“Sınıfsız barış mücadelesi düşünülemez”

1 Mayıs Yazarlar Komitesi, iktidarın sınıf bilincini yok etmesine karşı çıkarak, barış ve emek mücadelesi için harekete geçtiklerini açıkladı.

soL (HABER MERKEZİ) PEN Türkiye Merkezi, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Edebiyatçılar Derneği'nin oluşturduğu 1 Mayıs 2009 Yazarlar Komitesi dün akşamüstü Taksim'de 1 Eylül Barış Günü nedeniyle bir basın açıklaması yaptı. Taksim tramvay durağında yapılan açıklamayı Komite adına yazar Latife Tekin okudu.

PEN Türkiye Merkezi Başkanı Tarık Günersel, Bilgesu Erenus, Sennur Sezer, Sezai Sarıoğlu, Halil İbrahim Özcan, Onur Behramoğlu, Süha Oğuzerdem, Efe Duyan, Cengiz Kılçer ve Kaya Tokmakçıoğlu'nun da katıldığı basın açıklamasında barış ve emek mücadelesinin önemine değinilerek, "biz yazarlar, tarihimizde dinci gericilik ile emperyalizmin işbirliğinin yüzlerce örneğine tanık olduk. Buna karşı durarak emperyalizmin oyununu bozmak görevimizdir. Bu nedenle işçi sınıfının yanındayız" denildi. Açıklamada, 1 Mayıs 2007 ve 2008'de emekçilerin karşılaştığı şiddete örnekler verilerek, iktidarın ve emniyet güçlerinin bu anlamda ağır suç işlediği ve gerçekten demokratik olan bir hukuk devletinde bu suçların cezasız kalmayacağı ifade edildi.

Emek karşıtı iktidara tahammül kalmadı
Yazarların, işçi sınıfının kazanımlarına göz diken, toplumda oluşan sınıfsal bilinci yok etmeye çalışan iktidarın karşısında durduklarının belirtildiği açıklamada, "1 Mayıs 2008 öncesinde emekçileri aşağılayarak, 'ayaklar başları yönetirse kıyamet kopar' derken halkı bölen, sonrasında 'devlet görevini yaptı' şeklinde beyanatta bulunabilen bir başbakana görevi güvenliği sağlamakken halkın güvenliğini bizzat ihlal eden, özgürlüğü kısıtlayarak huzuru bozan ve olayların ardından 'İstanbul'da olumsuz bir şey olmadı' diye konuşabilen bir emniyet müdürüne 'bomba hastaneye yanlışlıkla düştü' diyebilen bir valiye tahammül edemiyoruz" ifadelerine yer verildi.

1 Mayıs utancı ortadan kaldırılmalı
Açıklamada ayrıca, "Dünya Barış Günü'nü kutladığımız bugün yaptığımız basın açıklamasının ardından, başta sendikalar olmak üzere kitle örgütleri ile kapsamlı bir dayanışma içine girecek ve giderek artan yoğunluk ve katılımda eylemler düzenleyeceğiz. 1 Mayıs 2009'da Taksim'in emekçilere açılması talebimize bugünden itibaren yöneticilerden yanıt bekliyoruz" denildi.

1 Mayıs Alanı'nın emekçilere açılmaması halinde, İstanbul'un bir "kültür başkenti" değil, emek düşmanlarının eline düşmüş bir şiddet kenti olarak tarihe geçeceğinin vurgulandığı açıklama, "Türkiye'nin yazarları olarak, emeğe saygı ve şükran duyulması konusunda taraf, takipçi ve müdahiliz. Ülkemize ve halkımıza yaşatılan "1 Mayıs utancı"nı ortadan kaldırmak amacıyla 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde harekete geçtik. İşçi sınıfı ve barış birbirinden ayrılamaz" sözleriyle son buldu.

"Yolundan dönenlere bir uyarıdır"
Şair ve yazar Bilgesu Erenus, yaptıkları basın açıklamasının barış ve emek mücadelesi içerisinde sınıf bilincinin yerini vurgulaması açısından büyük önem taşıdığına değinerek, "Barış Günü'nde böyle bir mesaj, Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra altında kalan aydınlara, iktidara, devrimci mücadelede yolundan dönenlere ve işçi sınıfından korkanlara güzel bir uyarıdır. Sınıf olmadan demokrasi de olmaz barış da" dedi.

Şiddet her yerde
Şair Onur Behramoğlu, günümüzde barıştan bahsedebilmek için savaşı konuşmak zorunda kalışımızın acı verici olduğunu belirterek, şiddetin yalnızca savaşın ortasında değil, hemen yanı başımızda olduğunu vurguladı. Basın açıklaması yapmak için toplandıklarında sivil polislerce uyarıldıklarını söyleyen Behramoğlu, Barış Günü'nde barış ve emekten bahsederken, yasal bir hakkı kullanırken maruz kaldıkları baskının düşündürücü olduğunu söyledi.