Türkiye Kurtuluş Savaşı'nda S.S.C.B yardımları (Faysal Göktaş)

“Evvela milli topraklarımızı taht-ı işgâlde bulunduran Emperyalist kuvvetleri tard ve atiyen emperyalizm aleyhine vuku bulacak mücadelatı müşterekemiz için kuvayı dâhiliyemizi taazuv ettirmek üzere şimdilik ilk taksit olarak beş milyon altının ve takarrür ettirilecek miktarda cephane vesair vesaiti fenniye-i harbiye ve malzeme-i sıhhıyenin ve yalnız şarkta icrayı harekât edecek kuvvetler için erzakın Rus Sovyet Cumhuriyeti’nce temini rica olunur. Ihtıramatı faike ve hissiyatı samimanemizin kabulünü rica eyleriz.”1 T.B.B.M Reisi Mustafa Kemal

Uzun süre sansürlenen mektup, yazışma ve arşivler yün yüzüne çıktıkça, aslında yıllarca düşman ilan ettiğimiz bir devletin bizim en zor zamanımızda nasıl da yardımımıza koştuğunu görüyoruz. Evet, Sovyetler Birliği Türk Kurtuluş Savaşında başta silah olmak üzere, mühimmat, altın ve para yardımı yapmıştır.

Buna karşılık Lenin’in bu yardımları belli bir karşılık beklediği için yaptığını söyleyenler, o dönemin Sovyet anayasasında da yer alan” emperyalizme karşı kurtuluş mücadelesi veren tüm halklarla dayanışmanın gerekliliği” ilkesinden de habersizdirler. Dahası T.B.M.M’ni ilk tanıyan ve elçi gönderen devletin S.S.C.B olduğunu da belirtmeden geçmek olmaz. Lenin’in Ankara’ya gönderdiği elçisi Aralov ile yazışmalarına bakılırsa Lenin’in niçin yardım ettiğini daha iyi anlayabiliriz: “Mustafa kemal sosyalist değildir. Fakat, görülüyor ki iyi bir örgütçü,yüksek anlayışlı bir önder.Ulusal burjuva ihtilalini yönetiyor. İlerici akıllı bir devlet adamı. Bizim sosyalist devrimimizin önemini anlamış olup, Sovyet Rusya’ya olumlu davranıyor.O, istilacılara karşı bir kurtuluş savaşı yapıyor. Emperyalistlerin gururunu kıracağına, padişahı da yardakçılarıyla birlikte silip süpüreceğine inanıyorum.Ona, yani Türk halkına yardım etmemiz gerekiyor.”2

****

Tüm bu hadiselerin neticesinde Sovyetler, Türkiye Kurtuluş Savaşı için:

39.000 tüfek, 327 makineli tüfek, 54 top, 63 milyon fişek, 147.000 top mermisi, 2 avcı botu, 4.000 el bombası, 1.500 kılıç, 20.000 gaz maskesi ve 125.000 TL değerinde altın yardımı yapılmıştır. Elbette yardımlar bununla sınırlı değildi 1921 yılında da Nisan, Mayıs ve Kasım aylarında üç parti şeklinde toplamda 6.500.000 altın ruble yardımı yapılmıştır. Sovyetlerin bu süre zarfında verdiği altın ruble yardımı toplamda 17.500.000 rubleyi bulmuştur.3 Ayrıca 1932 yılında faizsiz ve 10 yıl geri ödemeli olarak 8 milyon dolar kredi verilmiştir ve bu para Sümerbank’ın kurulmasına sermaye olarak harcanmıştır. Öte yandan 25 Mart 1967 tarihinde yani Türkiye batı bloğunda çoktan yerini aldığında Sovyetler Birliği ile bazı sanayi tesislerinin kurulumu için bir anlaşma imzalanmış ve bu anlaşma neticesinde İskenderun Demirçelik Fabrikası, Seydişehir Alüminyum Tesisleri, Aliağa Rafinerisi ve Bandırma Sülfirik Asit Fabrikası Sovyetler Birliği sayesinde kurulmuştur.4

Kurtuluş savaşı sırasında yapılan yardımlarla iyice yakınlaşan iki taraf arasında çeşitli barış anlaşmaları, saldırmazlık paktları imzalanmıştır, cumhuriyetin ilk yıllarında barış anlaşmalarını ekonomik anlaşmalar izlemiştir. Türk-Sovyet ilişkileri II. Emperyalist paylaşım savaşına kadar üst düzey bir şekilde devam etmiştir. Hatta yine fazla bilinmez ama M.Kemal savaş sırasındaki dostane Sovyet yardımlarına duyulan minnettarlığı simgelemesi açısından Taksim Meydanındaki anıta iki Sovyet generali Frunze ve Voroşilov’un büstlerini yapmıştır, evet Taksim anıtında M.Kemal’in hemen ardındaki iki general bahsettiğimiz Sovyet generalleridir.5

II. Dünya Savaşı rüzgarlarının estiği zamanlardan başlayarak ve savaş süresince Türkiye’nin ikircikli iç ve dış politika izlemesi(buna örnek olarak Hitler avrupa’da ilerlerken Hitler yanlısı politika izlemesi, iç politikada ırkçı ideologları desteklemesi, Hitler’in kaybedeceği anlaşılınca ünlü 1944 yargılamalarının yapılması ve Almanya’ya göstermelik savaş ilan etmesini söyleyebiliriz.) Sovyetlerle olan ilişkileri tamamiyle bozmuştur. En sonunda Truman Doktrini, Marshall yardımları ve NATO’ya girişle batı bloğunda yerini almış ve yıllar sürecek anti-komünist mücadelenin harekât ve propaganda sahalarının en önemlilerinden biri olmuştur.

****

Ezcümle,yıllar boyu ve özellikle soğuk savaş sırasında anti-komünist histerinin dayanağı olarak gösterilen M. Kemal’in aslında anti-komünist olmadığını, “komünizm bir yılandır, görüldüğü yerde başı ezilmelidir” sözünün de kendisine ait olmadığının mahkeme kararıyla ıspatlandığını, bunu ona mal eden kişinin de bunu kendisinin bizzat itiraf ettiğini çoğu kişi bilmez ya da bilmek istemez. Onun daha 23 yaşındayken “önce sosyalist olmalı, maddeyi anlamalı”6 sözünü defterine not ettiğini de.

Elbette bu yazdıklarımızdan Mustafa Kemal’in sosyalist olduğu savını çıkarmak mantığa uygun bir çıkarım olmaz. Zira Lenin’in de bahsettiği üzere Mustafa Kemal sosyalist bir lider değildi. Sovyetlerle yakınlaşmasını, Kurtuluş Savaşı öncesi yazdığı “Müslüman ve komünist yoldaşlar, el birliği ile emperyalizmi bu coğrafyadan def edeceğiz(…)” diye devam eden mektubundan da anlaşılacağı üzere ortak bir düşmana karşı dayanışma hamlesi olarak yorumlamak gerek. Marksist dünya görüşüyle tanımlamak gerekirse M. Kemal emperyalizme karşı milli kurtuluş mücadelesi vermiş ve bunun sonucunda feodal imparatorluğun kırıntılarını da tasfiye ederek ulus devlete dayalı milli bir burjuva devleti kurmuş bir liderdir.

Kaynakça:
1-Türk Inkılâp Tarihi Enstitüsü Arşivi: 132/19543, sayfa 13.
2-Bir Sovyet diplomatının Türkiye anıları 1922-1923 , Semyon İvanoviç
3-Alptekin Müderrisoğlu-Kurtuluş Savaşının Mali Kaynakları 1990/s.522-523
4-http://www.rusya.ru/TurkiyeRusya.htm
5-http://tr.wikipedia.org/wiki/Taksim_Cumhuriyet_Anıtı
6-Mustafa Kemal Atatürk Atatürk'ün Bütün Eserleri, Cilt 1, Sayfa 15