HES'lerin harcında işçilerin kanı var

Dün Giresun'da bir HES inşaatında dört işçinin hayatını kaybetmesi gözleri bir kez daha HES'lere çevirdi. Köylülerin tepkisini çeken, doğaya zarar veren ve bazıları hukuksuzca devam eden inşaatlardaki ölümler her geçen gün artıyor. Buna rağmen egemen basının konuya ilgisizliği sürüyor.

Dün Giresun'da bir hidroelektrik santralı (HES) inşaatında dört işçinin hayatını kaybetmesi gözleri bir kez daha bu konuya çevirdi. Köylülerin tepkisini çeken, doğaya zarar veren ve bazıları hukuksuzca devam eden inşaatlardaki ölümler her geçen gün artıyor. Buna rağmen ana akım basının konuya ilgisizliği devam ediyor. 2012 yılı içinde gerçekleşen "kaza"lara bakıldığında artan ölümlerin bir katliama dönüşmeye başladığını ve ne kadar büyük bir toplumsal sorun haline geldiğini görmek mümkün.

Çevreye verdiği zarar ve yakın bölgedeki köylülerin protestolarıyla gündeme gelen HES inşaatları işçiler için de giderek artan bir şekilde ölüm saçan yerler haline geldi. Bu durum son yıllarda özelleştirilen enerji sektörünün vaat ettiği yüksek kârlara bir an önce ulaşmaya çabalayan şirketlerin kâr hırslarından kaynaklanıyor. Şirketler için, gerekli güvenlik ve sağlık önlemlerinin birer "maliyet" unsurundan ibaret olması, yaşanan her geçen gün yeni ölümlere ve yaralanmalara neden oluyor.

2012'nin her ayında HES inşaatlarında işçiler öldü
2012 yılının her ayında HES inşaatlarında işçi ölümleri yaşandı. Son olarak Mayıs ayında, dün Giresun'un Dereli ilçesinde HES inşaatında toprak kayması sonucunda isninat duvarının çökmesi üzerine dört işçi hayatını kaybetti ve bir işçi de yaralandı.

Geçtiğimiz Nisan ayında ise Erzurum'un İspir ilçesinde EnerjiSA’nın Limak’a yaptırdığı Arkun HES Barajı’nın şantiyesinde bir hafta içinde meydana gelen üç ayrı "kaza"da iki işçi yaralanmış, bir işçi hayatını kaybetmişti. Aynı inşaatta geçtiğimiz yıl içinde de iki işçi yaşamını yitirmişti. Diğer yandan inşaatın oluşturduğu tehlike işçilerle de sınırlı değil. Baraj inşaatı sırasında çevrede bulunan evlerin de önemli ölçüde zarar gördüğü biliniyor. Bölgede bulunan birçok ev patlamanın etkisiyle ortalığa saçılan büyük kaya parçalarıyla hasar görmüş, dinamitlemelerle ilgili kendilerine bilgi verilmediğini anlatan köylüler HES çalışmalarına tepki göstermişti.

Yine Nisan ayında Tokat'ın Niksar ilçesi yakınındaki Kelkit Çayı üzerinde yapımı devam eden HES inşaatında su altına beton blok indirme işinde çalışan dalgıç, girdaba kapılarak yaşamını yitirdi.

Mart ayında da çok sayıda işçi HES inşaatlarında hayatını kaybetti. Antep'in Nizip İlçesi'ndeki Hancağız barajındaki bir tünelde sıkışan metan gazının patlaması sonucunda iki işçi hayatını kaybetti. Baraja bağlı sulama bölümünün ana vanasını açmak için 400 metre uzunluğundaki tünele girdikleri sırada meydana gelen patlama sonucunda, iki işçi enkaz altında kaldı. Aynı ay içinde Nevşehir Avanos Bozca Köyü yakınındaki Kızılırmak üstüne yapılan Hasankale regülatörü ve HES inşaatında iş makinesiyle birlikte suya düşen bir işçi kaybolarak öldü.

Mart ayındaki ölümler bunlarla sınırlı kalmadı. Adana Kozan Menge HES inşaatında demir bağlama işçisi dengesini kaybederek suya düştü ve akıntıya kapılarak kayboldu. Erzurum'un Olur İlçesi'ndeki Ayvalı baraj inşaatında ise ayağını makineye kaptıran bir işçi, kan kaybından öldü.

Şubat ayında ise bir HES inşaatında tam anlamıyla bir işçi katliamı gerçekleşti. Adana Kozan'da Sabancı Holding'e bağlı Enerjisa tarafından inşa edilen Gökdere Köprü Barajı'nda derivasyon tünelinin kapağının patlaması sonucunda kaybolan 10 işçi hayatını kaybetti. Verilen bilgilere göre patlama köprü barajının gövdesinde çatlaklar oluşması üzerine suyun boşaltılması için kapakların açılmasıyla, barajın ana gövdesindeki tünel kapağının aşırı basıca dayanamaması sonucunda gerçekleşti. Patlama sonucunda baraj göletinde biriken su ırmak yatağında sele dönüştü ve bu esnada barajda çalışan işçiler de suya kapıldı.

Geçtiğimiz Ocak ayı da HES inşaatlarında işçi ölümüne tanık oldu. Kahramanmaraş'ın Ekinözü ilçesinde HES inşaatında çalışırken üzerine kaya parçası düşen işçilerden biri olay yerinde hayatını kaybederken, diğer işçi kaldırıldığı hastanede iki gün boyunca süren çabalara rağmen kurtarılamamıştı. Aynı ay, Şırnak'ta HES inşaat çalışmalarına malzeme taşıyan kamyonun uçuruma yavarlanması sonucunda bir işçi yaşamını yitirdi.

Ocak ayında gerçekleşen diğer "kaza"larda ise çok sayıda işçi yaralandı. Samsun Vezirköprü'de HES inşaatında çalışan bir işçi elektrik akımına kapılarak, Giresun Doğankent Sadaklı mevkiinde Doğuş Holding'e bağlı Arslancık HES inşaatında ikisi ağır beş işçi yaralandı. Ankara Beypazarı'ndaki Sarıyar HES'te işçileri taşıyan servis kaza yaptı ve 12 işçi yaralandı.

Ana akım basın konuya ilgisiz
HES inşaatlarında yaşanan bu ölüm ve yaralanmalarla ilgili basının ilgisizliği devam ediyor. Çoğu durumda olayın gerçek nedenine dair bilgi verilmezken, genellikle ölümlerden işçileri sorumlu tutan ve şirketleri koruyan bir habercilik anlayışı yerleşmiş durumda. Bu konuya Karadeniz İsyandadır Platformu'nun geçen yıl yaptığı bir basın açıklamasında değinilmiş ve şu ifadeler kullanılmıştı:

“HES’çi şirketlerin patronları, aynı zamanda medya kuruluşlarının patronları olduklarından ya da bu kuruluşlarla yakın çıkar ilişkisinde bulunduklarından ötürü, bizler bu cinayetlerden çoğu zaman haberdar olamamaktayız. Basında çıkma şansına erişebilen haberlerde de, bu cinayetlerin hangi HES şirketinin şantiyesinde yaşandığına dair hiçbir bilgiye yer verilmemekte hatta HES inşaatının adı bile gizlenerek, tüm detaylar sistemli bir şekilde saklanmaktadır. Bu ölümlerin münferitleştirilmesi ve magazinleştirilerek sunulmasıyla, olayların perde arkasındaki gerçekliklerin üzeri örtülmektedir.”

(soL-Haber Merkezi)