164. yıl dönümünde Komünist Manifesto tartışıldı

TKP Sefaköy İlçe Örgütü, Komünist Manifesto’nun 164. yıldönümünde bir etkinlik gerçekleştirdi. Etkinlikte Komünist Manifesto’nun işçi sınıfı mücadelesinde önemi ve güncelliği üzerinde duruldu.

Karl Marx ve Friedrich Engels’in 21 Şubat 1848'de yayımladığı Komünist Manifesto’nun işçi sınıfı mücadelesinde önemi ve güncelliği üzerine bir etkinlik gerçekleştirildi. TKP Sefaköy İlçe Örgütü’nün hazırladığı, “Hayalet Hala Aramızda – 164. Yılında Komünist Manifesto” etkinliğinde konuşmacı olarak TKP MK üyesi Alper Birdal katıldı. Barış Derneği kurucularından, yazar ve çevirmen Doğan Görsev de etkinliğe katkıda bulunanlar arasında yer aldı.

Komünist Manifesto'ya komünistlerin neden ayrı bir önem verdiğini açıklayan TKP MK üyesi Alper Birdal, "Bu önemi sadece biz değil, Marx ve Engels 'in kendileri de vermişti. Kendi kuramsal çalışmalarının seyri içerisinde değiştirilmiş yönleri olmasına rağmen bu metni, yazdıkları içerisinde ayrı bir yere koyuyorlar” diyerek, bunun iki nedeninden bahsetti.

"Proletarya diktatörlüğü bütün sınıfları ortadan kaldıracaktır"
Birdal, Manifesto'nun tarihsel materyalizmin en sade ve programatik formülasyonu olduğunu ve işçi sınıfının mücadele tarihi içinde özel bir yere oturduğunu ifade ettiği söyledikten sonra şöyle devam etti:"Manifesto, Marx ve Engels’in mücadele tarihlerinde de önemli yere oturur” diyerek Marx’ın "Fransa’da Sınıf Savaşımları" kitabında da bu önemin vurgulandığına dikkat çekti. Marx’ın Komünist Manifesto’da üç yeniliği ortaya koyduğunu belirten Birdal, “Manifesto'da yeni olan toplumsal sınıfların var olduğu ve sınıflar arasında mücadelenin süregeldiğinin keşfi değil. Marx’a göre, Manifesto'da yeni olan sınıfların varlığının, üretimin gelişim süreci içindeki tarihsel aşamalarla bağlantısı, sınıf mücadelelerinin zorunlu olarak proletarya diktatörlüğüne yol açacak olması ve bu diktatörlüğün bütün sınıfları ortadan kaldıracak olmasıdır" dedi. Birdal, Manifesto'da en arı biçimde ifade edilen bu üç hususun tarihsel materyalizmin değişmez teorik çekirdeği olduğunu vurguladı.

"Sosyalist siyaseti basitleştirmek için Manifesto'nun program yönteminden yararlanılmalı"
Sosyalist siyasetin basitleştirilmesinin komünist harekete güç kazandıracağını vurgulan Birdal, “Türkiye’de egemen siyasetin kendisi fazlasıyla karmaşık. Komünistlerin mücadelesi basitleştirici olmak zorundadır” ifadeleriyle Yunanistan’da yaşanan gelişmeleri örnek verdi. Birdal, “Sosyalist siyasetin kitleselleşmesi için basitleştirilmesi, berraklaştırılması zorunlu. Bunun için Manifesto'da geliştirilen program yönteminin ve Sosyalizm Programı'nın bir referans noktası olması önemlidir. Bunu daha iyi yaptığımızda toplumsal etkisi azımsanamayacak komünist hareketin devrimci iddialarını ilerletebileceğini görürüz” diyerek sözlerini tamamladı.

"60 küsür yıl önce Manifest diye bir metin olduğunu öğrendim"
Barış Derneği kurucularından Doğan Görsev ise, “60 küsür yıl önce manifest diye bir metin olduğunu öğrendim, seneler sonra manifesto dendi. Manifest’i Türkçe'ye çevirenlerden biriyim. Manifest, Lenin'in ifadesiyle materyalizmin, diyalektiğin ve devrimci dünya görüşünün dahiyane bir ifadesidir” dedi. Görsev, Komünist Manifesto’nun rastgele değil satır satır incelenerek okunması gereken bir kitap olduğunu ve güncelliğini koruduğunu vurguladı.

Konuşmaların ardından etkinlik, izleyicilerden gelen sorulara verilen yanıtların ardından sona erdi.

(soL – İstanbul)