TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı: 'Bizi bu yasalarla geriletemeyecekler'

İktidar teslim alamadığı TMMOB’u yapılan yasa değişiklikleriyle etkisizleştirmeye çalışıyor. TMMOB İstanbul şube yöneticilerinin gözaltında olduğu saatlerde, TBMM’de bir gece yarısı operasyonuyla TMMOB’un işlevsizleştirilmesiyle ilgili ilk adım atıldı.

Hatice İkinci/soL

İktidarın bir türlü hırsını alamadığı Gezi Direnişi eylemleriyle ilgili hedefte son olarak Türk Mimar Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) vardı. İktidar teslim alamadığı TMMOB’u yapılan yasa değişiklikleriyle etkisizleştirmeye çalışıyor. Taksim Dayanışması içerisinde yer alan TMMOB İstanbul şube yöneticilerinin gözaltında olduğu saatlerde, TBMM’de bir gece yarısı operasyonuyla TMMOB’un işlevsizleştirilmesiyle ilgili ilk adım atıldı. 1954 yılında kurulan ve 1961’de Anayasal güvence altına alınan TMMOB’a bağlı bugün 16 oda ve 432 bin mimar-mühendis üye bulunuyor. 2004’ten bu yana bu birliğin başında olan Mehmet Soğancı ile, neden iktidarın hedefinde olduklarını ve yapılan yasa değişikliği ile neyin amaçlandığını konuştuk.

İktidar daha önce de, rant projelerinin, özelleştirmelerin karşında duran TMMOB’u hedef almış ve bununla ilgili bir yasa hazırlamıştı. Öncelikle bu süreci bize tekrar hatırlatır mısınız?
Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olduğunda, göreve gelir gelmez Devlet Denetleme Kurulu’na emek ve emekçi meslek örgütlerinin daha etkin çalışabilmeleri için inceleme ve araştırma görevi vermişti. Bunlar Anayasa 135 kaynaklı, kendi özel yasaları olan 16 meslek birliğiydi. DDK bunların tamamını inceledi, tespitlerde ve önerilerde bulundu. Gül de bu raporları aldı, gereğinin yapılması için Başbakanlıkğa verdi. Bu proje aslında bütün meslek örgütleri olarak bilinen bu yapıların AKP’nin bir yan kuruluşu haline getirme projesiydi. Bunu AKP, değişik kurumlara ve meslek örgütlerine, değişik madde eklentileriyle DDK önerileri doğrultusunda işler yaptı.

TMMOB hakkında AKP’nin kozmik odasında hazırlanmakta olan ve bizim elimize geçerek kampanya başlattığımızda gelen tepkiler üzerine o TMMOB yasa değişikliğini rafa kaldırdılar.

TBMM’de Torba Yasa’ya eklenen maddeyle gece yarısı geçirilen bu düzenleme, tam olarak neleri içeriyor?
Meclis İçtüzüğü’ne aykırı olarak önergenin tamamı okunmadan Genel Kurul‘da kabul edilen 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8. maddesine eklenen bir bentle “Harita, plan, etüt ve projeler ilgili idare kanunlarında açıkça belirtilen yetkili kuruluşlar dışında meslek odaları dahil başka bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi tutulamaz, tutulması istenemez. Vize veya onay yaptırılmaması ve benzeri nedenlerle müellifler ve bunlara ait kuruluşların büro tescilleri iptal edilemez veya yenilenmesi hiçbir şekilde geciktirilemez. Müelliflerden bu hükmü ortadan kaldıracak şekilde taahhütname talep edilemez” düzenlemesi yapılarak, TMMOB’a bağlı meslek odalarının meslektaşları üzerindeki denetimi tamamen kaldırılıyor.

Böylece, ülke kaynaklarının talanına karşı çıkan TMMOB’u ve bağlı odalarını işlevsizleştirmeyi, kamu kaynaklarının talanını merkezileştirerek, yerinden yönetim kuruşları olan belediyeler ve meslek odalarının Anayasa’ya rağmen hak, yetki ve görevlerini ellerinden alınıyor.

Denetleme görevinin elinizden alınması ne anlama geliyor?
6235 sayılı Yasa ile 1954 yılında TMMOB, mühendis ve mimarlar etik kurulları oluştursunlar, meslek örgütleri olsunlar ve kendilerinin mesleki denetimini yapsınlar diye kuruldu. Bizim yasamıza göre üyenin bir denetimden geçiren ve bizim proje tasarımda çalışan meslektaşlarımıza yönelik büro tescili veren yer sadece TMMOB ve bağlı odalarıdır. Biz, mesleki denetim yapan yetkili kurumuz.

Bu mesleki denetimin esası şudur, bir mühendisin mimarın meslek suçu işleyip işlemediği, ehil olup olmadığına dair sicil tutulur. Çünkü mimar ve mühendislik faaliyetlerinin sonucu “yanlışlık eşittir ölüm”dür. Bu kadar önemlidir. Mimar hata yaparsa bina yıkılır, mühendis hata yaparsa trenler çarpışır.

‘Bu mesleğin denetlenmesi gerekir’
Sistem ne olursa olsun vahşi kapitalizm olsa bile, niye biz iş cinayetlerinde dünya üçüncüsü, Avrupa birincisiyiz? Almanya’da vahşi kapitalizm yok mu? Kapitalizmin vahşisi Almanya’da da var. Ama Almanya bu mesleği çok önemsediği için, mesleğin kurallarını işlettiği için, mimar ve mühendisler bu işin içinde olduğu için iş cinayeti yaşanmıyor. Herhangi bir sermayedar, kendi sermayesini arttırdığı bir yerde kaza olsun, bina yıkılsın, trenler çarpışsın diyebilir mi? Mühendislik mesleği kapitalizmin öne çıkardığı bir meslek, bunu inkar etmenin bir anlamı yok. Ama bu mesleğin denetlenmesi gerekir. Meclis’ten geçen maddeyle iktidar diyor ki “mühendisi ben denetlerim”, iki dudağının arasında. Şimdi, nereden bilecek onun kaydını, ehliyetini, sicilini? Neoliberal iktisat politikalarının en önemli söylemi, kamu küçülecek, özel sektör büyüyecek o zaman sen niye alıyorsun kamunun eline mühendisin mimarın sicilini tutma işini?

Bölge ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı kurulmuş olan Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü var, yani bize paralel bir düzenleme yapıldı. Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü’nün görev ve yetkileri zaten TMMOB Yasası’nda yer alan görev ve yetkiler. Niye denetleyemiyorlar?

Mimarlık mühendislik mesleğinin kendi kodları vardır. Bu mesleğin kodlarını bu meslek kendisi yapar. Mühendislik mimarlık mesleği öbür mesleklere benzemez. Kendi kodlarını üretir. Bilim ve teknolojiyi insanla buluşturacak bir meslektir ve bu öyle devletin kalıbına göre olmaz bu.

Şimdi, halen yürürlükte olan ve sizi meslek içi denetimle görevlendiren bir TMMOB Yasası var, bir de yapılan bu son düzenleme. Nasıl olacak bu durumda?
Şimdi AKP’in mantığı, ben oraya yazdım öyle olacak. Esas niyet TMMOB’un yok edilmesi örgüt içi bağlantılarının koparılmasıdır. Ama tam da Türkiye’nin “yeter” dediği zamanda yaptığı bu hamle ellerine patlamıştır. Bu yasa böyle çıktı diye uygulanamaz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2011’de kuruldu. Bağlı çevre Hizmet Genel Müdürlüğü’nün görevleri arasında bunlar yazıyordu zaten. Hani niye yapmıyor o zaman. “Bunu yaptım” demekle oluyor mu?

Benim yasam değişmediği müddetçe, benim elimden alınmış bir şey olmuyor ki. Benim yasamın maddesi var, Bakanlığın maddesi var. Şimdi diyor ki “bunu zinhar Bakanlıktan başkası” yapamaz. Meslek odaları ise hiç kimse yapamaz.

‘TMMOB’u işlevsizleştirmek istiyorlar’
Bu yasa maddesi bu şekilde çok işlemeyecek. Bunun mevzutları da çıkacak, onların hukuk süreçleri başlayacak. Bunları aşmak zorunda, ilgili kurumu tanımlamak zorunda. Şimdi bir sürü mahkemelik süreçler olacak. Bana “yasa çıktı sen hâlâ denetleme görevi yapıyorsun” diyecek, ben de diyeceğim ki “bu benim yasama göre benim görevim”.

Peki, yapılan bu değişiklikle elinizden tam olarak alınan nedir?
Örgüt üye bağlantısını koparıyor. İşlevsizleştiriliyorsunuz , hareket kabiliyetiniz engelleniyor. Şimdi bunu yapacak Bakanlık belediyeye “sakın ha oda denetiminden geçmiş bir şey görürsen kabul etme” diyecek. Bunun uygulamasını yapacak. Şimdi arada bir geçiş yapıyor, ne yazıyordu maddede “meslek yetkili kuruluşlar dışında meslek odaları dahil başka bir kuruluşun vize ve onayı alınmayacak”. Şimdi Bakanlık bütün her yere yazılar yazacak “artık zinhar TMMOB ve bağlı odaların herhangi birinin mesleki denetimden geçirilmiş olan projeleri alma, onaylama”. Bizim bir projenin üstüne mesleki denetimden geçmiştir kaşesini vurduğumuzda, üzerinde kaşe olan projeler onaylanmayacak. Yapılan, TMMOB’un yetkisizleştirmek, itibarsızlaştırmak ve işlevsizleştirmek istenmesidir.

‘300 liranın milyonlarca liralık inşaatlarda maliyeti yükselttiğini savunuyorlar’
Projelerde size ödenen harç meselesini gündeme getiriyor iktidar. Hükümet Sözcüsü Hüseyin Çelik, geçtiğimiz günlerde bu rantın ortadan kaldırılmasından dolayı yatırımcıların büyük memnuniyet duyduğunu söyledi. Nedir bu harç meselesi, gelirlerinizde gerçekten önemli bir düşüş olacak mı?
Çok saçma sapan bir açıklama yaptı Ankara Ticaret Odası, “bu harcın kaldırılması, inşaat maliyetlerini düşürecektir” diye. Bu kadar komik bir şey olamaz.
Şimdi mesela 10 bin metrekare inşaat, bunun 50 bin metrekarelik bir yapı alanı olsun, böylesine ciddi bir gökdelen düşünün. Bizim burada proje denetim bedeli olarak aldığımız en yüksek ücret 300 liradır. Ben bu ücret karşılığında mesleki denetim yapıyorum. Bunun en düşük bedeli de 6-7 lira civarındadır. Bu gökdelenlerdeki bir dairenin fiyatının 1,5 milyon dolar olduğunu düşünün. Bunlar inşaat maliyetleri içinde çok önemsiz paralardır. 10 milyonluk liralık bir işin proje bedeli bir milyonsa, bunun içinden TMMOB’un gönüllü olarak yaptığı denetim karşılığında aldığı para 15-20 liradır. 10 milyonluk liralık bir işten alınan 15-20 liranın inşaat maliyetini yükselttiğini söylemek kadar saçma bir şey olamaz.

Odalarımızın asıl gelir kaynakları ise üyelerinin ödediği aidatlardır doğal olarak.

‘Keşke direnişi başlatan biz olsaydık’
TMMOB’a gece yarısı operasyonunun Gezi Direnişi’ne denk gelmesi neyi anlatıyor? Hükümet bedel mi ödetmeye çalışıyor?
Şimdi TMMOB Taksim Dayanışması’nın baş aktörü olsa da tüm o arkadaşlarımız bütün Türkiye’de 2 milyon kişinin sokağa çıkmasını sağlamış olsalardı, bunun kadar keyifli bir şey olmazdı herhalde. Keşke Gezi Direnişi’nin başlatan baş aktör biz olsaydık.

Taksim Dayanışması’nı biz kurduk. Taksim Dayanışması Gezi Parkı günü kurulmadı, 18 aylık geçmişi var. Taksim Yayalaştırma Projesi’ni ortaya attıklarında, biz raporlarımızla buna karşı çıktık. TMMOB, “Taksim Yayalaştırma Projesi yanlıştır kardeşim” dedi. “Burası İstanbul için hayati önem taşıyan bir alandır” dedik, biz böyle yola çıktık. Taksim Dayanışması büyüsün diye çok uğraştık. Gezi işinin esas nedeni, hakikaten kırılan iki dal parçasıdır. Yani bütün Türkiye’nin sokağa çıkmasının sağlayan, bu onurlu işi çıkaran iki dal parçasıydı. Bu duyulduğunda oraya gidilmesi, daha sonra o vahşi saldırı ile bütün Türkiye’nin “artık yeter” diye sokaklara çıkması.

“Bir öç alma mıdır”, gerçekten odur. Gözaltılar bunun en büyük göstergesidir. O kıvılcımın orada yanması ve bir isyan ateşine dönüşmesi şüphesiz emekten adaletten yana olan insanları bir araya getirdi. Taksim Dayanışması içerisinde olmayan arkadaşların çoğu, gruplar, çevreler bu süreçte dahil oldular. Vali “Gezi Parkı açıldı” diyor, bizim toplantıdan çıkan arkadaşlar ki aynı günün akşamı için Dayanışma’nın çağrısı da vardı. Saat 4’de arkadaşlar çıkıyor İstiklal’e. Hepsi tanınan arkadaşlar şube başkanı, ikinci başkan, ikinci sekreter, Mücella Abla, İKK sekreteri 6 yönetici arkadaşımız. Bu arkadaşlarımızın İstiklal’in başında çevreleri sarılıyor ve gözaltına alınıyorlar. Gezi Parkı’yla aralarında kocaman bir Taksim alanı var. Şimdi bu işi bilinçli olarak yaptılar. Nedeni, Taksim Dayanışması’nın örgütsel olarak yıkılmaya çalışılmasıdır. Tam bunlar oluyor, insanlar gözaltındayken saat akşam 21.30’da imzası da unutularak -ki imza da yoktu altında sonradan eklendi- bu torba yasaya bir madde eklenerek TMMOB işlevsizleştirilmeye çalışılıyor. Bu tesadüf olabilir mi?

‘AKP’nin kentler üzerindeki oyununa karşı durduk’
Gezi Direnişi öncesinde de çıkarılmak istenen yasalarla TMMOB hedefteydi. Niye iktidarın sürekli hedefindesiniz?
Türkiye’nin hemen her yerinde tüm kamusal alanların ranta açılmasına dair, talanın durdurulmasına dair açmadığımız hemen hemen hiçbir dava yok. 2B’sinden, sanayi tesisinin kurulmasına, köprü, kavşak yapımına kadar her şey benim meslek alanım içerisinde. Orman olur, su olur, tarım arazisi olur, hiç fark etmez. Karadeniz köylüsünün HES’lere karşı büyük direnişi sürerken TMMOB HES raporu hazırlıyor, karşı çıkıyor. Burdur’da göl havzasında çalışıyoruz, Antalya taş ocaklarında adım attırmıyoruz.

TMMOB, AKP’nin kentler üzerindeki oyununa karşı durdu, kentsel dönüşüm altında yapılan rantsal dönüşüme karşı çıktı. Yayınladığımız raporlar, basın açıklamaları, açtığımız davalarla AKP’nin ormanlarımızı, kıyılarımızı, meralarımızı, suyumuzu, toprağımızı yağmalamasının önünde durduk.

Yasamızın 3. maddesinden aldığımız görevimiz var. Burada görevler arasında “meslek ve menfaatleri ile ilgili işlerde resmi makamlarla işbirliği yaparak gerekli yardımlarda ve tekliflerde bulunmak. Meslekle ilgili bütün mevzuatı, norm ve fenni şartnameleri incelemek ve bunlar hakkında görüş ve düşünceleri ilgililere bildirmek” maddeleri sıralanıyor. Şimdi sen 2B ormanı diye bir şey uydurduğunda ya da Taksim Alanı’nı ranta açacak bir proje yaptığında, biz de “bu yanlıştır, dur” deriz ve bunu mahkemeye taşırız. Sen devlet olarak kamu olarak Taksim Alanı, Gezi Parkı dediğin zaman ben yasam gereği bunlar hakkındaki görüş ve düşüncelerimi sana bildiririm. Biz yazıyoruz, cevap bile vermiyorlar, “sana ne” diyorlar. Ben de o zaman burada yanlış yapılıyor diyerek mahkemeye gidiyorum.
Benim sözlerimi benim yasam gereği dinlemek zorundalar. Dinlemezlerse mahkemeye giderim. Hedefte olmamızın sebebi budur.

Son olarak eklemek isteğiniz bir şey var mı?
Bu TMMOB’un anayasada aldığı hak ve yetkileri kullanmasını engelleyen bir yasa. Verilmekte olan demokrasi mücadelesidir. Bu bizim ne sağında ne önünde ne arsında değil, tam göbeğinde olduğumuz bir mücadeledir. İktidar bizi bu yasalarla geriletemeyecek. TMMOB yasası gereği vardır, buradadır. Demokrasi mücadelesi içerisinde bu da yürüyecektir.

TMMOB asla “Padişahım çok yaşa” diyenlerle saf tutmayacaktır, “Kral çıplak” demeyi ısrarla sürdürecektir.