Barış Derneği'nden Nobel Barış Ödülü'nün AB'ye verilmesine tepki: 'AB, savaş karşıtı değil savaş suçlusudur'

Barış Derneği yayınladığı basın açıklamasıyla Nobel Barış Ödülü'nün Avrupa Birliği'ne verilmesine tepki gösteri. Açıklamada, "Avrupa Birliği, savaş karşıtı olmak bir yana savaş suçlusudur" denildi.

Barış Derneği Nobel Barış Ödülü'nün Avrupa Birliği'ne verilmesine tepki gösterdi. Dernek tarafından yapılan açıklamada "Avrupa Birliği, savaş karşıtı olmak bir yana savaş suçlusudur" denildi. Ödülün daha önce de ABD Başkanı Barack Obama’ya ve Irak işgalini "adil" bularak destekleyen, sömürgecilik ve savaş yanlısı tutumuyla dikkat çeken Çinli yazar Liu Şiaobo’ya verildiğini hatırlatan Barış Derneği, ödülün ideolojik misyonuna dikkat çekti.

Barış Derneği tarafından yayınlanan mesaj şu şekilde:

Barış Ödülü AB’yi aklamaya yetmez!

Nobel Barış ödülünün bu yılki sahibi Avrupa Birliği oldu. Aslında Nobel Barış ödülünün sicili AB’nin siciliyle uyumludur. Ancak yine de, AB’nin herhangi bir “barış” ödülünün muhatabı olarak gösterilmesi, barış yanlısı gibi sunulması kabul edilemez. Ödülün gerekçesi AB’nin, “60 yılı aşkın süredir Avrupa'da insan haklarına, demokrasiye ve barışa olan katkıları” olarak açıklandı. Oysa AB’nin icraatları Avrupa’da ve dünyada savaşın, ırkçılığın ve yoksulluğun yükselmesi anlamına gelmektedir. Yugoslavya'dan Libya'ya, Suriye'ye uzanan siciliyle Avrupa Birliği, savaş karşıtı olmak bir yana savaş suçlusudur. Barış Derneği halkların aklıyla ve barış kavramıyla alay eden bu kararı protesto etmektedir.

Avrupa Birliği, eline kan bulaşmış bir örgüttür.

Avrupa Birliği, NATO ile uyum içinde çalışan bir silahlı güçtür.

Avrupa Birliği, Avrupa’da faşizmin yükselmesinin destekçisi ve kolaylaştırıcısıdır.

Avrupa Birliği, üye ülkelerde emekçilere, gençlere, göçmenlere düşman politikaların savunucusu ve uygulayıcısıdır.

Ne Nobel Barış Ödülü ne başka bir ödül AB’nin içinde bulunduğu krizi aşmasına yetebilir.

Ne Nobel Barış Ödülü ne başka bir ödül AB’nin, Obama’nın ya da benzerlerinin insanlık suçlarını örtmeye yetebilir.

Nobel Barış ödülünün bu yılki sahibi Avrupa Birliği olmuştur. Aslında Nobel Barış ödülünün sicili AB’nin siciliyle uyumludur. Daha önce Ortadoğu ve dünya halklarına yeni savaşlar ve acılar vadeden Barack Obama’ya, Irak işgalini “adil” bularak destekleyen, sömürgecilik ve savaş yanlısı tutumuyla dikkat çeken Çinli yazar Liu Şiaobo’ya verilen ödülün bu kez AB’ye verilmesi şaşırtıcı olmaktan uzaktır. Ancak yine de, AB’nin herhangi bir “barış” ödülünün muhatabı olarak gösterilmesi, barış yanlısı gibi sunulması kabul edilemez.

Ödülün gerekçesi AB’nin, “60 yılı aşkın süredir Avrupa'da insan haklarına, demokrasiye ve barışa olan katkıları” olarak açıklandı. Oysa AB’nin icraatları Avrupa’da ve dünyada savaşın, ırkçılığın ve yoksulluğun yükselmesi anlamına gelmektedir.

Avrupa Birliği, savaş karşıtı olmak bir yana savaş suçlusudur. Ortadoğu ve Balkanlardan, Kafkaslar ve Afrika’ya kadar geniş bir bölgede yaşanan savaş ve çatışmalarda etkin rol oynamıştır. AB, Yugoslavya, Irak, Afganistan, Lübnan, Libya ve son olarak Suriye’de ABD ve NATO ile eşgüdüm içinde olmuştur. Makedonya, Kongo ve Afganistan’a NATO gücü ile birlikte görev almak üzere, “AB polis gücü” adı altında askeri güç yollamıştır. ABD’nin Irak işgali ya da İsrail’in Lübnan saldırısında olduğu gibi, doğrudan askeri güç yollamadığı durumlarda da AB, NATO ve NATO üyesi kimi ülkelerin askeri müdahalelerini destekleyen ve meşrulaştıran bir tutum takınmıştır.

2005 yılının sonlarında, CIA’nın terör zanlısı olduğu gerekçesiyle alıkoyduğu insanları başta Guantanamo olmak üzere kimi toplama kamplarına Avrupa aktarmalı uçuşlarla götürdüğü, bu insanların bu kamplarda yargılanmaksızın alıkonulduğu ve işkence gördükleri bilinmektedir. Bu süreçte, AB’nin CIA ile işbirliği içinde çalıştığı izlenirken, AB ortak savunma ve dış politika temsilcisi Solana’nın başından beri olup bitenlerden haberdar olduğu ortaya çıkmıştır.

Avrupa Birliği demokrasi yanlısı değil, piyasa yanlısıdır. Servet dostu, emek düşmanıdır. 2010 yılında Yunanistan'da patlak veren ve ardından İrlanda, Portekiz, İspanya, İtalya ve son olarak Kıbrıs'a yayılarak şiddetlenen ekonomik kriz üzerinden hayata geçirilen politikalar AB’nin emek düşmanı tutumunu açıkça yansıtmaktadır. AB Liderler Zirvesi'nde, batan bankaları kurtarmak üzere 120 milyar Avro kaynak aktarılması kararı alınmıştır. Böylece, sermayenin yol açtığı krizi çözmek için devlet bütçelerinden bankalara aktarılan kaynaklarla yine sermayenin kurtarılmaya çalışıldığı belgelenmiştir. Avrupa halklarının payına ise sosyal güvenlik haklarının kaybı ve yoksulluğun derinleşmesi anlamına gelen kemer sıkma politikaları düşmektedir. Son gelişmelerle, birliğin halkların değil sermaye sınıflarının birliği olduğunu bir kez daha kanıtlanmaktadır.

Avrupa Birliği barışa değil, ırkçılığa, ayrımcılığa hizmet eder. Barışı değil, faşizmi yükseltir. AB, faşizm ve komünizmi denklemeye çalışarak, faşist partilerin oluşmasında önemli bir rol üstlenmiştir. Şimdi Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde faşizm, ırkçılık ve ayrımcılık giderek yükselmektedir. Faşist partilerin oy oranlarındaki yükseliş bunun en açık kanıtıdır. Son yıllarda Avusturya, İtalya, İsveç, Danimarka ve Finlandiya’nın ardından tarihinde anti-faşist direnişin önemli yer tuttuğu Yunanistan’da da faşist partiler parlamentoya girmiştir. Benzer biçimde Fransa’da başkanlık seçimlerinde aşırı sağcı cephe azımsanamayacak bir oy oranı yakalamıştır. Irkçılığın, ayrımcılığın ve laiklik karşıtı hareketlerin Avrupa çapında yükselişe geçmesinde, AB’nin dayattığı yoksulluğu ve işsizliği derinleştiren ekonomi politikalarının olduğu açıktır. Öte yandan, göçmen politikaları da ayrımcılığı beslemekte, göçmenleri kolay hedefler haline getirmektedir.

Yukarıda değinilen noktalar, halkların kardeşlik ve barış içinde yaşamalarının önündeki önemli engellerden birinin bizzat Avrupa Birliği’nde cisimleşen politikalar olduğunu ortaya koymaktadır. Avrupa Birliği, halkların barış mücadelesinde taraftır, barışa ulaşmak için, karşıya alınması, mücadele edilmesi ve yenilmesi gereken taraftır.

Barış Derneği olarak, uzunca bir zamandır, kapitalizm ve emperyalizmin çıkarları doğrultusunda ideolojik bir işlevle verildiği izlenen Nobel Barış Ödülü’nün bu haliyle Avrupa Birliği’ne verilmesini “yaraşır” bulsak da Avrupa Birliği’ni “barış yanlısı” gösterecek tüm girişimleri gayrı-meşru ve kabul edilemez bulduğumuzu duyuruyoruz. Unutulmamalıdır ki hiçbir ödül, insanlık suçlarını örtmeye yetmeyecektir.

(soL-Haber Merkezi)