"Cepheleşme halkların kardeşçe yaşayacağı ülkeyi kurma ihtiyacıdır"

Türkiye Komünist Partisi Merkez Komite üyesi Erkan Baş, TKP’nin cepheleşme çağrısının, emekçilerin iktidara gideceği yolu tarif etme ihtiyacına karşılık vermesi gerektiğini söyledi.

BirGün gazetesinden Ahmet Meriç Şenyüz, Türkiye Komünist Partisi Merkez Komite üyesi Erkan Baş’la görüştü. Birçok konunun ele alındığı ve oldukça uzun olan röportajda Erkan Baş, TKP’nin cepheleşme çağrısına dair açıklamalarda bulundu.

“TKP’nin neden bir cepheleşme çağrısı yayımlama ihtiyacı duyduğu” sorusuna yanıt olarak AKP öncülüğünde daha gerici, emperyalizme daha bağımlı, sermaye egemenliğinin daha belirgin olduğu yeni bir düzenin kurulduğunu, bu doğrultuda cumhuriyetin tasfiye edildiğini belirten Baş, “Böylelikle bizim ‘yeni Osmanlı’ dediğimiz, bazılarının ‘ikinci cumhuriyet’ ya da şakayla karışık ‘ikinci el cumhuriyet’ dediği süreç başlamış oldu. Bu süreci nasıl karşılayacağız. Bu süreçte Türkiye’nin emekçiler için daha da cehennem haline getirilmesine nasıl karşı koyacağız. Bunun bir adım sonrası halkların kardeşçe barış içinde yaşayacağı bir ülkeyi nasıl kurarız. Bu denklemde bugünkü görevler temelinde bir ihtiyaçtır cepheleşme” dedi.

Önerdikleri cephenin bir “cumhuriyet kazanımlarını savunma” cephesi olmadığını belirten Baş, “Bizim emekçilerin iktidara gideceği yolu tarif edecek bir cepheye ihtiyacımız var. Koruyucu bir cepheye değil geliştirici yeni kazanımlar elde edecek bir cepheye ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.

“CHP’nin de karşısına dikilmemiz gerekir”
Devrimcilerin, sosyalistlerin, solcuların cephesini önerdiklerini söyleyen Erkan Baş, “Aslında bugün Türkiye’de siyasette yok edilmek istenenlerin cephesini öneriyoruz. Bugün siyasette kimin sesi yok. Bugün Türkiye’de burjuvazinin her renginin sesi var ama emekçilerin sesi yok. Emekçilerin sesi olabilecek, emekçilerin mücadelesine önderlik edebilecek bir cephenin inşa edilmesi gerekir. Temel meselemiz budur. Türkiye’de bugün AKP’nin önderliğinde ilerleyen bir süreç var ama buna karşı ciddi bir direnç de var. Bir boyutu gençliktir, bir boyutu Alevilerdir, bir boyutu HES’lere karşı mücadele eden yurttaşlarımızdır mesela. Bunun gibi pek çok direnç var ama bütün bunların bir bütün olarak AKP karşısında dikilmesi önemlidir” değerlendirmesinde bulundu.

Baş, “Aslında şunu düzelteyim, CHP’deki değişimden sonra artık sadece AKP’ye karşı değil CHP’nin de karşısına dikilmemiz gerekir” diye ekledi. “Kılıçdaroğlu’yla birlikte CHP’nin solculaştığını değil sağcılaştığını mı düşünüyorsunuz?” sorusuna ise Baş “Sağcılaştı dersem sanki önceden solcuymuş gibi bir algı da çıkabilir o yüzden öyle bir şey ifade etmiyorum. CHP bir düzen partisiydi, şimdi yeni kurulan düzene daha uyumlu hale getirilmektedir. Dolayısıyla CHP’deki değişim olumlu değildir. Şu ayrı Kılıçdaroğlu’nun ilk çıkışında oluşan rüzgarı önemsiyoruz. O rüzgar Türkiye soluna ve sosyalistlerine bir zemin olduğunu ve bir görev düştüğünü gösteriyor. Toplumun AKP cenderesinden kurtulmak istediğini gösteriyor. En azından öyle diri unsurlar var. Öte yandan Kılıçdaroğlu tam tersine bu diriliği öldürmek doğrultusunda bir faaliyet yürüttüğünü düşünüyoruz” dedi.

“Çağrı herkeste bir heyecan yarattı”
Cepheleşme konusunda görüştükleri herkesin bunun büyük bir ihtiyaç olduğuna katıldığının altını çizen Erkan Baş, “Bu çağrı herkeste bir heyecan yarattı. Hatta bana göre aşırı bir heyecan bile yarattı. Biz TKP’den bunu hiç beklemezdik dediler. Doğal olarak önce belli bir mücadele deneyimimiz olan ÖDP, Halkevleri ve EMEP’i ziyaret ettik. Arkasından, DİSK, KESK, TMMOB, TTB, Alevi Bektaşi Federasyonuyla görüşmeler yaptık. Önümüzdeki günlerde şimdiye dek görüşmediğimiz sol sosyalist güçlerle görüşmeye devam edeceğiz. Bu sürece en küçük bir direnç gösterdiğini düşündüğümüz kim varsa onunla görüşmek istiyoruz. Küçük, büyük herhangi bir ayrım gözetmeden gidip kendimizi anlatmak ve arkadaşları dinlemek istiyoruz” dedi.

Baş, “Öte yandan biz ne TKP’nin kendi başına bir cephe ilan etmesini ya da ister 3 ister 30 sosyalist örgütün bir araya gelip bir cephe ilan etmesini doğru bulmuyoruz. Önemli olan emekçi halkın direncini bu sürece dahil etmek” diye ekledi.

“Seçim kapıya dayanınca olmasın”
“Peki şimdiye kadar cepheleşme çağrınıza beklediğiniz yanıtı aldınız mı?” sorusuna Erkan Baş şöyle yanıt verdi: “Kimi yerelliklerde cepheleşme süreci fikrine sıcak bakan ve bu doğrultuda inisiyatif almak isteyen unsurlar ortaya çıkmaya başladı ancak herhangi bir siyasi öznenin bugüne dek cephe çağrısına doğrudan yanıt verdiğini söyleyemeyiz. Bunu bir eleştiri olarak söylemiyorum herkesin karar alma süreçleri farklı ama bize göre Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu etkinlikte bir süreci örme iradesi daha gösterilememiş durumda bunu bir zaman kaybı olarak değerlendiriyoruz. En acıklısı, şu olur seçim zamanı gelip çatınca arkadaşlarımızın TKP’nin o zaman söylediği şey doğruydu deyip bir araya gelme çabası göstermesi… Referandum sürecine ilişkin temel eleştirimiz de budur, bu öznelerin referandum kapıya dayanınca bir araya gelmesini eksikli buluyoruz. Referandum süreci de herkesin kendi faaliyetini yürüttüğü, bunların belli merkezi süreçlerde bir araya geldiği bir süreç olmuştur. Çok değerlidir, çok önemlidir referandumdaki tutum ama etkisi sınırlı olmuştur. Sonuca daha çok etki edebilecek şekilde örgütlenebilirdi. Şu anda biz bu noktada çok samimi bir çaba içerisindeyiz. Ama şöyle de düşünmüyoruz bu iş mutlaka şu, şu sosyalist güçleri kapsamalı bu olmazsa olmaz diye de düşünmüyoruz. Bunu birlikte örgütlemek isteyen arkadaşlarla birlikte örgütleriz istemeyenlerle de başka mücadele pratikleri örmeye devam ederiz ama bu iş bir ihtiyaç biz bu işin örgütlenmesi ihtiyacından kaçamayız.”

“Cepheleşme mümkün, hızla kitleselleşme ihtimali var”

Erkan Baş, “İyimser misiniz cepheleşme konusunda, mümkün görüyor musunuz bunu?” şeklindeki soruya ise şu karşılığı verdi: “Bugünkü Türkiye’de bu mümkün ve bunun hızla kitleselleşme ihtimali var, CHP’deki bu süreçten rahatsız olanlardan tut da, bütün bu süreçten rahatsız olanlara kadar. AKP sekiz yıl boyunca kendi programı doğrultusunda ciddi yol aldı. Bu aşamada da emperyalist güçlerden ciddi destek aldı. Şimdi bunun faturasını ödeme zamanı geliyor. Bunun faturasını ödemek ne demek? Eğer Marksistler olarak bizim tahlillerimiz doğruysa, bu emekçilerin daha fazla yoksullaşması, daha fazla acı çekmesi demek. Bizim açımızdan mücadelenin yükseleceği bir süreçtir. Bu anlamda cepheleşmeyi zorunlu görüyoruz.”

(soL - Haber Merkezi)