TKP'den mücadele kardeşlerine mesaj

Türkiye Komünist Partisi bir açıklama yaparak, Taksim Gezi Parkı ve Türkiye'deki direnişlerde bundan sonra neler yapılabileceğine dair önerilerini ve çağrılarını paylaştı.

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Merkezi Komitesi tarafından "Mücadele kardeşlerimize" başlığıyla yapılan açıklama şöyle:

"Sevgili mücadele kardeşlerimiz,

Güzel bir ülkede yaşıyoruz. Ama direnişimizden bu yana bu ülke bir başka güzel oldu!

“Adam olamama” konulu atasözlerini tarihe gömdük. Artık toplumsal duyarsızlıktan, ataletten, vur ensesine al lokmasını halinden, boş vermişlikten, sürü olmaktan söz etmeyeceğiz.

Türkiye'nin egemenleri, “mesele sadece park ve ağaçlar değil” diyor. Evet değil! Meseleyi oluşturan liste çok uzun. Bu ülke, bu halk üstünde yürütülen gerici, sömürücü, emperyalist operasyonu reddetti.

Yumuşama isteyenler demeye getiriyorlar ki, “damarlarına basmazsak iş parka, ağaçlara indirgenebilir, o kadar tavizi de veriveririz”.

Sertliğe devam diyenlerse “yol açılır” diye korkuyorlar. Daha doğrusu yolun açıldığını anlıyorlar ve icabında yolu havaya uçurup yürüyüşü durdurmak istiyorlar.

Dolayısıyla, sloganımız tarihsel olarak doğru olmanın ötesinde, hemen bugün için de doğru:

“Bu daha başlangıç, mücadeleye devam.”

Kardeşler,

Kaygımız bu mücadeleyi sağlıklı biçimde sürdürmekten ibarettir. Bu nedenle, Taksim'den başlayarak direnişçilerle, bütün çapulcularla dostça paylaşmak istediğimiz görüşlerimiz var.

1.
Direnişimiz sokakta başladı. Sokaklar terk edilmemelidir. Hükümet bize hafta sonunu “bağışlamış”, pazartesiye kadar müdahale olmayacakmış.
Anlayacağınız, tehdit ediliyoruz, pazartesi için.

Pazartesiye yönelik bu tehdidi kuşkusuz sokaklarda karşılayacağız.

Ancak karşı tarafın kaba kuvveti karşısında direnmenin yolu, daha önce hiç düşünülmemiş icatlarda bulunmak, “cinlik yapmak” değildir. Mesele kitlesellikle başlar.

Madem zamanımız var. Hep beraber yeni haftaya kimsenin saldırmaya cesaret edemeyeceği bir güçle girelim. Birinci mesele, direnişe aktif olarak katılanların sayısını milyonlarla arttırmaktır.

2.
Bu, ancak bugüne kadarki meşruiyet çizgisinin titizlikle sürdürülmesiyle mümkün olabilir. Haklıyız. Haklılığımızı diktatörlüğün keyfiliklerinden alıyoruz.

Bunun ötesinde hepimizin görüşleri, kendine özgü amaçları, hedefleri, renkleri elbette var ve olacak. Bunları dile de getireceğiz özgürce. Ancak her attığımız önemli adımın, hep birlikte haykırdığımız her sloganın haklılığımızı daha da perçinlemesi, farklılıklarımızı dile getirmekten çok daha öncelikli olmalıdır.

Alanlarda farklı partilerden, örgütlerden, ideolojilerden olan veya bu kategorileri reddeden insanlar arasında kurulan mücadele kardeşliği gereği birbirimizi saygıyla, sempatiyle dinliyoruz. Bunu sürdürelim elbette. Ama bir de birlikte meşruiyet çizgisini kalınlaştırmayı önemseyelim. İktidarın, onun medyasının eline koz vermeyelim, haklılığımıza gölge düşmesini engelleyen titizliğimizi koruyalım. Provokasyon yaratmak, “eylemciler yakıp yıkıyor” demek için fırsat kollayanların hevesini kursaklarında bırakalım.

3.
Halkımız direnişte.

Ve halkımız izlemede.

Bir kısmı anlamlandırmakta zorluk çekmeye devam ediyor.

Küçük bir kısmı karşı-devrimcilerle gönül birliği içinde.

Bir avuç da alçak var.

Sırasıyla ortak aklı güçlendirmeye, izleyenleri aktif kılmaya, bıkmadan usanmadan anlatmaya, karşıtlarımızı moralsiz, hareketsiz kılmaya, alçaklara fırsat bırakmamaya çalışacağız.

Çok kalabalığız.

Ama her anlamda büyük olan bu memlekette daha da kalabalık olmalıyız.

4.
Biz örgütlüyüz. Biz bir siyasi partiyiz. Bizden farklı olanlara saygıda kusur etmedik, etmeyeceğiz.

Ancak yandaşların bir bölümünün de “bunlardan bir şey çıkmaz, bunlar örgütsüz, ideolojisiz” dediklerini görüyoruz. Bazı çevrelerin örgütsüzlüğün erdemlerinden, saldırganca söz etmelerini de izliyoruz.

Kardeşler,

Burada dünya görüşlerine ilişkin bir tartışma yapmıyoruz. Şu yalın gerçekten söz ediyoruz. Herhangi bir hareket, kendi örgütlülüğünü yaratmadığı durumda saldırıya direnemez, çözülür. Kendiliğindenlik eğer organize olamama, iki lafı bir araya getirememe, yapabileceklerimizi yapamama anlamına geliyorsa zaaf demektir. Halk elde ettiği kazanımları örgütleri aracılığıyla korur. Başka yolu yoktur. Bugün örgütlenmeyen kazandığını iade eder.

Örgütlüler örgütsüzlere saygıya devam edecek. Ama örgütsüzler bile, örgüt düşmanlığına izin vermesin.

5.
Farklılıklarımız da güzel! Yalnız, hareketin bütününe ve bileşenlerine yönelik değerlendirmelerimizle bu “güzellik” arasında bir uyum olmalı.

Mücadele hiçbirimizin ayrıcalığı değildir. Herhangi birimiz bir diğerinin varlığından rahatsızlık duymamalıdır. Bilelim ki, mücadele öğretir ve dönüştürür. Başka zaman başka yerde yan yana gelemeyecek resimler aynı karede birleşiyor. Bunun bütün sorunları çözdüğünü söylemek hayalcilik olur. Ancak birleşenler birbirinin çekip gitmesini veya etkisizleşmesini içten içe dilemek yerine herkesin bir yandan da değişmekte olduğunu hesaba katmalıdır.

6.
Karşı taraf saldırıyor ve saldıracak. Haberler geliyor. Eli sopalılar, bıçaklılar.

Demek ki, teknik olarak da dikkat edeceğiz.

Bir halkın ayağa kalkışını kutlayacağız elbette. Bunu çoktan hak ettik.

Ancak yaptığımız işin esasının kutlama değil mücadele olduğunu unutmamalıyız. Bu noktayı pratikte ihmal ettiğimiz durumda faşist saldırıların büyüyeceğini bilmeliyiz.

Daha konuşacak çok şeyimiz var. Gerisini omuz omuza konuşuruz."

(soL - Haber Merkezi)