"Yeterince olgunlaşmayan zeminlerde ortaklık aramayacağız"

Türkiye Komünist Partisi Merkez Komite üyesi Kemal Okuyan TKP'nin solla ilişkileri, günlük gazete ve partinin yayıncılık faaliyetleri konusunda sorularımızı yanıtladı.

Türkiye Komünist Partisi'nin 10. Kongre sürecinde Türkiye Konferansı geride kaldı ve alınan kararların yanı sıra, sorumluluk alanlarında da kapsamlı değişiklikler yapıldı. Bu çerçevede örneğin soL Portal'ın Genel Yayın Yönetmenliği'ni Alper Birdal sizden devraldı. Bütün bu değişiklikler ne anlama geliyor?

Devrimci bir partiyiz, görev ve sorumluluklarımızın zaman zaman değişmesine alışkınız. soL Portal'daki herhangi bir değişiklik, yaygın okunması ve fazlasıyla göz önünde olması itibariyle özellikle dikkat çekiyor. İşin gerçeği, yalnız soL'da değil, birçok yoldaşımızın çalışma alanında değişiklik yapılmış oldu. Değişikliklerin tek bir nedeni yok, olamaz da… Yaşam sürüyor, bu açıdan bazı sıkıntılara sahip olsak da yeni ve oldukça donanımlı kadrolar yetişiyor, parti onlara doğal olarak alan açıyor. Kimi çalışmalarda yaşanan tıkanmaları aşmak için, tek başına çözüm olmadığını bilsek de, kadro yenilenmesine gittiğimiz oluyor. Her dönemin öncelikleri bir ötekinden farklı, bu nedenle özellikle belirlenmiş alanlara odaklanmak, yoğunlaşmak, yönetici birikimimizi buralara kaydırmak da gerekebiliyor. Belli bir çalışma alanına ilişkin hedefleriniz yenilendiği için, daha uygun kadroları göreve çağırabiliyorsunuz. Partide bu dönem gerçekleşen değişiklikler şu ya da bu alanda saydığım gerekçelerden bir ya da birkaçının ürünü olarak görülebilir. Dediğim gibi soL Portal çok farklı noktalardan takip edilebiliyor, oysa TKP'nin hemen bütün çalışma alanlarında önemli yönetsel değişiklikler gerçekleşti. soL'un parti ve genel olarak sol açısından önemini tartışmıyorum, bu açıdan içim zaten çok rahat. Büyük emek verildi bugüne kadar, bu geçmiş emeğin hakkını verip, soL'u çok daha ileri noktalara taşıyacak bir ekibin görev başında olduğunu biliyoruz.

Sizce soL'un siyasal çizgisine bir yansıması olacak mı bu değişikliğin?

İstediğiniz kadar kolektif bir çalışma içinde olun, her yayın, onun sorumlularının rengini içinde barındırır. Bu yayıncılığın mantığında var. Ancak bunun ötesinde bir değişim beklentisi içinde olmak, TKP'yi tanımamak anlamına gelir. Bir konferans topladık, bu konferans sonrasında şekillenen Merkez Komitesi kendi içinden başlayarak, bütün yönetici kurulları ve sorumlulukları gözden geçirdi. Bunu neye göre yaptı? Bunu alınan kararlar, belirlenen önceliklerden hareketle yaptı. Alınan kararlar bütün çalışma alanları için bağlayıcı. Alper de, ben de aynı kurulun üyesiyiz, ikimiz de MK'da görev yapıyoruz. Bizler için, ya da bir diğer yoldaşımız için ayrı kararlar alınmıyor.

soL'daki değişiklikle birlikte yazılarınızı da sonlandırdığınızı açıkladınız. Buna neden gereksinim duydunuz?

Yukarıda nedenlerini açıklamaya çalıştığım değişiklikler, her birimizin eğilimleri, önerileri gözetilip dikkate alınsa da, son tahlilde kurullarda bağlanan değişikliklerdir. Bunun ötesinde bir yazarın yazılarını sonlandırması, eğer çok ciddi bir siyasi açı oluşmamışsa, o yazarın tasarrufu olabilir ancak. Yazmak da bir görev ama yalnızca görev icabı yazmak olmaz. Bu bağlamda bağlı bulunduğum kuruldaki arkadaşlarımla konuştum ve hiç değilse bu dönem soL'da yazmak istemediğimi söyledim. Başka yayınlarla ilgili üstlendiğim sorumlulukları layıkıyla yerine getirebilmek temel derdimdi hiç kuşkusuz. Öte yandan kısa yazı yorgunluğu diye bir şey gerçekten de var ve insanın biraz nadasa çekilmesi gerekiyor sanırım.

Yeri gelmişken diğer yayınlardan söz edebiliriz sanırız…

Önce haftalık yayınlanacak ve çok yaygın bir okura ulaşacak olan "TKP'nin Sesi"nden başlayabiliriz. Kısa, etkili ve asla ortalamacılık yapmayan, adını fazlasıyla hak edecek bir yayın hazırlanıyor. 10 Eylül'de okurla buluşacak. Hem örgütleyen, hem akıl ortaklığı sağlayan, hem de müdahale eden bir yayından söz ediyoruz. Sonra "Komünist" var… Bir iç yayın değil ama partiyi, çevresiyle birlikte güçlendiren, tartışan, eğiten, dönüştüren, analiz eden, parti yaşamını canlandıracak ama partiye dışarıdan bakanları da partizan bir sürecin içine çekecek aylık bir dergi olacak. Bunun da hazırlıkları başladı ve 1 Eylül'de bu hazırlıkların ürününü elimize alacağız. Üçüncü olarak Marksist-Leninist Araştırmalar Merkezi ve onunla bağlantılı Gelenek dergisinden söz edebiliriz. Gelenek internet ortamında yayınlanmaya devam edecek ama bunun düzenli olmasını sağlayacağız. Yılda iki kez seçki hazırlanıp basılacak, bazı yazılara ise Komünist'te yer vereceğiz.

MLAM kurulalı iki yıl geçti, kongre tartışmalarından merkezin yeterince verimli olmadığı düşüncesinin yaygın olduğu anlaşılıyor. Bu bir anlamda Gelenek dergisini de kapsıyor olsa gerek. Bir olumsuzluk varsa nasıl düzeltilecek?

Marksist-Leninist Araştırmalar Merkezi, uzun vadeli ve çok önemli bir proje. Şu ana kadar istim almamasının bir dizi nedeni var. Bunların bir bölümünü kısa erimde aşabiliriz. Örneğin yoğunlaşamama, örneğin kadro yapısının süreksizliği, örneğin siyaset-teori denkleminin kurulmasında yaşanan zorluklar. Merkez hem çalışma tarzı hem de kadro yapısı itibariyle yeniden yapılandırılıyor. Elbirliğiyle merkezi ve ona bağlı olarak Gelenek dergisini istenen düzeye çekeceğiz. Yeni bir ekip görev üstleniyor, bu anlamda biraz zaman gerekecek.

Günlük gazete konusunda ne düşünülüyor? Bir dönem gündeme gelmişti, seçimlerden sonra da bazı soL yazarları bu ihtiyaca işaret etmişti.

Etkili bir günlük gazeteye kim hayır diyebilir ki? Dolayısıyla böyle bir aracın büsbütün gündemden düşmesi elbette söz konusu olamaz. Öte yandan TKP seçimleri de kapsayan bir döneme ilişkin "başarısızlık" saptamasında bulunduysa öncelikli olarak başarısızlığın nedenlerini ortadan kaldırmak durumunda. Bir günlük gazetenin etkili siyaset ve toplumsallaşma açısından "ilaç" olması beklense de, açıkçası partinin bazı yapısal zayıflıklarını üzerinden hızla atması için çabaları yoğunlaştırmayı daha fazla önemsiyoruz. Bunlar içe dönmenin sinyalleri olarak görülmemeli. TKP'nin içini sağlamlaştırması, toplumsallaşma iddiasının altını doldurması anlamına gelecek. Ayrıca genel seçimlerden sonra bir günlük gazete seferberliğinin birçok açıdan şık durmayacağını, partinin kendini değerlendirme sürecinin üzerini örteceğini düşündük. soL Portal'da konuya ilişkin en fazla yazan ise Yurdakul Er ve bu yeni bir şey değil. Oldukça uzun süredir bir günlük gazeteye gereksinim olduğunu vurgulamakta ve son tahlilde kesinlikle haklı.

Yalnız son dönemde daha çok "birleşik bir yayın"dan, solun devrimci kesimlerinin ortak çabasıyla çıkacak olan bir yayından söz edilmiyor mu?

Doğrudur, hatta bizim cepheleşme önerimizden hemen sonra ortak bir günlük gazetenin çok ciddi bir kazanım anlamına geleceği de yazılmıştı. Buna kim itiraz edebilir ki? Öte yandan ortak bir yayın, ortak ideolojik ve siyasal doğrultu demek. Bu bağlamda yol alınıyor belki ancak bir türlü gündelik konumlanışları da besleyen, ortaklıkları güçlendiren bir tutkal üretilemiyor. Bir yandan zaman bizi sıkıştırıyor ama öte yandan zorlamalar da bir işe yaramıyor. Bir yayın ideolojik ve siyasal ortaklıkları güçlendirir mi, evet güçlendirir. Ancak bunun için bileşenlerin en merkezdeki kadrolarını, deyim yerindeyse en iç halkayı bu yayına doğru çekmeleri gerekir. Bu mümkün mü, bilemiyorum. Sonuçta içinden geçtiğimiz dönem solda birbirine yakın duran kesimlerin, bundan sonrasına ilişkin programatik hedeflerini, yol haritalarını belirginleştirmeleri gerekiyor. Seçimden önce bir fırsat kaçtı, zamanı sıfırlamak mümkün değil, farklı öznelerin hangi kollarını besleyip, güçlendireceği, dolayısıyla kolların biribirini tutup bir kucaklaşmayı mümkün kılıp kılmayacağını da zaman gösterecek.

Bu TKP'nin herhangi bir adla cephe, platform, merkez, bir ittifakın içinde yer almayacağı anlamına mı geliyor?

TKP Kongre sürecinde konuyu birden fazla boyutuyla değerlendirdi ve bazı kararlar aldı. Örneğin cepheleşme çağrısını geri çekti, cepheleşmenin bir ihtiyaç olmaya devam ettiğini dillendirerek. Bu yalnızca TKP'nin kendi önerisiyle ilgili değil, başka önerilerle de ilgili açık bir karar. Somut başlıklarda işbirliğini güçlendirmek, iletişim kanallarını geliştirmek, bütün bunlarda TKP son derece açık ve yapıcı davranacak ama ortak hedefler doğrultusunda kalıcı bir oluşumun ortaya çıkmasına şu dönem herhangi bir katkı koymayacak. Bunun zemininin oluştuğuna inanarak geride bıraktığımız dönemlerde birden fazla girişimde bulunduk, yanıldığımız ortaya çıktı. Şu anda kendi hedeflerimiz doğrultusunda yol alırken, Türkiye solunun diğer kesimlerini anlamaya ve anlamlandırmaya çalışacağız. Seçimler öncesinde bir ortaklık sağlanamadığında "ilişkilerimizin geriye düşmesine izin vermeyeceğiz" demiştik, aynı noktadayız. Ancak henüz olgunlaşmayan bir zeminde ortaklıklar arayarak zaman yitirmek istemiyoruz. Öte yandan devrimci mücadelede hızlı ve sıçramalı hareket etmekten kaçınamayacağınız anlar gelebilir. Bu bağlamda TKP'nin kararlarını mutlaklaştırarak geleceğini ipotek altına almayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Türkiye'de sosyalizm mücadelesi için ne gerekiyorsa o yapılır. TKP'nin varlık nedeni budur.

(soL - Haber Merkezi)