Behice Boran: Bir kadın, bilim insanı, sosyalist...

1 Mayıs'ta doğan Behice Boran, “sosyalist doğulmaz, sosyalist olunur” düsturuyla biçimlendirdiği hayatını, mücadelenin içinde bir yiğit devrimci kadın olarak geçirdi. Hayatı boyunca örgütlü mücadelenin içinde yer aldı, bir Marksist bilim insanı olarak sınıf hareketinde özgün yaklaşım yolları aradı.

Ankara’da bir akademisyen ve sosyalist bir kadın
Behice Boran, 1910’da doğar. Amerikan Kız Kolejini bitirir ve yüksek öğrenimini yapmak için Amerika’ya gider. Doktorasını tamamladıktan sonra Türkiye’ye döner. 1939’da doçent olarak atandığı Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde sosyoloji bölümünde ders vermeye başlar.

Bu dönemde, Ankara’da ki aydınlarla çeşitli dergi ve dernek çevrelerinde biraraya gelirler ve savaşa ve o dönemde yükselen ırkçılığa karşı mücadele verirler. Önce, Pertev Naili Boratav, Adnan Cemgil, Niyazi Berkes ve Mediha Berkes ile Yıırt ve Dünya dergisini daha sonra Muzaffer Şerif Başoğlu ile bu gruptan ayrılarak “daha ideolojik safta” olduğunu söylediği Adımlar dergisini çıkarırlar.

Yine bu dönemde DTCF’deki öğrencileri ile birlikte, Ankara ve Manisa’ya giderek Türkiye’de bir ilk olan sosyolojik saha çalışmalarını gerçekleştirirler.

1942 yılında Türkiye Komünist Partisi’ne (TKP) üye olan Behice Boran, bu dönemde siyasi tavrını ortaya koyan çalışmalarını ve örgütlü mücadelesini sürdürür. Sosyalist kimliği ile tanınan Boran ve arkadaşları faşist çevrelerce tehdit edilir, sağ kanadın bazı yazarlarınca hedef gösterilir ve yönetimden çeşitli baskılar görür. Tehdit edilen onlar olmasına rağmen, 1948 yılında başka arkadaşlarıyla beraber siyasi görüşleri nedeniyle üniversiteden uzaklaştırılır. Çok sevdiği mesleğinin elinden alınması, bu dönemde işsizlik nedeniyle yaşadığı zorluklar ve diğer baskılar onun sosyalist mücadeledeki kararlılığını etkilemez ve ülkesinde kalıp direnmeye ve mücadelesini sürdürmeye devam eder. Eşinin de işini kaybetmesi üzerine İstanbul’a taşınırlar.

Siyasi tutuklamalar başlıyor
1950 yılında Türkiye Barışseverler Cemiyeti kurulur, Behice Boran başkanlığa seçilir. Aynı yıl derneğin Adnan Menderes hükümetinin kararına karşı yayımladığı Kore’ye asker gönderilmesini kınayan bildiri nedeniyle, 15 ay hapis cezası alır ve oğlu Dursun’u hapiste dünyaya getirir. Bu doğum üzerine dostu Melih Cevdet Anday, “Dursun Bebeğe Ninni” şiirini kaleme alır. Daha sonra Ruhi Su’nun bestelediği şiirin bir bölümü şöyledir:

“…….

Daha neler var neler var daha

İşte kundak

İşte hapis

İşte kavga

İşte Dursun bebek bizim dünya

Dandini dandini dastana

Bostana girmiş danalar

Böyle tosunlar doğursun yarına ninni

Bizim aslan gibi analar.”

Türkiye İşçi Partisi
1961 yılında Türkiye İşçi Partisi (TİP) kurulur. TİP, gücünü solun ülkedeki varlığından alan ve aynı zamanda ona güç katan bir süreçte var olur ve sosyalist harekete önemli deneyimler miras bırakır. Kuruluşta sendikal örgütlenmenin ağırlıkta olduğu partileşme sürecinde, Marksist yapıtlar hızla Türkçeye çevrilir, teorik ve pratik mücadelede yol kat edilir.

Behice Boran, 1961’de kurulan TİP ile ilgili şunları söylemiştir:

“TİP’in kuruluşu olayı çok anlamlı ve önemli bir gelişmenin ifadesidir. Kurucuların işçi sınıfından gelişi bu sınıfın sendikal örgütlenme ve mücadele bilincinden politik düzeyde örgütlenme ve mücadele bilincine yükselmesinin bir belirtisi ve sonucudur.”

TİP hareketinin ve Behice Boran’ın savunduklarının bu dönemde sosyalist mücadeleye kazandırdığı önemli noktalardan biri de, Kürt meselesindedir. Kürt halkının, yaşadıkları bölge ve adaletsizliklerin tespiti ile demokratik haklarının savunulması başlıkları TİP tarafından konu edinilir. TİP, Kürt halkına olduğu gibi Alevilere baskı yapılmasına da karşı çıkarak, eşit biçimde yurttaşlık koşullarından yararlanmaları için mücadele eder.

TİP, 1965 yılında meclise girince, Behice Boran da Urfa’dan milletvekili olur.

70’ler
Takip eden yıllarda TİP içinde ayrışmalar başlar. 1968 yılında yönetimi değişen partinin 1970 yılında 4. Büyük Kongre’si toplanır. Behice Boran Genel Başkan seçilir ve Türkiye tarihindeki ilk kadın parti genel başkanı olur.

1970 yılındaki Büyük Kongre’de birçok önemli karar alınır ve partinin siyaseti yeniden şekillenir. TİP, Kürt meselesi ve sendikal konularda, radikal kararlar alarak “güler yüzlü sosyalizm” diyen Mehmet Ali Aybar’ın ekibi, Yön Hareketi ve MDD (Milli Demokratik Devrim) tezini savunan hareketlerle aralarına bir mesafe koyar. Bu radikal kararlar parti programını Leninist bir çizgiye taşır. Aynı zamanda kapatılmasının da bahanesi olacaktır.

Çok geçmeden, 12 Mart 1971’de muhtıra verilir, ordu ülke yönetimine el koyar ve TİP kapatılır. Behice Boran’ın da içinde bulunduğu yöneticiler tutuklanır. Behice Boran mahkemede, “Demokrasi ve sosyalizm mücadelesi ile bütünleşen Türkiye İşçi Partisi’ni yargılayanları yargılama” çerçevesinde bir savunma yapar. Savunmanın sonunda yargılayan Hakim “Sizi tanımak şerefi de, sizi yargılamak bedbahtlığı da bize nasip oldu” diyecek ve görevinden alınacaktır. Mahkeme sonunda 15 yıl hapse mahkum edilir.

1974’teki af yasasıyla serbest bırakılırlar. Hapisten çıkmalarının hemen ertesinde mücadeleyi yeniden örgütlemenin yollarını arayan partililer 75’te 2. TİP’i kurarlar. Yeni kurulan TİP, ilkinin yaygınlığına ve örgütlülüğüne ulaşamayacaktır.

1 Mayıs 1979, Taksim’de
1979 yılı 1 Mayıs’ında İstanbul’da sokağa çıkma yasağı vardır. Behice Boran ve protesto kararı alan TİP yönetimi, yasağı delerek 1 Mayıs alanına Taksim’e çıkarlar. Hepsi tutuklanırlar ve 25 gün tutulduktan sonra salıverilirler.

12 Eylül 1980 darbesi ile birlikte sola büyük bir saldırı gerçekleşir diğer siyasi partiler gibi TİP’de kapatılır. Behice Boran, evinde gözaltında tutulurken hastalanır ve hastaneden yurtdışına çıkarılır. 81’de ise “Yurda dön” çağrısına uymadığı gerekçesiyle vatandaşlıktan çıkarılır. Siyasi çalışmalarına yurtdışında devam eden Behice Boran, 1987’de Brüksel’de vefat eder.

Yoldaşı Durmuş Tiryaki, Behice Boran’ı ve TİP deneyimini anlattığı yazısında “Kadın kişiliğini, bilim insanlığını, eylemciliğini politikada yeniden üretmiş politikaya bilimsel bir nitelik kazandırmış sınıf hareketine ve sosyalist kurama özgün yaklaşımları hep aramıştır” der ve “Kadın kimliğini anti-erkek ve cinsiyetçi bir perspektiften çıkartıp “birlikte kurtuluş” eksenine oturtmuştur.” diye ekler. Sosyalist siyasette ilkleri gerçekleştirmiş, hayatını sosyalizme adamış bir kadın, Behice Boran, mücadeleye yüklü bir miras bıraktı.

(soL - Kadın)