'Tek çıkış yolu toplu direniş'

Son dönemlerde artan "işten çıkarılmalar" ve sendika değiştirme zorlamaları, "Hükümet örgütlü tüm yapıları ortadan kaldırmak istiyor" şeklinde değerlendirilirken, sendikacılar AKP'nin 19. yüzyılın "vahşi kapitalizmine" benzeyen politikalar uyguladığını belirterek, "Tek bir çıkış yolu toplu direniştir" dedi.

DİHA'dan Meryem Yıldırım'ın haberi şöyle:

"Hak, özgürlük, eşitlik, adalet" gibi söylemlerle iktidara gelen AKP, iktidarda bulunduğu 9 yıllık sürece içinde, Türkiye'nin ekonomik, sosyal, sağlık ve eğitim alanlarında dünyanın sayılı ülkeleri arasına girdiğini savunurken, sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve siyasi partiler ise, tam aksini düşünüyor. Toplumun birçok kesimi, AKP'nin devletin bütün kurumlarında kadrolaşmasını sağlayarak, tek tip ülke yaratma peşinde olduğunu, belirterek, örgütlü yapıların da ortadan kaldırmak istendiğine dikkat çekiyor. 9 yıllık süre zarfında yaşananlar ise durumu daha iyi açıklıyor. İktidara geldiğin başta YÖK ve yargı kurumları olmak üzere, birçok devlet yapılanmasına karşı çıkan hükümetin, gelinen aşamada bu kurumları savunuyor olması, "kadrolaşma" iddialarını doğrularken, son dönemlerde ise çalışma yaşamında benzer sorunlar ortaya çıktı. 12 Eylül'de yapılan referandumdan sonra sendikalara Toplu İş Sözleşmesi (TİS) hakkı tanındı, yine "Torba Yasa"dan sonra çeşitli iyileştirilmelere gidildiği ileri sürüldü, ancak TİS görüşmeleri yapılmadığı gibi, sendikal haklarını savunan işçi ve emekçilerde baskı altına alındı. Yine "örgütlü yapıları dağıtmak" iddiasını doğrular nitelikte, son dönemlere sendikalı oldukları için birçok kişi işten atılırken, çok sayıda sendikalı da, hükümete yakınlığı ile bilinen sendikalara geçmeye zorlandı. "Suyumuza, ekmeğimize, doğamıza dokunma" diyen yaşam savunucularına, işçilerin "onurlu yaşam" çığlıklarına ise şiddetle cevap verildi.

Yüzlerce işçinin işine son verildi
Hükümet yetkilileri "İşsizlik azaldı, istihdam arttı" gibi açıklamaları yapadursun, işten atılmalarda artış gözlemlendi. Son 8 aylık süre zarfına İstanbul, Ankara, Düzce, İzmir, Adana, Kocaeli ve Samsun gibi illerde yüzlerce işçi işten atılırken, haklarını arayanlara ise polis müdahalesiyle cevap verildi. Yine çok sayıda işçi sendika değiştirilmeye zorlandı. İşçilerin örgütlü olduğu sendika yöneticileri ise, bu durumu, "19. Yüzyıl çalışma koşullarını uygulamak olarak" değerlendirdi.

İmam fetva verdi
Son 8 aylık süreç içerisindeki direnişler arasında en önemlilerden biri Düzce MAS DAF direnişi. Mas-Daf Pompa Fabrikası'nda çalışan 120 işçi sendikalı oldukları gerekçesiyle işten atılmış ve fabrika önünde direnişe başlamışlardı. Temmuz ayı içerisinde Ankara'ya yürümek isteyen 15 işçi Jandarma Genel Komutanlığı tarafından , "savcılıktan izniniz yok" denilerek engellenmiş 15 işçi gözaltına alınmıştı. Gözaltından çıktıktan sonra yürüyüşlerine devam eden işçiler Ankara'ya ulaşmış burada ILO ve Çalışma Bakanlığı yetkilileri ile görüşmüştü. Düzce imamı ise camiden hutbe vererek halka, "insanın ekmek yediği kapıya, patronuna karşı çıkmasının ve hak aramasının günah olduğunu" ilan etti. İşçilerin bir kısmı Düzce'deki fabrika önünde direnişlerine devam ederken bir bölümü de direnişi fabrikanın İstanbul Ataşehir'deki merkezi önüne taşımışlardı.

Samsun'da direnişe polis cevap verdi
Sendikalı oldukları ve yıllık izin haklarını talep ettikleri için işten çıkarılan Dev Sağlık İş üyesi 5 işçi Samsun Gazi Devlet Hastanesi önündeki çadırda 221 gündür direnişteler. Direnişin 130. gününde Ali Şahin ve Cemalettin Kömpe Haziran ayı içerisinde Ankara'ya Sağlık Bakanlığına yürümüşlerdi. Kızılay'da trafiğin ortasında yere uzanarak "İşe alınmamız için çocuklarımızın açlıktan ölmesi mi gerek" yazılı pankart açan işçilere polis müdahale etmişti.

GEA'da kanunsuz lokavt
"İşlerin kötü gittiği bahane edilerek işten atılan" ve kendilerinden sonra hemen işçi alınan Gebze Organize Sanayi Bölgesi'ndeki GEA Klima fabrikasındaki 7 işçinin gerçek atılma sebebi ise sendikalı olmalarıydı. Fabrika önünde direniş çadırı kuran işçilere işveren tarafından fabrikaya sokulan mafya tipli silahlı kişilerce saldırı gerçekleşmişti. Ardından ise, GEA patronu hukuksuz biçimde lokavt ilan ederek, fabrikayı polise teslim etti. İşçiler ise GEA'nın Alman markası olmasından ötürü Alman Konsolosluğu önünde eylem yaparak, Gebze İş Mahkemesi'nde dava açmıştı.

Le Grand'tan yükselen cesur kadın direnişi
Bir diğer direniş odağı da Gebze de bulunan Le Grand enerji fabrikası işçileri. Sermaye ve sarı sendika işbirliğinin işlerinden ettiği 2 kadın işçi fabrika önünde başlattıkları çadırlı direnişle işlerine geri alınma mücadelesi sürüyor.

İzmir'de direniş çığlığı
İzmir Form Mukavva Fabrikası'nda örgütlenme çalışması yürüten Selüloz-İş, 9 Haziran'da yetki başvurusunda bulundu. Bunun üzerine patron, üretimin düştüğünü bahane ederek 16 sendikalı işçiyi işten çıkardı. Haziran'dan beri 16 işçi İzmir Ayrancılar'daki fabrika önünde direniş başlatmıştı. Direnişteki işçileri ise polis müdahale ederek 60 işçiyi gözaltına aldı. Müdahale 7 işçi de yaralanmıştı.

Yalnız bırakılan mücadeleler
PTT Genel Müdürlüğü, taşeron firmalar ile yaptığı yeni ihaleler sonucunda 178 işçiyi işten attı. İşçiler ise, çeşitli eylemlerde bulunurken, kendilerini sahiplenen de olmadı.

Ontex işçileri
Ontex Can Bebe'de işten atılan 16 işçi, fabrikanın önünde 192 gün boyunca direniş gösterdi. Selüloz-İş üyesi işçiler çadırlı direnişe Ağustos ayı içerisinde daha doygun mücadele yöntemlerine başvurmak amacıyla son verdiler.

Direnişin ardından gelen zafer
Taksim İlk Yardım Hastanesi'nde taşeron firmanın kendine dayattığı geçmişteki haklarından vazgeçmesini dayatan anlaşmayı imzalamadığı için işine son verilen Dev Sağlık İş üyesi Güllü Hanoğlu, direnişinin 35. gününde zafere ulaşarak, işine geri döndü.

Casper direnişi
DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikası'na üye oldukları gerekçesiyle 20 işçi Casper Bilgisayar firmasından çıkarıldı. 159 gün direnen işçiler, kıdem tazminatlarını aldı.

'Sendikal sürgün'
8 aydır İstanbul Büyükşehir İtfaiyesi başta olmak üzere Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı işyerlerinin de sendika değiştirme baskısı yapılıyor. Üye oldukları Türk İş'e bağlı Belediye İş sendikasından, hükümete yakınlığı ile bilinen Hizmet İş'e geçmeye zorlanan işçiler, eylem başlattı.

İşsizlerin yüzde 15'i işten çıkarılanlar
Tek Gıda-İş'in yaptığı araştırmaya göre, Türkiye´deki 2 milyon 816 bin işsizin yüzde 15. 3´ü yani 430 bin kişi 2011 Mart dönemi sonrası işten çıkarılanlardan oluşuyor. Emeğin özgürleştirilmesi mücadelesinden asla vazgeçmeyeceklerini söyleyen işçiler hükümetin ağır saldırılarına karşı birleşik, güçlü direnç odakları yaratmaya hazırlanıyor. Hükümetin son dönemdeki politikalarının büyük çöküşten önce 'kendince' alınmaya çalışılan önlemler olduğunu söyleyen Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanvekili Tayfun Görgün, AKP hükümetinin deneyebileceği her yolu denediğini belirtti.

DİSK: 12 Eylülden daha beter
Yapılan saldırıların sadece ekonomik alanda olmadığını belirten Görgün, uygulanan politikalarının 12 Eylül döneminden daha beter olduğunu dile getirerek, "Hükümet, ücretsiz eğitim hakkını talep eden öğrenciye, kölece yaşamı istemeyen işçiye, doğanın talanına karşı duran çevrecilere ve barış isteyen barışseverlerin izinli mitingine polisiyle, zabıtasıyla, ırkçı hezeyanları da kullanarak saldırıyor" dedi.

'19. yüzyılın vahşi kapitalizmine geri döndük'
AKP'nin toplumu oyalayarak ve baskı altında tutarak yönettiğini dile getiren Görgün hükümetin spor kulüplerinden, sendikalara, STK'dan (Sivil Toplum Kuruluşları), diğer tüm örgütlenmelere kadar, telefonları dinleyerek, istifaya zorlayarak ya da sürgün ederek iktidarını pekiştirmek istediğini vurguladı. AKP'nin 19. yüzyılın vahşi kapitalizmine benzeyen politikalar uyguladığına dikkat çeken Görgün "Tek bir çıkış yolu kalmıştır, uyanık olmalı ve toplu bir direniş sergilenmelidir" dedi.

Dev Sağlık İş: Güçlü duracağız
Taşeron çalışma koşullarına, hukuksuz ihalelerle sağlık hakkının ihale konusu yapılmasına tepki gösterdikleri için işten atılan sağlık emekçileri adına konuşan Dev Sağlık İş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise, çıkarılan yasaların hiçbir hukuki ve fiili dayanaklarının kalmadığını söyledi. Balcalı, Samsun ve Taksim'deki örneklerle güvencesiz yaşamın yaygınlaştırılmaya çalışıldığını ifade eden Çerkezoğlu, bu saldırıların karşısında güçlü şekilde durulacağına dikkat çekti.