‘İşçi sınıfını mücadeleye çağırıyoruz’

Kocaeli Emek ve Demokrasi Platformu tarafından düzenlenen panelde, kriz, işsizlik, işten çıkartmalar ve zamların, kapitalizmin iç krizinden kaynaklandığı, bu yüzden bedelinin de kapitalistlerce ödemesi gerektiği kaydedildi.

soL (Kocaeli) Kocaeli Emek ve Demokrasi Platformu'nca düzenlenen "Ekonomik krize, işsizliğe, işten çıkartmalara ve zamlara karşı" başlıklı panel, Yüksek Öğrenim Derneği lokalinde gerçekleştirildi. Devrimci Sağlık-İş Bölge Temsilcisi Dilek Kaya'nın yönetimindeki panelin açılışında, platform yürütme kurulu üyesi ve KESK'in dönem sözcüsü olan SES Şube Başkanı Hüseyin Gülseven ile direnişte olan Tezcan Galvaniz işçilerinin örgütlü olduğu Birleşik Metal-İş Sendikası Kocaeli Şubesi Başkanı Hami Baltacı değerlendirmelerde bulundu. Ekonomist Mustafa Sönmez, Dev Maden-Sen Genel Başkanı Çetin Uygur ve Av. Murat Özveri ise sunum yaptı.

Sınıfa ve örgütlülüğe düşmanlık
Kocaeli Emek ve Demokrasi Platformu Yürütme Kurulu üyesi Hüseyin Gülseven, panelin, Kocaeli'ni çok yakından ilgilendiren başlıklar altında düzenlendiğini, bunun da yaşanan sürece müdahil olmayı amaçladığını söyledi. Gülseven, "Sorunu örgütlü mücadele ile aşacağımızı biliyor, işçi sınıfı ve dostlarını, birlikte alternatif üretmeye çağırıyoruz" dedi. Birleşik Metal-İş Sendikası Kocaeli Şubesi Başkanı Hami Baltacı da, Tezcan Galvaniz fabrikasındaki direnişin değerlendirmesini yaparken, "İşveren, yasa tanımaz tavrını sürdürüyor. Biz de, yasalardan kaynaklanan direnme hakkımızı kullanıyoruz. Sorun, işverenlerin, sınıfa ve örgütlülüğe düşmanlığındadır" dedi. Baltacı, sendikal yapıları da, krizin faturasının işçilere çıkarılması ve işten çıkarmalara karşı yeterli direnci göstermemekle suçladı.

Bir tarihin sonuna gelinmiştir
Ekonomist Mustafa Sönmez, yaşanan krizin "bir tarihin sonuna gelindiğine" işaret ettiğini belirterek, "Kâr hırsı ve sermaye birikimi her şeyin önündeyse, o sistem biriktire biriktire krize gider. Bir tarihin sonuna gelinmiştir. Kapitalizmin sonu gelmiştir. Politik mücadele edip, başka bir dünya kurulacaktır. Ödev, batmakta olan bir sistemden yepyeni bir dünya yaratmaktır" dedi. Krizin, tarihsel sürecini tanımlayan ve küreselleşme olgusunun bu süreçte etkili olduğuna vurgu yaparak, sosyalistlerin yeni vizyonunun 21. Yüzyıl Sosyalizmi'ni hayata geçirmek olduğunu da savunan Sönmez, "Dünya, artık sınıf savaşları alanıdır. 20. yüzyılın reel sosyalizminden de dersler çıkararak, her şeye rağmen emekten yana esen rüzgarı değerlendirmeliyiz" diye konuştu.

Sosyal çürüme
İş Hukuku konusunda uzman olan Av. Murat Özveri de, krizin en çok "beyaz yakalılar", "taşeron işçisine zulmeden kadrolu işçiler" ve "tedarikçi firmalarda çalışan işçiler"i derinden etkilediğini belirterek, "Buna bağlı olarak sosyal çürüme de arttı" dedi. Özveri, şöyle konuştu: "İşçi Recep ilk kez krizle karşılaşmıyor. Kriz, esnek çalışmanın dayatıldığı işgücü çevrelerinden, ne iş olursa yaparım (beyaz yakalılar), istenidiğinde çıkarılıp alınanlar (taşeron işçiler) ve yokla terbiye edilenleri (tedarikçi sektöründeki işçiler) daha fazla etkilemiştir. Beyaz yakalılar, artık işçiyi daha fazla sendikasızlaştıramadığı için işten atılmaya başlandı. Ve işten atıldıkça politikleşmeye başladı. Taşeron işçiler, bu dönem ihtiyaç kalmadığı için kapının önüne konuldu. Tedarikçi fiamalarda çalışanlar ne oldu, bunu bilen bile yok. Kaçı çıkarıldı, kaçının sigortası ödenmiyor? Onlar, hak ettikleri kıdem ve ihbar tazminatlarını bile alamıyor. Yevmiyecileri saymıyorum, onlar İşçi Recep bile olamadılar ki..." Özveri, krizle birlikte "işletme aidiyetini geliştiren" anlayışın çöktüğünü, bunun da en çok beyaz yakalıları etkilediğini ifade edip, tepkilerin kısa sürede örgütlenememesi halinde sosyal patlamanın yakın olduğunu savundu. Murat Özveri, kapitalizmin kendi başına bırakılması halinde, krizi yeni modellerle ve işçinin sırtındaki yükü artırarak çözmeye çalışacağını dile getirip, başı boş bırakılmadan, birlikte yeni bir dünya kurulabileceğini kaydetti.

"İşyerleri terk edilmemelidir"
Dev Maden-Sen Gelen Başkanı Çetin Uygur ise krizin tanımlamasını yapıp, uluslararası sermayenin, Türkiye gibi ülkelerde uzun süredir yaşama geçirmeye çalıştığı ekonomik ve siyasal yöntemler hakkında betimlemelerde bulunarak, gelişmelere karşı alınması gereken tavır hakkında şöyle konuştu: "Bize dayatılan işyerlerinin kapatılması ve işsizliğin artması. Bunun karşısında gerek tavır çok nettir. Derhal servet vergisi alınmalıdır. Kriz bahanesiyle işyeri kapatma ve işçi çıkarmalarına karşı işyerlerine el konulmalı, bu işyerleri, işyeri konseyleri aracılığıyla yeniden üretime kazandırılmalıdır. İşyerleri terk edilmemelidir. İşyerlerinde ortak karar verecek yapılar oluşturulmalı, ücretler ve çalışma saatlerini bu yapılar belirlemelidir. İşsizlik sigortası sadece çalışanlar ve işsizler için kullanılmalıdır. Tüm çalışanlara sendikalı olma hakkı tanınmalı, barajlar kaldırılmalıdır. İşkolu ayrımı gözetmeksizin örgütlenme hakkı olmalıdır. Sadece istemek yetmiyor, almak için bölgesel örgütlülük gerekiyor. Yerel yönetim için eğitim, sağlık, su, doğalgaz, elektrik, barınma hakkına sahip çıkacak tarzda örgütlenmede platformların katkısı büyüktür."Konuşmacılar, katılımcıların sorularını da yanıtladı. Panelde, katılımcılara, 25 Ocak Pazar günü, "Krize, zamlara, işten atmalara ve katliamlara karşı" yapılacak miting için çağrıda bulunuldu.