Apple'ın yasak şehrinde yaşam ve ölüm

Brian Merchant kitabının giriş bölümünde iphone’ların yapıldığı ve 2010 yılında, mutsuz olan işçilerin kendilerini öldürmeye başladıkları devasa büyüklükteki komplekse, Longhua’ya nasıl girebildiğini su yüzüne çıkardı.

Çeviri: Tuğçe Aras

soL'un notu: Observer'dan Brian Merchant'ın yayımladığı bu araştırma, Çin'deki (ve belki de dünyadaki) en önemli Apple üretim fabrikası olan Foxconn'daki korkunç sömürü mekanizmasını gözler önüne seriyor.


Gittikçe büyüyen fabrikanın olduğu bir yerleşke, gri renkteki yurtların hepsi, fırtınadan zarar görmüş ardiyeler Shenzhen mega şehrinin kenar mahallelerinde pürüzsüzce harmanlanmış durumda. Foxconn’un devasa büyüklükteki Longhua işletmesi Apple ürünlerinin başlıca üreticisi. Dünyanın en gizemli ve mühürlü fabrikalarının arasında, aynı zamanda dünyada en iyi bilinen fabrika konumumda olabilir. Fabrikanın her bir köşesinde güvenlik görevlileri var. İşçiler kimlik kartlarını makineden okutmadan giremezler. Teslimat kamyonları kullanan şoförler parmak izlerini okutmak zorunda. Bir keresinde “Reuters” için çalışan bir gazeteci fabrika duvarlarının dışından fotoğraf çektiği için arabadan dışarı sürüklenmiş ve dövülmüştü. Dışarıda “Bu fabrika alanı devlet onayıyla yasal olarak kurulmuştur. İzinsiz geçişler yasak. Suç işleyenler soruşturma için polise teslim edilecektir” yazılarının bulunduğu tabelalar Çin askeri yerleşkelerininkilerden daha serttir.

Fakat adı kötüye çıkmış bu işletmenin tam kalbine gizli bir yol ortaya çıktı: “Tuvalet”. İnanamamıştım. Kaderin cilvesi ve biraz da içeri girmemi sağlayacak kişinin zekice kullandığı sabrı sayesinde, kendimi Foxconn şehri adı verilen yerin tam içinde buldum.

Her iPhone’un üzerinde; “Apple tarafından Kaliforniya’da tasarlanmış, Çin’de montajlanmıştır” yazar. Amerika Birleşik Devletleri kanunları Çin’de üretilen ürünlerde böyle bir etiket bulunmasını zorunlu kılar. Apple bu ifadeye kendi katkısını da koyarak gezegenin en keskin ekonomik ayrımını eşsiz bir şekilde açıklayıcı hale getirmiştir. Ürün kasası Silikon Vadisi’nde oluşturulmuş ve tasarlanmış ama Çin’de el emeği ile montajlanmıştır.

iphone’un ana parçalarının üretildiği ve aletin son montaj işleminin yürütüldüğü işletmelerin büyük çoğunluğu burada bulunuyor. Çin Halk Cumhuriyeti'nde düşük ücretlerin ve yüksek iş gücünün olması ülkenin iphone üretiminde (diğer tüm cihazlar gibi) ideal bir yer halini almasını sağladı. Çin, geniş, eşi benzeri görülmemiş üretim kapasitesi sayesinde dünyanın ikinci en büyük ekonomisine sahip. Amerika işçi istatistikleri bürosu 2009 yılı itibari ile Çin’de 99 milyon fabrika işçisinin olduğunu açıklamıştı. Ve ilk iphonelar sevk edildiğinden beri, aslan payından kendine düşeni alan ise ticari ismi “Foxconn” ile daha iyi bilinen Tayvanlı Hon Hai hassas cihaz endüstrisi limited şirketi oldu.

Foxconn Çin kara parçasında tek en büyük işveren şirket konumunda. Maaş verdiği 1.3 milyon insan bulunuyor. Dünya çapındaki kuruluşlar arasında sadece Walmart ve Mc Donald’s Foxconn'dan daha fazla işçi çalıştırıyor. Foxconn için çalışan insanların sayısı Estonya’da yaşayan insan sayısı kadar...

Bugün iphone Çin ve civarında farklı şirketler tarafından üretilmektedir. Fakat Dünya’da en iyi satan ürün olmaya başladığı yıllarda, montajlama işleminin büyük çoğunluğu Shenzhen’in biraz dışında Foxconn’un 1.4 milkareye kurulan en iyi işletmesi tarafından gerçekleştiriliyordu. Giderek büyüyen fabrika tahmini 450.000 işçiye ev sahipliği yapıyordu. Bugün, bu rakamın küçüldüğüne inanılıyor fakat dünyadaki büyük şirketlerden biri olmayı halen devam ettiriyor. Eğer Foxconn’u biliyorsanız, intiharlardan haberdar olma şansını da yakalamışsınızdır. 2010 yılında, Longhua montaj üretim hattı işçileri kendilerini öldürmeye başladılar. İşçiler bazen henüz karanlık çökmemişken, içerideki iş koşullarını protesto etmek için, umutsuzluklarını trajik bir şekilde sergileyerek; ardı ardına kendilerini yüksek yurt binalarından attılar. Sadece o yıl 14’ünün öldüğü raporlanmış 18 intihar vakası bulunmakta. 20 işçi ise Foxconn görevlileri tarafından aşağıya inmeye ikna edilmiş.

iphone’un evindeki intiharlar, kötü çalışma koşulları ile başlayan salgın medyada bir sansasyona sebep oldu. İntihar notları ve kurtulanlar yaşadıkları yoğun stresi, uzun çalışma saatlerini, hataları yüzünden işçileri küçük düşürme işini çok iyi yerine getiren kaba müdürleri, adaletsiz gelirleri ve hakları için verilen ama tutulmayan sözleri anlattılar.

Şirketin cevabı ise tedirginliği ileri bir boyuta ulaştırdı: Foxconn CEO’su, Terry Gou düşen vücutları yakalamak için birçok binanın dışına geniş fileler kurdurdu. Şirket danışmanlar işe aldı ve işçilere kendilerini öldürmeyeceklerini ifade ettikleri teminatlar imzalattılar.

Steve Jobs ise kendi tarafında ölümlerin çokluğu ile ilgili soru sorulduğunda  “Biz bütün bunların üstesinden geldik” açıklamasını yaptı ve Foxconn’da ki intihar oranlarının ulusal ortalama kapsamında olduğuna dikkat çekti. Eleştirmenler de onun kadar duyarsız yorumlarda bulundular ama teknik olarak yanlış bir şey söylemiyordu. Foxconn Longhua bir eyalet büyüklüğündedir ve intihar oranı ev sahibi ülkedeki oran ile kıyaslanabilir durumdadır. Fark şu ki; Foxconn şehri tamamıyla bir şirket tarafından yönetilen ve gezegendeki en karlı ürünlerden birinin üreticisi haline gelen ulusal bir eyalettir.

Bir taksi şoförü bizi, fabrikanın önünde, girişin yanında, küçük mavi harflerle yazılmış Foxconn’da indirdi. Güvenlik görevlisi yarı sıkılmış yarı şüpheli halde bize doğru göz gezdirdi. İçeri girmemi sağlayacak olan ve benim Wang Yang diye seslendiğim Shanghai’lı bir gazeteci ve ben içeri girmenin bir yolu var mı görmek için önce yerleşkeye yürümeye, işçilerle konuşmaya karar verdik.

Durdurduğumuz ilk kişiler bir grup eski Foxconn çalışanıydı.

Xu adındaki genç adamlardan biri “İnsanlık için iyi bir yer değil” diyerek ifade etti çalıştığı iş yerini. Birkaç ay öncesine kadar neredeyse bir yıl kadar Longhua’da çalışmıştı. İçerideki koşulların hiç olmadığı kadar kötü olduğundan bahsetti. Medyada yer almasından beri de hiç bir ilerlemenin olmadığını söyledi. İş çok zorlayıcıydı, o ve iş arkadaşları 12 saatlik vardiyalar halinde çalışıyorlardı. Yönetim hem agresif hem de ikiyüzlüydü. Alenen işçileri yavaş olmakla suçladıklarını ve verdikleri sözleri yerine getirmediklerini anlattı Xu. İsmini vermek istemeyen ve 2 yıl fabrikada çalışan bir arkadaşı mesai saatleri için iki kat ödeme yapılacağının vaat edildiğini fakat sadece normal ödeme yapıldığını anlattı. Onlar depresyon ve intiharların normalleştiği, sömürünün bir rutin haline geldiği zorlayıcı iş ortamının kara bir tablosunu çizdiler.

Ölen insanlar olmadan Foxconn, Foxconn olamazdı diyor Xu ve ekliyor “Her yıl insanlar ölüyor ve onlar bunu normal bir şey olarak görüyorlar.”

Shenzhen ve Şanghay’da farklı bir kaç iphone montaj fabrikalarını gezdik ve böyle düzinelerce işçiyle röportaj yaptık. Dürüst olmak gerekirse; bir iphone şirketindeki hayatı doğru şekilde anlatabilmek, güçlü bir propaganda çabası, binlerce işçiyle gizli ve sistematik görüşmeler yapmayı gerektiriyor. Bu da şu demek: Fabrika kapılarından çıkan çoğu kez ürkek, dikkatli ya da sıkılmış işçilerle konuşmaya çalışmak, onların öğle yemeğine katılmak ya da işten sonra toplanmak…

Bir iphone fabrikasında ortaya çıkan hayatın görüntüsü çeşitliydi. Bazıları işin dayanılabilir olduğunu söylüyordu, diğerleri eleştirilerinde çok sertti. Bir kısmı Foxconn’da bilinen umutsuzluğu deneyimlemişlerdi ve bir kısımda sadece kız arkadaş bulabilmek için işe girdiklerini söylüyorlardı. Ama çoğu, işe girmeden önce buradaki kötü koşulları biliyordu. Ya işe ihtiyaçları vardı ya da bu onları rahatsız etmemişti. Neredeyse her yerde, insanlar buradaki iş gücünün genç, yapılan işin yüksek olduğunu söylüyorlar. “Çoğu işçi bir yıl dayanır” sözü çok yaygın durumda. Bu belki de iş temposunun yaygın şekilde acımasız olarak görülmesinden ya da yönetimin çoğu kez gaddar olarak tasvir edilmesindendir.

iphone kompakt ve karmaşık bir makine olduğu için, doğru bir şekilde monte etmek, her cihazın parçalarını bir araya getiren, denetleyen, test eden ve ambalajlayan yüzlerce insanın çalıştığı genişleyen bir montaj hattı gerektirir. Bir işçi her gün 1.700 adet iphone'un elinden geçtiğini söylemişti. Ekranı özel bir cila ile silmekle sorumluydu. Bu bir günde 12 saatlik bir çalışma programında dakikada 3 ekrana tekabül eder.

Ana kartların bağlanması, arka kapakların monte edilmesi gibi daha dikkatli olunması gereken işler daha yavaş ilerliyor. Bu alanda çalışan işçilerin her bir iphone için bir dakika süresi var. Bu ise yine de günde 600 ila 700 arası iphone yapar. Kotaya ulaşmada başarısız olma ya da herhangi bir hata yapma üst mevkide bulunanlar tarafından aleni bir ayıplamaya yol açıyor. İşçilerden çoğu kez sessiz olmaları bekleniyor ve tuvaleti kullanmak için izin istediklerinde patronlarından azar yiyorlar.

Xu ve arkadaşı aslında istekli olmasalar da her ikisi de yollarına devam eden acemilerdi. Onlar Foxconn şirketini birçok insanı kandırdığı için tilki kapanına benzetiyorlar. Foxconn onlara bedava kalacak yer imkanı sağlayacağına söz vermiş fakat daha sonra aşırı şekilde yüksek elektrik ve su faturası ödemeye zorlamışlar. Şu anda ki yurt odalarında 8 kişi kalıyor fakat eskiden 12 kişi kaldıklarını anlattılar. Bunun yanı sıra; şirket sosyal güvenceleri için yan çizmiş, primlerini ödemede geç kalmış ya da yerine getirmemiş. Birçok işçi ilk 3 ay işten çıkmaları halinde maaşlarından yüksek miktarda kesinti olacağını yazan antlaşmalar imzalamışlar.

Bunların da üzerinde yapılan iş çok yorucu. Xu, “Psikolojik olarak kendinizi çok iyi yönetmelisiniz çünkü patronlarınızdan iş arkadaşlarınızın önünde azar yiyebilirisiniz ” diyor. Müdürler performanslarını yüz yüze ya da özel konuşmak yerine, tüm şikâyetlerini daha sonraya bırakıyorlarmış. Xu’nun arkadaşı, patron denetlemek için aşağıya indiğinde herhangi bir problem bulursa, o anda bağırmadığını, daha sonra bir toplantıda herkesin önünde bağırdığını söylüyor.

İnsanı aşağılayan ve küçük düşüren bir şey diyerek ifade ediyor Xu’nun arkadaşı ve ekliyor: “Herkesin önünde birini cezalandıryor ve bu herkese örnek oluyor. Bu iş böylece sistematik bir hal alıyor”. Daha kati durumlarda, eğer bir işçi mali açıdan hasara sebep olacak bir hata yaptıysa, resmi bir savunma hazırlıyor. Herkese “Bu hatayı tekrar yapmayacağım!” diyerek söz verdiği bir mektubu yüksek sesle okuyor.

Bu yüksek stresli iş, kaygı ve aşağılanma yayılan bir depresyona sebep oluyor. Xu birkaç ay önce başka bir intiharın daha meydana geldiğini söylüyor. Bizzat kendisi görmüş. Kişi iphone montaj hattında çalışan bir öğrenciymiş. Xu, “ Bildiğim biriydi, kafeterya civarında gördüğüm biriydi” diyerek anlatıyor. Müdürü tarafından herkesin önünde azarlandıktan sonra, bir münakaşa içine giriyor. Şiddet uygulamamasına sadece kızgın olmasına rağmen şirket çalışanları polis çağırıyor.

Xu’ya göre bu durumu kişisel olarak algılamış üstesinden gelememiş ve 9. katın penceresinden kendini atmış.

Ben de niçin bunun medyaya yansımadığını sordum. Xu ve arkadaşı birbirine baktılar ve omuzlarını silkdiler. Xu’nun arkadaşı, “Burada birileri ölür ve bir gün sonra hiçbir şey olmamış gibi olur, sen bunu unutuyorsun” diyerek soruma cevap verdi.

İntihar haberleri medyada patlak verdikten sonra, Steve Jobs, “Bu şirketlerdeki her şeyi göz önünde bulundurduk. Foxconn kötü çalışma şartlarına sahip bir iş yeri değil… Bir fabrikadır. Ama birkaç intihar ve intihara teşebbüs olayları meydana geldi ama orada 400.000 kişi bulunmakta. İntihar oranları Amerika Birleşik Devletleri’ndeki intihar oranlarının altında. Fakat yine de bir problem teşkil etmekte” dediği bir açıklama yaptı. Apple CEO’su Tim Cook, 2011 yılında Longhua’yı ziyaret etti. Söylenilene göre intihar önleme uzmanları ile tanıştı ve bu salgın durum hakkında üst düzey yöneticilerle görüştü.

2012 yılında 150 işçi binanın çatısına çıkarak kendilerini aşağı atmakla tehdit etmiş. Yönetim iyileştirme yapacağına söz vermiş ve aşağı inmeleri için onlarla konuşmuş. Kendilerini öldürme tehdidini mecburi olarak bir pazarlık aleti olarak ustalıkla kullanmışlar. 2016’da daha küçük bir grup benzerini yapmış. Xu biz konuşmadan sadece bir ay önce 7 veya 8 işçinin binanın çatısında toplandığını ve ödeme zamanı geçmiş, görünüşe göre alıkonulmuş ücretleri ödenmezse aşağı atlayacaklarını söylediklerini ve sonunda Foxconn’un ücretleri ödemeye razı olduğunu ve işçileri aşağı inmeye ikna ettiklerini anlattı.

Ben Apple ya da iphone hakkında soru sorduğumda; Xu’nun cevabı çok hızlı oluyor: “Biz Apple’ı suçlamıyoruz, Foxconn’u suçluyoruz” diyor. Onlara koşullar iyileştirilse tekrar çalışmayı düşünür müsünüz diye sorduğumda, Xu açık sözlülükle: “Hiçbir şeyi değiştiremezsin, asla değişmeyecek” cevabını verdi.

Wang ve ben işçilerin ana giriş kapısına doğru yöneldik. Sürekli genişleyen çevresinin etrafında dolandık. Bunun sadece fabrikanın bir bölümü olduğunu bilmiyorduk.

Çevresinde 20 dakika ya da daha fazla dolandıktan sonra, başka bir giriş, başka bir güvenlik noktasına geldik. Bu beni dürten o fikrin ortaya çıktığı zamandı. Umutsuzca tuvalete gitmek zorundaydım ve bu durum zihnimde bir fikrin oluşmasına yol açtı.

Güvenlik noktasının yaklaşık 100 adım altında bir merdiven boşluğu vardı ve orada bir tuvalet vardı. Erkekler için evrensel tuvalet işaretini gördüm ve ona doğru hareket ettim. Bu kontrol noktası daha küçük ve daha az resmiydi. Koruma olarak da çok sıkılmışa benzeyen genç bir adam vardı. Wang biraz da rica ederek Çincede bir şeyler sordu. Koruma kafasını hayır anlamında hafifçe salladı ve bana baktı. Yüzümde beliren his çok ama çok gerçekçiydi. Yanımdaki gazeteci tekrar sordu, bir iki saniye bocaladı ve hayır dedi.

Hemen geri döneceğiz diyerek ısrar etti ve şimdi onu açık bir şekilde rahatsız ediyorduk. Daha çok ben rahatsız ediyordum. Bununla uğraşmak istemedi ve hemen geri gelin diyerek bize izin verdi. Tabi ki gelmedik!

Bildiğime göre daha önce hiçbir Amerikalı gazeteci bir tur rehberi olmadan, izinsiz ya da her şeyin yolunda olduğunu göstermek için fabrikanın seçilmiş bazı bölgelerine dikkatlice düzenlenmiş bir ziyaret olmaksızın Foxconn işletmesine girmedi.

Belki de en çarpıcı olan şey -büyüklüğünün de ötesinde ki Longhua’yı istenilen hızda yürüyerek geçmek bir saati alır- bir ucunun diğerinden köklü olarak nasıl farklı olduğu. Bu bağlamda soylulaştırılmış bir şehir gibi. Varoş mahallelerinde mesela; dökülmüş kimyasallar, paslanmış tesisler, yeteri kadar denetlenmeyen endüstriyel çalışma ortamları var. Bu şehrin merkezine (ki unutmayın bu bir fabrika) yaklaştıkça, yaşam kalitesi artıyor ya da en azından altyapı ve imkânlar gelişiyor.

Gittikçe daha fazla insan tarafından kuşatılmış daha derin kısımlara ilerledikçe, daha az fark ediliyormuşuz gibi bir his oluşuyordu. Uzun ve dikkatli bakışlar ilgisiz bakışlara dönüşüyordu. Benim teorime göre;  işletme çok geniş, güvenlik önlemleri çok sıkı dolayısıyla eğer içeride bu şekilde yürüyorsak mutlaka izinli olmalıydık. İnsanlar böyle düşünüyordu ya da hiç umursamıyorlardı. Bana iphone’ların yapıldığı yer olarak söylendiği fabrikanın G2 bloğuna doğru yol aldık. Merkezden ayrıldıktan sonra, yüksek tek parça fabrika bloklarını görmeye başladık. C16, E7 ve diğerleri… Hepsi işçiler tarafından oluşan bir kalabalık tarafından kuşatılıyordu.

Neredeyse bir saattir içerideydik; böbürlenmekten endişe duyuyordum ve kendime bunu yapmamam için hatırlatma yaptım. Kalabalıklar geldiğimiz merkezden uzaklaştıkça seyrekleşiyordu. Ve işte G2 oradaydı. Etrafında kümelenmiş, her daim puslu gökyüzünün arka planında kalan diğer fabrika bloklarından farksızdı.

Ama G2 ıssız görünüyordu. Bir dizi paslanmış dolap binanın dışına doğru çıkıyordu. Etrafta kimse yoktu. Kapı açıktı ve biz de içeri girdik. Solda karanlık ve büyük bir boşluğa doğru bir giriş vardı. Oraya doğru yöneldiğimiz anda birisi seslendi. Kat yöneticisiydi, merdivenlerden aşağıya indi ve bize orada ne yaptığımızı sordu. Tercümanım bir toplantı hakkında bir şeyler kekeledi. Adamın kafası karışmış görünüyordu ve bize üretimi izlemek için kullandığı bilgisayar izleme sistemini gösterdi. O anda kimse çalışmıyordu fakat bu işçileri bu şekilde izliyorlardı.

Ortada iphone dan eser de yoktu. Yürümeye devam ettik. G3’ün dışında, düşecek gibi duran plastiğe sarılı bir yığın siyah cihaz diğer bir yükleme noktası gibi görünen bir yerde bekliyorlardı. Akıllı telefonları ile uğraşan bir grup işçi etrafımızda dolanıyordu. Plastiğe sarılmış cihazın ne olduğunu görebilmek için yakınlaştık ve hayır, iphone değillerdi. Apple TV’ye benziyorlardı, şirket logosu eksikti. Orada muhtemelen montaj hattında bir diğer adımı bekleyen böyle binlerce yığın vardı.

Burası gerçekten de iphone ve Apple TV lerin yapıldığı yer ise, eğer nemli betona ve pasa ilginiz yoksa uzun günler geçirmek için açıkça boktan bir yer.  Bloklar gelmeye devam ediyordu; biz de yürümeye devam ediyorduk. Longhua olay örgüsünün bittiği sadece korkunun devam ettiği bir distopik romanın sıkıcı orta bölümüymüş gibi hissettirmeye başlamıştı.

Yürümeye devam edebilirdik fakat solda geniş konaklama tesislerine benzeyen yerler gördük, muhtemelen yurtlardı. Pencere ve çatının dışından ve üzerinden inşa edilmiş kafese benzer çitlerle tamamlanmıştı. Biz de dolayısıyla o yöne doğru yöneldik. Yurtlara yaklaştıkça kalabalık artmaya başladı ve daha fazla halatlar, siyah gözlükler, solmuş kot pantolon ve spor ayakkabılar görmeye başladık. Sanki okul çocukları toplanmıştı, kaldırımda oturmuş ya da piknik masaları etrafında kalabalık oluşturmuş, sigara içiyorlardı.

Ve evet vücut yakalayan ağlar hala oradaydı. Esnek ve eğik görüntüsüyle, savrulan şeyleri tutmak için kaplanmış tente izlenimini veriyordu. “Bu ağlar mantıksız eğer bir kişi intihar etmek istiyorsa, yapacaktır” diyen Xu’yu hatırladım.

Orada tekrar dikkatli bakışlarla karşılaştık. Fabrikadan uzakta, belki insanların daha fazla vakti vardı ve bu da meraklarını kamçılayan bir sebepti. Her halükarda bir saattir Foxconn’un içindeydik. Tuvaletten dönmediğimizde, korumanın alarm verip vermediği ya da birilerinin bizi arayıp aramadığı hakkında herhangi bir fikrim yoktu. İçimdeki his, montaj hattının yapıldığı yeri görmememize rağmen, zorlamamanın muhtemelen en iyisi olduğunu söylüyordu.

Geldiğimiz yola doğru yöneldik. O uzun yoldan önce bir çıkış bulduk. Akşam işten çıkan binlerce işçinin arasına katıldık ve onlara karışarak başlarımız aşağıda kontrol noktasından geçtik. Kimse hiçbir kelime etmedi. Akıllarda kalıcı o büyük fabrikadan çıkmak rahatlatıcıydı fakat üstünde bıraktığı ruh hali yapışmıştı. Hayır, pencerelerde kanlı elleriyle yalvaran çocuk işçiler yoktu. Amerika iş sağlığı ve güvenliği yönetiminin kanunlarını ihlal eden bazı şeyler vardı: Korunmasız inşaat işçileri, açıkta kimyasal döküntüler, çürüme, paslanmış yapılar ve daha fazlası… Ama muhtemelen Amerika’da ki şirketlerde de OSHA’nın (Amerika İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetimi) kanunlarını ihlal edecek birçok şey bulunmaktadır. Apple belki de olanakların diğerlerinden daha iyi olduğunu tartıştığında haklıydı. Foxconn bizim bildiğimiz klişe kötü iş koşullarına sahip bir iş yeri değildi. Ama orada farklı bir çirkinlik vardı. Fabrika koridorlarında sessiz olmayı dayatan kurallar, sebep olduğu trajedilerle her yere yayılan ünü, çevrede bulunan o genel nahoş his açığa vuruyor … Ne sebeple olursa olsun Longhua eziyordu, zalimce boyunduruğu altına alıyordu.

Çektiğim fotoğraflara baktığımda, gülümseyen birinin olduğu herhangi bir tane bulamadım. İnsanların uzun çalışma saatlerine maruz bırakılması şaşırtıcı bir şeymiş gibi görünmüyor. Tekrar ve tekrar yapılan iş, sert yönetim psikolojik meseleleri de arttırıyor. Bu huzursuzluk ortada,  tüm çevreye hakim oluyor. Xu’nun söylediği gibi: “Burası insanlık için iyi bir yer değil”.