AKP hava iş kolunda grevi yasakladı

AKP önce havacılık sektörünün en önemli kuruluşu THY'da hızlıca kadrolaştı, şimdi de kaşla göz arasında hava iş koluna grev yasağı getirdi.

TBMM İçişleri Komisyonu, cadde, sokaklarda araç park edilmesi ve korsan taksiciliğe ilişkin düzenlemeler içeren kanun teklifinin içine sesiz sedasız iliştirdiği hava iş kolunda grev yasağı maddesi kabu edildi.

Dün Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Teklifi’nin kabul edilmesiyle birlikte söz konusu bu değişiklik de yasallaşmış oldu. Böylece, herkesin istediği sendikayı seçebileceği, herkese grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkını getireceğini iddia eden AKP, havacılık hizmetlerinin tümüne grev yasağı getirmiş oldu.

11 Mayıs 2012 tarihinde AKP İstanbul Milletvekili Metin Külünk tarafından halen yürürlükte olan 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmesi teklif edilmişti.

Sunulan teklife ile ”4. Banka ve noterlik hizmetleri” şeklindeki grev yasağı bulunan işkolları maddesine “ile havacılık hizmetlerinde" diye ilave bir değişiklik yapılması talep edilmişti.

Külünk: Sendika TİS'i zorlaştırıyor
AKP'li Külünk, havacılık sektörünün üst düzey eğitimden geçmiş personel istihdam etmesinin ve kısa zamanda yerlerine yenilerinin bulunamayacak olmasının işkolundaki tek sendika Hava-İş’in toplu sözleşmelerde karşılanması zor taleplerle masaya gelmesine neden olduğunu savundu.

“Bu durum toplu sözleşmenin anlaşmayla sonuçlanmasını zorlaştırıyor ve dolayısıyla toplumun kendi refahını sürdürebilme ve zaruri ihtiyaçlarını giderebilme hakkı ile grevlerin milli ekonomi, şirketler ve vatandaşlar üzerindeki olumsuz etkileri göz önüne alındığında, havacılık sektöründe yer alan faaliyetlerin grev ve lokavt yapılamayacak işler kapsamına alınması önem arz etmektedir” şeklinde konuşan Külünk, yasağın havacılıktaki yer hizmetlerinde de geçerli olmasını talep etmişti.

Külünk, teklifi resmi arabuluculuk aşamasında sundu
AKP’li Külünk’ün teklifinin THY AO’da 23’üncü dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin arabuluculuk aşamasında gelmesi ise bir başka dikkat edilmesi gereken nokta. Dolayısıyla kanun teklifi tam da geçen yıl yapılması gereken ancak THY Genel Müdürlüğü’nün sendikanın yetkisine itiraz ettiği için bir yıl gecikmeyle başlayan toplu sözleşme sürecine denk gelmiş oldu.

İşveren daha önce bazı maddeler üzerinde ısrarcı olurken son görüşmede tüm maddelerin yeniden görüşülmesini istemiş, işçilerin kazanılmış haklarını da elinden almaya çalışmıştı. Hava-İş bu sürece itiraz etmiş ve toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşmazlık çıktığı gibi resmi arabulucu aşamasında da çözüm olmamıştı. Resmi arabulucu atanmasına ikinci kez itiraz eden işveren, mahkemenin davayı eylül ayına ertelemesiyle 4 ay daha kazanmıştı.

Hava-İş AKP'nin yasakçı zihniyetine karşı grev hakkını savundu
Hava iş kolunda yer alan tek sendika olan Hava-İş Sendikası, bu durum karşısında üyelerini ve demokratik kamuoyunu direnmeye çağırmıştı. Bir yandan TİS görüşmelerindeki hukuki süreç ile diğer yandan ise kanun teklifiyle mücadele eden Hava-İş sendikası, “Grev Haktır Yasaklara Hayır” isimli e-posta kampanyası başlatmış, 23 Mayıs’ta da THY önünde kitlesel basın açıklaması yapmıştı.

23 Mayıs’ta Hava-İş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin yaptığı açıklamada sadece işverence THY toplu sözleşmesinin engellenmesine karşı değil, planlı bir oyun olduğu açık tüm havayolu patronlarının ortak girişimi olan havacılık sektörüne grev yasağı getiren ve AKP milletvekillerince verilen kanun teklifine ve yasakçı zihniyete karşı olduğunu vurgulanmıştı.

Yapılan açıklamada, 23. Dönem toplu iş sözleşmesi döneminde THY işvereninin arabulucu sürecine itiraz ettiği ve mahkemenin duruşmayı 4 ay sonraya ertelediği ifade edilerek, bu nedenle İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ün teklifinin işçilerin toplu iş sözleşmesini engellemeye çalışan THY A.O Yönetimi ile eşgüdümlü bir eylem olarak değerlendirilmişti.

Genel Başkanı Ayçin, dünyanın hiçbir ülkesinde havacılıkta grevin yasak olmadığına dikkat çekmiş ve üyesi oldukları üst kuruluş Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu’nun (ITF) ILO’ya bu konuda başvuruda bulunduğunu belirtmişti.

Bunun üzerine Uluslararası Çalışma Standartları Departmanı, Sendika Özgürlüğünden Sorumlu Müdür Yardımcısı Karen Curtis, böyle bir uygulamanın Anayasa'ya, uluslararası sözleşmelere ve demokratik normlara aykırı olduğunu belirtmiş, sendikal özgürlüklerin kısıtlanması konusunda tavrını değiştirmesi için hükümete uyarıda bulunmuştu.

En hızlı ve en çok kadrolaşma THY’de
Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin, Türk Hava Yolları yönetiminin hizmet alımı ve geçici işçi konusunda iş kollarına ciddi bir takım operasyonlar yaptığını ileri sürmüş, "İşveren ağırlıklı olarak uçuşun operasyonel kısmını elinde tutup, diğer hizmetleri tamamen dışardan taşeron firmadan yani geçici işçilik ya da hizmet alımı yapmak istiyor" şeklinde konuşmuştu.

THY’de esnek çalışma standartlarının uygulanmaya çalışıldığını ifade eden Ayçin, “Kelimenin tam anlamıyla ilkel kölelik şartlarına uygun bir biçim. Önü Avrupalı arka kısmı geri kalmış Afrika ülkelerindeki şartlara uygun bir çalışma biçimi isteniyor, bunun kabul görmesi mümkün değil” diyerek işveren sendikalarının da aynı görüşte olduklarını dile getirmişti.
Bugünkü THY yönetiminin yedi yıl önce göreve geldiğinde şirketin 65 uçak 12 bin 560 çalışan ve 12 milyon yolcu taşıdığını kaydeden Ayçin, bugün 140 uçakla 20 milyon yolcu taşınmasına rağmen, personel sayısının aynı kaldığına dikkat çekmişti.

(soL-Haber Merkezi)