DİSK Başkanı TGS'nin pankartına el konulmasına tepki gösterdi: 'Eğer faşizm değilse, vandalizmdir!'

KCK Basın Davası kapsamında tutuklu gazetecilerin duruşmasına giden Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın (TGS) "Zindanlar boşalsın, gazetecilere özgürlük" pankartına jandarmalar tarafından el konulmasına, DİSK Genel Başkanı Erol Ekici yaptığı yazılı açıklamayla tepki gösterdi.

Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Gazetecilere Özgürlük Platformu'nun KCK Basın Davası için Silivri'ye getirdiği, üzerinde "Zindanlar boşalsın, gazetecilere özgürlük", "Hapisteki gazetecilere özgürlük" yazılı pankartlara mahkemenin "sakıncalı" bulması üzerine jandarmalar tarafından el konulmuştu.

DİSK Genel Başkanı Erol Ekici, TGS ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu genel başkanlarının araçlarının aranarak pankartlara el konulmasına, "AKP iktidarının yaşadığı bu patolojik vaka eğer faşizm değilse, en hafifinden 'devlet vandalizmi'dir!" diyerek tepki gösterdi. Ekici yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti.

TGS Genel Başkanı’nın aracının aranarak “Zindanlar boşalsın, gazetecilere özgürlük!” yazılı pankarta el konulması, AKP’nin “çıraklık” ve “ustalık” dönemlerinden sonra “patolojik” evreye girdiğini göstermektedir!

“Basın Davası”nın sekizinci duruşmasını izlemek için Silivri’ye giden Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Başkanı Arne König, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi ve bir grup gazetecinin de içinde bulunduğu minibüsün, cezaevi kampus alanı girişinde jandarmalar tarafından durdurularak içerisindeki pankart ve fotoğraflara el konulduğu bilgileri medyada paylaşıldı.

El konma kararı Silivri İlçe Jandarma Komutanlığı’nın talebi üzerine Silivri 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilmiş. Karar talebinin gerekçesinde yok yok! “...bir kısım yasadışı oluşumların cezaevi bölgesine gelerek duruşma müddetince mahkeme heyetini ve devleti protesto edeceği, bölücü terör örgütü mensuplarınca cezaevi yerleşkesi içinde veya çevresinde eylem hazırlığı içinde oldukları yönünde bilgilerin alındığı duruşmaların güven ve sükunet içinde yapılabilmesi, duruşma salonunun dışında bekleyen izleyici gruplar arasında kavga ve toplumsal olay meydana gelmemesi, sansasyonel bir eylemin önüne geçilebilmesi…”

Peki sonuç? İddia edilen “sansasyonel” eylemler ya da herhangi bir “toplumsal olay” yaşanmış mıdır? Hayır!.. Jandarma “suçu” da “suçluyu” da peşinen ilan ederek, Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkanı ve TGS Genel Başkanı’nın da içinde bulunduğu aracı arayıp, pankart ve fotoğraflara el koymuştur!.. Yaşanılan bu durum, özünde keyfi bir yasaklama ve şiddet gösterisidir!

Türkiye’de öteden beri pankart taşımak da, yazmak da, açmak da, asmak da yasak olduğu ve örneğin “parasız eğitim hakkı” isteyen üniversite öğrencileri 8-10 yıl hapisle cezalandırıldığı için artık bizlerin kabullenmeyip karşı çıksak da toplumun “kanıksadığı” bu durumu EFJ Başkanı Arne König haklı olarak “ürkütücü” bulmuş. Ürkütücüdür, çünkü düşünce ve ifade özgürlüğü peşinen yok edilmiştir! Ürkütücüdür, çünkü üyelerine karşı haksız yargılamayı protesto eden, toplumsal destek sağlamaya çalışan bir sendika suçlu ilan edilerek faaliyetleri engellenmiştir. Ürkütücüdür, çünkü bu gidişatın sonu bellidir!

Heykel kaldıran, giyime kuşama siyasi müdahalelerde bulunan, gitardan parmak izi almaya çalışan, yayınlanmamış kitap ve müzik albümü toplatan, pankart ve fotoğraf toplatan AKP iktidarı hükümdarlığını yerleştirdikçe, devlet şiddeti de patolojik boyutta hızını alamayıp canlılardan cisimlere doğru yönelmektedir.

Sadece insanlar hastalanmazlar kurumlar, hükümetler, devletler de hastalanır. AKP iktidarının yaşadığı bu patolojik vaka eğer faşizm değilse,
en hafifinden “devlet vandalizmi”dir!..

(soL-Haber Merkezi)