Halkevleri'nden seçim değerlendirmesi

Halkevleri seçim sonuçlarına ilişkin Genel Başkan İlknur Birol imzalı bir açıklama yayımladı.

Halkevleri tarafından yapılan açıklamanın tam metni şöyle:

Seçim bitti: Neoliberal gericiliğin karşısına sokağın "ustaları" dikilecek
2011 Genel Seçimleri bitti. AKP referandumda belirginleşen ve 2011 genel seçimlerinde de ivmelendirerek sürdürdüğü “muhafazakar sağ seçmeni” kendi etrafında birleştirme çizgisinde başarılı oldu. Seçim döneminde şovenizm, milliyetçilik ve gericilik bayrağını elinden düşürmeyen AKP bir dönem öncenin merkez sağ partilerinin ve İslamcı yasal partilerin tamamen siyaset sahnesinden silinmesi ile bu oyların kendi etrafında bloklaşmasına yol açtı. Yeni bir sağ alternatifin oluşmadığı koşullarda, AKP’nin mevcut “alternatifleri” tamamen çözüldü. Bu durum AKP iktidarının bugünkü oy oranına ulaşmasında en önemli etkenlerden biridir.

AKP, iktidar dönemi boyunca koruduğu ülke egemen sınıflarının temsilciliğinde, emperyalist işbirlikçiliğinde alternatifsizlik konumunu sürdürerek seçime girdi. Bu durumu, toplumun büyük bölümünü oluşturan sağ-muhafazakar kitle için düzen içi siyasal atmosferdeki alternatifsizlik ile birleştirerek halk desteğini de korudu. AKP döneminde halkın büyük kesiminde yaratılan güven yitiminin ve umutsuzluğun akacağı sol bir kanalın/öznenin olmaması, toplumsal alanda hareketlenen, haklarını aramak için sokağa çıkmaya başlayan kitlelerin siyasal bir adreslerinin olmaması da bu duruma katkı sağladı.

AKP iktidar dönemi boyunca toplumu AKP’li olanla olmayan olarak ikiye bölmeye ve “bizden olmayan kaybeder” algısını yaymaya, devlet olanaklarından yararlanmaktan yandaşa “sınav şifresi” verilmesinin iç meşruiyetini yaratmaya kadar, medyada AKP’li olmayanın ipinin çekilmesinden bir taşeron yanında çalışmaya başlamanın dahi “parti sorgulamasından” geçmesine kadar türlü yöntemlerle devam etti. AKP’yi iki dönem iktidara taşıyan dini, muhafazakar değerler ve bu değerleri sahiplenen toplum kesimlerini istismar etmeyi başarıyla sürdürdü. Dinci gericiliğin en büyük taşıyıcısı haline gelen AKP’nin İslam dünyasının “lideri” olma hayali dış politika alanında tüm tıkanmalarına rağmen halk nezninde sürekli şişirildi. Seçim sonrası Erdoğan’ın balkon konuşmasında yer alan “İslam ve Türk dünyası” vurguları ise Erdoğan açısından bu “vizyonun” neoliberal program ve emperyalist yağmada geniş bir coğrafyada “görev talebinin” altının çizilmesi oldu.

Kılıçdaroğlu çizgisinde CHP’nin seçimlerden başarısız çıkması ise seçim öncesi de ifade ettiğimiz gibi bir kez daha sağın düzen içi alternatifinin ne kadar cilalansa da “sosyal demokrat” bir partiden oluşamayacağını gösterdi. Hiçbir gerçek toplumsal dinamizme ve hareketlenmeye yaslanmayan, ne sınıfsal, ne ideolojik ne de örgütsel olarak buna uygun olmayan CHP seçimden umduğunu bulamadı, CHP aday listelerinde gelişen toplumsal mücadelelerin kendilerini görecekleri hiçbir ismin yer almaması, CHP’de yaratıldığı söylenen dönüşümün gerçek bir taban dinamizmine yaslanmaması nedeniyle CHP örgütünün çalışmaması da Kılıçdaroğlu etrafında yaratılan rüzgarın ancak o rüzgarı yarattıklarını söyleyenleri etkileyecek durumda kalmasında etkili oldu. CHP neoliberal politikaları reddetmedi, sistem içi bile olsa “alternatif” oluşturmadı. Kürt sorunu, İslamcı gericilik gibi siyasi sorunlara sistematik politikalar üretmedi. CHP neoliberal politikaların uygulanma düzleminde AKP’nin alternatifi olmaya, halkın değil egemen sınıfların “tercihi” olmaya çalıştı. Ancak bunda da başarılı olamamıştır. Açık ki tarihi ve bugünüyle sınıfsal temeliyle CHP’nin neoliberal politikaların yıkıma uğrattığı yoksul emekçi halk sınıflarının tepkilerini AKP iktidarına alternatif bir siyasi harekete dönüştürme şansı yoktur. Seçim sonuçları bunun bir kez daha altını çizmiş ve AKP’ye karşı CHP’yi işaret eden “düzen içi muhalefet” havarilerinin soluğunu kesmiştir.

Seçimin asıl başarısını ise bağımsız adaylar gösterdi. AKP iktidarının doğrudan yönlendirmesi ile tüm saldırı aygıtlarıyla siyasi temsilcileri bakımından seçim barajından, operasyonlara, tutuklamalardan, YSK vetolarına kadar türlü engellemelerle karşı karşıya kalan Kürt halkının, YSK vetosuna karşı sokakta verdiği mücadele ile de açığa çıkarttığı bir sonuç vardır: kazanmanın yolu örgütlü bir halk hareketinden, mücadeleden geçer. Kent merkezlerindeki kitle hareketleri, sivil itaatsizlik eylemleri, demokratik çözüm çadırları ile örülen seçim süreci BDP’nin desteklediği bloğun 36 milletvekili ile Meclis’e girmesini sağladı. Bu sonuçla artık egemen güçlerin, AKP’nin, BDP’nin Kürt halkını temsil etmediği iddiası tüm zeminini yitirdi. Meclis daha güçlü bir şekilde Kürt halkının haklı taleplerinin gündeme getirileceği bir mücadele kürsüsüne dönüştürülebilir. Bunun garantisi de yine Kürt halkının örgütlülüğü ve sokakta vereceği mücadele olacaktır.

12 Haziran seçimleri öncesi AKP iktidarını zayıflatmanın, geriletmenin ve def etmenin yolu halkın çıkarları ekseninde örgütlenmiş güçlü bir halk hareketinin bu politikaların karşısına dikilmesidir demiştik. Seçim sonuçları bu çizginin haklılığını bir kez daha gösteriyor. Bu mücadele sokakta kurulacaktır.

AKP iktidarının “ustalık” dönemi emperyalist işbirlikçisi dış politikasının ivme kazandığı, neoliberal halk, emek ve doğa düşmanı politikaların basamak atladığı ve tüm bunların AKP eliyle yeniden yapılandırılan kurumsal faşizm ve gericilik kanalıyla uygulamaya geçirildiği bir dönem olacaktır. Çok geniş halk kitlelerini doğrudan güvencesizlik ve temel yaşamsal hakların gaspı noktasında derin biçimde etkileyen bu politikalara karşı yükseltilecek halkın hakları mücadelesi AKP eliyle beslenen mevcut toplumsal saflaşmayı gerçek zeminine “sınıf mücadelesi” zeminine oturtacak temel çizgidir. Bu çizgi neoliberal kapitalizmin karşısına halkı örgütlü bir güce dönüştürecektir. AKP’nin “ustalık” dönemini halkın hakları mücadelesiyle, sokağın ustalığı ile karşılayacağız.

Verdiğimiz söz bakidir. AKP’nin yeni iktidar döneminde de halkın hakları mücadele çizgisini büyütecek, emekçi-yoksul halkın çıkarlarıyla örtüşmeyen tüm neoliberal-gerici politika ve uygulamaların karşısına dikileceğiz.

Mücadele her an parolamızı doğrulamaktadır: Haklarımızı kazanmak için tek yol sokak, tek yol devrim.

Halkevleri Genel Başkanı
İlknur Birol