İstanbul Barosu’nda kritik seçim

Dünyanın en büyük barosu olan İstanbul Barosu’nun genel kurulu bugün Haliç Kongre Merkezi’nde toplanıyor. İki gün sürecek olan genel kurulda yarın da, baronun yeni başkanı ile yönetim, disiplin, denetleme kurulu üyeleri ve Türkiye Barolar Birliği delegeleri seçilecek.

Uzun yıllar “Çağdaş Avukatlar Grubu”nun (ÇAG) yönetimde olduğu İstanbul Barosu, sekiz yıldır ulusalcı çizgiye sahip “Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu” tarafından yönetiliyor. Bu dönem ise Çağdaş Avukatlar Grubu’nun tekrar yönetime gelme olasılığı yüksek.

Yargıya ait kurumların tek tek AKP’nin kontrolü altına girdiği bir dönemde, ÇAG’ın uzun zamandan sonra yeniden seçimleri kazanma şansının doğması bu yılki genel kurula ayrı bir önem ve heyecan kazandırıyor.

İstanbul Barosu’nun yeni yönetimini, yeni anayasa, başkanlık rejimi, yerel yönetimler reformu gibi ülkenin önemli yapısal değişiklik tartışmaları bekliyor. Öte yandan artan polis şiddeti ile izleme, dinleme ve fişleme yöntemleri kullanılarak tüm toplumun sindirilmeye çalışıldığı, özel yetkili mahkemeler ve özel yargılama usulleriyle muhalefetin susturulduğu bir dönemde, yargı içinden güçlü bir sesin çıkması da kritik.

Bugün ise AKP karşıtlığının ağırlıklı olarak ulusalcı çizgide cisimleştiği İstanbul Barosu’nun sürece dair söyleyeceği bir sözü yok.

Bu nedenle, hukukun daha da kritik bir yer tutacağı önümüzdeki süreçte, tutarlı ve bütünlüklü bir çerçeveye sahip, hukuk siyasetine emeğin penceresinden bakan bir grubun baroda yönetime gelmesi önemli.

İşte böyle bir dönemde yapılacak olan ve çalışmaları aylar öncesinden başlayan seçimlere, altı grup katılıyor:

Çağdaş Avukatlar Grubu

“Yeniden Çağdaş Baro” sloganıyla yola çıkan Çağdaş Avukatlar Grubu, İstanbul Barosu’nu etkin bir baro haline getirmek iddiasında. Grubun başkan adayı, Av. Kemal Aytaç.

ÇAG’ın seçim programında emek, demokrasi, özgürlük, sosyal eşitlik, laiklik, yargı bağımsızlığı, barış ve kardeşlik başlıklarında siyasi değerlendirmelere yer veriliyor.

Çağdaş Avukatlar, Türkiye’nin yeni bir baskıcı döneme girdiğini, “demokrasi” kavramının, siyasal iktidarın anti-demokratik uygulamalarının maskesi olarak kullanıldığını, polis şiddetinin yoğunlaştığını, fişleme-izleme-gözetim-kaydetme teknikleriyle toplumun “potansiyel suçlu” olarak görüldüğünü ve böylesi bir dönemde, özgürlüklerin ayrım gözetmeden herkes adına genişletilmesi için yola çıktıklarını belirtiyorlar.

Askerden, siyasal iktidardan ya da cemaatlerden, her nereden gelirse gelsin demokrasi, siyaset ve yargı üzerideki her türlü vesayete karşı olduğunu belirten ÇAG, programında, 12 Eylül ile hesaplaşmanın yolunun, darbecileri yargı önüne çıkarmaktan başta YÖK olmak üzere onun yarattığı kurumları ortadan kaldırmaktan demokratik, özgürlükçü ve katılımcı yeni bir anayasa hazırlamaktan seçim barajını kaldırarak temsilde adaletin sağlandığı bir parlamento oluşturmaktan seçim ve siyasi partiler yasasını demokratikleştirerek lider sultasına son vermekten geçtiğini belirtiyor.

Adının önüne “yeni” sıfatı konulmuş her anayasanın “yeni” olmadığının belirtildiği programda, temel hak ve özgürlükleri, demokrasiyi, insan haklarını, emekçilerin ve ezilenlerin haklarını güvence altına alan farklı kimlik, dil ve kültürler ile azınlıkları koruyan laikliği, eşit ve özgür yurttaşlık temelinde sosyal devleti savunan bir anayasanın kaçınılmaz olduğu vurgulanıyor.

ÇAG’ın seçim programında, zorunlu müdafilik kurumu olan CMK servisinin kolektif, öncü ve dinamik bir yapıya kavuşturulması, kadın avukatlar ile mesleğe yeni başlayan genç avukatların sorunları, stajyer avukatların sosyal güvenlik hakları, işçi avukatların hakları, kamu avukatlarının durumu, engelli avukatlarının hakları gibi pek çok başlıkta ayrıntılı değerlendirme ve çözümlere yer veriliyor.

Çağdaş Avukatlar Grubu seçimi kazanmaları halinde, baro aidatının düşürüleceği, genç avukatlardan alınan ruhsat ödeneğinin kaldırılacağı, yeni büro açan avukatlara vergi muafiyeti sağlanması için çalışma yapılacağını söylüyor.

Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu (Av. Muammer Aydın)

İstanbul Barosu'nun yönetimini sekiz yıldır, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu elinde tutuyor. Grubun bu dönem için başkan adayı, halen İstanbul Barosunun başkanı olan Av. Muammer Aydın. Ancak yönetiminden kaynaklı memnuniyetsizliklerin giderek artması sonucunda, kendi içinden ciddi bir muhalif kitlenin ayrılmasıyla bölünen bu grubun yeniden seçilme şansı zayıf görünüyor. Zira grup, seçim çalışmalarının büyük bir bölümünü, kendilerinden ayrılan grup ile yaptıkları tartışmalarla geçirdi.

Programlarında, demokratik, sosyal ve laik hukuk devletinin tesis edilmesi için, Cumhuriyet değerleri, Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda çalışacaklarını Bağımsız Türkiye’yi, bağımsız ve tarafsız yargıyı gerçekleştirmek için savaşımlarını sürdüreceklerini belirterek daha saygın, daha güçlü ve daha kararlı bir meslek örgütü yaratmak için avukatlardan yetki istiyorlar.

Yeni dönemde atacakları adımlar arasında, çağdaş bir baro binası, avukat ve stajyerlere sosyal güvence, baro aidatlarının düşürülmesi, CMK uygulamasında yeni ücret sistemi, dijital baro levhası gibi başlıklar sayılıyor.

Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu, avukatlık sınavını savunması ile tepki uyandırmıştı. Bu seçim programında konuya yer vermemiş olmaları, hala avukatlık sınavını savunduklarını gösteriyor.

Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu (Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal)
Mevcut yönetimi elinde tutan Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’ndan kopan grup, Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal başkanlığında aynı grup ismi ile ikinci bir liste çıkardı. Diğer Önce İlke grubunun içinde cemaat üyelerinin yer aldığını iddia ederek onlarla aralarındaki en büyük farkın bu tür cemaat yapılarından kaçınmak ve arınmak olduğunu belirtiyorlar.

Kendilerinin baroyu yeni bir anlayışla yöneteceklerini söyleyen grup, mevcut yönetimin eleştirdikleri yönetim tarzını değiştirerek (ihalelerin açıklığı, bütçenin saydamlığı, harcamaların denetlenmesi vs. konularında) yol alacaklarını söylüyor.

Programlarında diğer Önce İlke grubundan farklı olarak, avukatlık sınav sisteminin yeniden getirilmesine dair baskıları sürdüreceklerini açıklıkla dile getiriyorlar. İşçi avukatlar açısından avukatlık sendikası fikrini baroya alternatif olmaması kaydıyla destekleyeceklerini belirtiyorlar.

Katılımcı Avukatlar Grubu

Önseçime karşı çıkarak Çağdaş Avukatlar Grubu’ndan ayrılıp, geçen dönem seçimlere ilk kez katılan Katılımcı Avukatlar, bu seçim döneminde de bir ağırlık sergileyemediler.

Siyasetteki kamplaştırıcı ve çatışmacı anlayışları, bağlı bulundukları siyasi yapıların politik bakış açılarını baroya taşımaya çalışan, dünyadaki ve toplumdaki değişime gözlerini kapayan grupların, İstanbul Barosu’nu Türkiye’nin hukuk ihtiyaçlarına yanıt verebilecek bir kurum gücüne ulaştıramayacağını söyleyen Katılımcı Avukatlar Grubu programlarında, etkin ve saygın bir baro için en geniş birlikteliği sağlama hedefiyle yola çıktıklarını vurguluyorlar. Başkan adayları Av. Mustafa Kemal Güngör.

Avukatlık stajının bitirilmesinin ardından stajyer avukatların sınava tabi tutulmasını, meslekte “kaliteyi” arttıracağı gerekçesiyle savunan KAV grubu, bu sınavın TBB veya barolar tarafından yapılması için gerekli yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerektiğini belirtiyor. Seçilmeleri halinde stajyer avukatların staj döneminde aldıkları kredinin, karşılıksız ödenek olarak düzenlenmesini talep edeceklerini kaydeden KAV grubu, bağlı çalışan avukatların haklarının ise tip sözleşme ile düzenlenmesi gerektiğini savunuyor.

Özgürlükçü Hukuk Platformu
Çağdaş Avukatlar Grubu’nun içindeki Kürt avukatların yakın zamanda ayrılmasıyla kurulan bu grup, İstanbul Barosu yönetiminin, ideal toplum modeli olarak toplumun önüne 1930’lu yılların hukuk anlayışını çıkardığını, siyasal olarak da bu anlayıştaki partinin politikalarını desteklediğini, hukuksal planda bu otoriter siyasetin yürütücüsü olan yüksek yargı oligarşisinin bir ayağı gibi çalıştığı tespitini yapıyor. Devleti kutsallaştıran “daha fazla devlet” diyen zihniyet yerine “daha fazla demokrasi”, “daha fazla özgürlük” diyen anlayışın sesi olacaklarını belirtiyorlar.

Programlarında ana dilde eğitim, Kürt sorunu, demokrasi ve özgürlükler başlıkları öne çıkan bu grubun başkan adayı Av. Feyzi Çelik.

Programlarının başında yer alan “1. Dünya Savaşı sonrasında Kurtuluş Savaşına destek veren İstanbul Barosu, Cumhuriyetin ilanından sonra meşruti yönetimi savunduğu için tasfiye edilmiş, İstanbul Barosu en önemli muhalefet çıkışını bu dönemde yapmıştır” sözleri dikkat çekiyor.

Avukatların işçileşmesinin önüne geçilmesi için bir veya az sayıda avukattan oluşan bağımsız hukuk bürolarının birlikte hareket edebilmeleri, ayrıca işçi avukatların ücretlendirme ve çalışma koşulları bakımından alt limitler getirilmesi taleplerine yer veriyorlar.

Ayrıca baro örgütlenmesi dışında işçi avukatların sendikal örgütlenmelerini de savunduklarını belirtiyorlar. Avukatlık mesleğinin nitelik olarak yükseltilmesi için eğitimin kalitesinin yükseltilmesi ve avukatlık sınavının getirilmesi gerektiği de programlarında yer alıyor.

Hukukun Üstünlüğü Platformu

Geçen seçim döneminde Mazlum- Der Başkanlığını yapmış bir başkan adayı çıkaran Hukukun Üstünlüğü Platformu’nun bu seneki adayı Av. Satılmış Şahin. AKP’nin desteğiyle yol alan bu grup her sene oylarını arttırıyor. Bu sene seçimlere katılmayan Savunma Avukatları Grubu’nun da desteğini alan Hukukun Üstünlüğü Platformu, mesleğin saygınlığını arttırmak ile ilgili söylemleri ön plana çıkarıyor.

Platform, günlük siyasetten uzak, hukukun ve avukatın siyasetini yapan bir yapı olma iddiasını dillendirmekte ise de seçim broşürlerinin başında Başbakan Tayyip Erdoğan'ın referandum sürecinde sıkça kullandığı “üstünlerin hukuku yerine hukukun üstünlüğü” sözüne yer verilmesi dikkat çekiyor.

Grubun programında yer alan “Ülkemiz insanları yıllardan beri demokrasi mücadelesi vermektedir. Demokraside hayli yol aldığımız inancındayız” şeklindeki değerlendirme, ülkeye iktidarla aynı taraftan baktıklarının açık göstergesi olarak değerlendirilebilir. Grubun işçi avukatlar ve genç avukatlarla ilgili konularda sola ait kavramları kullanması da AKP’nin seçimlerde izlediği taktikleri andırıyor.

Grubun, CMK uygulamasında yaşanan sıkıntıların çözümünde iktidar partisiyle yakın ilişkilerini kullanarak çeşitli “çözümler” bulabileceğine dair propagandası da üyeleri tarafından dillendiriliyor.

Ahmet Genç (soL)