"Kızılay yönetimi zulme devam ediyor"

Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (Dev Sağlık-İş), Kızılay Derneği'nin işyerlerinde yaptığı örgütlenme çalışmalarına dair bir basın açıklaması yayınladı. Açıklamada şöyle denilmektedir:

Sendikamız Dev Sağlık-İş, Türkiye Kızılay Derneği iş yerlerinde örgütlenmeye 19 Eylül 2008’de başladı. İlk olarak İstanbul’da Çapa Kızılay Kan Merkezi’nde başlayan sendikal örgütlenme sonrası 17 işçi arkadaşımız Kan Merkezleri bile bulunmayan Ardahan ve Şırnak’a sürgün edilmek istendiler. Tayinleri kabul etmeyen çoğunluğu hemşire 15 sağlık çalışanı 22 Ekim 2008’de işten çıkarıldı. İşçilere yapılan bu eziyetler geride kalan işçileri sendikalı olmaktan korkutmak ve vazgeçirmek içindi. Kızılay Yönetimi yanıldı. İşten çıkarılan arkadaşlarımız işe iade mahkemelerini rekor zamanda kazandılar. Türkiye’nin her yerinde sendikamız örgütlenmeye devam ediyor. Elbette Kızılay Yönetimi öncesinde gösterdiği antidemokratik ve baskıcı tutumundan vazgeçmeyerek özellikle Ankara’daki işçi arkadaşlarımıza baskı ve yıldırma taktikleri uygulamaya devam ettiler. Bu baskılar öyle bir hal aldı ki, arkadaşlarımız defalarca savcılıklara Kızılay Yöneticileri hakkında suç duyurusu yapmak zorunda kaldılar. Bazı işçi arkadaşlarımız Kızılay araçlarıyla notere götürülerek istifa parası Kızılay yönetimi tarafından karşılanmak üzere tehditlerle sendikadan istifa ettirildiler.

Ama Kızılay Yönetimi durmadı. İnsan hak ve özgürlüklerinden dem vuran, yasalara ve ahlaka uygun işler yaptıklarını her gün ifade eden Kızılay Yönetimi tehdit ve baskıyla engelleyemedikleri sendikal örgütlenmeyi yine işten çıkarmayla sindirmeye devam ediyor. Son olarak Ankara’da sendikal örgütlenmenin öncü unsurlarından arkadaşlarımız Necdet Baydar, Şaban Çarkçı ve Mehmet Işık’ın, sadece sendikamız tarafından yapılan basın açıklamasına katılmaları gerekçe gösterilerek 24 Eylül 2009’da (dün) tazminatsız olarak iş akitleri fesh edildi. İşten çıkarma nedeni olarak gösterilen basın açıklaması demokratik ve anayasal bir haktır. Uluslararası hukuk çerçevesinde işverene işten çıkarma gibi bir hak vermemektedir. Nitekim Kızılay Yönetimi alınteri ve namusuyla çalışan bu arkadaşlarımız için işten çıkaracak bir mazeret bulamadığı için basın açıklamasını gerekçe göstermiştir. Bu işten çıkarma daha önceki işten çıkarmalar gibi haksız ve hukuksuzdur. Bu işten çıkarmaların asıl hedefi bu 3 işçi arkadaşımız değil, Kızılay’ın 46 biriminde çalışan binlerce Kızılay çalışanıdır. Bu arkadaşlarımızı işten çıkararak gözdağı verilmeye çalışılmakta ve en temel yasal ve anayasal hak olan sendikal örgütlenme ortadan kaldırılmak istenmektedir.

Kızılay Yönetimi görevlerinin, insan ızdırabını dindirmek, anlayışı, dostluğu, saygıyı, başarı ve işbirliğini geliştirmek, insan onurunu korumak, şefkatin, hoşgörünün, insancıllığın, merhamet, tarafsızlık ve barışın simgesi olan bir yardım kuruluşu olan Kızılay’ı dünya çapında bir yardım derneği haline getirmek olduğunu söylüyorlar. Anladığımız kadarıyla bu işleri

* Emektar Kızılay işçilerini anayasal haklarını kullanıp sendikalı oldukları için işten çıkararak,
* Sendikal örgütlenmede direnen işçilerine tehdit ve küfürler savurarak,
* Kriz ortamında tazminatsız olarak işten çıkarıp ele güne muhtaç ederek,
* Sendikalı olmak vatan hainliğidir diyerek,
* Siz sendika istediniz de biz size getirmedik mi diyerek,

Yani kısacası insani bir yardım kuruluşunun yapmaması gereken ne kadar antidemokratik, baskıcı, haksız ve hukuksuz iş varsa yaparak gerçekleştirecekler.

Yaşanan tüm bu süreç sonrasında sendikamızın bu olumsuzluklara karşı yasal ve meşru her türlü zeminde direneceğini bir kere daha değerli basınımıza ve kamuoyuna duyuruyoruz.

DEVRİMCİ SAĞLIK İŞÇİLERİ SENDİKASI YÖNETİM KURULU