soL (Kocaeli) Kocaeli Halk Cephesi&rsquonce düzenlenen anma töreni Dafne Kültür Merkezi&rsquonde gerçekleştirildi. Saygı duruşu ile başlayıp, katliamı belgeleriyle gösteren kurgu filmin ardından, 2 yıl Kocaeli Tecrite Karşı Dayanışma Komitesi sözcülüğü yapan TKP İl Başkanı Barbaros Tantan&rsquoın yönettiği panele geçildi. Panelde, dönemin tutsakları arasında olup operasyondan yaralı kurtulan Münevver Aşçı, ölüm oruçlarında iki kızını yitiren Ahmet Kulaksız ve tecrite karşı verilen mücadelenin simge ismi TAYAD Başkanı Av. Behiç Aşçı konuşma yaptı.
Panelin açılış konuşmasını yapan Barbaros Tantan, 19 Aralık&rsquotaki operasyonun, dünya tarihindeki önemli siyasi katliamlardan biri olduğunu belirterek, &lsquo&rsquoDönemin Adalet Bakanı, operasyonu, şefkat operasyonu diye tanıttı. Devletin şefkati öldürmek midir&rsquo&rsquo dedi. Tecrit ve karşısında verilen mücadelede yaşamını yitiren 122 ölüme de değinen Tantan, &lsquo&rsquoF tipi hapishanelerde tecrit-tretman uygulaması halen sürüyor. Mücadeleye her zamankinden daha çok ihtiyaç olduğu ortada. O yüzden, yenilmeden, yenilenen bir anlayışla, sorunu yeniden gündemde tutmaya çalışmak, bunun için de güç biriktirmek gerekiyor&rsquo&rsquo dedi.
Yaşadıklarını anlattı
Operasyonu, tutuklu olduğu için cezaevinde yaşadığı dile getiren Münevver Aşçı, yapılanların insanlık tarihi açısından tarif edilir yanı bulunmadığını ifade ederek, şu bilgileri verdi: &lsquo&rsquoYüzlerce özel tim görevlisi, silahlar ve bombalarla cezaevlerine saldırıyordu. İçeriye yangın bombaları atılıyordu. Kimyasal silahlar bile kullanıldı. Bunları, dönemin operasyona katılan bir askeri görevlisinin sonradan yazdığı kitapta görmek mümkün. Bizleri yakarak öldürme için daha önceden karar alınmış ve o gün uygulamaya konulmuştur. Tarih, bu katliamı ve zanlılarını yargılayacaktır. Bunu yapanlar, er ya da geç hesap verecektir.&rsquo&rsquo
Kızlarımın onuru yeter
Tecritte karşı ölüm oruçlarında 2 kızını yitiren Ahmet Kulaksız da, süreci ve verilen mücadeleyi büyütmek gerektiğini anlatıp, şunları söyledi: &lsquo&rsquoKızlarım duyarsız kalmaktansa kendi iradeleriyle müdahil olmayı seçti. Onurlu bir yaşam, onlar için soruna yakıcı da olsa sahip çıkmak anlamına geliyordu. Ölüm orucunda kararlılıkla bulundular ve benim sıvı alma teklifimi de reddettiler. Bedel ödemeden kazanım olmayacağını söyleyip, bedel ödemekten korkanların da bir şeyi değiştirme şansının bulunmadığını, korkakların düzeni değiştiremeyeceğini söylemekten geri durmadılar. Ben de, onları mücadele içinde çoğaltıyorum. Onların onurlu geçmişi bana yeter.&rsquo&rsquo
Devlet sözünde durmuyor
TAYAD Başkanı Av. Behiç Aşçı ise duruşmalara girip çıkmanın dışında daha etkileyici bir iş yapmak gereğinden hareketle ölüm orucuna yattığını anımsatıp, şöyle konuştu: &lsquo&rsquoBen devrimci tutsakları savunuyordum, ama bu yeterli değildi. Cezaevlerinde insanlar katlediliyor, buradan kurtulanlara da f tipi hapishaneler aracılığıyla tecrit uygulanıyordu. Bedel ödemeden de, bunu değiştirmenin imkanı yoktu. O yüzden ölüm orucuna yattım. O sırada yitirdiğim yoldaşlarımı unutmam elbette mümkün değil. Bir genelgeyle kısmi de olsa kazanım sağlandı. Ama, devlet, sözünde durup genelgeyi bile uygulamıyor. Bu yüzden yeni bir mücadele zemini de oluşturulmalıdır.&rsquo&rsquo Panel, soruların da yanıtlanmasıyla sona erdi.