Küba'nın cezaevi modelinden dersler

New York Ceza Islah Birliği icra müdürü Soffiyah Elijah ve sinemacı Hyatt Bass Küba'daki cezaevlerine dair bir söyleşi yaptılar. Söyleşide Küba'nın cezaevi modeliyle ABD'de yapılanlar karşılaştırılıyor. Söyleşinin Türkçe çevirisini okurlarımızla paylaşıyoruz.

Hyatt Bass - Çeviri: Gülzerin Kızıler

Geçen yaz, ilk defa Küba'ya gittim ve bu gezi garip bir biçimde cezaevi sistemini öğrenmek için yeterliydi. Garip bir ifadeyle diyorum, çünkü, Küba cezaevlerine dair önyargılı görüşlerim Reinaldo Arenas'ın Before Night Falls adlı güçlü anılarına ve Arenas'ın Küba'nın ünlü El Morro cezaevinde 1970'lerin ortalarındaki hapis tecrübesinin çok acımasız yansıtan Julian Schnabel'in yönettiği film uyarlamalarına dayanıyordu. Havana'ya yaptığım ziyaretin amacı, ABD'deki ceza infaz sistemindeki çok ciddi sorunlara potansiyel çözümler bulmaktı.

Ceza infaz reformu alanında çalışan çoğunlukla New Yorkluların oluşturduğu ve New York Ceza Islah Birliğinin (CA) icra müdürü Soffiyah Elijay'ın liderliğindeki bir grupla gittim. Cezaevlerine sınırsız erişimi olan eyaletteki tek özel kurum olan Islah Birliği, New York genelinde rutin denetimleri yapar, bulgularını ve tavsiyelerini kamuoyuna bildirir ve daha insancıl bir ceza infaz sistemini savunur.

Havana'da, grubumuz, ceza yargılaması, hapsedilen kişilerin sağaltımı, çocuk adaleti, rehabilitasyon ve topluma entegrasyon konularında Küba politikalarını ve uygulamalarını öğrenmek için Kübalı avukatlar, yüksek mahkeme ve eyalet hakimleri, sosyal hizmet uzmanları, eğitimciler ve devlet görevlileri ile görüştü. Geçtiğimiz günlerde, Soffiyah ve ben gezimizde öğrendiklerimizi ve son otuz yılda Küba adalet sistemine üzerine yaptığı incelemeleri tartıştık.


Hyatt Bass: Küba ceza adaleti sistemini ilk nasıl öğrendiniz ve çalışmak istediğiniz bir şey olduğuna nasıl karar verdiniz?

Soffiyah Elijah: 1980'lerin sonlarına doğru, Ulusal Hukukçular Birliği ile Küba'ya bir geziye gittim. Öncesinde Küba'ya gitmekle hiç ilgilenmemiştim. Ancak ilk ziyaretimde bir erkek cezaevini ziyaret etme fırsatım oldu; Amerika Birleşik Devletleri'nde çalışan ve müvekkillerini hapishanelerde ziyaret eden bir savunma avukatı olarak bu ziyarette gördüğüm her şey kendi tecrübelerimden tamamıyla farklıydı.

Tesise giderken, burada kullandığımız şeyleri aramaya devam ettim: taş duvarlar, dikenli teller, bekçi kuleleri, saldırı silahlarına sahip muhafızlar. Ve ben bunlardan hiçbirini görmedim. Büyük bir ilkokula benzeyen bir binanın önünde durduk ve binaya girdiğimizde bir başka gariplik beni bekliyordu; metal detektörü yoktu. Ve hiç kimse çantamı silah veya başka bir kaçak mal için aramıyordu, kayıt defteri yoktu; ABD'de bir cezaevine girdiğimde alışılmış olan hiçbir şey burada yoktu.

Sonra rehberimiz tesiste iki ya da üç saat geçireceğimizi, onunla bir tura çıkabileceğimizi ancak rehberli turla sınırlı kalmak zorunda olmadığımızı açıkladı. Böylece Hukukçular Birliği'nden bir iki kişi ile birlikte hapishaneyi dolaştık ve cezaevindeki odalarda ranzalarda oturup insanlarla konuştum. Kelimenin tam anlamıyla istediğimiz her yere gittik ve bu, ABD'de tecrübe ettiğim her şeyden tamamen farklıydı. Hapishane koşullarını izlemek ve New York'taki tesislerin içine girmek için yasama yetkisine sahip olan Islah Derneği'nin yetkili müdürü olduğum şimdi bile herhangi bir hapishane için rehbersiz tur yapmamız mümkün değil. Nereye gittiğimiz belirlenmiş oluyor ve ziyaretimiz boyunca cezaevi personeli bize eşlik ediyor.

Bir sonraki yıl Küba'da bir kadın hapishanesine gittim, bir kabare gösterisi yapıyorlardı. Büyük bir salonda yüzlerce kişi ile oturduğumu hatırlıyorum, cezaevi personeli, civar halkı ve mahpuslar hep birlikte kostümleriyle performanslarını sergiliyorlardı. Tesis müfettişi dışında hiç kimse üniformalı değildi.

Bu iki ziyaretten sonra aklımda uçuşan şeyler -cezaevlerinin fiziki düzeni; kimsenin üniforma giymemesi; civar halkı, çalışanlar ve hapis cezasını tamamlayan insanlar arasındaki kesişme- şimdiye kadar suçtan hüküm giymiş insanlara dair öğrenmiş olduğum görüşlerden tamamen farklıydı. Burada bizdeki gibi hapishanedeki insanlara dair onların dokunulmazlar gibi toplumdan dışlanmasına neden olacak şeytanlaştırmalara ve basmakalıp klişelere saplanıp kalınmamıştı.

Gittiğim bu iki hapishanenin ülkedeki tüm cezaevlerine dair konuşmak için dayanak olduğunu söyleyecek son kişi benim. Bunu söylemem mümkün değil. Ancak gördüğüm ve yaşadığım şeyi çok net bir şekilde anlatabilirim. Ve ABD sisteminin bu iki cezaevinde gördüğüm gibi bir modele dönüştürülebileceğini önermiyorum. Gerçeklikten çok uzak, erişilmesi zor bir hayale benzer bu. Ancak kesinlikle alıştığımdan daha farklı bir atmosfer yarattı.

'ASGARİ GÜVENLİKLİ BİR KİŞİ AYDA ÜÇ KEZ EVİNE GİDEBİLİYOR'

Hyatt Bass: Küba ceza infaz sisteminde sizi en çok etkileyen uygulamaların bazılarını aktarabilir misiniz?

Soffiyah Elijah: Küba'nın gençlik adaleti yaklaşımı, insan beyninin gelişimi ve gençlere yetişkinlerden farklı biçimde yaklaşılması gereği ile çok daha fazla ilgilidir. Gençlik Küba'da yatılı okul tipi bir yere yerleştiriliyor. Bilimsel araştırmalar, dürtü kontrolünden insan beyninin ön lobunun sorumlu olduğunun kanıtlandığını gösteriyor. Bu beynin, gelişimini en son tamamlayan kısmıdır ve yirmili yaşların ortalarına hatta sonuna kadar tamamlanmaz. Çoğu ceza davası, dürtüsel eylemlerin sonucudur. Bu nedenle, gençlik adaleti için akılcı ve aydınlanmış bir yaklaşım, gençlere atfedilen azaltılmış cezai sorumluluğu hesaba katmalıdır.

Ayrıca, hapsedildikleri sürece insanlara çalışma fırsatı veriliyor ve bu işi özgür dünyada yapmış olsalar ödenen tutarla aynı miktarda ödeme yapılıyor. Serbest bırakıldıklarında, içeride meşgul olduklarına benzer bir işe yerleştirmek için bir çaba var. Cezanızı önemli ölçüde kısaltabilen bir mahkûm çalışma izni programı da var.

Bana çarpan başka bir şey de ev izni oldu. Asgari, orta ve maksimum güvenlikli cezaevlerine sahip değiller. Güvenlik seviyesinin ayrımı, haftasonu eve gitmek için ne kadar sıklıkla çıkabildiğinizi gösteriyor. Yani, asgari güvenlikli bir kişi ayda üç kez evine gidebiliyor. Maksimum güvenlikli bir kişi ayda bir izin alıyor. Ve bu, burada kullandığımızdan çok, çok farklı bir şey. Farklı güvenlik düzeyleri için farklı imkânlara sahibiz ve ev izinleri ABD cezaevi sistemi genelinde yaygın değil.

'HER YÖNÜYLE TAM BİR DESTEK SİSTEMİ'

Hyatt Bass: Hapse atılan kişinin sivil kıyafetler giyip evine gidip sivil kıyafetler giymiş bir bekçi ile ailesini ziyaret edebileceğinin söylendiğini hatırlıyorum. Ek olarak, biri hapsedildiğinde eşi, ebeveyni ve/veya çocuğu için o kişinin yokluğunda her şeyin yolunda olduğundan emin olmak için düzenli olarak aileyi ziyaret eden bir sosyal hizmet uzmanı görevlendiriliyor.

Soffiyah Elijah: Her yönüyle tam bir destek sistemi. Ve Küba'da, işlediğiniz suç ne olursa olsun, hapse atılacak olursanız ailenizle iletişiminizi kolaylaştırmak için yaşadığınız ilde hapsedileceksiniz ki bu buraya tamamen yabancı bir yaklaşım.

'BİZ ABD'DE İNSANLARA AYNI ŞEKİLDE DEĞER VERMİYORUZ'

Hyatt Bass: ABD'de bu uygulamaların bazılarında büyük engellerin olması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Soffiyah Elijah: Sistemin neden bu kadar temelden farklı olduğunu anlamak için, geriye doğru dev bir adım atmak ve kaynağına bakmak zorundayız. ABD'deki cezaevleri kâr marjına bağlıdır. Ve Küba'da hapishaneler ve toplum ise insan odaklı ve insana değer veriliyor. Bu yüzden ücretsiz olan eğitimden ve sağlık sisteminden, birini hapsetmeye dair tüm yaklaşım toplumun her bir üyesi için en iyi sonucun nasıl elde edileceği ile ilgilidir. Çünkü hâkim olan görüş, insanın, ülkesinin sahip olduğu en değerli kaynak olduğu yönünde.

Biz ABD'de insanlara aynı şekilde değer vermiyoruz. İnsanları mahkemeden cezaevine, sonra tekrar suç işlemeye ve yine tekrar mahkemeye çıkartıp cezaevine gönderme döngüsü içindeyiz. Uzun vadeli düşünmüyoruz, etkilenenin sadece mahkûmun kendisi değil ailesi, içinde yaşadığı topluluk ve nihayetinde tüm toplumumuz olduğunu görmüyoruz. Ancak şu anda ABD'de bunları düşünmeye biraz başladık fakat maalesef bizi bunu değerlendirmeye iten tek faktör finansal maliyetinin ne kadar yüksek olduğu. Bazıları Küba'nın da buna odaklandığını söyleyebilir. Ama asla insanları kilit altına alıp ekonomiyi iflasa sürüklemiyorlar. Onların tüm sistemi birisi hapse atılacaksa, onu mümkün olan en kısa sürede oraya asla yeniden dönmemesi için gereken kazanımları edinmesini sağlamak üzerine kurulu.

Hyatt Bass: Küba'da insana verilen değerden bahsettiğinizde, orada olduğum zaman bunu çok güçlü hissettim. Ancak, döndüğümde bunun hakkında konuşmak zor oldu. Çünkü insanlar aklımı kaybetmişim gibi bakıyor. "Gerçekten körü körüne inanıyorsun" diyorlar.

Soffiyah Elijah: Evet. Çoğunlukla, bir kere bunu Küba'da gördüğümü söylesem insanların canı sıkılıyor. Ve bunu söyleyemem, neredeyse bir tabu gibi. Fakat tüm toplum sahnelenemez. Doğru değil mi? Farklı bir kültür, hayata farklı bakıyorlar. Küba'da gerçekten ilginç bulduğum şeylerden biri de, ülkenin hangi kesiminde olursanız olun, Pazar akşamı, sıcak bir akşam, akşam yemeğinden sonra insanların çok, çok fakir ya da daha iyi bir yaşam seviyesinde olmasına bakılmaksızın, insanların hep beraber, topluca, aileleriyle sokaklarda gezintiye çıkmaları. Sadece yürüyüşe çıkıyorlar, çocuklar, ebeveynler huzur içinde dolaşıyorlar. Bu çok sevecen ve besleyici bir aktive. Kast ettiğim bir bolluk bereket ülkesi değil. İnsanlar mücadele ediyor, ancak birbirlerinin varlığından hoşlanıyorlar. Ve birlikte huzur içindeler.

'KÜBA FARKLI BİR TOPLUM'

Hyatt Bass: Küba'nın tam bir cennet olduğunu ima etmek istemiyorum, burada benzer görüşmelerde yaptığımız gibi Küba'daki tüm görüşmelerimize de sağlıklı bir şüphecilik ve açıklıkla yaklaştık sanırım.

Soffiyah Elijah: Küba hakkındaki en önemli şey, insanlara kendi gözleriyle gidip bakmaları için bir fırsat veriyor olması. Her şey doğru değil. Her şey yanlış değil. Her şey bozuk değil. Her şey yolunda değil. Küba farklı bir toplum. Umarım abluka sona erer ve seyahat kısıtlamaları tamamen ortadan kalkar. Böylece ABD'liler her yere gidip kurabilecekleri dostlukları Küba'da da görmek, öğrenmek ve yaşamakta özgür kalır.

Hyatt Bass: Grubumuzun Küba'daki bir cezaevine gitme isteğinin neden reddedildiğini düşünüyorsunuz?

Soffiyah Elijah: Biz bir resmi delegasyon değildik ve bir denetim istemedik. Hiç resmi bir ret almadım, ama tabii ki evet cevabını almadıysak reddedildiğimizi ileri sürebiliriz. Ama bu değerlendirme, Küba hapishanelerini ziyaretimden birkaç yıl sonra, 1990'lı yıllarda yoğunlaşan ABD'nin Küba'ya yönelik uzun bir döneme yaydığı insan hakları ihlalleri iddialarının, cezaevi ziyareti talebiyle neden olacağı hassasiyeti kavrayamıyor. Bir Küba hapishanesine gelmek için en son Küba ve ABD arasındaki ilişkileri normalleştirmek için yapılan tarihi siyasi görüşmeler sırasında talepte bulunmuştum. Bu önemli bağlamsal çerçeve, bu tarihsel dönemdeki gezimizi tam anlamıyla kavramamız için şart.

'KÜBA'DA HÜCRE CEZASI YOK'

Hyatt Bass: Orada olduğumuz zamanlarda benim üzerimde gerçekten bir iz bırakan şey, toplantılarımızda, Küba'da cezaevindeki insanların rehabilitasyonuna dair bize anlatılanlar ile bize o toplantıdan çıktıktan dönerken New York cezaevlerinde yaşandığını gördüğünüz korkunç tacizlere dair otobüste sizin anlattıklarınız arasındaki karşıtlıktı. Bu konuda konuşabilir misin?

Soffiyah Elijah: Burada çok korkunç şeyler oluyor. Cezaevlerinde tecridin rutin olarak kullanılması çarpıcı bir karşıtlık örneğin. ABD'de hücre cezası kullanımı o kadar kötüye gidiyor ki, vicdanlar kararıyor. Şubat 2016'da Albert Woodfox, tek başına 43 yıl hapis yattıktan sonra tahliye oldu! Küba'da ise hücre cezası hiçbir şekilde yok. Bir başka tezat, Küba'da ölüm cezasına çarptırıldıysan, o cezanın kesinleşip kesinleşmemesine karar vermek için Ulusal Meclis'e kadar itiraz etme hakkına otomatik olarak sahip olman. En son idam Küba'da 2003'te yapıldı. Ayrıca, Küba'da birisi cinayetle suçlanırsa, ilk olarak tam bir psikososyal değerlendirme yapılıyor. Çünkü biri cinayet işleyecek kadar anormal bir davranış sergilerse onda mutlaka psikolojik olarak yanlış bir şey olmalı diye varsayılıyor. Bu yaklaşım buradaki varsayımın tam tersi. Burada kesinlikle böyle bir şey olamaz.

Hyatt Bass: Anladığım kadarıyla New York'ta önceden hapsedilmiş insanlarla şu an hapiste olanlar arasında kurulu bir ağ mevcut. Bu ilişki, ziyaret ettiğinizde size işleri olduğundan daha iyi göstermeye çalışırlarsa içeride gerçekten neler olduğunu bilmenizi sağlıyor.

Soffiyah Elijah: Doğru. Bu insanların bazıları burada, Islah Derneği'nde çalışıyor ve ayrıca koalisyon üyeleri ve danışma kurulu üyelerinden oluşan bir ağımız var.

Hyatt Bass: Peki ya Küba? Hapishanelerde neler olup bittiğini nereden biliyorsunuz?

Soffiyah Elijah: Orada hapsedilmiş insanları tanıyan arkadaşlarıma soruyorum, "Anlat bana, insanlar gerçekten ne yaşıyorlar?", "Gerçekte olan biten ne?", "Bize seminerlerde şunu şunu anlattılar", "Burada anlatılan bu oldu. Biliyor musun?", "Polisin neler yaptığını görüyorsun?", "İnsanlar hapishanede yaşadıklarına dair neler anlatıyor?"... Ve ABD'de bildirilen insan hakları ihlallerine benzeyen şeyler anlatılmıyor. Açıkçası, Küba'daki her hapishaneye gitmedim, hapsedilen herkesle konuşmadım. Ancak, Küba'nın yolsuzlukla ve kamu güvenini ihlal vakalarıyla mücadelesinin çok ciddi olduğunu biliyorum. Bu, polis vahşeti ve cezaevlerinde istismar sorununun olmamasına katkıda bulunuyor.

Hyatt Bass: New York Islah Birliği'nin New York cezaevlerinin teftişi ve birinci elden gördüğünüz ve duyduğunuz istismarları kamuoyuyla paylaşıp kınamaları, Amerikan sistemini daha insancıl hale getirmek için çok önemli. Küba ceza infaz sisteminde beğendiğiniz şeyleri orada Islah Birliği gibi bir STK olmamasıyla nasıl bağdaştırıyorsunuz?

Soffiyah Elijah: İlk olarak, sorunuz Islah Birliği gibi bir STK'nin mümkün olmadığını varsayıyor. Böylesi bir savı öne sürmek için yeterince donanımlı olduğumu düşünmüyorum. Ayrıca, daha belirsiz bir şekilde, sadece Islah Birliği benzeri bir yapının bu misyonları Küba'da sürdürebileceğini ve hedefine ulaşabileceğini varsayıyor. Küba ve ABD'de siyasi altyapının çok farklı olması nedeniyle böyle bir varsayım hatalı olabilir.

Islah Derneği, New York politikasında muazzam nüfuza sahip olan çok zengin insanlar tarafından 170 yıl önce kuruldu. Sosyal açıdan bilinçli bir hâkim olan John Edmonds tarafından yönetiliyordu. John Edmonds, cezaevine yolladığı mahkûmların maruz kaldığı koşulların sıkıntı verici olduğunu düşünüyordu. Bu şartlardan o kadar rahatsız oldu ki, çevresini bununla ilgili bir şeyler yapmaya çağırdı. Siyasal etkilerini kullanarak, New York yasama organından tüm cezaevlerini inceleme ve bulgularını bildirme yetkisini almayı başardılar. Yasama organı tarafından finanse edilmedi. Buna rağmen, kendi zenginlikleri nedeniyle, böylesi bir fon olmadan çalışabildiler.

Amerika Birleşik Devletleri'nde Islah Birliği'ne benzer sadece bir özel bağımsız kuruluş daha var; Pennsylvania Hapishane Cemiyeti. Islah Birliği'nin aksine, mahkûmları bireysel olarak savunmak için çalışır ve sistematik bir değişim hedeflemez. 1787'de kurulmuştur. Cezaevinde reform hareketindeki birçok aktivist, yasa koyucuların ve karar alıcıların politik muhalefeti nedeniyle Islah Birliği'ni diğer eyaletlerde kurmanın imkânsız olacağını kaydetti.

Peki, Küba'da Islah Birliği benzeri bir organizasyon yaratmak ve sürdürmek finansal açıdan mümkün olabilir mi? Islah Birliği neredeyse tamamen özel donörler ve vakıflar tarafından finanse edilmektedir. Küba'da hayırsever kurumlar yok. Küba çok fakir bir ülke ve kısıtlı kaynaklarında beslenme, konut, eğitim ve halk sağlığı odaklı bir önem sıralamasına sahip. Benzer şekilde, Küba'da çok zengin yok. Evet, bazı insanlar biraz daha yüksek bir yaşam kalitesine sahip olmakla birlikte, ABD'de gördüğümüz zenginlikler Küba'da mevcut değil.

Şüphesiz, siyasi fizibilite sorununu, çoğu insanın çınlayan bir hayırla cevapladığı varsayılıyor. Ancak Küba'daki her bir mahallede örgütlü olan Devrim Savunma Komiteleri, halkın politik katılımını kolaylaştırmak için ve böylece katılımcı bir yönetişim yapısı kurgulamak için tasarlanmıştır. Komiteler pek çok başarısına rağmen bir çeşit devlet mekanizmasıdır ve Islah Birliği gibi STK'lere kıyasla daha az objektiftir. Komitelerin, Islah Birliği'nin ABD'de sahip olduğu sorunları açığa çıkartıcı role sahip olmak için yeterli olup olmadığını belirlemek zor olabilir.

'KADINI DOĞUM SIRASINDA KELEPÇELEMEYİ ANLAMIYORLARDI'

Guernica: Sizin New York eyaletinde sonlandırılmasına yardımcı olduğunuz bir uygulama doğum ve hamilelik sırasında kadınların kelepçelenmesi uygulaması oldu. Ancak, Islah Birliği'nin son raporundan anladığım kadarıyla hamile kadınların çoğunluğu kanunlara aykırı davrandığında hâlâ kelepçeleniyor.

Soffiyah Elijah: Doğru. Doğru.

Guernica: Havana'daki toplantılarımızdan birinde, doğum sırasında kadınları kelepçeliyorlar mı diye sorduk ve onları bir çeşit barbarlıkla suçlamışız gibi baktılar bize. Biz ise utanç içinde yalnızca burada sahip olduğumuz bu uygulamanın orada da mevcut olup olmadığını sormak istediğimizi açıkladık.

Soffiyah Elijah: İyi bir noktaya değindin. Evet. Herhangi bir toplumun bir kadını doğum sırasında kelepçelemeyi nasıl düşünebileceğini anlamıyorlardı. Doğum yapan ya da hamile bir kadını kelepçelememizin son derece tuhaf algılandığı bir toplumda olmak, bu çeşit bir destek, sizin haklı öfkenizi besler ve eskisinden daha güçlü bir şekilde "Hayır, deli değilim. Bunun kural olması gerekmediğini biliyorum ve burada yapılanlar barbarca" dersiniz.