Binlerce kişi soL Gazetesi için bir araya geldi

soL Gazetesi iki ayı geride bıraktığı yayın hayatında okurlarıyla ilk büyük buluşmasını binlerce kişiyle gerçekleştirdi. Abdi İpekçi salonunda soL okurlarıyla yapılan buluşmada soL'un 2,5 ay boyunca neler yapmaya çalıştığı konuşuldu, geleceği tartışıldı ve hep bir ağızdan şarkılar söylendi.

Güncelleme 20:50

Nejat Yavaşoğulları ve Beyoğlu Kumpanya'nın sahne almasının ardından etkinlik sona erdi.


Güncelleme 20:45

Tiyatro sanatçısı Kemal Kocatürk, "soL'a sarılmış ekmekle geldim sola sarılmış binleri buldum" dedi ve Can Yücel'in "Aç Aç Aç" şiirini okudu.


Güncelleme 20:33

Aydemir Güler'in ardından BandoSol sahne aldı.


Güncelleme 20:30

TKP MK üyesi Aydemir Güler'in konuşması:

"soL gazetesi bir savaşa doğdu. Yanıbaşımızda Suriye'de savaş rüzgarları esiyor, eğer Suriye'de durdurulamazsa savaşa son da olmayacak. Savaş rüzgarları her zaman yalanla beraber eser, korkunç propagandayla birlikte eser. soL gazetemiz bunun ortasına doğdu. Başından beri 2,5 aydır bu kara propagandanın karşısına dikildi. Biz neyiz? Bu kara propagandaya, El Arabiya’ya, El Cezire’ye, BBC’ye, CNN’e, Ajans Press’e direnebilir miyiz? Evet, birkaç koşulla direnebiliriz.

Bileceğiz ve inanacağız. Hakikat, devrimcidir. Hakikat bizden yanadır. Halkımızı bileceğiz, yanıbaşımızda hissedeceğiz, yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Yalancılar bundan 10 yıl önce Irak’ta kitle imha silahları var diye anlattılar, bombalar, tanklar geçti arada “yokmuş” dediler. Ama Irak’ın üzerinden emperyalistler geçti. Şimdi Suriye’de kimyasal silah var diyorlar. Suriyeli yetkili, “yok ama halkımıza karşı kullanmazdık” diyor ikinci kısmını alıyorlar ve diyor ki yalan dalgaları, “Suriye rejimi halkı tehdit ediyor”. Kara propaganda delilik, sonsuz uydurma durumudur.

Bizim gibi yüreği hakikatten atanlar var. İşaret ediyoruz, El Kaide kimyasal silah laboratuarı kurmuş, diyorlar ki ÖSO kendini Şam rejimine karşı eğitiyor diyorlar. Kara propaganda hakikati ters yüz eder, çıplak gerçek olduğu gibi karşımızda durmamaktadır. Bir dizi prizmadan geçer öyle yansır insanların yüzüne. Başkaların yalanları varsa hakikati olduğu gibi gösterecek merceklere ihtiyacımız var. soL gazetesi bir savaş rüzgarına doğdu, savaş rüzgarı her zaman kötü ama soL için ne büyük bir imtihan fırsatıdır. 2,5 aydır başımız dik! Savaş yalanlarına karşı kafayı dik tutan insanlık var, en önemli sözcüsü bizim çiçeği burnundaki gazetemizdir.

Yalanlar devam ediyor. Biz diyoruz ki gerici Arap rejimleri cezaevlerinden katilleri, tecavüzcüleri çıkartıyor bize Şam rejimi yapıyor diyorlar. Biz yazıyoruz başkaları tersine çevirmeye çalışıyor. Bir terör eylemleri dalgasını özgürlük savaşı olarak ne kadar yutturabilirler ki? Biz hakikate inanmaya devam edelim.

Bizim finansörü olmayan, binbir güçlükle çıkan gazetemiz, çulsuz gazetecilerimiz milyon dolarlık gazetelerin karşısına dikilmeyi çok iyi bilir. soL gazetesi habere, haberciliğe devam edecek, iyi başladığımız yolda daha iyi olacağız. Ama bileceğiz ki soL gazetesinin iyi gazete olması demek sadece gazete olmaması demektir. Savaştan mı bahsediyoruz, “İşgalciler her zaman kaybeder” diyoruz.

Irak’ı işgal edenler, Suriye’yi işgal etmeye kalkanlar, patriot yerleştiriyoruz diyerke ülkemizi işgal etmek isteyenler kaybedecek. Diyoruz ki, ta dünyanın bir başka ucundan, Şili’den almıştık: 'Örgütlü bir halkı hiçbir kuvveti yenemez'

soL gazetesi yalanlara direnir, her geçen ay daha iyi bir gazete olarak yalanlara direnmeye devam edecek. Ne kadar sattığımızdan, okunduğumuzdan bağımsız olarak arkasında tarih var, tarihin, halkın dersi var. Buna dayanacak ve direnecek. Yalnızca basın olmazsak ancak o zaman direnebileceğimizi unutmayacağız. Bizim basınımız hakikati arayan, hakikatin devrimci olduğuna inanan koskoca bir hareketin parçası olduğu için bizim basınımızdır.

Bizim soL gazetemiz bu yürüyüşün bir parçasıdır, bir neferidir. Ancak böyle direniriz yalan dalgalarına. Hedefe iyi gazete olarak varacağız, sadece iyi gazete olmadığımız için, iyi gazete olarak devam etmek istemediğimiz, bir büyük mücadelenin parçası olduğumuz için.

Hedef ne olabilir bir gazete için? Para kazanmak mı çok satmak mı? Bizim gazetemizin hedefi eşitlik, özgürlük, adalettir bu yüzden halkın gazetesidir. Finansörümüz yok, bizim halktan başka bir şeye dayanmaya ihtiyacımız yok. Biz arkamıza bu siyasi iradeyi ve bu iddiaları alarak kurulduk. Sınav yolsuzluğuna karşı sokaklara dökülen çocuklarımızın hazırladığı bildirilerden geliyoruz, TEKEL işçilerinin direnişinin çıkarttığı günlüklerden, işçi sınıfının mücadelesinden, yoksulluğa, savaşa karşı kafasını dik tutanlardan geldik. Biz profesyonel değiliz, hata yaparız, her hatamız hakikate ulaşmanın telaşından gelecek, büyük kavganın parçası olduğumuz için de daha az hata yapacağız.

2,5 ayda ortaya çıkan ürün yapacaklarımızın yanında sadece başlangıçtır. Bugünleri değerli kılan yarın daha iyisini yapacak oluşumuzdur. Savaş rüzgarlarına mı doğduk, soL’un tam zamanıdır! İyi bir gazete için sözümüz şudur örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez!"


Güncelleme 20:09

Sanatçı Orhan Aydın sahne alarak Nazım Hikmet’in “Davet” şiirini seslendirdi ve şöyle konuştu:

“Bağımsızlık mücadelesi veren sanatçılar, kendimizi işçi ilan ediyoruz. Her gün evlerimizin önünü, sokaklarımızı temizlemeye çalışan temizlik işçisi ilan ediyoruz kendimizi, Ankara Çankaya’dan işe başlayacağız, pislik padişah bozuntularını İncesu deresine temizleyeceğiz. Ankara’yı bilen bilir, İncesu deresi yalnızca pislik taşır. Biz bu göreve hazırız. Kendimizi duvar işçisi ilan ettik, gericiliğin ırkçılığın faşizmin karşısına oyunlarımızla, şiirlerimizle, türkülerimizle büyük çok büyük kızıl kıpkızıl duvar örmeye hazırlanıyoruz.

NHKM olarak bir büyük festival düzenlemeye niyetliyiz. “Karanlığa Alışma Aydınlat” festivali. Bu ülkenin sosyalistleriyle yeniden hayata el sürmeye çağırıyoruz. Sanatçılar girişimi olarak da Caddebostan Kültür Merkezi’nde bir araya geleceğiz. Korkuya, diktaya, adaletsizliğe sanata ve sanat düşmanlarına karşı ayağa kalkacağız, bu ülke halkını ayağa kalkmaya davet edeceğiz. Ferman padişahınsa bu ülke bizimdir, bizim kalacaktır!”

Aydın, yazar Ataol behramoğlu’nun da gönderdiği mesajı okudu. Mesaj şu şekilde: “soL’un yayın hayatına girişi, sol muhalefette güçlü bir mevzi kazandırdı, soL’u destekleyelim, güçbirliğimizi sağlayarak AKP gericiliğine son verelim.”

Sanatçı Nejat Yavaşoğulları sahne alarak şarkılarını seslendirdi.


Güncelleme 19:59

DHL işçileri, THY işçileri, Hey Tekstil işçileri, Birleşik Metal İş sendikası da etkinliğe katıldı. Tekirdağ’da direnen metal işçileri ile ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay da dayanışma mesajlarını gönderdiler.

Sanatçı Fırat Tanış sahne aldı, şarkılarını seslendirdi.

Güncelleme 19:47

Şair Nihat Behram sahne aldı. Nihat Behram seslendirdiği şiirin ardından, "Kaderini değiştir! soL’a omuz vermenin onurunu taşıyın" dedi.

Güncelleme 19:45

Çulhaoğlu'nun ardından Beyoğlu Kumpanya sahne aldı ve "Tayyip Blues" şarkısını seslendirdi. Kumpanya adına yapılan konuşmada şunlar söylendi:

"Nice nice kitlelerle buluşma fırsatı bulur, buluşacaktır. İnancımız sonsuz. Tayyip blues bestesindne ötürü başbakana hakaret davası açıldı ve hapis cezasıyla yargılandık. O gün bu gündür konserlere tanınmamak içinkıyafet değiştirerek çıkıyoruz ama biz beraat ettiğimizden beri ülke gündemi değişti. Burjuva gazetelerinin iddia ettiği gibi ekonomi tıkırında değil işsiz insanlar olduğunu biliyoruz. Hala binlerce öğrenci, gazeteci, yazar hapis cezasıyla yargılanıyor. Halka yalan söylemek suçtur. Blues söylemeye devam edeceğiz."


Güncelleme 19:42

Metin Çulhaoğlu'nun konuşmasından satır başları:

"'Yağma yok sosyalizm var' ama bu akşam bir de derbi var. Bize burada önemli bir mesaj çıkıyor. İki arkadaşımın biri Fenerbahçeli, diğeri Galatasaraylı. Muhabbet ederlerken tanık oldum. Koyu Galatasaraylı arkadaşım, kendi takımının zaaflarından bahsediyor, koyu Fenerbahçeli arkadaş da bizim Aykut hocanın da 1-0’dan sonra geri yaslanması var diyor. Kafaca gelişkin, birbirinin yoldaşı olan insanlar arasında normal bir muhabbet. Gerek sosyalist mücadeleden, gerekse sol gazetesinden, bizden hasımlarımızla böyle muhabbet kuralım istiyorlar. soL olarak muhalefetimizi yaparken, AKP’nin pazarını ipe çıkarırken “iyi şeyler yapıyor” diyelim istiyorlar, bizim de günahlarımız çok oldu diyelim istiyorlar. Sanki Erdoğan çıkıp 'Biz de iyi şeyler yapmak istiyoruz, İdris Naim çam deviriyor' diyecek sanıyorlar. İki yoldaş arasında olabilecek muhabbeti haklarını teslim eden muhabbeti bizden sınıf düşmanlarımıza, AKP gibi bir iktidara karşı bekliyorlarsa çok yanılıyor. Ne mücadelemizle, ne de soL’un politikasında hiçbir zaman göremeyecekler.

Bize, 'Orhan Pamuk’un yaptığı işe katılmıyoruz ama niye eline silah verdiniz' dediler. Niye silahı eline verdiğimiz belli, gazetenin kimseyi küçük düşürmeme ilkesi var onun için eline verdik. Türkiye’de çok partili siyasetin bir kuralı var, uzun süre iktidarda olan siyasi partiler bir tepkiyi kullanarak, manipüle ederek iktidar olur. Zor ve onay diyalektiği geçerli, Demokrat Partisi de Adalet Partisi de böyle iktidara geldi. Zor derken sadece kolluk kuvvetlerine, Demokles’in kılıcı gibi sallanan yargıdan bahsetmiyorum. Siyasi ideoloji kültürel etkisi büyük ölçüde ben zorum, arkam kuvvetli başa çıkamazsınız anlayışına dayanmaktadır.

Bizim yapmamız gereken nedir? Biz bu zorun karşısına birkaç kanalı zorlayarak çıkabiliriz. Birini Erkan Baş yoldaşım söyledi halkı örgütlemek, AKP’nin oyunu halkın gücüyle bozmak. İkinciisi ideolojik mücadelede soL da dahildir, alabildiğince kesin ve acımasız olmak, vurucu olmak, çarpıcı olmak. Başka yolu yoktur. Zora dayalı iktidar varsa biz bunu ancak başka kanaldaki zorla bozabiliriz. Zor diye illa kaba kuvvet algılamayın. Halkı örgütlemeniz ve ideolojik mücadelede acımasız olmanız lazım.

Erdoğan seçim öncesi Karaelmas Üniversitesini biz açtık dedi. Doğma büyüme olanlar bile Karaelmas’ı AKP iktidarının açmış olabileceğini inanabilir. İstanbul’un herhangi bir yerinde anket yapın, 'kendi halkının üzerine bomba yağdıran…' ifadesinin arkasını getirin diye 10 kişiye sorarsanız en 6-7si Suriye’deki Esad rejimi diyecektir. Böyle iktidar varsa karşımızda inadına Roboski dememiz lazım. Uludere değil Roboski dememiz lazım.

'AKP’nin sermayenin, emperyalizmin partisi olduğunu bir an bile unutmadan iyi şeyleri de teslim edelim' dersek ideolojik mücadeleyi peşinen kaybederiz. soL’un böyle bir yola girmeyeceğinden emin olalım. Kendi zorumuzu Türkiye sosyalist hareketinin bu aşamada halkı örgütleyerek, gazete ve başka araçlarımızla ikirciksiz, teşhir edici, acımasız, deolojik mücadele vererek yapmalıyız.

Zaman nabza göre şerbet verme değil, şerbetle nabız attırma zamanıdır."


Güncelleme 19:30

TKP MK üyesi Metin Çulhaoğlu konuşma yapıyor.


Günceleme 19:14

Sanatçı Edip Akbayram sahne aldı. "Güzel günler göreceğiz" şarkısını seslendirdikten sonra şu konuşmayı gerçekleştirdi:

"SoL gazetesinin yayın hayatında uzun süreli olmasını diliyorum. Yayın hayatında başarılı olmasını, yüksek tirajlar elde etmesini diliyorum. Hepimizin buna ihtiyacı var. Hepimiz sahipleneceğiz, yüksek tirajlar elde edeceğine dair umudum çok yüksek. Yolu açık olsun. TKP’li kardeşlerime ve tüm devrimcilere dostluklarımı iletiyorum. İyi ki varsınız. Beraberce bu onurlu günü yaşıyoruz."


Güncelleme 18:48

Pınar Aydınlar sahne aldı. Şu anda "Özgürlük Mahkumları"nı söylüyor. Türküleriyle halaylara eşlik eden Aydınlar, yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Karanlığa karşı mücadele eden, inkar ve imha politikalarına karşı mazlumdan yana safını tutan, soL emekçileri, TKP üyeleri, bize yoldaş olan canlar hoş geldiniz. Bizler bu yolun ne kadar zor olduğunun farkındayız, tüm baskılara, zulümlere inat kazanılacağı umuduyla direnişlerimiz, işçi direnişleri var. İşçi yoldaşlarımıza selam olsun. Bizler ne Sivas'ı, ne Gazi'yi, ne Maraş'ı, ne 19 aralık katliamını, Roboski'de Kürt çocuklarının üstüne yağan bombaları unutmadık unutmayacağız. Yaşasın halkların kardeşliği!"


Güncelleme 18:45

Baş'tan sonra sahneye Emin İgüs çıktı. İgüs, "Dostum Dostum" ve "Ötme Bülbül Ötme" türkülerini söyledi.


Güncelleme 18:42

TKP MK üyesi ve soL okuru Erkan Baş'ın konuşmasının satır başları şöyle:

"TKP MK adına devrimciliğimizin olanca ateşiyle selamlıyoruz, merhaba. 30 Eylül’e göre çok daha güçlüyüz, arkadaşlarımıza, dostlarımıza, gazete emekçilerimize yürekten teşekkürler.

soL adıyla başlayalım. Adından utanmayanların, adıyla gurur duyanların gazetesi. Pek çok arkadaşımızın benzer tanımı, bu tanımı tanıdık bulduklarını biliyoruz. On yıldan fazla zaman önce Türkiye Komünist Partisi siyaset sahnesine yeniden kendi adıyla çıkarken biz adımızla onur duyuyoruz, tarihimizle gurur duyuyoruz dedik. Memlekette gerici, yobaz, işbirlikçi, patron partisi varken elbette Türkiye Komünist Partisi de olacak demiştik ve TKP’yi var etmiştik.

Bize göre ülkede TKP adıyla yeniden siyasal hayatta varolmak ne kadar önemliyse, Türkiye’de soL gazetesinin günlük olarak yayınlanması o kadar önemlidir. TKP’nin soL’a verdiği önemin bu kadar anlamlı olduğunu paylaşmak istiyoruz. Ülkemizin ne kadar karanlıktan geçtiğini anlatmayacağım ama iktidar bu karanlığı artık propaganda ediyor. Maalesef bizim cephede olanlar arasında da bunun yarattığı yılgınlık, umutsuzluk var. soL’un çıkışının önemli nedenlerinden biri budur. Çaresizlik içindeki milyonlara, emekçi halka üretilmiş devrimci seçenektir. Bugünkü alçak iktidar en fazla medya dedikleri alanda tekelleşme çabasına girdi bu alandaki hakimiyetiyle esir alma sürecini başlatmıştı.

En güçlü oldukları, en güçlü hissettikleri alanda karşılarına soL adıyla çıkmak önemlidir. Bu önemin arka planı da var. Burada örgütlülük fikrinin altını çizmek gerekiyor. İktidarın tekelleşme çabası sarfettiği alanda halk örgütlenirse karşısına çıkabilir, güçlü oldukları yerde gedik açabilir dedik. soL’un önemli başarısı örgütlülük, örgütlülük, örgütlülük. Halk örgütlendiğinde istediğini yapar.

Gecemizin arefesinde gerçekleşen bir olay oldu. soL medya alanına girdi, karşı devrimin amiral gemisi Taraf öldü, bu soL’un çıkışının yarattığı ilk sinyaldir. Medyadaki tekeli kırdık, soL'u da gücümüze katarak iktidarlarını başlarına yıkacağız. Önce yalan duvarlarını yıkacağız. AKP gericiliğin, emperyalizmin iktidarıdır ama bir yalan üzerinde ayakta duruyor, biz gerçeğin gücü olarak çıkacağız.

Türkiye’yi paranın, yalanın egemenliğinden kurtarmak istiyor muyuz? Yürekten evet diyenlerin soL’un sesine ortak olmasını istiyoruz . Onların 50 kanalı olsun, binbir yalanı da getirsinler bir hakikati değiştiremezler. Gerçeği arkamıza aldık. Emekçilerin anası ağlatılırken hepimiz zenginleşiyoruz manşeti atanların karşısına gerçeğin sesi olarak çıktık.

10 yıllık dönem Türkiye’de iddianameler eliyle yeni rejimin yaratıldığı düzen olarak özetlenebilir. Ergenekon, KCK, Devrimci Karargah, Hopa iddianameleriyle toplumu esir almakta önemli kararlılık sergiledi. Uydurma iddianameler bir yana her gün halk düşmanlığı, vatan hainliğinin iddianamelere yazılması gerekiyor. soL halkın iddianamesidir. Biz her gün halkın iddianamesini yazıyoruz.

Her gün ülkedeki halk düşmanı iktidarın uygulamalarının çetelesini tutuyoruz. Eğer Türkiye emekçi halkları, yoksulları soL’un sesini büyütürlerse, örgütlü güçlerini koyarlarsa bu işbirlikçileri yargılayacağımız mahkemelerde en önemli delilleri soL gazetesinden alacak. soL bu açıdan tarihsel misyon üstlenmiştir.

Siyasetin çok basit kuralı var, emekçiler, ezilenler örgütlenirse iş değişiyor. Örgütlülüklerini büyütebilmek, seslerinin gür çıkabilmesi için güçlü iletişim araçlarına ihtiyacımız var. Örgütlü gücümüzle soL’u yarattık. Utanmadan bize ömür biçmeye kalkanlar var. SoL’un daha da yaygınlaşmasını sağlayacağız, soL bu ülkenin namuslu insanlarının sesinin çıkmasını sağlayacka.

İstanbul’un dört bir yanından buraya gelen dostlar hepinize en içten teşekkürler. Biz sizleri çoşkulu, kararlı gördükten sonra daha da güçlendirmek için bu gazeteyi daha güç kazandık. Evet bu gazete Türkiye Komünist Partisi’nin kararıyla çıktı. Bu gazete TKP’nin Türkiye işçi sınıfına, Türkiye emekçi halklarına armağanıdır. Eşitlik, özgürlük, kardeşlik için yüreği atan herkesin gazetesidir soL.

Dişimizle, tırnağımızla dostlarımızla yarattığımız yeni silahımız düşmanı geriletirse bu bize fazlasıyla yeter. Yazdıklarının doğruluğuna inandığımız, yeni şeyler verme hazzı yaşatan gazetemiz, devrimci bir okurumuz var ne güzel ki. Bu gazeteyi yaşattıkça, arkasındaki halk gücünü kuvvetlendirdikçe Türkiye halkları hak ettikleri günlere daha da yakınlaşacak.

Evet hayallerimiz var. Varsın bize hayalci desinler, inanıyoruz ki soL bir gün şu manşetle çıkacak: 'Tüm Türkiye bayram yeri! Sekiz sütunla manşeti çıkacak: Halk yönetime el koydu!'"


Güncelleme 18:16

Ömer Faruk Eminağaoğlu, EHP Başkanı Sibel Uzun, Rahmi Saltuk dayanışma mesajlarını gönderdi. Geceye çelenk gönderenler arasında Fazıl Say da bulunurken, Melda Onur telgrafla dayanışma dileklerini iletti.

Şu anda Türkiye Komünist Partisi (TKP) Merkez Komite üyesi Erkan Baş sahnede.


Güncelleme 18:08

Kesmeşeker'den Veysi çolak ve Cenk Taner, "Kalbi solda atan tüm dostlara merhaba" diyerek sahne aldı. Kesmeşeker, "Metin Kurt ağabeyimiz bizde pes etmek yok derdi" diyerek Metin Kurt Yalnızlığı şarkısını söylüyor.


Güncelleme 18:02

Bilek'in ardından sinevizyon gösterimi yapılıyor. Görüntülerde, bir gazetenin nasıl olması gerektiği anlatılıyor.


Güncelleme 18:00

Kemal Okuyan'dan sonra Renan Bilek sahne olarak şarkılarını söylemeye başladı.


Güncelleme 17:54

Kemal Okuyan, sol okurlarına teşekkür ederek sözlerine başladı. "Her gün 1 ekmek, 1 soL ve hürriyet kavgası dediğiniz için teşekkürler. soL çalışanları teşekkürler, birlikte okurlarımızdan aldığımız destekle beğenilen bir gazeteye çevirdiğiniz için teşekkürler mesai arkadaşlarım" dedi. okuyan şöyle devam etti:

"soL gazetesinin çıkmasını sağlayan, karara bağlayan soL’un arkasında durduğunu hiçbir zaman gizlemediğimiz siyasi irade, yoldaşlarım size de teşekkürler.

'Kaybedenler kulübü kongre topladı' manşetiyle çıkmıştı, gazetemizi okuyanlar nihayet Türkiye’de umut veren, karanlığın aydınlığını müjdeleyen bir gazete diye bizi kutlamışlardı. soL gazetesi her gün karanlığa işaret eden bir yayıncılık yaptı, dostlarımız hani umut verecektiniz dedi. Haklılar. 2,5 aydan sonra soL umudu yeşertmek için yeni bir hamle yapmak zorunda, soL asla bir gazete olmayacak demişti. Sadece gazete olmayacak, umudu örgütleyecek demiştik.

Umudu şişirerek, yalan söyleyerek büyütemeyiz, gerçeği örgütlemeliyiz. AKP iktidarı onun arkasındaki muazzam uluslar arası güç elbette yenilecek, soL’u çıkarırken bunun belirtileri ortaya çıkmaya başladı dedik. Türkiye’nin kadını, genci, Alevisi, Kürt'ü, Türk'ü emekçisi boyun eğmeyecek, gözüküyor, AKP bocalıyor demiştik. AKP bocalıyor, evet. AKP’nin iddia ettiği bölgesel düzen çok büyük güçlerin engellemesiyle karşı karşıya, Rusya, İran, bölgesel güçler. Ancak umudun gerçekten örgütlenebilmesi için, gazete olarka umut veren başlıklarla çıkabilmemiz için gereken halkın örgütlenmesidir. Rusya, İran bizim ve bölge halkları için parmağını kıpırdatmayacak güçlerdir. Halkın örgütlü gücünden umut büyütürüz, soL halkın umudu olacak halkın örgütlü gücünü taşıyabilir.

2,5 aylık yayın serüveninden sonra soL’un halkın umudunu örgütlemesi lazım. Daha fazla halkla iletişim kurarak, yayılarak, daha fazla insana ulaşarak yapacağız. Bir gazete neden bu kadar büyük misyon üstlensin? Halkı örgütlemek partilerin, sendikaların işi değil mi? Doğrudur. Bu nedenle soL sadece bir gazete olmayacak demiştik. Biz bunu dediğimizde, “soL parti bülteni mi olacak” dediler. Herhalde 2,5 aylık yayıncılığımızda soL’un parti bülteni olmadığını kanıtladık ama parti gazetesi olmayacağız dedik de militan olmayacağız, taraf olmayacağız, ideolojik mücadele yapmayacağız demedik. Orhan pamuk militanlık yapacaksa soL’un militanlığın alasını yapacak.

Mısır’da bir referandum yapıldı, başlık şu: “Mısır’da halk evet dedi, Mısır’da Mursi’nin arkasında durdu halk” diye sadece İslamcı gazeteciler değil, laik olduğu varsayılan anaakım medyadan. Yüzde 33 katılım, evet diyenler yüzde 56, bu militan gazetecilik, bu ideolojik hatta slogancı gazetecilik değil mi? soL onların karşısına gerçekleri yazarak elbette militan gazetecilikle çıkacak. Yüzde 33 katılımlı referandumdum gerçeklerini yazarak.

Neyi örgütleyeceğiz, soL kimin militanlığını yapacak? Türkiye’de siyasi iktidarın karşısında iki güç odağı karşısına çıkıyor. Kürt siyasi hareketin etrafında kümelenen hiç küçümsenmeyecek, iktidarı zorlayan toplumsal bir kuvvet. Diğer kuvvet kabaca özetlersek Kemalistler olarak adlandıracağımız kuvvet. Aralarında benzemezlik, karşı karşıya geliyorlar hele bu iki siyasi kesimin halk içerisindeki iz düşümünde bizim gerçek dostlarımız var. soL gazetesi bu iki kesimin sesi olarak kurgulanmadı, soL gazetesi bu iki kesimde dostları olan ama Türkiye’nin biricik geleceği olan Türkiye sosyalist hareketinin bağımsız bir odak olması için kurgulandı.

Dostlarımız bize kızmasın, bugün türkiye’de onca soruna rağmen, onca tepkiye rağmen bugünkü siyasi iktidar güle oynaya ülkeye, bölgeye hükmediyorsa tek nedeni Türkiye’de şu anda siyasi iktidara tepkilerin öncülüğünü sosyalistlerin yapmamış olmamasıdır. Bu boşluk devam ettiği sürece türkiye’de umut yeşermez. Başka kaynaklardan beslenenler ile iki kaynak arasındaki ilişkilerin düzelmesi için yayıncılık yapmak için değil, Türkiye'de sosyalist düşünce ve pratiğin bağımsız sesin yükselmesi için militanlık yapacak. Kürt siyasetinden dostlarımız da Kemalist dostlarımız da sosyalist hareketin dostluğunun ne kadar önemli olduğunu görecekler. Yarından itibaren gazetemizin sadece gazetemizin solun sosyalizmin örgütlü sesi olduğunu göstermek için görev başına."


1 Ekim'de "Halka yalan söylemek suçtur" sloganıyla yayın hayatına başlayan soL gazetesi, okurlarıyla ilk buluşmasını gerçekleştiriyor. Abdi İpekçi Salonu'nda yapılacak etkinlikte soL gazetesi, "Türkiye'yi geleceğimizi konuşacak, halkın sanatçılarıyla birlikte olacağız" diyerek buluşuyor.

Salonda, "Karanlığa karşı mücadele edenlerin gazetesi soL", "AKP Suriye'den elini çek", "Yaşasın barış, yaşasın sosyalizm", "Güneşli günlerin habercisi soL", "Emperyalizme karşı bağımsızlıktan yana soL", "Sol emekçinin çıkarlarını savunur", "Halka yalan söylemek suçtur", "Yandaşa, karanlığa, baskıya boyun eğme", "Kahrolsun savaş kahrolsun emperyalizm", "Selam olsun Türkiyenin ve dünyanın aydınlık geleceğine", "Bu memleket bizim kahrolsun emperyalizm" pankartları bulunuyor.

Etkinlik soL Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kemal Okuyan'ın konuşmasıyla başladı.

Abdi İpekçi Salonu'na gelmeye başlayan soL okurlarıyla etkinliğin başlaması beklenirken:

(soL - İstanbul)