“Amaç halkı birbirine düşürmekti”

15 yıl önce 22 kişinin ölümü ile sonuçlanan Gazi olaylarının yıldönümünde hayatını kaybedenlerden Sezgin Engin’in babası Mahmut Engin, “Alevi ve Sünniler karşı karşıya getirilmeye çalışıldı” dedi.

12 Mart 1995 akşamı saat 20.30 sularında Cemevi ve Dostlar, Öntaş ve Yavuz kahvehanelerinin yanı sıra Sarıoğlu Pastanesi, kontrgerilla olduğu tahmin edilen kişi ya da kişilerce bir taksiden açılan ateşle taranır ve Halil Kaya öldürülürken, 5’i ağır, 25 kişi yaralanır. Katiller mahalleden uzaklaşmalarının ardından taksi şoförünü gasp ettikten sonra öldürüp, taksiyi ateşe vererek kaçarlar.

Kahvehanelerin taranmasının ardından, olayı duyanlar Gazi Karakolu’na doğru yürüyüşe geçerler. Hayatını kaybeden Zeynep Poyraz’ın babası Cemal Poyraz olay gecesini anlatıyor:

“12 Mart günü işten geldim. Saat 21.00 civarında televizyonda alt yazıyla gördüm cemevi ve üç kahve taranmış diye yazıyordu. Bir ölü olduğu söyleniyordu. Zeynebim ‘baba hemen kahveye gidelim’ dedi. Biz de komşularla birlikte kahvelerin oraya gittik. Tabii her yer abluka altına alınmıştı ve müthiş bir kargaşa vardı. İnsanlar birbirlerine ölenin kim olduğunu kahveyi kimlerin taradığını soruyorlardı. Biz de herkes gibi şok içindeydik.İlerleyen saatlerde Gazi halkından bir grup marşlar söylemeye başladı. Zeynep’im de onlara katıldı.”

13 Mart’ta polis kitleye ateş açıyor
Cemevi önünde toplanan ve karakola doğru yürüyüşe geçen kitlenin üzerine ateş açılması sonucu, Mehmet Gündüz başından vurularak öldürülür. Öfkenin daha da artmasına yol açan bu ölümün ardından, ertesi gün daha kalabalık, İstanbul’un dört bir yanından gelen Alevi, devrimci, yurtsever kitle, öldürülen iki kişinin cenazesini almak için Cemevi’nin önünde beklemeye başlar.

Cenazelerin verilmemesi üzerine, kitle tekrar karakola doğru yürüyüşe başlar. Polisin kitlenin üstüne ateş açması sonucu sabah saatlerinde üç, öğleden sonra ise 12 kişi daha öldürülürken, böylece Gazi katliamı sırasında hayatını kaybedenlerin sayısı 17’ye çıkar. Yine Cemal Poyraz anlatıyor:

“Sabaha karşı eve döndük. Ertesi gün ben işe gittim.Sonra bir telefon geldi saat üç sularında, Zeynebimin vurulduğu söylendi.Sonrasında da hastanede kaybettik zaten Zeynep’i. Günahsız çocuğumuz katledildi.”

Katliam pek çok yerde protesto edilirken Ümraniye’de gerçekleştirilen eyleme yapılan silahlı müdahale ile öldürülenlerin sayısını 22’ye çıkar. 14 Mart günü ise halkın sindirilememesi üzerine mahalleye askeri birlikler gönderilir. Öte yandan, Ankara Kızılay Meydanı’nda yaşanan olaylarda ise 36 kişi yaralanır.

“Alevi ve Sünniler karşı karşıya getirilmeye çalışıldı”
Hayatını kaybedenlerden Sezgin Engin’in babası Mahmut Engin, Gazi’de gerçekleşen kahvehane saldırısının asıl amacını şu sözlerle ortaya koyuyor: “Gazi mahallesi duyarlı insanların olduğu bir mahalledir. Ben 1970’ten beri Gazi Mahallesi’nde oturuyorum ve yıllardır bu mahallede birlikte yaşayan Alevi ve Sünniler karşı karşıya getirilmeye çalışıldı. Hatta bu mahalleye ilk yerleşenler Kastamonulu, Sivaslı, Erzurumlu, Tokatlı arkadaşlarımızdır. Bizi birbirimize düşürmeye çalıştılar ama bu oyunları tutmadı.”


Sezgin Engin'in babası Mahmut Engin

Mart 95’ten sonra ne oldu?
Olaylar esnasında, Mehmet Ağar Emniyet Genel Müdürlüğü görevini yürütmektedir. Otopsi sonucunda, ölen 17 kişiden yedisinin polis mermisi ile hayatını kaybettiği belirlenir.

Gaziosmanpaşa Savcılığı'nın olaya ilişkin fezlekesiyle Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 polis hakkında “müdafaa ve zaruret sınırını aşarak faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek” iddiasıyla dava açar.

İstanbul Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi’ne açtığı dava, kamu güvenliğinin sağlanamayacağı iddiasıyla Trabzon’a sürüldü. 11 Eylül 1995'te Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan yargılama süreci, 5 yıl içinde 31 duruşma yapılarak 3 Mart 2000'de karara bağlanır.

Cemal Poyraz anlatıyor: "Eyüp Başsavcılığı’nda başlayan dava, kamu güvenliği sebebiyle Trabzon Başsavcılığı’na devredildi. Bu süreç bizim için bir zulüm süreciydi. Tabii biz Trabzon’a giderken elimizi kolumuzu sallayarak gidemedik. En başta devletin güvenlik güçleri, yolculuk süresince bizi sürekli durdurdular.

"Hatta hiç unutmuyorum bir keresinde Akçaabat’ta yine bizi böyle durdurmuşlardı. Durdurulduğumuz yerde bekleyen bir grup genç 'Çatlılar ölmez vatan bölünmez' diye bağırdılar. Bizim vatanı bölmekle ne ilgimiz var? Benim çocuğum katledildi ve Devlet davamızı oraya sürmüş. Biz de bu ülkede hukuk varsa peşine düşelim dedik ve biz de onun için Trabzon’a kadar davamızın peşine düştük. Daha bir sürü olumsuz şey oldu.

"Otobüslerin camları kırıldı. Köprünün altından geçerken otobüse kayalar düştü. Bu tarz olayları karakola şikayet ettiğimizde de hiçbir sonuç alamadık. İnanın Trabzon sokaklarında bir yere girip simit almaya dahi cesaretimiz yoktu.”

18 polise beraat ikisine hapis cezası
Yargılanma süreci sonucunda yargılanan 20 polisten 18’i beraat ederken iki polisten Adem Albayrak ve Mehmet Gündoğan dört yıl otuz iki ay mahkum edilir. Yargıtay’ın kararı 11 Temmuz 2002’de onaması üzerine yakınlarını kaybeden 22 kişi AİHM'e başvurur. Yargılama sonucunda mahkeme 27 Temmuz 2005'te açıklanan kararda Gazi Mahallesi'nde hayatını kaybeden 12 kişi ile Ümraniye'de ölen 5 vatandaşın ailelerine tazminat ödenmesine karar verir.

Gazi Mahallesi'nde yaşanan olayların araştırılması için, 12 Mart 2008 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na DTPli milletvekilleri tarafından önerge verilmesi ise, Gazi için atılan son adım oldu.

“12 Martlarda, sadece mezarlara karanfil bırakmıyoruz”
1996’dan itibaren her yıl 12 Mart’a yapılan Gazi Anması için bu yıl da bir araya gelinecek. Bugün saat 11.00’de Eski Karakol’da toplanılarak mezarlığa yürünecek. Yürüyüşe, Gazi Cemevi, aileler, kitle örgütleri ve siyasi partiler katılıyor.

Sezgin Engin’in babası Mahmut Engin, “Her yıl 12 Mart’ta yapılanlar sadece mezarların ziyaret edilip karanfil bırakılması değil, burada Cemevinde bir dizi panel de düzenliyoruz “ diyor. AKP hükümetinin, kendi zihniyetine karşı olan herkesi hedef aldığını belirten Engin'in, Alevi açılımı için değerlendirmesi ise şu şekilde: “Samimi olduklarını düşünmüyorum. Hatta içinin boş olduğunu düşünüyorum bu açılımın.”

“Alevi-Sünni birlikte hareket etmeli”
Gazi olaylarını tetikleyen kahvehane saldırısını halkı karşı karşıya getirme girişimi olarak niteleyen Zeynep Poyraz’ın babası Cemal Poyraz’ın son sözleri: “Bizim çocuklarımız katledildi. Onlar toprak oldular. Bunun bir daha geri dönüşü yok. Biz 15 yıldır sokaklardayız. Bir bütünlük oluşturmak Alevi Sünni birlikte hareket etmek zorundayız. Bunun mücadelesini veriyoruz. Siyasi farklılıklarımız elbette olacaktır fakat faili meçhulleri, katilleri ortaya çıkarmak için omuz omuza vermekten başka şansımız yok. Bizim canımız yandı, artık kimsenin canı yanmasın.”

(soL – İstanbul)