Yurtdışından getirilen 20 teknisyenin saati 62 dolara çalıştırıldığını kaydeden Ayçin, “İşveren ağırlıklı olarak uçuşun operasyonel kısmını elinde tutup, diğer hizmetleri tamamen dışardan taşeron firmadan yani geçici işçilik ya da hizmet alımı yapmak istiyor” dedi. Ayçin, THY’de personele dönük uygulamalar ve anlaşmazlıkla sonuçlanan toplu sözleşme görüşmeleri hakkında bilgi verdi.
‘Esnek çalışma kabul edilemez’
THY’de esnek çalışma standartlarının uygulanmaya çalışıldığını ifade eden Ayçin, “Kelimenin tam anlamıyla ilkel kölelik şartlarına uygun bir biçim. Önü Avrupalı arka kısmı geri kalmış Afrika ülkelerindeki şartlara uygun bir çalışma biçimi isteniyor, bunun kabul görmesi mümkün değil” diyerek işveren sendikalarının da aynı görüşte olduklarını ifade etti.
İşverenlerden gelen esnek çalışma taleplerinin hükümete mesaj olduğunu söyleyen Ayçin, hükümetin de toplu sözleşme politikalarını bu mesaj ekseninde belirlediğini dile getirdi.
‘THY yeniden yapılandırılıyor’
Bugünkü THY yönetiminin yedi yıl önce göreve geldiğinde şirketin 65 uçak 12 bin 560 çalışan ve 12 milyon yolcu taşıdığını kaydeden Ayçin, bugün 140 uçakla 20 milyon yolcu taşınmasına rağmen, personel sayısının aynı kaldığını söyledi.
2010’da 30 milyon yolcu hedefiyle 30 yeni uçak sipariş verildiğine dikkat çeken Ayçin, şirkette personel kısmı dışında A’dan Z’ye yeniden yapılandırma politikası uygulandığını vurguladı.
Emekliliğini doldurmuş 45-46-47 yaşındakilere ‘ya emekli ol ya da işten atarız’ dendiğini ve işten çıkartıldıklarını ifade eden Ayçin, “Bunların ardından doğan boşluğu kapatmak için yurtdışından 20 teknisyen getirerek saati 62 dolara çalıştırıyorlar. Uçuşta yabancı pilotların işe başladığını biliyoruz” diye konuştu.
‘Bizim adam olsun mantığı ile hareket ediliyor’
Ayçin’in, THY’deki uygulamalar hakkında açıklamalarının devamında dile getirdikleri, çalışanların zorlu koşullara mahkum edildiğini ve kadrolaşmanın had safhada olduğunu ortaya koyuyor.
Ayçin’in açıklaması şu şekilde devam ediyor: “Personel politikasında şirkette yeniden yapılanmaya uygun bir statü oluşturulmuyor. Toplu sözleşmede dikkat çektiğimiz nokta budur. İnsanların bir gecedeki tayin emriyle Diyarbakır’dan alınıyor buraya getiriliyor, Malatya’dan alıyor Ankara’ya getiriyor. Ankara’dan alıyor, Hakkari’ye Bitlis’e gönderiyor. Sürekliliği olmayan bir personel politikasına rağmen bu şirkette personel verimliliği arttı. Buraya her gün adam alınıyor, idari kısımlara kendi çevrelerinden bir takım adamlar getirip yerleştirdiler. Kadrolaşma açısından en hızlı ve en çok kadrolaştıkları yer THY’dir. Bir ara uzmanlar ortalıkta geziyordu. Yapacak iş yok, oturacak masa, sandalye, koltuk yok. Personeli alıp, yurtdışına gönderiyorlar. Yönetici, müdür yardımcısı, muhasebe şefi olarak olarak gönderiyorlar. Gidip işi orada öğreniyorlar. İşe uygun adam alınmıyor, bizim adam olsun işi öğrenir mantığıyla alıyorlar. Özelleşti, Başbakanlık Denetleme’nin dışına çıktı."
‘Grev ilan edebiliriz’
Ayçin, THY yönetimi ile 19 Ocak’ta başlayan toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşmaya varılamaması üzerine sürecin nasıl devam edeceği konusunda da açıklamalarda bulundu.
Ayçin anlaşmaya varılamayan başlıkları, parasal konular, toplu sözleşmenin yürürlülük süresi, idari maddeler ve uçucu personelin çalışma koşullarıyla ilgili uluslararası standartlara uygun düzenleme konusunda anlaşma sağlanamaması olarak sıraladı.
Anlaşmaya varılamaması üzerine başlayan resmi arabuluculuk sürecinde herhangi bir anlaşma beklemediklerini ifade eden Ayçin, sorunun taraflarının çözemediği bir şeyi yasal zorunluluk nedeniyle resmi arabulucunun çözemeyeceğini belirtti.
Resmi arabulucunun görev süresi tamamlandıktan sonra grev kararı alıp ilan etmek zorunda olduklarını söyleyen Ayçin, “Tabi bu hemen greve çıkmak anlamına gelmiyor. Grev ilanından sonra bir 60 günlük süre daha olacak. O süre içinde görüşmeler sürer, anlaşma sağlanırsa, grev kararı kaldırılır. Anlaşma sağlanamazsa bu 60 günlük süre bitmeden grev kararını uygulamaya sokmak durumundayız” dedi.
(soL – Haber Merkezi)