Kemal Okuyan: İhtiyaç icat yaratır

Türkiye Komünist Partisi Merkez Komite üyesi Kemal Okuyan ile, TKP'nin yaptığı "Cepheleşme Çağrısı"nın anlamı üzerine konuştuk.

Türkiye Komünist Partisi'nin dün kamuoyuna yaptığı "Cepheleşme Çağrısı" çerçevesi belli bir "örgütlenme"ye çağrı olarak mı algılanmalı, yoksa henüz öneri, fikir aşamasında olan bir projeden mi söz ediliyor?
TKP'nin çağrısı, öncelikle Türkiye'nin, Türkiye'nin emekçi halkının ihtiyaçlarının ifadesi olarak değerlendirilmeli. Karşımızda bir Türkiye tablosu oluştu. Bu tabloya kafa tutacak, ona direnecek, nihayetinde onu değiştirebilecek toplumsal kaynaklar da var Türkiye'de. Önemli olan bu toplumsal kaynakları bir güç haline getirip, harekete geçirmek. İhtiyaç bu ve sol adına, devrimcilik adına, işçi sınıfı siyaseti adına bu ihtiyacı kimse inkâr edemiyor. TKP bu ihtiyacı dile getirmiş oldu. TKP bu ihtiyacı dile getirirken, son dönemde Türkiye'deki gidişata direnebilecek toplumsal kaynakların örgütsüzlüğünden kendine ve solun bütününe pay çıkardı. İster gerçekçilik deyin, ister özeleştiri. Nasıl algılandığının önemi yok. Geç ve yetersiz kaldık! Bu kadar basit.

Bu durumda "cepheleşme çağrısı" yalnızca bir ihtiyaca işaret edilmesi olarak mı algılanmalı? Bu somut bir öneri değil mi?

Siyasette bir ihtiyacın altı belirgin bir biçimde çiziliyorsa, bir "icat" da kapıda demektir. Bunlar TKP'ye ait şeyler değil. Genel olarak toplumun yüzünü sola dönen kesimlerinde, örgütlü emekçilerde, AKP'nin gerçekte ne anlama geldiğini kavrayan ve bundan kaygı duyanlarda ortak bir ruh hali görülüyor: Bir şey yapılmalı. Bu hep vardı, şimdiyse bayağı baskın hale geldi. TKP bu arayışın boşlukta kalamayacağını, ihtiyacın icat yaratacağını vurgulamış oldu ve bununla ilgili üzerine düşeni yapacağını ilan etti.

Ortak ruh halinden "solda birlik arayışı" mı anlaşılmalı?

Bundan çok daha fazlası anlaşılmalı. "Birlik" tek başına bir şey ifade etmiyor. Siz "birlik" olursunuz ama ortaya çıkan boşluğu doldurmaktan çok uzak kalırsınız ya da öyle bir iddianız olmaz. Konuya tam tersi yönden yaklaşılmalı: Türkiye'de bugün siyasi iktidarın karşısında emekçi halka dayanan, onu adım adım örgütleyip ayağa kaldıran bir seçeneğin yaratılması gerekiyor. Bu seçeneğin kendini var edeceği toplumsal kaynaklar, şu anda tek bir siyasi oluşumun örgütsel, siyasal, programatik sınırlarını aşan bir zenginlik ve dağınıklık içinde. Dolayısıyla başka biçimlere gereksinim var. Bu anlamda "solda birlik", eğer mevcut bazı siyasi yapıların aritmetik toplamını çağrıştırıyorsa, hiç de uygun bir adlandırma değil. Türkiye'nin daha cüretli, daha iddialı çıkışlara ihtiyacı var. Güçleri birleştirmek buna yaramalı, kendi başına hedef olmamalı. Öte yandan "birlik" arayışı pozitif bir enerji de yaratıyor, bunu da değerlendirmeliyiz elbette.

TKP'nin bu çağrıyı yapmadan önce EMEP, Halkevleri ve ÖDP yönetimleri ile paylaştığı öğrenildi. Çağrının muhatabı öncelikle bu siyasi parti ve örgütler mi?
Söz konusu hareketlerle belli bir hukuğumuz var. Görüşüyoruz, bazı platformlarda ortak hareket ediyoruz. Bütün bunları yaparken, "nasıl devam edileceği" de bir biçimde gündeme geliyor. Çağrımızı basından öğrenmeleri şık olmazdı elbette. Zaten bu çağrının anlamını, dostlarımızın yaklaşımlarını, neler yapılabileceğini en kısa sürede birlikte değerlendirebileceğimizi düşünüyoruz. Ama bu çağrının çerçevesini siyasi öznelerle sınırlamak doğru değil. Az önce de söylediğim gibi, toplumsal kaynaklara odaklanan bir mücadele hattı öneriliyor. Dolayısıyla bu protokoler bir çağrı değil, kamuoyuna yapılmış bir çağrıdır. Bir cepheye değil cepheleşmeye çağrı var ortada. Henüz örgütsel formuna ilişkin bir şey söylenmeyen, çerçevesi ve ilkelerine ilişkin ayrıntılara girilmeyen, yalnızca hangi ihtiyacı karşılayacağı ve doğrultusuna açıklık getirilen bir cepheleşme. Bunun ötesine geçmek için elbette dostlarımızın yaklaşımını göreceğiz, onlarla birlikte ortak irade oluşturmanın yollarını arayacağız ve belki başkalarıyla da…

Öngördüğünüz bir takvim var mı?
Soru "zamanımız var mı" diye değiştirilebilir. Zamanımız kalmadı. Bu ihtiyaç pat diye kafamıza düşmedi. Uzun süredir hemen herkes bir biçimde benzer şeyleri tartışıyor. Elbette yeni ögeler eklendi tabloya. Örneğin bir yıl öncekinden daha farklı bir noktadayız. Ama her durumda fazla zamanımız yok. Bu ihtiyaç bir kenarda duracak, biz de başka şeyler yapacağız! Ciddi olmaz.

Diğer siyasi özneler aynı yakıcılığı hissetmeyip farklı önceliklerle hareket ederlerse? Açık soracak olursak, ortak davranmak konusunda anlaşılamazsa?
Kötü olur. Ama ihtiyaç ortadan kalkmaz. Türkiye'de AKP'ye, onun temsil ettiği zihniyete teslim olmamaya kararlı toplumsal güçlerin cephesi mutlaka ortaya çıkar. Hemen her yerellikte bu doğrultuda bir arayış var. Bu öyle ya da böyle karşılık bulacak. TKP bu arayış doğrultusunda hareket edeceğini ilan etti. Bu doğrultuda çalışmalara başlaması da doğal.

Nedir bu çalışmalar?
Bir boyutu birlikte hareket ettiklerimizden başlayarak siyasi oluşumlarla ortak bir zemin sağlamak. Diğer bir boyutu Türkiye'de şu ya da bu düzeyde örgütlülüğü temsil eden, baştan beri üzerinde durduğumuz toplumsal kaynaklarla ilişkilenmiş kurumsallıklarla etkileşim içine girmek. Diğer boyutu ise, sözü edilen toplumsal kaynakların israfını derhal engellemek.

TKP bir cepheleşme çağrısından söz ediyor. Yurtsever Cephe ne olacak?
Yurtsever Cephe, başka bir dönemde, ilişkili ama farklı ihtiyaçlardan doğmuştu. Irak'ın işgali ile somutlanan emperyalist müdahalelere karşı durmak temel eksendi. TKP kendi siyasal çizgisi etrafında ama kendisinden ibaret olmayan bir hareket yaratmaya çalışıyordu. Başka siyasi öznelere açmamak, bir koalisyona dönüştürmemek konusunda gizlenmeyen bir yaklaşım vardı. Yurtsever Cephe bu yaklaşım doğrultusunda belli bir işlev üstlendi. Ama bugünkü ihtiyaç Yurtsever Cephe ile ya da benzer bir mantıkla kurulacak bir cephe ile karşılanamaz. Bu anlamda TKP'nin cepheleşme çağrısı ile Yurtsever Cephe arasında şu anda bir ilişki kurulmamalı.

Partinin aynı anda hem 29 Ekim hem de cepheleşme çağrısı yapmasının özel bir nedeni var mı?

Parti Merkez Komitesi iki hafta üst üste toplandı ve siyasal konularda önemli kararlar aldı, değerlendirmeler yaptı. Bu karar ve değerlendirmeleri kamuoyu ile paylaşıyoruz. İki açıklamanın üst üste gelmesinin bir nedeni bu. Öte yandan, "Türkiye Cumhuriyeti bitti" saptaması ile "cepheleşme ihtiyacı" yaşanan aynı sürecin ürünü. Alakasız şeyler değiller elbette. Bir de dediğim gibi zaman yitirmeme kaygısı söz konusu. Bundan sonra gecikilen her günün maliyeti çok yüksek. Hovardalık zamanı değil.

(soL - Haber Merkezi)