ve kuşkularım var. Zaman içinde bu konunun daha bir açıklık kazanacağını düşünüyorum. Türk Metal tarafından düzenlenen 18. Kadın Kurultayı'na, bu sene de geçen seneki gibi, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın konuk olarak çağırılması bile, Pevrul Kavlak'ın sendikal anlayışını özetliyor.

Sahte cennetin sonuna gelindi
Türk-İş tabanında Türk-İş'i değiştirebilecek güçlü bir dalga gündemde mi?
Bence şu anda gözükmüyor böyle bir dalga yok. Sendikalı işçilerin gerçek ücretlerinde son yıllarda önemli bir düşüş yaşanmadı, ciddi bir mutlak yoksullaşma yok. Ayrıca son on yıllık dönemde işçiler ve memurlar, tüketici kredileri ve kredi kartları aracılığıyla, gelecekte elde edecekleri gelirleri bugünden tükettiler. Sendika üyelerinin çoğu araba ve ev sahibi oldu mobilyasını, televizyonunu ve cep telefonunu değiştirdi ancak büyük bir borç yükü altına da girdi. Bu sahte cennetin sonuna gelindi. Her eylemde işçilerin borçları konusundaki yakınmalarını dinliyorsunuz. Ancak henüz tabanda 1989 Bahar Eylemleri'nde olduğu gibi bir dalga yükselişi söz konusu değil. Derinleşen ekonomik ve siyasal kriz böyle bir dalga yaratabilir. Ancak böyle bir dalga Türk-iş'i düzeltebilir. Taşeron işçilerinin eylemleri artacak, ancak bu kesim yeterince örgütlü değil. Tek tek işyerlerindeki direnişlerin bütünleştirilmesi gerekiyor.