Tereddütsüz tereddüt ediyorum (Rüzgar Doğan)

Alevi/Kürt bir emekçi qardeşiniz olarak, milli birlik ve beraberliğe(barışa) en çok yaklaştığımız şu günler de parçalanma değil, büyüme heyecanımızın bölgeye korku salmakta olduğunu, 7 düvele meydan okuyan ''Büyük Türkiye'nin'' ise şimdi tüm açık ve netliğiyle, halkın değerleriyle bir bütün halinde, modern kapitalizme ulaşmış olması, sınırları önemsizleştirmiş,ulus devleti parça pinçik etmiş, burjuvazi ile proletarya arasında ki uzlaşmaz çelişkiyi barışın diliyle yerle bir ettiğinden,

Sadece Merhaba,

Bir radyo programının sloganı ile söylersek bir süredir herkes ''sade anlatımıyla karmaşık gündeme net bir bakış'' getirmektedir. Karmaşık olan Türkiye'nin içinden geçtiği dönüşüm süreci,bölgesel we uluslararası gelişmelerdir.Net olan ise Türkiye ''barış''maktadır.

Bir süredir yaşananların, herkes kadar beni de şaşırttığını belirtmek isterim öncelikle. Ama bu şaşkınlığın sebebi iktidarın ve PKK'nin çözüm diye müzakereye başlaması değil.Sınırların önemsizleşmesi, sınıfların değersizleşmesi, atılan kardeşlik naraları hiç değil.Hele hele Akil insanlar diye aklını iktidara onaylatmışların topluma sunulmaları hiç değil. Birazdan ne olduğuna geleceğim.Ancak önce bir kaç not.

Yüz yıllardır at sırtında, cengaverlik yapmış bir milletin çocukları bir anda savaşın anlamsızlığının yarattığı boşluğu tereddütsüzlükle barışla doldurmaya çalışmaktadırlar.

Peki ama neden? Varoluşsal bir kriz mi? Kim bilir belki yeni bir savaş stratejisidir.Ah ah Miro be bexto o da musahip olduktan sonra öldü.

Müzakere için koşul zaten bellidir. Uzlaşma.

Peki uzlaşmanın konusu nedir? Süreç hassas olduğundan ilk sebebi ''Barış'' olsun diyelim.

Peki halqların barıştan anladığıyla sürecin öznesi tarafların anladığı aynı şey midir?

Barış halkların anladığı şekliyle bir arada kardeşçe, eşit ve özgürce yaşamak mıdır yoksa Türkiye'nin ''terörden'' arındırılıp bölgesel güç olması mıdır?

Denecektir ki niyet ne olursa olsun sonuç hayırlıdır. Ne diyeyim tarihin cilvesi uzlaşmaz çelişki son bulmakta, Kürt-Türk yoksullarının da, burjuvazinin de, onun büyüğü emperyalizminde payına barış düşmektedir. Herkese bir tiyatro bileti .Elin çeek beleş. Ortadoğu'da Barış Rüzgarları. Tek we Son Perde.

İkinci sebep ise Uluslararası dengeler ve bölgedeki gelişmeler Türkiye'yi ''barışa'' itmektedir.Büyük Türkiye Sünni eksenin odağında, sermayenin kucağındadır.

Peki bu büyük Türkiye'nin resmi ideolojisi nedir?

Önce köklü derin bir hikayesi olmalı bu işin.Osmanlı bizi paklamaz. Orta Asya'ya gidelim.Eski Türk devletlerinde ülke doğu-batı şeklinde hükümdar ve kardeşi(yabgu-amca) tarafından yönetilirdi.Bugün ise batıda Türkler hükümdar ağabey önderliğinde doğu da ise ''kardeşi'' Kürtler Apo(amca demek) öncülüğünde Büyük Türkiye'yi yönetmek istemektedirler.

Kurtlu yılanlı bir efsanenin birleştirilip anlatılması için zamana ihtiyaç vardır.

Resmi ideolojisi İslam sadeliğiyle, bölgesel güç olan, büyüyen ve sınırları önemsizleşmiş Türkiye'den, daha uzak akrabalıklardan doğan kardeş halkların payına bu barıştan arta kalanlar düşecektir. Örneğin Suriye'deki Alevilere, Ermenilere ve Hristiyanlara şeriat düşecektir. Olmadı kafaları kesilecek göç ettirileceklerdir. Ama nasıl olsa barış gelecektir.

Musul, Kerkük türktür türk kerküktür kürt kart zerdüşt diye bağıranlar şimdi sınırları önemsizleşmiş barış sürecinde buluşmaktadırlar.

Şimdide ölüler, acıyla bezenmiş yaşanmışlıklarıyla meze edilecek.

İşte benim şaşırdığım nokta ise Türkiye solunun sürece yaklaşımında ki hafifliktir. Türkiye solu sürece hangi saiklerle bakmaktadır. Sınıfsal ve tarihsel değerlendirmeler işin neresinde durmaktadır.Sınıflar,emperyalizm,dinsellik bu işin neresindedir.Ama açık söyleyeyim : Barış diye bağıran bir kısım solcu Kürtlerin verdiği mücadelenin ağırlığından kaçmak için süreci desteklemektedirler.

Mesele bir arkadaşımın da dediği gibi çok basit aslında.'' Türkler solculaşmadan Kürtlerle, Kürtler(Kürt Hareketi) sağcılaşmadan TC ile anlaşması mümkün değildir''.

Bu süreçte sınırların önemsizleşmesi ve büyük Türkiye var ama , Kürt emekçileri, hakları,eşitlik,özgürlük talepleri,anadilde eğitim,aleviler,Uludere, Ceylan Önkol,12 yaşında 12 kurşunla katledilen Uğur Kaymaz,Mehmet Yücel'ler yok.

Ama demeyin aması yok.

Bu yüzden tereddütsüz tereddüt ediyorum