TKP’nin Sesi’nde Kürt sorunu

Türkiye Komünist Partisi’nin haftalık bülteni TKP’nin Sesi Kürt sorununda gelinen noktanın “Türkiye sorunu” olduğuna işaret ederek bugünkü güç dengelerine karşı bir ağırlığın gelişmesi için “sistematik ve süreklileşmiş bir faaliyet” içine girilmesi gerektiğini yazdı.

soL (HABER MERKEZİ) TKP Siyasi Büro tarafından parti üye ve dostlarının katıldığı toplantılara yön vermek üzere yayınlanan TKP'nin Sesi'nde bu hafta Kürt sorunu ele alındı. Kürt sorununda gelinen noktanın "Türkiye sorunu" olduğunu yazan bültende, TKP'nin "Kürt sorununda yaşanan gerilimin ve ortaya çıkan taraflaşmanın sağlıksızlık ve tehlikeler barındırdığından hareketle, ülkenin diğer sorunlarıyla doğrudan bağlar taşıyan ama kendine özgü dinamikleri de barındıran bu konuya ilişkin kimi adımlar atmaya karar verdiği" ifadesine yer verdi. Gelecek hafta yapılacak tartışmalar ve değerlendirmeler ışığında bir hareket planının tartışmaya açılacağı ve kısa süre içinde adım atılacağı kaydedildi.

Emperyalist merkezler bir yana bırakılırsa sürmekte olan çatışmanın ve "çözüm" arayışlarının belirginleşmiş iki öznesinin devlet ve hükümet ile PKK olduğunu belirten TKP'nin Sesi'nde, bu aktörlerin öne çıktığı bir taraflaşmadan "çözüm", "barış" ve "kardeşlik" adına umut verici sonuçlar çıkmasının mümkün olmadığı değerlendirmesine yer verildi.

Mevcut taraflaşmadan kopuşlar
Hükümetin üç temel hareket noktasının "emperyalist dünya ile uyum, sermayenin hareket alanının genişlemesi ve dinin toplumsal ve siyasal rolünün artması" olduğu belirtilirken Kürt sorununda inisiyatifi asıl ele geçiren özne olan emperyalist ülkelerin de Kürt sorununu bu üç unsura güç kazandıran bir araç olarak gördüğüne işaret eden TKP'nin Sesi, PKK'nin ise bu üç temel unsura karşı bir seçenek oluşturmadığını yazdı.

Kürt sorunu eksenindeki mevcut taraflaşmanın içinden "parçalı, bütünüyle tutarlı olmayan" ama bu üç temel noktadan herhangi birinde açık bir karşı ağırlık koyan kopuşların ortaya çıkmasının önemine işaret eden TKP'nin Sesi'nde şu ifadelere yer verildi:

"Önümüzdeki dönemde, bir yandan Kürt sorunuyla ilgili acil gündemlere etkili yanıt verme becerisi geliştirirken, öte yandan sözünü ettiğimiz karşı ağırlığın ortaya çıkması için sistematik ve süreklileşmiş bir faaliyet içine girilmesi gerekmektedir. Bugünkü güç dengeleriyle ve yukarıda altı çizilen üç hareket noktasının oluşturduğu temellerde bir 'çözüm' arayışına girmek, bu arayışın parçası ya da izleyicisi olmak, sol ya da sosyalizm adına hareket eden bir aktör için kesinlikle mümkün değildir."